(Özellikle) Ekonomi ile ilgili veriler aktarılırken sık düşülen hatalardan biri “yüzde” ile “puan” ayrımının göz ardı edilmesi…

 

“Yüzde” ifadesi hayatımızda oldukça sık kullandığımız bir kavram.  Bir büyüklükte yaşanan değişimleri, iki değer arasındaki farkı ve yapılan bir paylaşımı yüzde kavramı ile ifade ettiğimizde daha kolay anlaşılmaktadır. Örnek olarak ekonominin büyümesini, enflasyon oranını (fiyatların değişimini gösterir) ve seçim sonuçlarını verebiliriz. Ancak bu tür sayısal veriler incelenirken sıkça yapılan bir hata bulunmaktadır. Yüzde olarak verilen değerler arasındaki farklardan bahsederken yine yüzde kavramı kullanılmakta, bu ise kafa karışıklığına ve yanlış anlamalara sebep olabilmektedir. Bu nedenle yüzde ile puan arasındaki ilişkinin ve farkların incelenmesinde fayda görüyoruz.

 

 

Yüzde Nedir?

Herhangi bir sayısal büyüklüğü 100’e böldüğümüzde o sayının yüzde birini bulmuş oluruz. Yüzde beş, yüzde on gibi ifadeler ise, sayısal büyüklüğün 100’e bölündükten sonra kaç ile çarpıldığını gösterir. Yani bir sayının yüzde onu, o sayının 100’e bölündükten sonra 10 ile çarpılması sonucu elde edilir. Bir dağıtımdaki yüzdelik oranları hesaplamak için ise alınan payı genel toplama bölüp, çıkan sonucu 100 ile çarpmamız gerekir. Örneğin 1 milyon kişinin oy kullandığı bir seçimde 100 bin oy alan bir aday, oyların yüzde 10’unu almış demektir.

Yüzde cinsinden değişimlerde ise iki değer arasındaki fark alınır, ilk değere bölünür ve sonuç 100 ile çarpılır. Ekonomik büyüme örneğinden gidecek olursak, Türkiye’nin gayri safi yurtiçi hasılası (GSYH) 2018 yılında – zincirlenmiş hacim yöntemiyle hesaplanmış – 1.756 milyar TL iken 2019 yılında 1.772 milyar TL olmuştur. Bu durumda büyüme oranı: [(1.772 – 1.756) / 1.756] x 100 = yüzde 0,9 olarak hesaplanmaktadır. Yani 2019 yılında Türkiye ekonomisi yüzde 0,9 oranında büyümüştür.

Enflasyon oranı da aynı şekilde bir yüzde değişimi göstermektedir. Sitemizde yer alan şu yazıda enflasyonun nasıl hesaplandığı detaylı bir şekilde anlatılmıştı. Fiyatlar genel seviyesine ilişkin bir endeks olan TÜFE’deki değişim oranı bize enflasyon oranını vermektedir.

[] Enflasyon dediğimizde büyük çoğunluk tarafından anlaşılan şey de işte bu tüketici fiyat endeksindeki artıştır. … Örneğin 2019 yılı Aralık ayında 440,5 olan TÜFE bir önceki yılın Aralık ayında 393,88 olarak gerçekleşmiştir. Bu durumda, 2019 yılı tüketici fiyatları enflasyonu iki TÜFE verisi arasındaki yüzdelik değişim, yani %11,84 olmaktadır.

 

yüzde nedir

 

Yüzde ile Puan Ayrımı

Yukarıdaki örneklerde verilen ve yüzde ile ifade edilen dağıtım ve değişim oranlarında bir değişiklik yaşandığında kafalar karışmaktadır. Büyüme ve enflasyon oranlarında veya bir partinin oy oranında değişiklik yaşandığında bunun genellikle doğru bir şekilde ifade edilmediğini görmekteyiz. İki yüzdelik oran arasındaki farkın yine yüzde ile ifade edilmesi çoğunlukla yanlış olmaktadır. Yüzdelik olarak aktarılan veriler arasındaki fark yüzdelik olarak değil; “puan” olarak aktarılmalıdır.

Örneğin Türkiye’nin 2018 yılı GSYH büyümesi yüzde 2,6 iken 2019 yılı büyümesi yüzde 0,9 olarak gerçekleşmiştir; iki büyüme oranı arasındaki fark 1,7 puandır. Ancak bu durumda büyümenin yüzde 1,7 azaldığını söylersek yanlış yapmış oluruz. Zira yüzde 2,6’nın yüzde 1,7’si yüzde 0,044 olmaktadır ve büyümedeki azalma bu kadar değildir. Doğrusu, 2019 yılındaki büyüme oranının bir önceki yıla göre 1,7 puan azalmış olduğudur. Dolayısıyla yüzde ile puan arasındaki farkı iyi anlamak ve doğru kullanmak önem taşımaktadır.

 

yüzde puan ayrımı

 

Baz Puan Nedir?

Faiz oranlarındaki değişimi kast ederken ekonomistler genellikle “baz puan” kavramını kullanırlar.

Faiz oranlarındaki değişimi ifade eden bir ölçüm birimi olan baz puan % 0,01’e, 10000’de 1’e eşittir. Yani, 100 baz puan % 1’e eşittir.

Bir merkez bankası, politika faiz oranını % 2,5’ten % 3,75’e yükselttiyse bu durum 125 baz puanlık bir artışı işaret edecektir.

Baz puan kısaca bp olarak kullanılır.

 

baz puan nedir

 

Yapılan Hatalar

Özellikle oy oranları gibi değerler hakkında yorum yapılırken bu hata sıkça tekrarlanmaktadır. ORC Araştırma Merkezi’nin Ocak ayındaki araştırmasıyla ilgili habere bakalım:

ORC Araştırma Merkezi tarafından yayımlanan Ocak 2020 “Siyasi Eğilimler Araştırması”na göre AK Parti’nin genel seçimlerdeki oy oranı, 24 Haziran 2018 seçimlerinden bu yana yüzde 11,4’lük bir düşüş gösterdi.

28 – 31 Aralık 2019 tarihleri arasında, 36 İl’de toplam 2 bin 980 kişiyle görüşen ORC Araştırma Merkezi, “Bu pazar genel seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?” sorusuna yanıt aradı.

Katılımcıların yüzde 31’i AK Parti; yüzde 23,4’ü CHP; yüzde 14,1’i MHP; yüzde 8,0’ı HDP; yüzde 4,2’iyse İYİ Parti’den yana tercih kullanırken yüzde 1,9’u Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi dedi.

Araştırma sonuçlarından yola çıkarak AK Parti’nin oyların yüzde 42,6’sını aldığı 2018 genel seçimlerinden bugüne yüzde 11 civarında oy kaybedeceği tahmini yapıldı.

Hesap basit gibi görünüyor: yüzde 42,6 ile yüzde 31 arasındaki fark alınmış ve sonuç “yüzde 11 civarında oy kaybı” olarak bulunmuş. Ancak burada oylardaki düşüş  yüzde 11 civarında değil. Bir örnekle açıklayalım:

Geçerli toplam oy sayısı 10 milyon olsun. Yüzde 42 oy alan parti geçerli toplam oyların 4,2 milyonunu almış olur. Yüzde 11’lik oy kaybı yaşadığında (geçerli toplam oy sayısının aynı kaldığı durumda) alacağı toplam oy 3,74 milyona düşer. Bu durumda ise oy oranı yüzde 37,4 olur. Diğer taraftan, yapılan araştırmada olduğu gibi, partinin oy oranı yüzde 31’e düşmüşse, alacağı toplam oy 3,1 milyon demektir. 4,2 milyondan 3,1 milyona düşüş, yüzde 26 civarında bir düşüştür:

[(4,2 – 3,1) / 4,2] x 100 = 26,2.

Dolayısıyla yüzde ile puan karıştırıldığında yapılan hesaplamalar yanlış olmaktadır. Burada aslında söylenmek istenen partinin oy oranlarında “11 puanlık” bir düşüş olduğudur. Bir partinin oy oranı yüzde 42’den yüzde 31’e düşerse burada 11 puanlık bir düşüş vardır, yüzde 11 oy kaybı ifadesi yanlıştır.

 

Enflasyon Verileri Üzerinden Bir Örnek

Yüzde ile puan arasındaki farkın anlaşılamaması, enflasyon verilerinin de yanlış ifade edilmesine yol açmaktadır. Enflasyonun kendisi fiyatlar seviyesinin artması anlamına gelmektedir. Bu nedenle de enflasyon artışı, enflasyon oranının yükselmesi demektir.

NTV’nin aşağıdaki haberi enflasyon oranındaki artış olarak verilirken aslında enflasyon oranındaki gerçekleşmeyi anlatıyor:

Enflasyon 2019 yılında yüzde 11,84 arttı.

Türkiye İstatistik Kurumu aralık ayı enflasyon rakamlarını açıkladı.

Buna göre Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) 2019 yılı aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 0,74; bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 11,84 arttı.

Doğru kullanım haberin devamındaki gibi “TÜFE 2019 yılında yüzde 11,84 arttı” veya “Enflasyon 2019 yılında yüzde 11,84 olarak gerçekleşti” şeklinde olmalıydı.

 

baz puan hata

 

Kavramların tam olarak anlaşılamaması nedeniyle, enflasyonda bir düşüş yaşandığında fiyatların da düşmesi gerektiği gibi bir yanlış algı da bulunmaktadır. Bu konuyu sitemizde yer alan şu yazıda incelemiştik.

Sonuç olarak, yüzde ile ifade edilen bir veride herhangi bir değişiklik olduğunda, aradaki farkı yine yüzde ile değil puan ile ifade etmemiz gerekmektedir.

 

Yüzde ve Puan Kullanımı Konusunda Hataya Düşer Yazarlardan Örnekler

Yusuf Girayalp Atan, 16 Mayıs 2016 günü Milat Gazetesi’nde yayınlanan “Küresel Ekonomi Savaşları” başlıklı yazısında baz puan kavramı hakkında küçük bir hata yapmıştı:

"Bilindiği üzere FED 2015 yılı aralık ayında 0,25 bp faiz artımına gitti."

ABD Merkez Bankası Fed, 2015 yılı Aralık ayında federal fonlama oranı olarak nitelenen temel politika oranını 25 baz puan artırdı, 0,25 baz puan değil (0,25 baz puan % 0,0025’e eşittir).

 

Yorumunuzu yazınız...