Türkiye’de kullanılan tohumların tamamına yakınının ithal edildiği, Türkiye’nin tohumda dışa / İsrail’e bağımlı olduğu iddiası gerçeği yansıtmıyor

Yanlış İddia

 

Türkiye’de yerli / yerel / atalık tohumluk üretiminin, satışının ve kullanımının yasak olduğu iddiasının yanlışlığına daha önce değinmiştik. Bugünkü konumuz, Türkiye’nin tohumda dışa / İsrail’e bağımlı olduğu iddiası.

 

İddiayı Cem Seymen’in Türkiye’de kullanılan tohumların tamamına yakınının ithal edildiği algısını oluşturduğu paylaşımlarıyla şöyle örnekleyebiliriz:

 

Cem Seymen:

“Türkiye’deki tohumların çoğu yabancı kaynaklı. Mısır % 95, Pamuk % 80, Soya % 80, Sebze % 75, Patates % 95, Ayçiçeği % 82, Buğday % 5 yabancı kaynaklı tohum. Hastalığı da beraberinde geliyor. Sonuç olarak tohumculuk pazarının % 70’i yabancı firmalara ait. Bu değişmeli!”

 

 

Cem Seymen: “Yerel tohum neden yasak? Sertifika niye var? Türkiye tohumda dışa bağımlı olmadan, yurt dışından bir gram tohum almadan gıda güvenliğini sağlayabilir mi? Verimli tohumları üretirsek dünyada bir gıda markası neden olmayalım. Akşam tohum meselesini gündeme alıyorum. 20.00 CNN Türk”

 

Cem Seymen'in yerli tohumun yasak olduğu iddiasına yer verdiği tweeti
Cem Seymen’in yerli tohumun yasak olduğu iddiasına yer verdiği tweeti

 

Tohumda İsrail’e bağımlı olduğumuz iddiası ise şu sözlerle ileri sürüldü:

“Türkiye uzun süredir emperyal tarım ve hayvancılık politikalarının hedefinde bir ülke. AKP hükümetinin mutlak teslimiyetçi politikalarıyla, tohum sektörümüzün neredeyse tamamı bu beş dev şirketin kontrolüne bırakıldı. Ekim 2006’da yasalaşan 5553 sayılı Tohumculuk kanunu ile tohum ıslahı yapan şirketlerin hakları düzenlenerek, devlet eliyle ıslahçı şirketlere pazar yaratılması güvencesi sağlandı. Bu arada topraklarımızın çoğu GD tohumların üretimiyle gelişen biyolojik ve kimyasal kirlenme, verim düşmesi ve yerli tohumların da bozulması sorunlarına terkedildi. Yerli tohumuna sahip çıkan çiftçiye ağır para cezalarını da içeren yaptırımlar getirilerek çiftçimize terörist muamelesi yapıldı. Binlerce yıllık geçmişi olan Anadolu tohumları ve toprakları başta İsrail’den getirilen tohumlara ve dev şirketlerine pazarlandı. İsrail bir avuç tohumuyla ülkemiz topraklarında üretilen binlerce kilo ürünü geri almakta; topraklarımızı kirlettiği, çiftçimizin emeğini sömürdüğü de cabası.”

 

Türkiye’de üretilen sertifikalı tohum ve yapılan ithalat verileri kıyaslandığında tohumda iddia edildiği şekilde dışa bağımlılığın söz konusu olmadığı anlaşılıyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan tarımsal istatistikler tohumda dışa bağımlılık iddiasıyla paylaşılan oranları yalanlıyor.

 

2002-2022 yılları arasında tür bazında yıllık tohum üretim ve ithalat verileri şu şekilde:

 

Tohumluk Üretimleri (Ton)
Tür 2022
Buğday           454.451
Arpa           169.444
Mısır             79.876
Çeltik               8.890
Ayçiçeği             33.833
Soya               3.064
Yerfıstığı                  149
Şeker Pancarı               1.575
Patates           481.929
Pamuk             25.120
Nohut             19.567
Kuru Fasulye               3.521
Mercimek             46.434
Kanola (Kolza)                     27
Sebze               3.200
Susam                    6
Yonca               3.691
Korunga                  399
Fiğ               4.168
Sorgum*S.Otu                     87
Aspir                  541
Yem Şalgamı                     33
Yemlik Pancar                     –
Çim ve Çayıtotu                  684
Yem Bezelyesi               3.609
Diğerleri             17.038
Toplam      1.361.336

 

tohumluk-uretimleri-2002-2022

 

İthalat (Ton)
Ürünler 2022
Buğday            445
Arpa            393
Mısır         5.796
Çeltik               30
Pamuk               68
Ayçiçeği            518
Kanola         2.636
Soya                –
Yerfıstığı                –
Patates      17.233
Şeker Pancarı            524
Yem Bitkileri         1.893
Çim ve Çayırotu         4.437
Sebze Bitkileri         1.159
Diğer         2.597
Toplam      37.729

 

tohum-ithalati-2002-2022

 

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, “Tarımda Doğru Bilinen Yanlışlar” başlıklı çalışmasında tohumda dışa bağımlı olunduğu iddiasının gerçeğini yansıtmadığını şu şekilde açıkladı:

 

4) Tohumda dışa bağımlı mıyız?

 

HAYIR!

 

Bilindiği üzere Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarına göre herhangi bir ülkeden teknik engel olmaksızın tohumluk ithalatını yasaklamak mümkün değildir. Bu bağlamda, küresel ekonomiyi yöneten uluslararası ticaret kurallarına tâbi bir ülke olarak; ülkemiz diğer birçok sektörde olduğu gibi, tohumculuk sektöründe de yabancı firmaların yatırımına ve uluslararası ticaret konusunda geçerli kurallar dâhilinde diğer ülkelerden tohum ithalatına açıktır. Son 10 yılda İthalatla ihracat arasındaki makas ihracatımız lehine daralma trendini devam ettirmektedir. Örneğin 2002 yılında ihracatın ithalatı karşılama oranı %31 iken 2013 yılında bu oran % 65 e yükselmiştir. Tohum ithalatının en aza indirgenmesi arzu edilen bir husustur. Bu nedenle ülkemizde AR-GE çalışmalarının tohumculuk sektöründe de teşviki ve hem içeride ihtiyacı karşılayacak hem de ihraç edebileceğimiz “Yeni Çeşitlerin” geliştirilmesi temel hedeflerimiz arasındadır. 2013 yılında ithal edilen veya ülkemizde üretilen tohumlardan elde edilen yaş sebze ve meyvelerin ihracat tutarı 4,5 milyar dolardır. Bu gelirin elde edilmesinde tarımsal üretimde üstün vasıflı tohumlukların kullanılmasının payı büyüktür

 

Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB), buğday, arpa, çeltik, bazı yem bitkileri ve yemelik baklagillere ait sertifikalı tohumların önemli bir kısmının Türkiye’de ıslah edilen çeşitler kullanılarak üretildiğini, yeterlilik oranımızın hububatta %100, hibrit sebze tohumculuğunda %60 seviyesinde olduğunu, tohumluk ithalatı ile ihracatı arasındaki makasın ihracat lehine daraldığını, ülkemizin tohumluk ihtiyacını İsrail’den karşıladığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, İsrail’den yapılan tohum ithalatının %5’ten az paya sahip olduğunu, 80 ülkeye tohum ithal edildiğini duyurdu.

 

TURKTOB tarafından hazırlanan "Tohumda Dışa Bağımlı Mıyız" başlıklı ilân
TURKTOB tarafından hazırlanan “Tohumda Dışa Bağımlı Mıyız” başlıklı ilân

 

TÜRKTOB Başkanı Savaş Akcan, İsrail tohumu hakkındaki iddiaların şehir efsanesi olduğunu, uluslararası kurallar çerçevesinde İsrail’den tohum ithalatının yapıldığını ve bu ülkeye ihracatın da gerçekleştirildiğini şu sözlerle aktardı:

“İsrail tohumu konusu da bir şehir efsanesinden öteye geçemez”

 

“İsrail’den tohum almazsak üretim yapamayacağız gibi kamuoyunda bir intiba var. Tohumda toplam ithalatımız içinde İsrail’in payı yüzde 5 bile değil. Tohumculukta yerlilik oranımız da yüzde 70’lerin üzerinde”

 

“Uluslararası üretim ve ticaret kuralları çerçevesinde İsrail’den tohum ithalatı yapıyoruz ama ihracat da yapıyoruz. Ancak öyle bir izlenim var ki; sanki bütün tohumları İsrail’den alıyoruz veya İsrail’den tohum almazsak üretim yapamayacağız. 2020 yılında İsrail’den aldığımız tohumun değeri 13,7 milyon dolardır. Bu, toplam ithalatımızın yüzde 5’i bile değil”

 

“Türkiye’de son 15 yılda ihracatını 8 kat arttıran başka sektör yoktur. 2020 yılında toplam (tohum, fidan, süs bitkileri) ihracat 278 milyon dolar, ithalat 242 milyon dolar, ihracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 114 oldu. Veriler, 2021 yılında da dış ticaret fazlası verileceğini gösteriyor. Türkiye 93 ülkeye tohum ihraç ediliyor. Hedefimiz küresel tohum ticaretinde dünyada ilk 5 ülke arasına girmek”

 

israil tohumu iddiasi sehir efsanesi

 

TÜRKTOB’un İsrail’den tohum ithalatına dair yaptığı özet açıklama şu şekilde:

Dış pazar isteklerine uygun ürün üretip ihraç edebilmek için o ürünlerin tohumlarını ithal etmek gerekmektedir. Türkiye tohum ithalatının bir kısmını bu amaçla yapmaktadır. Ayrıca dış ticaretin gereği olarak ülkeler bir ürünü satabilmek için zaman zaman ihtiyacı olmayan ürünleri de almak durumunda kalabilmektedir. Türkiye’nin tohum dış ticaretine bakılacak olursa; Tohum dış ticaretinde ithalatla ihracat arasındaki fark ihracat lehine sürekli bir gelişme göstermektedir. 2019 yılı itibarıyla toplam 332 milyon dolarlık dış ticaret hacmi oluşmuş ve ihracatın ithalatı karşılama oranı %88 olmuştur.

“Su sorunu yaşayan, topraklarının büyük bir bölümü çöl olan İsrail, kalabalıklaşan nüfusunu doyurmak için bilimsel ve teknolojik araştırmalara yatırım yaparak ve inovatif fikirler geliştirerek önemli tohum üreticilerinden biri konumuna gelmiştir.

1985 yılında ülkemizde tohum ithalatının serbestleşmesinden sonra 1990 lı yılların başlarına kadar demates tohumu ağırlıklı olarak Fransa ve Hollanda’dan ithal edilmiştir. Bu domateslerin sofralık özellikleri iyi olmasına rağmen nakliyeye dayanımı ve raf ömrü bakımından zayıf çeşitlerdi. 1990 yılların başlarından itibaren İsrail bu özellikleri bakımından diğerlerine göre daha iyi olan domates çeşitlerini piyasaya sürmüştür. Bu durumda ülkemiz bu çeşitlerin tohumunu ithal etmeye başlamış ve bu pazarı İsrail elde etmiştir. 2000 li yıllardan itibaren diğer ülkelerde benzer özellikteki çeşitleri geliştirerek piyasaya sürmüş ve İsrail bu pazarı kısmen kaybetmiştir.

‘Tohumda İsrail’e bağımlıyız’ yönündeki bu iddialar doğru değildir. Kamuoyunda maalesef bilerek veya bilmeyerek böyle bir algı oluşturulmaya çalışılmaktadır.

Dünya Ticaret örgütü kuralları gereği dünyanın en büyük üretici ve ihracatçılarından biri olan ülkemiz her ülkeye tohum satabilmekte ve ihracat yaptığı pazarların talep çeşitliliği ve serbest pazar gerekleri doğrultusunda, nihai ihraç ürününe dönüştürmek amacıyla tohumluk ithalatı yapmaktadır.

İsrail ile tohum ticaretimiz de yukarıdaki nedenlerle domates ağırlıklı olarak yapılmış, ancak giderek azalmıştır.”

 

Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği, sertifikalı tohum üretiminin giderek arttığını ve ülkemizin gen kaynağını teşkil ettiği ürünlerde, ticarete konu olan tohumluklarda yerlilik oranımızın % 90’a vardığını aktardı.

 

Tarım ve Orman Bakanlığından alınan ve Resmi İstatistik Programı kapsamında TÜİK tarafından yayımlanan bitki üretim istatistikleri ve tarımsal ürünlerin arz kaynaklarını ve kullanım şekillerini belirli bir referans dönemi boyunca karşılaştırarak ayrıntılarıyla ortaya koyan ürün denge tablolarına göre tahıl ürünleri toplamı için 2021-2022 piyasa döneminde yurt içi üretimin yurt içi talebi karşılama derecesi (yeterlilik derecesi) %80,3, buğdayın yeterlilik derecesi %87,3 (durum buğdayında %151,8, diğer buğdayda %79,9), yem sanayinin en önemli girdilerini oluşturan arpanın yeterlilik derecesi %66,8, mısırın yeterlilik derecesi %76,6, soyanın yeterlilik derecesi ise %6 olarak gerçekleşti.

 

Tohumda dışa bağımlılığını azaltılması için tohumculuk sektörünün desteklenmesi için yatırımların artırılması, Ar-Ge çalışmalarının desteklenmesi ile pazarlama ve dağıtım kanallarının geliştirilmesi gibi adımlar atılmaktadır.

 

Kapak görseli: Freepik / rawpixel

 

Yorumunuzu yazınız...