Enflasyon, Türkiye ekonomisinin kronik problemlerinden biri. 2001 yılında Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı’nın yürürlüğe konulmasının ardından izlenen sıkı para ve maliye politikası ile birlikte enflasyonda sağlanan düşüş kalıcı hâle getirilemedi. 2008 yılında 19. IMF Stand-by programının tamamlanması ve 2013 yılında IMF’ye Stand-by kredisi kaynaklı son borç taksitinin ödenmesinin ardından enflasyonda eski alışılagelmiş zıplamalar yaşanmasa da 2018 yılı sonrasında genişleyici bir politika izlenmeye başlandı. 2020 yılında iktisadî doktrinlerle çelişen “faiz sebep enflasyon neticedir” söylemini izleyerek enflasyonla mücadele için faiz indirimleriyle talebin körüklenmesiyle enflasyon adeta şaha kalktı. Faiz indirimleriyle beraber enflasyonun da düşeceği inancıyla TCMB’nin aylık Para Politikası Komitesi (PPK) toplantılarında 1 haftalık repo oranı önemli ölçüde düşürüldü. Ancak, Mayıs 2023 seçimlerinin ardından bu politika çöpe atılarak 180 derece dönüş yapıldı. Nureddin Nebati yerine Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanı, Şahap Kavcıoğlu yerine Hafize Gaye Erkan’ın TCMB Başkanı olarak atanmasıyla yeni bir sürece girildi. Mehmet Şimşek’in ifadesiyle “rasyonel olmayan politikalar”dan vazgeçildi ve para politikasında miktarsal ve oransal sıkılaşma yapılmaya başlandı, TCMB politika faizi önemli ölçüde artırıldı.

 

enflasyon degisimi
Grafik: Ali Hakan Kara

 

Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre yıllık tüketici fiyatları enflasyonu 2023 yılı Eylül ayında % 61,53 oldu. Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göre yıllık TÜFE % 130 seviyesinde gerçekleşti. İstanbul Ticaret Odası (İTO) ise enflasyonun 2023 Eylül ayında yıllık % 73,18 arttığını açıkladı.

 

Vatandaşların enflasyon ile birlikte alım gücünde büyük erime yaşandığı bu dönemde, eski tarihli otomobil ilanlarına ait görseller “hayat pahalılığı”ndan şikâyet için yaygın şekilde paylaşıldı.

 

Ancak bu tarz paylaşımlarda bazen baz alınan tarih yanlış aktarıldı ve enflasyon ile birlikte hanehalkı gelirindeki değişim de göz ardı edildi.

 

Örneğin, eski bir gazete sayfasındaki Dacia marka araçların tanıtıldığı reklamdaki otomobil fiyatlarının 3-4 yıl öncesine ait olduğu iddia edildi.

 

Dacia Duster’ın 32.900 TL, Sandero Stepway’in 28.400 TL, Logan MCV’nin 24.950 TL, Sandero’nun 23.050 TL olduğu görülen gazete küpürü şöyle:

 

2012-araba-fiyatlari

 

Hatalı aktarım içeren paylaşım örneği:

 

Ekonomi Dünyası (@dunyadanfinans): “3-4 sene önceki fiyatlara bakın. Şimdi İphone 13 alınmıyor”

 

 

İddia edilenin aksine bahsi geçen gazete ilanı 3-4 yıl öncesinde değil, 2012 yılından.

Gazete sayfasındaki Engin Ardıç’ın Sabah’ta 14 Mayıs 2012 günü yayımlanan “Fenerbahçe şampiyon” başlıklı köşe yazısı vasıtasıyla bu tarih teyit edilebiliyor.

 

Yine 2015 yılından olduğu iddiasıyla paylaşılan bir diğer otomobil ilan görseli şöyle:

 

2010-araba-fiyatlari

 

Volkswagen Polo’nun 29.900 TL, Golf’ün 36.700 TL, Scirocco’nun 51.207 TL, Tiguan’ın 56.310 TL, CC’nin 75.267 TL olduğu görülen gazete ilanının 2015 yılına ait olduğunu ileri süren paylaşım örneği:

 

Ekonomi Dünyası (@dunyadanfinans): “Araba fiyatları. 2015”

 

 

Bahsi geçen otomobil ilanı 2015 yılından değil, 2010 yılından.

Gazete sayfasındaki 25 Aralık 2010 tarihli Hürriyet gazetesinde “Avrupa tekstilde Çin’i bırakıp Türkiye’ye döndü, ihracatta kârlar 8 puan küçüldü” başlıklı (ve “İhracat sadece yüzde 8 ithalat yüzde 33 arttı” alt başlıklı) haber vasıtasıyla araç ilanının doğru tarihi tespit edilebiliyor.

 

Yine sosyal medya platformlarında “3 yıl önceki fiyatlara bak şaka gibi” gibi ifadelerle paylaşılan bir diğer benzer görsel de 2016 yılından (27 Haziran 2016 tarihli Türkiye Gazetesi’nden olduğu, acil iniş yapan Singapur Havayolları’na ait uçakta yangın çıktığı ve 20 yıldır aranan mafya liderinin uykusunda yakalandığı konulu haberler vasıtasıyla anlaşılabiliyor).

Volswagen The Beetle’ın 67.200 TL, Polo’nun 43.900 TL, Golf’ün 63.400 TL, Jetta’nın 62.600 TL olduğu görülen gazete ilanı şu şekilde:

 

2016-araba-fiyatlari

 

Enflasyon Türkiye ekonomisi açısından bir türlü üstesinden gelinemeyen ve absürt ekonomi politikalarıyla daha da körüklenen bir problem.

Eskilerin tabiriyle “enflasyon canavarı” karşısında vatandaşların gelirleri de reel olarak küçülüyor, alım gücü artan mal ve hizmet fiyatları karşısında azalıyor.

Ancak, eski tarihli ilanlardaki fiyatlar ile güncel gelir üzerinden karşılaştırma yapmak alım gücü açısından gerçek resmi sunmaz.

Yıllar arası değişimlerin incelendiği durumlarda farklı yıllara ait nominal veriler üzerinden kıyas yapmak yanlış sonuç verir.

Yani, (örneğin) 2010 yılından otomobil fiyatlarını güncel gelirinizle karşılaştırıp alım gücünüzü mukayese etmeniz gerçekçi olmaz.

2010 yılındaki gelirinizi hatırlıyorsanız / biliyorsanız o tarihteki otomobil fiyatıyla karşılaştırmak ve günümüz için aynı değerlendirmeyi yapmak mantıklı olur.

Geliri baz tarihe iskontolamak, baz tarihteki mal ve hizmet fiyatını günümüze enflasyon artış oranıyla değerlemek de kısmen anlamlı değerlendirme yapmayı sağlar.

Fiyat artışlarının etkisiyle zaman içindeki mal sepeti değerindeki değişimini tespit için TCMB’nin Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) hesapladığı tüketici fiyat endeksine (TÜFE) göre oluşturduğu “Enflasyon Hesaplayıcısı”na başvurabilirsiniz.

 

enflasyon hesaplayicisi

 

 

Yorumunuzu yazınız...