Atatürk’e Atfedilen Vecizelerin Teyidi Nasıl Gerçekleştirilebilir?

 

Mustafa Kemal Atatürk’e ait olmadığı hâlde kendisine atfedilerek gazete köşelerinde, internet sitelerinde ve sosyal medyada paylaşılan vecizelere hepimiz aşinayız. Bu yazımızda izafe edilen vecizelerin gerçekten Atatürk’e ait olup olmadığını anlamak adına izlenebilecek yöntemlere değineceğiz.

 

Atatürk’e Atfedilen Sözler Nasıl Teyit Edilmez?

Öncelikle, bir sözün Atatürk’e ait olduğu iddiasının nasıl savunulamayacağına değinelim.

Kaynak göstermeden, metodoloji kullanmadan, ad homineme başvurarak, anonim kaynaklar işaret edilerek bir vecize atfı ispatlanamaz.

Kaan Yılancıoğlu adlı sosyal medya kullanıcısı ile Atatürk’e atfedilen “Milletvekili Maaşları Öğretmen Maaşlarını Geçmesin” vecizesi üzerinden bir diyalogla bu metot ve üslup yanlışlarını örnekleyelim:

 

kaan yılancıoğlukaan yılancıoğlu

kaan yılancıoğlu kaan yılancıoğlu

 

Atatürk özelinde vecize teyidine değinmeden önce genel bazı yöntemleri aktarmakta fayda var.

 

Bir Sözün Sahipliği Nasıl Doğrulanır?

Bir vecizenin izini sürerken kullanılabilecek yöntemlere “Bir Vecize Ya da Şiirin Sahibini Tespit İçin İzlenebilecek Adımlar” başlıklı yazımızda değinmiştik.

 

Bir Vecize Ya da Şiirin Sahibini Tespit İçin İzlenebilecek Adımlar

 

Bahse konu yazımızdan alıntılayacak olursak:

 

  • Bir vecizenin ya da şiirin sahiplik iddiasını teyit etmenin en temel yolu, kaynak olarak öne sürülen kitap ya da belge üzerinde yapılacak incelemedir. İleri sürülen iddiaya ilişkin bizzat ilgili kaynaktan doğrulama yapılmalıdır. Bu hususta, müddei ya da diğer şahıslar tarafından yapılan kaynak atıflarına ilişkin temkinli bir tavır takınılmalı. Bazı şahısların iddialarını güvenilir kılmak ve diğer kişileri yanıltmak için asılsız kaynakları öne sürdüğü gerçeğine dikkat etmek büyük önem arz ediyor. Kaynak olarak öne sürülen eser temin edilemiyorsa ve iddiayı çürütecek ya da teyit edecek başka bir yan delil bulunmuyorsa iddiaya ilişkin kesin bir tutum takınmamalı.

  • “Müddei iddiasını ispatla mükelleftir” en temel düstur olmalı. İddia edilen vecizenin ya da dizelerin bir kişiye aitliğini ispat etmek, ait olmadığını ispatlamaktan daha kolay yoldur. İddiayı ortaya atan kişinin ispat külfetini karşı tarafa yıkmasına mahal vermeden, kaynağıyla iddiasını ispatlaması talep edilmelidir.

  • İlgili söz ya da şiirin kendisine izafe edilen şahıs hayatta ise kendisi ile irtibata geçerek ya da bahse konu ifadeler hakkında teyidi ya da tekzibi talep edilebilir. Yahut, anılan kişi tarafından kamuoyuna yapılmış açıklamalar taranarak bir tekzip ya da teyidin bulunmadığı incelenebilir. Siz incelemeye başlamadan çok daha önce ilgili iddia tekzip edilmiş olabilir. Ayrıca, büyük bir kitlenin bir bilgiyi ya da olayı yanlış aktarmasından kaynaklanan toplu bir yanılsamayı tanımlayan “Mandela etkisi”nin varlığı sorgulanmalı.

  • Bir iddiaya ilişkin inceleme yaparken müddeinin geçmişte yanlış iddia ve ithamlarda bulunup bulunmadığı değerlendirilmeli, kişinin motivasyonuna dikkat edilmeli, iddia ile çıkar çatışması ya da menfaat ilişkisi olup olmadığı sorgulanmalı.

  • Araştırılan ifadeleri rivayet eden ya da çeviren kişi için de aynı analiz yapılmalıdır. Aktardığı ya da çevirdiği kelimeler seçilirken inisiyatif kullanılıp kullanılmadığı, mezkur şahsın söylediği iddia edilen sözlerin kendi yorumunun eseri olup olmadığı değerlendirilmelidir. Râvinin rivayetinin kabul edilebilmesi için gerekli dürüstlük, illiyet, idrak, dil bilgisi gibi sıfatları haiz olup olmadığı ele alınmalı.

  • İsnat edilen ifade ya da mısranın, kaynak kişinin diğer söylemleri ya da eserleri ile tutarlılık testine tabi tutulması da fayda sağlayacaktır.

  • İzafe edilen sözün ya da şiirin, kişinin diğer beyanlarında ya da eserlerinde kullandığı ifadelerle, genel üslubuyla, ilgili dönemde kullanılan kelime ve kalıplarla uyumluluk arz edip etmediği incelenmeli.

  • Tarihî şahsiyetlere atfedilen vecizelerin ve şiirlerin, dile getirildiği içinde bulunduğu zaman dilimi ile kronolojik açıdan uyumsuz olmaması, eserin oluştuğu döneme ait olmayan özellikleri taşımaması gerekir. Dile getirildiği zaman ve mekân açısından uyumluluk arz etmeyen, içerisinde bir mantık hatası barındıran ifadelerin sahih olmayacağı kolaylıkla anlaşılabilir.

  • Tarihî şahsiyetlere ya da yakın dönemde yaşayıp uzun süre önce vefat eden kişilere isnat edilen söz ya da dizelerin vefatlarının çok sonrasında bir anda ortaya çıkmış olması şüphe uyandırmalıdır. Bu gibi müelliflere atfedilen ifadelerin kendilerine ait olduğunun ispatı belge ya da güvenilir tanıklar vasıtasıyla yapılabilir. Müellifi olduğu iddia edilen kişinin vefatının yıllar sonrasında bir anda dayanaksız şekilde zuhur eden vecize ya da şiir isnatları genellikle doğruyu yansıtmadığı için, bu yönde yapılacak bir tarama mevzuya netlik kazandıracaktır.

 

Teyit’ten Ali Osman Arabacı’nın “Atatürk’ün söylediği iddia edilen sözler nasıl doğrulanır?” başlıklı yazısında bir sözün iddia edilen kişiye ait olup olmadığı hususunda izlenebilecek yöntemler şöyle sıralanmıştı:

  • Sözü söyleyen kişi tarafından yazılmış kitaplara ve birincil kaynaklara bakın.

  • Rivayet edilen sözler için ise ikincil kaynaklardan veyahut kişinin etrafında olan insanların anılarından yararlanın.

  • Kurumların geçerliliğini sorgulayın. Metinde yer alabilecek minik ayrıntıları birleştirin. Örneğin, Atatürk’ün Suud kralına yazdığı iddia edilen mektupta imzada ismi geçen Cumhurbaşkanlığı Atatürk Özel Arşivi’nin henüz olmaması gibi.

  • Sözlerde yer alan tarihlerden yola çıkarak metnin tarihselliğini sorgulayın. Tarihsel uyuşmazlıklar sonucu ortaya çıkacak anakronizmleri bulun. Suud Krallığı’nın 1932 yılında kurulmuş olduğundan yola çıkarak mektubun 1919 tarihinde yazılmış olamayacağını çözmek gibi.

  • Belki de bu gibi durumlarda en önemli şey sorgulamak, araştırmak ve okumak. Gördüğünüz cümleleri veya sözleri ne kadar uzmanı olduğunuza inansanız da yazılı olarak kitaplarda bulmaya çalışın.

  • Hoşunuza giden veyahut çok sevdiğiniz sözleri hemen paylaşmayın. Akıl ve eleştiri süzgecinden geçirilmeden yapılan bu paylaşımlar bilgi kirliliğini arttıracak ve çok sevdiğiniz tarihsel kişiliklere zarar vermekten başka bir şeye yol açmayacaktır.

 

Ulu Onder İzindeyiz Atatürk
“Ulu Önder İzindeyiz” ifadesini hatalı şekilde Atatürk’e atfeden pankart görseli

 

Bir Sözün Atatürk’e Ait Olup Olmadığını Anlamanın Yolları

 

Mustafa Kemal Atatürk’e ait olduğu iddiasıyla paylaşılan ifadelere ilişkin yapılacak analizin ilk adımı kaynak taraması olacaktır. Atatürk tarafından yazılan eserler, Atatürk’ün sözlerini derleyen (güvenilir) kaynaklar, konuşma metinleri, telgraf içerikleri, gazete demeçleri öncelikle taranmalıdır (Nutuk’un yanı sıra Atatürk Kültür ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan “Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri” ve Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri gibi yayınlar bu gibi taramalarda büyük kolaylık sağlayacaktır). 

Örneğin, “Benim kahramanlarım hayallerini hiçbir şeye satmayan kişilerdir” özdeyişinin Atatürk’ün vefatının 73 yıl sonrasında kendisine atfedildiği anlaşılmaktadır. Atatürk’ün söylev ve demeçleri ile tamim ve telgraflarını içeren kitaplar ile diğer ilgili kaynaklar incelendiğinde böyle bir sözün izine rastlanamamaktadır.

“Benim Kahramanlarım Hayallerini Hiçbir Şeye Satmayan Kişilerdir” Sözünün Atatürk’e Ait Olduğu İddiası

 

Atatürk’e ilgili ifadeyi isnat eden kaynağın güvenilirliği kontrol edilmelidir.

Örneğin, Falih Rıfkı Atay’ın “Çankaya” adlı kitabının 52. sayfasında “paşam her şeyi tamamladık ama hayvanat bahçesi eksik kaldı” sözüne Atatürk’ün “Trabzon’un etrafını telle çevirin” yanıtını verdiği iddiası bir trollün uydurmasıydı. 

Atatürk’ün “Trabzon’un Etrafını Telle Çevirin” Dediği İddiası Troll Uydurmasıdır

 

10 Kasım 1938 tarihinde aramızdan ayrılan Atatürk’ün yaşadığı dönemdeki beyanları kaynaklarda kayıt altına alınmış vaziyettedir. Bu kaynaklar dışında Atatürk’e atfedilen ifadelere ilişkin kaynak, belge ya da güvenilir tanıkların şehadeti gerekmektedir. Bu nedenle, güvenilirliğinde şüphe bulunan tek bir kişinin söz isnadına tamamıyla itimat edilmemelidir.

Ahlaksız bir Arap’ın dini görüşlerinden oluşan İslam artık ölmüştür. Belki çöldeki göçebe kabilelerine uygun olmuş olabilir, ama gelişmekte olan modern bir ülke için değil” sözünün Atatürk’e ait olduğuna dair bilginin tek kaynağı Harold Courtenay Armstrong’un Türkçemize “Bozkurt” olarak çevrilen, “Grey Wolf, Mustafa Kemal, An Intimate Study of a Dictator” adlı kitabıdır. H.C. Armstrong, kitabında aktardığı bilgilerin kaynağının Mustafa Kemal’in kendi ifadesi, belgesel ya da sözel kaynaklar olduğunu, kullandığı çeviri kelimeleri seçerken inisiyatif kullandığını belirtmiştir. Halbuki, bu sözün Atatürk tarafından dile getirilmiş olduğuna dair kendi kitabı haricinde herhangi bir bilgi yahut belge bulunmamaktadır. Türkiye’de askeri ateşe olarak görevli bulunan H. C. Armstrong’un Atatürk ile görüşme yaptığı öne sürülse de, bu sözü bizatihi kendisinden duymuş olabileceğine dair de bir kanıt bulunmamaktadır. Bu haliyle, yazarın Atatürk’ün söylediğini iddia ettiği sözlerin kendi kurgusal yorumunun eseri olduğu değerlendirilmektedir.

Atatürk’ün “Ahlaksız Bir Arap’ın Dini Görüşlerinden Oluşan İslam Artık Ölmüştür” Dediği İddiası

 

Atatürk’e vecize atfı yapan kaynağın güvenilirliğinin yanı sıra motivasyonu değerlendirilmelidir. Atatürk üzerinden pozisyon kazanma kolaylığa kaçma adına vecize uyduran kişi ya da kuruluşların varlığı her daim akılda tutulmalıdır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün ABD’li gazeteci Isaac F. Marcosson’a verdiği röportajda Ortadoğu’da kurulan sunî devletlerin halklarının geleceğine ilişkin söylediği iddia edilen sözler sonradan uydurulmuştur. Isaac F. Marcosson’un kaleminden çıkan Anadolu gezisindeki izlenimlerine ilişkin “Kemal Pasha: Conflict in Turkey” başlıklı yazı metninde böyle bir sözün varlığına rastlanılmamaktadır. İlk kez Prof. Dr. Ergun Özbudun tarafından çevrilerek Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi’nin 1 Kasım 1984 tarihli birinci sayısında yayımlanan “Türkiye’nin Kuruluş Yıllarında Bir Yabancı Gazetecinin Ankara Yolculuğu ve Atatürk’le Görüşmesi” başlıklı metinde de bu sözler yer almamaktadır. Arama motorlarında yapılan araştırma, Sözcü Gazetesi’nin haberi öncesinde bu sözün internette var olmadığını göstermektedir.

Atatürk’ün Ortadoğu’da Kurulan Suni Devletlerin Halklarının İsyan Edeceğini Söylediği İddiası

 

Çetin Altan, “Atatürk’ün Sosyal Görüşleri” (Dönem Yayınları, İstanbul, İkinci Basım, sf. 58-60) adlı kitabında, Atatürk’e ait olduğu iddia edilen “Komünizm Türk Dünyasının en büyük düşmanıdır, her görüldüğü yerde ezilmelidir” sözünü içeren el yazısını Avrupa’da bir kriptoloji merkezinde incelettirip sahte olduğunu ortaya koyduğunu belirtmişti.

“Komünizm Türk Dünyasının En Büyük Düşmanıdır Her Görüldüğü Yerde Ezilmelidir” Sözünün Atatürk’e Ait Olduğu İddiası

 

Emre Aköz’den de bir hikaye okuyalım konuyla ilgili:

1999 depreminden sonra, mühendislik mezunu bir ere, "Deprem" konulu bir kitapçık hazırlatmışlar: Deprem nasıl oluşur? Hangi tedbirleri almalıyız? Sarsıntı başladığında neler yapmalıyız?
Arkadaş bütün bu soruların cevabını gayet anlaşılır bir şekilde anlatan metni hazırlayıp komutana sunmuş.
Komutan kitapçığı incelemiş. "Tebrik ederim evladım, çok güzel bir iş çıkarmışsın" demiş.
Bizimki tam gururlanacakken, "Ama çok önemli bir eksiği var bunun" demez mi?
Nedir? "Metnin başına Atatürk'ten bir söz koymalısın" demiş komutan...
Hayda! Bizimkini almış bir düşünce. Atatürk'ün deprem temalı bir sözünü hiç duymamış.
Olsa dahi o şartlarda araması, bulması mümkün değil. Ne yapmalı?
Düşünmüş taşınmış bizim mühendis... "Deprem önce temelleri sarsar" diye "veciz" bir laf uydurmuş.
Altına da imzayı çakmış: "M.K.Atatürk".
Komutan kitapçığın yeni halini gördüğünde, "Hah, aferin, bak işte şimdi oldu" demiş.
Herkes mutlu olmuş!

 

Tarihî gerçekleri ve vecizenin söylendiği anı detaylıca taramak fayda sağlayacaktır.

Örneğin, Mustafa Kemal Atatürk’ün VIII. Edward’ı karşıladığında denizin dalgalı olduğu, Kral Edward’ın iddia edildiği gibi bir eliyle kıyıya tutunduğu, elinin yere değdiği ve (vatan toprağı ile) kirlendiği, elini silmek için cebinden bir mendil çıkardığı ve bu sırada Atatürk’ün kendisine “vatanımın toprağı temizdir, o, elinizi kirletmez!” dediği iddiasının doğruluk payı bulunmadığı, ilgili ana ilişkin video kayıtlar izlendiğinde anlaşılabilmektedir.

Atatürk’ün İngiltere Kralı 8. Edward’a “Vatanımın Toprağı Temizdir. O, Elinizi Kirletmez” Dediği İddiası

 

Atatürk’e atfedilen ifadelerin ilk izlerini aramak, vecizenin sahihliği hakkında önemli fikir sunacaktır. Vefatının yıllar sonrasında bir anda zuhur eden ve yaşadığı dönemden kaynak ya da tanıklıkla desteklenmeyerek dolaşıma sokulan ifadelere şüphe ile yaklaşmak gerekmektedir.

Örneğin, “10 Yılda Bir Af Çıkarın, Benim Milletim Cahillik Yapabilir” sözünün Atatürk’e ait olduğu iddiası dayanaktan yoksundur. Atatürk’ün bu sözü söylediğine dair bir kaynak, belge ya da tanıklık bulunmamaktadır. Ancak Atatürk’ün kayıtlara geçen böyle bir sözü yok. Dijital kaynaklarda ilk izine 2012 yılında rastlanan sahipliği Atatürk’e izafe edilen vecizenin 2014 yılından itibaren ise sosyal medyada paylaşılmaya başlandığı anlaşılıyor. Daha öncesinde güvenilir herhangi bir kaynakta aktarılmayan bu vecize iddiası, vefatının 74 yıl sonrasında Atatürk’e mâl edilir hâle gelmiş görünmektedir.

Atatürk’ün “10 Yılda Bir Af Çıkarın Benim Milletim Cahillik Yapabilir” Dediği İddiası

 

Atatürk’ün vefatının ardından geçen onca yıl sonrasında bir anda nesebi gayri sahih şekilde ortaya çıkan vecizelere şüpheyle yaklaşılmalıdır. Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Bu gibi vecizelerin Atatürk’e ait olduğunu öne sürenlerin, Atatürk’ün bu sözleri söylediğini aktaran güvenilir bir belgeyi, kaynağı yahut tanıklığı ortaya koyması lâzım gelmektedir.

 

 

Atatürk’e izafe edilen ifadelerin sosyal hayata yansımaları ve gerçekle bağı analiz edilmelidir. 

“Paşam vekil maaşlarını düzenleyeceğiz ne kadar verelim?” sorusuna Mustafa Kemal Atatürk tarafından “Öğretmen maaşlarını geçmesin” şeklinde yanıt verildiği iddia edilse de 1923 yılında ve sonrasında milletvekillerinin maaşlarına ilişkin kabul edilen düzenlemelerin hiçbirinde öğretmen maaşlarının sınır olarak kabul edildiğine dair bir atıf yer almamaktadır. Bahse konu yasal düzenlemelerde tespit edilen maaş miktarları, ilgili dönemdeki öğretmen maaşlarının kat be kat üstündedir. Milletvekili maaşlarının öğretmen maaşları ile sınırlı tutulması gibi bir durum uygulamada ve yasal mevzuatta yoktu. Atatürk’ün bu sözü söylediğine dair bir kaynak, belge ya da tanıklık da yoktur.

Atatürk’ün “Milletvekili Maaşları Öğretmen Maaşlarını Geçmesin” Dediği İddiası

 

Sahipliği Atatürk’e atfedilen jenerik ve yaygın ifadelerin kendisinden önce başka şahsiyetler tarafından dile getirilip getirilmediği incelenmelidir.

“Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” vecizesi yaklaşık 2000 yıl önce Romalı şair Juvenalis tarafından “Orandium est ut sit mons sana in corpore sano” yani “Sağlam bir bedende sağlıklı bir kafa vermesi için Tanrı’ya dua etmelisin” şeklinde söylenmiştir. Zaten, Atatürk bu sözü referans vererek aktarmıştır:

"Türk sosyal yapısında spor hareketlerini düzenlemekle görevli olanlar, Türk çocuklarının spor yaşamını yükseltmeyi düşünürken, sadece gösteriş için, herhangi bir yarışmada kazanmak emeliyle bir spor çizmezler. Esas olan, bütün her yaştaki Türkler için beden eğitimini sağlamaktır. "Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur" sözünü atalarımız boşuna söylememişlerdir."
1937 (Afetinan, Atatürk Hakkında H.B., s. 86)

 

Atatürk’e Yanlışlıkla Atfedilen İfadeler

Bu yöntemleri kullanarak iddia edilenin aksine Atatürk’e ait olmadığını aktardığımız vecize incelemelerine aşağıdaki bağlıklar vasıtasıyla erişebilirsiniz:

 

Atatürk hakkında incelediğimiz diğer bazı asılsız iddialara göz atmak isteyebilirsiniz:

 

 

Yorumunuzu yazınız...