Merkez Bankası döviz rezervlerindeki gerilemenin bahsi geçtiğinde akla gelen isimlerin başında “şakkadanak” şeklinde nitelediği döviz rezervi satışı söylemiyle Türkiye Gazetesi yazarı Necmettin Batırel geliyor.
Merkez Bankası döviz rezervlerindeki gerilemenin bahsi geçtiğinde akla gelen isimlerin başında “şakkadanak” şeklinde nitelediği rezerv satım söylemiyle Türkiye Gazetesi yazarı Necmettin Batırel geliyor. pic.twitter.com/ijfJxmVQSa
— Malumatfuruş (@malumatfurusorg) April 24, 2021
Batırel, 2016 yılında Dolar 3,50 lira iken Türkiye ekonomisinin karşılaştığı döviz sorununun Merkez Bankası rezervlerinin bol keseden rastgele satışı ile çözülebileceğini öne sürmüştü.
Batırel’in Merkez Bankası’nın rezervlerinden milyarlarca dolar satış yaparak müdahale ile döviz piyasasına istikrar getirebileceğini öne sürdüğü sosyal medyada yaygın şekilde “şakkadanak 10 milyar dolar” şeklinde kullandığı ifadelerinin tamamı şu şekilde (CNN Türk’te 1 Aralık 2016 günü yayınlanan Ahmet Hakan’ın sunduğu Tarafsız Bölge adlı programda Özgür Demirtaş’ın ve Necmettin Batırel’in konuk olduğu programdan ilgili an aşağıdaki bağlantıdaki kayıttan 36:05’ten itibaren izlenebilir):
“Doların düşmesi için şimdi merkez bankası bu aşamada ne yapabilir ? ortada bir yangın var. bu yangın suyla sönecek bir yangın değil. petrol yangını bu. buna köpükle müdahale etmek lazım. ne yapacak ? ben olsam ne yaparım açıkçası. 10 milyar dolar şakkadanak satarım. şaşırır millet. hiç beklemedikleri bir hareket. niye satıyor, nasıl satıyor ? hani rezerv düşüktü felan derler. demek ki rezervleri varmış diyecekler normal şartlarda. ama herkes diyecek ki biraz yavaş düşürcekler. merkez bankasının pili bitecek diye bekleyecekler. arkadan bi 10 milyar daha satarım. 20. yetmedi bir 10 daha satarım. biter çil yavrusu gibi dağılırlar ben size söyleyim”
Yeni Akit gibi bazı haber siteleri Batırel için “dolarla ilgili öngörüleri çok geçmeden gerçekleşen ekonomist” gibi ifadeler kullansa da gerçek pek de bu yönde değil. Doların düşmesini beklediği seviyeyi söyleyip vatandaşa dolarını satma çağrısında bulunan Batırel’in analizlerinin hem reel hem nominal açıdan “kazanç” sağlamadığı görülüyor.
Daha önce “Dolar Kuru Tahminlerinde Yanılan Yazarlar” başlıklı incelememizde ekonomi ve finans alanında herhangi bir eğitimi bulunmadığı hâlde gazetecilik kariyeri içerisinde edindiği deneyimlerle “ekonomi uzmanı” olarak lanse edilen Necmettin Batırel’in tutmayan söylemlerine değinmiştik.
Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerinde zafer elde eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ekonomi politikalarında değişikliğe giderek ortodoks politikalara yönelmesi ile birlikte sadeleşme ve serbestleşme etkisiyle döviz kurlarında hareketlenme yaşandı. Doların yükselişinin durdurulamadığı, enflasyonun yükseldiği, cari açığın ve bütçe açığının arttığı, merkez bankası net döviz rezervlerinin eksiye indiği dönemde politika faizinin düşürülmesini ve rezervlerin dövizi baskılamak için eritilmesini savunan Batırel, ekonomi politikalarındaki 180 derece dönüşle birlikte söylem değişikliğine gitti.
Bu süreçte Batırel’in geçmiş söylemlerinden örnekleri derleyelim istedik.
Öncelikle, kurdaki hareketin grafiğini paylaşalım…
Necmettin Batırel‘in 3 Temmuz 2018 tarihli “Şimdi TL zamanı” başlıklı yazısında “Dolar hafta sonuna kadar 4,50 TL’ye düşebilir. Yön aşağıyı gösteriyor. Kademeli olarak ağustosta 4,25 – 4,30 TL’yi görebiliriz.” iddiasını aktarmasının ardından yükseliş trendine giren ABD doları kuru Ağustos ayında 6,88 ile rekor kırmıştı.
Batırel “Vatan aşkıyla!” başlıklı 9 Mayıs 2020 tarihli yazısında “Ellerindeki dövizi satmak zorunda kaldılar, 7,27 TL ile tavana çıkan dolar 7,09 TL’ye düştü. Kur oyunu bozulduğu için dolar kısa süre içinde kademeli şekilde çıkışa başladığı 6,95 TL’ye dönecek.” iddiasında bulunmasının 2 ay sonrasında kur yukarı yönlü yükselişini rekorlarla süslemişti.
8 Eylül 2020 tarihli “Söke söke alırız!” başlıklı yazısında “Dolarda 7,40 TL tavan oldu…” ifadesine yer vermesinin ardından kur 7,96 ile rekor kırmıştı.
Batırel, 2021 yılı Kasım ayında döviz ve altındaki artışın ardından yaptığı açıklamada “Doların alıcısı çıkmazsa, kimse dolar almazsa mutlaka düşer, dolar 13, 15, 20 lira mı olacak? Bu fiyatlardan kim alır, bunlar hayal mahsulü rakamlar. Türk ekonomisi bunu hak etmiyor. Merkez Bankası’nı sanki faiz artırmaya zorlayan bir operasyon gerçekleşiyor ama bunu yapması mümkün değil.” demişti. Yaşanan kur atağıyla dolar/TL 18,6’ya yükselmişti.
Batırel sadece 5 gün önce “dolar 13 lira mı olacak?” söyleminde bulunmuştu. pic.twitter.com/PjAqZiKGAs
— Malumatfuruş (@malumatfurusorg) November 23, 2021
2022 yılında katıldığı TV yayınlarında Suudi Arabistan ve BAE’den gelecek sıcak para ile Türk lirasının dolar karşısında hızla değer kazanacağını iddia etmişti.
Batırel, 2022 yılı Nisan ayında BBN Türk TV’de katıldığı programda insanların fiyat artışından rahatsız olmadığını ileri sürmüştü:
Necmettin Batırel: “İnsanlar herkes fiyatların artışını bekler hale geldi. Daha doğrusu insanlar anormal karşılamıyor. Eskiden fiyatlar arttığı zaman ‘olur mu bu fiyat’ falan denilirdi. Şimdi bakıyorum ben alışveriş merkezlerine gidiyorum. Fiyatlar yüksek ama alıyorlar ya.”
Tarkan Kaleli: “Vatandaş, ertesi gün fiyatların daha fazla yükselmesi ihtimaline karşı kendini mi koruyor?”
Necmettin Batırel: “Yani hayır, kendini koruyor değil de yani öyle kötü bir alışkanlığa kavuştuk ki şu anda fiyatların artışı artık bizi rahatsız etmiyor”
2022 yılı Mart ayında 9 liraya düşeceğini iddia ettiği dolar/TL kuru Mart ayını 14,68 ile kapatmıştı.
11 Ocak 2022 – “Koş” – Türkiye
“Özel bankalar döviz cinsi mevduatlarının %10’unu 21 Ocak’a %20’sini ise 18 Mart’a kadar Türk lirasına çevirmek zorunda. Demek oluyor ki, bankaların 120 milyar dolarlık toplam mevduatının 12 milyar doları 21 Ocak’a kadar, geriye kalan 28 milyar doları ise 18 Mart’a kadar bozdurulacak. Bu durumda Türk lirası büyük değer kazanacak enflasyon düşecek, ‘faiz köpüğü’ alınacak” ifadelerini kullandı. “Yazın bir tarafa: Dolar mart sonunda 9,5 liradır. Dövizleri bugünden satın kurtulun yoksa altında kalacaksınız… Koş Türkiye’m koş, kim tutar seni”
Necmettin Batırel: 18 Mart’tan sonra dolar 9 liraya düşecek. pic.twitter.com/R1tkcNcSGc
— Arşiv Unutmaz (@ArsivUnutmaz) June 21, 2022
16 Nisan 2022 tarihli “Faizi neden düşürmediniz?” başlıklı yazısında 9,5 üzeri dolar/TL kurunu şu sözlerle hedef olarak sunmuştu:
“Dolar TL’nin ilk etapta 13,50-14,00 TL aralığına döneceğini tahmin ediyorum. Mayıs ayında ABD Merkez Bankası FED’in 0,50 baz puanlık faiz artışı sonunda doların uluslararası borsalardaki değer kazanımı karşısında TL üzerindeki baskısı da böylece hafifletildi. Nitekim dünden itibaren dolar uluslararası borsalarda ciddi değer kazanmaya başladı. Ama Türk lirasında kayıp yok. Kurlar ne kadar düşerse maliyetler o kadar azalır. Bugün dolar/TL’nin olması gereken gerçek seviye 9,50’dir. Üzeri köpüktür…”
Batırel, 21 Haziran 2022 tarihli yazısında dolar / TL kurunun 12’ye kadar gevşeyeceğini ileri sürmüştü.
21 Haziran 2022 – “Enflasyonun beli kırılıyor!” – Türkiye
“Türk lirasındaki kazanımlar bir anda artacak, kur balonu bu defa tamamen sönecek. Bankalardan mevduat kaçışı yaşanmaz, zira tahviller döviz bozdurana satılacak, TL’ye sahip olana değil. 92 ve 180 günlük süper bonolar hazineye ek yük getireceği için tercih edilmeyecek. 20 Aralık öncesi de vatandaşı uyarmış, haklı çıkmıştım. İlk etapta dolar 14 liraya düşer. Tutunamazsa 12-13 TL aralığına döner. Bu tahvillerin büyüklüğünün 15 milyar dolarla sınırlanacağını düşünüyorum. Elde edilecek 240 milyar liralık kaynakla enflasyonun beli kırılacak, çiftçilere gübre, mazot, tohum desteği artacak, KOBİ’lere can suyu sağlanacak. Yatırımlar genişleyecek, istihdam artacak, vatandaş gülecek. Oyun böyle bozulur…”
Aynı yazısında Batırel “rezervler mi eridi” sorusunu yöneltse de, 13 Mayıs 2023 günü itibarıyla açıklanan son veriye göre TCMB net döviz rezervleri 1 haftada 4,8 milyar dolar azalmış, swap sonrası net rezerv pozisyonu -52,2 milyar dolara inmişti (27 Mayıs 2023 tarihli “Vur vur inlesin!” başlıklı yazısında TCMB net rezervlerinin eksiye indiğini “Merkez Bankası kendine ait döviz rezervi ekside bulunmasına rağmen döviz piyasalarında kontrol sağlayabiliyor.” cümlesiyle aktarmıştı).
Türkiye gazetesi yazarı Necmettin Batırel “rezervler mi eridi” sorusunu yöneltse de, 13 Mayıs günü itibarıyla açıklanan son veriye göre TCMB net döviz rezervleri 1 haftada 4,8 milyar dolar azaldı.
Swap sonrası net rezerv pozisyonu -52,2 milyar dolara indi. pic.twitter.com/nVjOQEzaiW
— Malumatfuruş (@malumatfurusorg) May 23, 2022
21 Haziran 2022 tarihli yazısında 1 yılda Türkiye ekonomisinin kronik cari açık sorununun çözüleceğini, döviz baskısının ortadan kalkacağını ve (değer kaybeden) Türk lirasının “gerçek” değerini bulacağını öne sürmüştü.
21 Haziran 2022 – “Türkiye 2023’te yeniden doğacak” – Türkiye:
“Sonuç: Türkiye kısa sürede Karadeniz ve özellikle Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz keşifleriyle ekonomide çağ atlatacak çok büyük kazanımlara kavuşacak. 1 yıl içinde cari açık, tarihin sayfalarına gömülecek, döviz baskısı tamamen ortadan kalkacak, Türk lirası gerçek değerine kavuşacak, enflasyonun esamesi okunmayacak. 2023’te Türkiye yeniden doğacak. Düşmanlar kahrolacak, dostlar sevinecek…”
19 ve 23 Temmuz 2022 tarihli yazılarında faiz artışının kurda istikrar ve enflasyonda düşüş sağlayacağını, 200 baz puan artış beklediğini söyleyen Necmettin Batırel, 20 Ağustos’taki yazısında politika faizinin düşürülmesini övmüş ve dolar / TL kurunun 15’e ineceğini iddia etmişti.
19 Temmuz 2022 – “Otur bakiim yerine!” – Türkiye:
“Şu anda politika faizi %14. Ama bu sadece bankaların fonlamasından kullanılıyor. Bankalarda bu düşük faizle aldıkları parayı %25’le ticari kredi olarak dağıtıyor. Beklentinin aksine 2 puanlık bir faiz artışına gidilebilir. Böylece hem bankaların kazançları sınırlanır, hem de Türk lirasındaki kazanımlar büyür, enflasyonla mücadelede önemli bir adım atılmış olur. Hem de 900 puanı aşan CDS’lerimiz (yurt dışına sattığımız tahvillerin sigorta primi) düşer, yabancı yatırımcı akını başlar. Merkez Bankasının faizi yükseltmesi ticari kredi faizlerinin artmasına yol açmaz. Tam aksine piyasada bankanın gerektiğinde böyle bir karar alabileceği beklentisi oluşturacağı için çok olumlu algılanır.Son söz: Şimdi TL zamanı!”
23 Temmuz 2022 – “At binenin kılıç kuşananın” – Türkiye:
“Ama faizi sabit bırakarak ülkeyi 1 milyar dolar zarara uğratacağınızı biliyor musunuz? Nasıl mı? Kur 17,80 TL iken SWAP yapmak mı ülkeye kazandırır, yoksa 14,80 TL’ye düştüğü zaman mı? Bunu niye söylüyorum, eğer faiz artırımına gidilseydi, piyasada dengeler değişecek, bu kararın arkası gelecek beklentisi oluşacak, kurlar gevşeyecekti. Şimdi tam tersi oldu. Kurların yüksek kalması hazinenin sırtındaki yükü de arttırıyor.”
20 Ağustos 2022 – “Resim niye değişti?” – Türkiye:
“Göreceksiniz toplam rezervlerimiz eylül sonunda büyük fon girişiyle 200 milyar doları aşacak, kur baskısı tamamen ortadan kalkacak… TL’deki kayıplar yıllık TÜFE’yi aşamayacak, dolar ilk hamlede 15 liraya düşecek. Reel sektörün finansmana erişimini kolaylaştırmak amacıyla piyasaya can suyu veren Kredi Garanti Fonunda bakiye tutarı 500 milyar liradan 1 trilyon liraya yükseltildi… Başka bir ifade ile KGF’nin kefalet verebileceği kredilerin toplam tutarı 500 milyar liradan 1 trilyon liraya çıkarıldı. Bankalar geri dönüşlerinden endişe duydukları için ticari kredi faizi vermek istemiyordu. Bu problemi aşmak için kredi garanti fonunun kapasitesi arttırıldı. KOBİ’lere şimdi düşük faizli 500 milyar liralık ekstra kaynak sağlanacak. Böylece hem üretim hem istihdam artacak, dünya küçülürken, Türkiye istikrarlı büyümesini sürdürecek. Faiz indirimini yerden yere vuran bazı sözde finans profesörü olarak geçinenler yerin dibine girecek!“
19 ve 23 Temmuz tarihli yazılarında faiz artışının kurda istikrar ve enflasyonda düşüş sağlayacağını, 200 baz puan artış beklendiğini söyleyen Türkiye gazetesi yazarı Necmettin Batırel, 20 Ağustos’taki yazısında politika faizinin 100 baz puan düşürülmesini övmüş. pic.twitter.com/vJaSDoFZ5h
— Malumatfuruş (@malumatfurusorg) August 20, 2022
2022 yılı Ekim ayında Borsa İstanbul endeksinin 9000 seviyesine ulaşacağını ileri sürdükten sonra BIST-100’de %22’ye yakın düzeltme yaşandı (BİST-100 endeksi 2023 yılı Haziran ayında 6700 seviyesinde rekor tazeledikten sonra 22 Haziran 2023 tarihli TCMB PPK toplantısı öncesinde yeniden % 7’ye yakın düştü).
“Kur Korumalı Hesaplarda biriken 78 milyar dolar çözülecek. Neden mi? Çünkü dövizdeki oynaklık sona erdi. TL değer kaybetmiyor. Hazine kur farkı ödemeyecek. Ayrıca faiz indirimiyle kur korumalıya yıllık ödenen faiz de düşüyor. Bu para borsaya akacak. Endeks 9 bine ulaşacak..”
Kur Korumalı Hesaplarda biriken 78 milyar dolar çözülecek. Neden mi? Çünkü dövizdeki oynaklık sona erdi. TL değer kaybetmiyor. Hazine kur farkı ödemeyecek. Ayrıca faiz indirimiyle kur korumalıya yıllık ödenen faiz de düşüyor. Bu para borsaya akacak. Endeks 9 bine ulaşacak..
— Necmettin Batırel (@necmbatirel) October 24, 2022
Dövizdeki artışın kur korumalı mevduat sistemi ve TCMB’nin rezerv satışları ile dizginlendiği ortamda Özgür Demirtaş’a taş atarken kullandığı heterodoks önlemleri öven Batırel, 2023 Mayıs ayında ekonomi politikalarındaki “U” dönüşü sonrasında “merkez bankasının piyasalara müdahale etmeyi kesmesinin kurlarda yükselişe yol açtığını ve bu durumun da TL’nin normal değerine erişmesini sağlayacağını” söylemeye başlamış.
20 Ekim 2022 – Twitter
“Hani merkez bankası faiz indirirse kurlar tavana çıkar, ortalık ana baba gününe dönerdi. Döndü mü? Hayır niye çünkü artık kimse döviz almıyor. Tam tersi satıyor. Türk ekonomisi güven veriyor, borsa uçuyor. Milleti zehirleyen bazı finans profesörlerine kapak olsun,”
17 Kasım 2022 – Twitter
“Özgür Demirtaş Finans profesörü geçiniyor, ama tahminleri boş çıkıyor, herkesi yanıltıyor. Merkez Bankası kuru bastırmak için döviz satıyor, diyordu. O zaman rezervler nasıl yılın en yüksek seviyesine çıkıyor. Hadi konuş, bakalım”
8 Haziran 2023 – Twitter
“Merkez Bankası piyasalara müdahale etmeyi kesince kurlar yükseliyor, TL normal değerine kavuşuyor. 1 haftada 3 milyar dolar artış olan brüt rezervlerin 102 milyar dolara çıktığını tahmin ediyorum”
Kurdaki en ufak düşüşte “ben demiştim” diyip gerilemenin devamının geleceğini “bu daha başlangıç” gibi ifadelerle öne süren Batırel’den diğer inciler:
10 Kasım 2022 – Twitter“Dolar geberiyor. 18.47 TL’ye düştü. Satan kazanıyor.”
5 Kasım 2022 – Twitter
“Türk Lirası son 1.5 ayda istikrar kazanınca, dolar yerinde saydı. Kur korumalı mevduata Hazine ilk defa kur farkı ödemedi. Peki bu nasıl oldu? Ekonomiye olan güvenle.. Yatırımcı şimdi kur korumalı hesaptan çıkıp hisse senetlerine koşacak. Döviz paniği başlıyor”
8 Kasım 2022 – Twitter
“Türk Lirasındaki kazanımlar güçlendi. Şirketler döviz satıyor. Kur korumalı hesaptan çıkışlar başladı. 18.43 TL’ye düşen dolar önce 18.05’e ardından 17.90 TL’ye inecek. Bu daha başlangıç demiştim. Gerçekleşiyor”
12 Kasım 2022 – “Türkiye kabına sığmıyor!” – Türkiye“Türk lirasındaki kazanımlar niye arttı? Güvenle. Dolar/TL 18,47 TL’ye geriledi ilk hedef 17,90 TL… Hâlâ, “dolar 30 lira olacak satmayın!” diye milleti zehirleyenler var. Bunlara asla aldanmayın, döviz Türkiye’de kesinlikle yatırım aracı olmaktan çıkmıştır.”
Bankalar arası piyasada oluşan kur ile döviz bürolarındaki kur arasında marjın açıldığı (ekran ile efektif şeklinde çift kurun oluştuğu) seçim öncesi günlerde Batırel, “dolar alım için yüksek” iddiasında bulunmuştu. 26 Nisan 2023 tarihinde katıldığı programda şu sözleri sarf etmiş:
“Merkez Bankası bankalara döviz satışlarında farkın açılmasını istedi, bankalar ithalatçı olmayan şirketlere döviz satmıyor. Şirketler de Tahtakale’ye yöneldi, eski sisteme yöneldiler. Dolar 20 lira 55 kuruşa kadar yükseldi. Aşırı talep yoğunluğu oluştu. Tahtakale’de 1 milyon dolar isteseniz 15 gün sonrasına gün veriyorlar. Şu aşamada dolar alınmaz, fiyatı yüksek”
15 Ocak 2022 tarihli köşe yazısında Necmettin Batırel Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2023 Mayıs seçimlerini kazanmasının ardından rafa kaldırdığı “faiz sebep enflasyon sonuç” sözüyle özetlenen ekonomik modelini “dünyada bir ilk olacak Nobel ekonomi ödülüne layık görülecek” gibi ifadelerle şu sözlerle övmüştü:
“Türkiye, kurtuluş yılına girdi… Hazirandan itibaren enflasyon, kur baskısı ve cari açık problemi ortadan kalkacak. Göreceksiniz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hayata geçirdiği yeni ekonomik sistem dünyada bir ilk olacak “Nobel ekonomi ödülü”ne layık görülecek. Türkiye kazanacak…””
Batırel, 14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Seçimleri öncesinde kurun serbest bırakılmasını ve faiz artışını “vatan hainliği” olarak nitelerken, seçim sonrasında yeni başkanıyla TCMB’nin para politikasında sıkılaşmaya gidip kur kontrolünü gevşetmeye başlamasını savunmuş (daha sonra bu tweetini silmiş).
11 Mayıs 2023 – Twitter
“Yabancı yatırımcının ülkeye gelip yüksek fiyattan dövizi bozdurması için doları önce 25 TL’ye çıkaracaklarmış. Sonra faiz artışa gidilecekmiş. Bu vatan hainliği değil de nedir. Parayla ekonomiyi satıyorlar, yazıklar değil yuh olsun”
23 Haziran 2023 – Twitter
“Kurlardaki artış yabancı yatırımcıların ülkeye gelişine yolaçacak. Yüksek fiyattan dolar/euro bozdurup hisse senedi ve tahvil alacaklar. Merkez Bankası piyasalara müdahale etmeyecek, rezervlerdeki artış devam edecek”
Mehmet Şimşek’in irrasyonel olarak nitelediği heterodoks ekonomi politikalarından vazgeçileceğini açıklamasının ardından kurdaki yükselmeyi “hürriyetine kavuşan TL’nin gerçek değerini bulması” olarak lanse etmişti (2022 yılı Ekim ayında Türk lirasının gerçek değerinin 18’in altında olduğunu ileri sürüyordu).
10 Haziran 2023 – “Taşlar yerine oturuyor Türkiye’m şahlanıyor!“- Türkiye
“Seçimler bitti, Türk lirasındaki kayıplar arttı. Dolar 10 günde %17 prim yaptı, 19,98’den 23,50 TL’ye çıktı. Herkes soruyor? Döviz neden yükseldi? İflasa mı sürükleniyoruz? Dış borçlarımızı ödemede sıkıntı mı var?.. Bunların hiçbiri değil. Sadece serbest piyasaya geçiş için büyük adım atıldı. TL’nin değer kaybı enflasyonun altında kalmıştı şimdi, hürriyetine kavuştu gerçek değerini buldu.”
Geçmişte, enflasyon oranlarındaki yükselişe rağmen TCMB’nin politika faizinde indirimi savunan Batırel, para politikasındaki 180 derece dönüşün ardından faiz artışını 22 Haziran 2023 tarihli paylaşımında “faiz lobisinin hevesi kursağında kalacak demiştim kaldı bedava para kapısı kapandı” sözleriyle savunmuş. Batırel, cari açık ve bütçe açığı veren, enflasyon görünümü giderek bozulan bir ekonomide talep kaynaklı etkisi gidermek adına faiz indirimi yapılmaması gerektiğini belirtenler hakkında geçmişte “Çatlak sesler faiz niye indirildi diye ciyaklıyordu” gibi ifadeler kullanmıştı.
Batırel, 8 Haziran 2023 günü “Kurlar tepe noktasına ulaştı. Dolar 23.37 ile zirve yaptı. Bundan sonra yön aşağı.. önce 23 ardından 21.50’ye kadar geri çekilme başlar” tweetini attıktan sonra USD/TL kuru 25,4’e kadar yükseldi.
12 Temmuz 2022 tarihli “Son pişmanlık fayda vermez!” başlıklı ve 27 Eylül 2022 tarihli “Çok az kaldı!” başlıklı yazılarında kurguladığı makroekonomik senaryonun tam tersi gerçekleşti:
“Bir defa devlet hesapta olmayan büyük bir vergi kazancı elde edecek. Bütçe rahatlayacak. Ama hepsinden önemlisi döviz gemisi batacak… Ekonomi gerçek kimliğine kavuşacak. Türk lirası kayıplarını geri kazanacak. Maliyetler üzerindeki kur baskısı ortadan kalkacak. İthalat ucuzlayacak. İhracatta patlama yaşanacak. İstihdam artacak, işsizlik azalacak. Türkiye cari fazla veren ülke olacak. Enerji fiyatları düşecek. Vatandaşın hükûmete olan güveni zirveye çıkacak. Böyle bir ortamda dövize sarılanlar neye uğradığını şaşıracak? Panik satış süreci başlayacak. Dolar çakılacak, kur korumalı hesaplar bile boşaltılacak. Muhalefetin 4 elle sarıldığı enflasyon duvarı yıkılacak. 2023 seçimlerinde “2’nci Dodurga Zaferi” yaşanacak…Beyler! Hayal satmıyorum, gerçekleri yazıyorum. İnanın. Türk lirasına sarılın. Satın dövizleri hisse senedi alın… Son pişmanlık fayda vermez.”
“Dolar//TL düşünce ne olacak?
Tüm ithal mallar ucuzlayacak.
Enerji faturası sorun olmaktan çıkacak…
Kamu ve özel dış borçlar rahatça ödenecek.
ABD yaptırımları etkisini kaybedecek.
Türkiye’nin risk primi 100 puana inecek.
Tarım ürünleri ve gübrede büyük gerileme yaşanacak.
Akaryakıtta tarihî indirimler gerçekleşecek.
Doğalgaz ve elektrik faturaları sert düşecek.
Enflasyonun beli kırılacak, etiketler küçülecek.
Döviz yatırım aracı olmaktan çıkacak.
Kur Korumalı Mevduat Hesabı çözülecek.
Dolar ve avroda panik satışlar başlayacak.
Türk lirası gerçek değerine kavuşacak.
Altın dibe vuracak evlenmek kolaylaşacak.
Ödemeler dengesi cari fazla verecek.
Merkez Bankasının rezervleri 200 milyar doları aşacak.
Türkiye’nin sıcak paraya ihtiyacı kalmayacak.
Borsa İstanbul 5 bin puana fırlayacak.
Dünya küçülürken Türkiye hızla büyüyecek
Kredi kuruluşları not artırım yarışına girecek.
Yurdun dört bir tarafına yatırım yağacak.
Faizler dibe oturacak. Ticari krediler tavan yapacak.
Yatırım, üretim patlayacak, işsizlik azalacak.
Köprü-tünel-havaalanı-geçiş garantisi ucuzlayacak.
Hükûmete güven zirveye çıkacak.
Halkın refah payı katlanacak.
Vatandaş gülmeyecek; kahkaha atacak…
Muhalefet saklanacak delik arayacak.
Çatlak sesler, yıkıcı medya susacak.
Kimse ahkam kesemeyecek.
Cumhur İttifakı seçimde zafer kazanacak.
Yeni ekonomik sistem iktisat kitaplarına girecek
Batı dünyası bileğimizi öpecek.
Erdoğan tarihe altın harflerle yazılacak…
Bunlar hayal değil gerçek… Dolar zulmü sona erecek:
Kapılar açılacak, taşlar yerine oturacak.
Ekonomi bayramına çok az kaldı çok!”
Necmettin Batırel ekonomi politikalarındaki 180 dönüşün ardından hızlı manevra yaparak görüşlerini değiştirip, “Nobel ödülü” alacağını öne sürdüğü “irrasyonel” ekonomi politikalarını bırakıp, yeni politika setini “RASYONEL” olarak niteleyip övmeye başladı.
Necmettin Batırel, 3 Nisan 2024 tarihli paylaşımında Ramazan bayramı öncesinde döviz kurlarındaki gevşemeyi kalıcı olarak görüp 28 Mayıs 2023 seçimi sonrası manzaraya benzetmiş. Halbuki 28 Mayıs 2023’ten sonra 1 ay içerisinde ABD doları Türk lirası karşısında yaklaşık %31 değer kazandı.
Gökçe Ekin Baran’ın Necmettin Batırel’in Tarafsız Bölge’deki sözlerini tiye aldığı “Ekin Batıkel” parodisi ve Batırel’in 9 Temmuz 2022 tarihli yazısındaki “son söz” alıntısı ile yazımızı sonlandırmış olalım…
“Gazetemin bu köşesinde haftada iki defa yurtta ve dünyada yaşanan ekonomik olayları değerlendirip 55 yıllık meslek tecrübemle gerçekleri yazıyorum. Başkaları gibi işkembeden atarak hayal satmıyorum. Benim vatandaşım kime inanacağını çok iyi bilir…“
Necmettin Batırel’le Ekonomi Üzerine Yanlışlar
Necmettin Batırel, Türkiye Gazetesi’nde yayınlanan 19 Aralık 2015 tarihli “Para – Şanın Yürüsün” başlıklı yazısında son dönem ekonomik gelişmelere değinmiş:
ABD merkez bankası piyasaların 2 yıldan beri beklediği faiz artışını gerçekleştirdi; 0.50'ye çıkardı...
Fed, yani ABD Merkez Bankası, federal fonlama oranı adlı gösterge faiz oranını 0,25 puan artırarak yüzde 0,25-0,50 aralığına yükseltti. Doğrudan 0,5’e artırma gibi bir durum yok.
Resim değişiyor, petroldeki düşüş cari açığı daraltıyor, akaryakıt fiyatlarıyla birlikte enflasyon düşüyor, bütçe fazla veriyor, büyüme hızı tahminleri aşıyor.
2015 3. çeyrek büyümesi %4 olarak gerçekleşerek tahminleri aştı. Petrol fiyatlarındaki düşüş cari işlemler açığını daraltıyor haliyle. Ancak, Necmettin Batırel’in enflasyon ve bütçe hakkındaki yorumları gerçeği yansıtmıyor. 2015 Kasım Bütçe Gerçekleşmeleri Raporu‘na göre merkezi yönetim bütçesi 2015 yılı Ocak-Kasım döneminde 5 milyar 429 milyon TL açık vermiştir. 3 Aralık 2015 günü açıklanan verilere göre 2015 yılı Kasım ayında Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) % 0,67 artarken, yıllık enflasyon yüzde 8.10′a çıkarak 2015′in en yüksek seviyesine yükseldi.
Bakın Çin başta olmak üzere 9 büyük banka faizleri aşağı çekti.
Bankadan kastı merkez bankası olsa gerek…
Bir ülkede uygulanan faiz enflasyondan 1 puan fazla olur..
Batırel nereden çıkarmış bahsettiği enflasyon-faiz farkını; ancak iktisat ve finans literatüründe böyle bir atıf yok. Her ne kadar enflasyon-faiz ilişkisine dair köşe yazarlarımızda bir kafa karışıklığı mevcut olsa da, gerek dünya üzerindeki ülkelerin verileri gerekse literatürdeki akademik çalışmalar Necmettin Batırel’in iddiasını boşa çıkarıyor.
Geçtiğimiz yıllara ilişkin ülkemizin faiz ve enflasyon verileri Necmettin Batırel’i haksız çıkarmaktadır.
Fisher denklemi; i ≡ r* + π (nominal faiz oranı = reel faiz oranı + enflasyon) düşünüldüğünde faiz oranı ve enflasyon arasındaki farkı, reel faiz oranına bağlı olarak gerçekleşmektedir. Ki, bu oran halihazırda Avro Bölgesinde olduğu üzere bazı ülkelerde negatif olarak bile gerçekleşebilmektedir. Bu durumda, nominal faiz oranları, enflasyon oranının altına da inebilmektedir.
En iyisi, daha fazla derine inmeden biz kendisini Mahfi Eğilmez’in internet sitesindeki ilgili sayfalara yönlendirelim:
O zaman faizin en iyi ihtimalle %6 olması lazım değil mi?
Hayır değil…