“Önüne Geçemediğin Tek Şey Kaderdir” Şiirinin Can Yücel’e Ait Olduğu İddiası Doğru Değil
Yanlış İddia

 

Bugün, eskilerin deyimiyle “nevi şahsına münhasır” edebiyatçılarımızdan Can Yücel’e (21 Ağustos 1926 – 12 Ağustos 1999) atfedilen “Önüne Geçemediğin Tek Şey Kaderdir” başlıklı şiiri inceleyeceğiz.

Öncelikle şiirin tamamına bakalım:

 

“Önüne geçemediğin tek şey kaderdir.

Seni yaşama bağlayan her şey

aslında bir mucizedir.

Bugün yaşadığın her şey

dünden kalma sebeplerdir.

Ve aslında hayat dediğin;

Yaşayabildiğin kadar güzeldir…”

 

Can Yücel, bilindiği üzere sanal mecralarda adına en çok aforizma ve şiir (?) yakıştırılan şairlerimizden biri. Şaire ithaf edilen bu sözlerden bir kısmı Malumatfuruş’ta daha evvel incelenmişti:

 

“Şu Göğüs Kafesimi Genişleten Umudum Var Oldukça, Güzel Günlere Olan İnancım Hiç Bitmeyecek” Sözünün Can Yücel’e Ait Olduğu İddiası

“Can Yücel’in Mal Beyanı” Başlıklı Metin

“Eğer” Başlıklı Şiirin Can Yücel’e Ait Olduğu İddiası

Can Yücel’e Ait Sanılan “Aslında Bir Ben Sevdim Seni” Adlı Şiir

“Gitmek” Şiirinin Can Yücel’e Ait Olduğu İddiası

“Bağlanmayacaksın” Başlıklı Şiirin Can Yücel’e Ait Olduğu İddiası

“Çaya Kaç Şeker” Şiirinin Can Yücel’e Ait Olduğu İddiası

“Davet” Adlı Şiirin Can Yücel’e Ait Olduğu İddiası

“Ömür Dediğin” Adlı Şiirin Can Yücel’e Ait Olduğu İddiası

“Ömür Dediğin” Adlı Şiirin Can Yücel’e Ait Olduğu İddiası

Can Yücel’e Ait Sanılan “Özledim Seni” Adlı Şiir

“Her Şey Sende Gizli” Şiirinin Can Yücel’e Ait Olduğu İddiası

 

Tiyatrocu-akademisyen Semih Çelenk, bahsi geçen bilgi kirliliğine dikkat çekerek şaire atfedilen sahte şiirlerden mürekkep bir liste hazırlamıştı (Can Yücel’e ait olmadığı halde Can Yücel imzasıyla paylaşılan sahte sözlerin derlendiği listeye şuradan ulaşılabilir).

“Önüne Geçemediğin Tek Şey Kaderdir” başlıklı şiirin Can Yücel’e ait olduğuna dair iddia, muhtelif sosyal medyada platformlarında kendine geniş yer bulmuş görünüyor.

Birkaç örneğe bakmak gerekirse:

 


https://ruhunamulteci.tumblr.com/post/179821297312/%C3%B6n%C3%BCne-ge%C3%A7emedi%C4%9Fin-tek-%C5%9Fey-kaderdir-seni-ya%C5%9Fama

 

Sanal platformlarda Can Yücel’e izafe edilen şiirin, tablo/ poster formunda satın alınabilir bir metaya dönüştüğü de görülüyor.

İddianın çeşitli görsellerle birleştirilerek paylaşılması, tercih edilen bir başka yöntem:

 

onune gecemedigin tek sey kaderdir can yucel

 

can yucel onune gecemedigin tek sey kaderdir

 

Kaynak belirtilmeden yapılan tüm bu paylaşımların aksine “Önüne Geçemediğin Tek Şey Kaderdir” isimli şiirin Can Yücel’e ait olduğu iddiası doğru değil.

 

Can Yücel’in bütün şiir kitaplarında yaptığımız taramalar sonucunda bahsi geçen şiire dair herhangi bir ize rastlayamadık.

 

Can Yücel’e ait tüm şiir kitapları şu şekilde:

 

  • Yazma (1950)
  • Sevgi Duvarı (1973)
  • Bir Siyasinin Şiirleri (1974)
  • Ölüm ve Oğlum (1975)
  • Rengâhenk (1982)
  • Gökyokuş (1984)
  • Canfeda (1985)
  • Çok Bi Çocuk (1988)
  • Kısa Devre (1990)
  • Kuzgunun Yavrusu (1990)
  • Gece Vardiyası (1991)
  • Güle Güle – Seslerin Sessizliği (1993)
  • Gezintiler (1994)
  • Maaile (1995)
  • Seke Seke (1997)
  • Alavara (1999)
  • Mekânım Datça Olsun (1999)

 

İncelemeye konu olan şiir, nüktedanlığı ve kendine özgü tarzıyla nam salan şairin şiir anlayışı ile ne içerik ne de biçim bakımından örtüşüyor. Aksine, yazgıcı bir perspektife sahip olduğu görülen sözlerin, Can Yücel’in -elbette şiirlerine de yansıyan- eleştirel ve muhalif bakış açısı ile bir tezat oluşturduğunu söyleyebiliriz.

 

Selahattin Hilav, “Can Yücel Üzerine” başlıklı yazısında, şairin hem poetik açıdan hem de tabiatına içkin bir özellik olarak yaşamı boyunca süregelen sorgulayıcı yaklaşımına değinerek Can Yücel şiirindeki başat özellikleri şöyle sıralıyor:

“Töresel / resmi dil anlayışının çarpıttığı sözsel dünyaya karşı çıkış ve şiirsel sözcük dağarcığının pervasızca genişletilmesi; mizah, alay, yergi, öfke, sevecenlik, lirizm ve bunlara altyapılık eden kapsayıcı bir kültür ve bilgi, her an işleyen bir eleştirel dünya görüşü, siyasal bilinç ve kendini durmadan sorgulayıp deşen bir öznellik, Can’ın şiirinin temel öğeleri.”

 

Şairin “Güle Güle – Seslerin Sessizliği” kitabının ön sözünde de yer alan yazının devamında Hilav, Can Yücel şiirindeki devrimci yöne vurgu yapıyor:

“Can; Breton’un dediği gibi sözcüğü köpürtmek, şiiri sözcükten fışkırtmak, en uzak ve karşıt imgeleri çarpıştırmakla ya da yan yana getirmekle kalmıyor. Çağrışımsal olanaklarını sonuna kadar kullandığı ve kimi zaman kelime oyunları, cinaslarla bir başka yaşama kavuşturduğu sözcüğü, fiziksel olarak değişime de uğratıyor, hece ve harf düzenini altüst ediyor, bildiklerimize benzeyen ama bir bakıma yepyeni ve etkileyici sözcükler yaratıyor. Dilin ve sözcüğün bu biçimde kullanılması, kurulu düzenin taşıyıcısı ve koruyucusu olan belli bir söylemin yıkıma uğratılmasıdır ve şairin devrimci olabilmesi için, dilde ve deyişle kendi şiir devrimini gerçekleştirme zorunluğunu hem ortaya koyar, hem de bu zorunluğun nasıl aşıldığını gösterir.”

 

(Can Yücel, Güle Güle – Seslerin Sessizliği, İstanbul: Papirüs Yayınları, s.8)

 

Mezkur şiirin, gerek yarattığı yeni kelimelerle gerek inşa ettiği çağrışımlarla zengin ve renkli bir anlatım dile sahip olan Can Yücel’le, biçim bakımından da bir bağlantısı bulunmadığını söylemek mümkün. Şiir, Can Yücel’e ait olamayacak denli düz anlatımıyla dikkat çekiyor.

İncelemeye konu olan şiirle benzer temalı “söz”ler, bu örnekle sınırlı kalmış değil; farklı “kader” temalı sözlerin Can Yücel imzasıyla paylaşıldığına şahit oluyoruz:

 

“Tesadüf bir başlangıçtır. Finali sen oynarsın, perdeyi kader kapatır.”

 

“Tanışmak kaderdir, arkadaşlık seçim, aşık olmak ise tamamen tesadüf.”

“Olduğu kadar, olmadığı kader.”

 

“Kader konuşunca, insan susarmış.”

 


 

Can Yücel’in eşi Güler Yücel, Kemal Öncül’nün 2009’da kendisiyle yaptığı bir söyleşide Can Yücel’le alakası bulunmayan bu sözlerden dem vurarak şairin hayata bakış açısıyla ismine atfedilen bu sözler arasındaki uçuruma dikkat çekmişti:

 

Öncü: Pekiyi Güler Abla, bir de uzun süredir internet üzerinde Can Yücel’e mal edilerek gezdirilen ve son günlerde Habertürk’te Balçiçek Pamir’in, Hürriyet’te de Mehmet Y. Yılmaz’ın köşelerinde konu ettikleri şiirler var. Ona ait olmayan bu şiirler öyle hızla yayıldı ve internet sitelerine yerleşti ki, şiirin kime ait olduğunu bir arama motoru ile aradığınızda karşınıza hep Can Yücel çıkıyor. Aslında Can Yücel şiirini bilenler bu şiirleri ilk okuduğunda ona ait olmadığını hemen anlıyorlar ama onun sadece adını duyup merak etmiş olan yeni kuşaklar, bazıları Can Baba’ya hakaret sayılabilecek bu sahte şiirlerin Can Yücel’e ait olduğunu sanıp onun hakkında yanlış izlenimler ediniyor, onu yanlış tanıma yanılgısına düşüyorlar. Bu konuda ne diyorsun?

cel: O şiirleri bana da çok kişi sordu. Dediğin gibi, bu şiirlere baktığında dil ve düşünce yapılarının, estetiğinin Can ile hiç ilgisi olmadığı rahatlıkla anlaşılabiliyor. Bu şiirler Can’ın biçemine aykırı, espri anlayışından yoksun, zekâsına uygun değil, muhalif duruşunun zerresi yok…

Öncü: Örneğin bu şiirlerden “Farkında olmalı insan…” diye başlayıp “Ömür dediğin üç gündür/ Dün geldi geçti, yarın meçhuldür/O halde ömür dediğin bir gündür/ O da bugündür.” Şeklinde biteni, Balçiçek Pamir’in AKP milletvekili Müezzinoğlu’nu kaynak göstererek köşesinde yazdığına göre Tayyip Erdoğan tarafından çok beğenilmiş ve “Bunu duvarımıza asalım, hayret bunu Can Yücel’den beklemezdim!” demiş.

cel: Evet, işte bu olay sahte şiirlerin Can’la ilgisinin olmadığına en güzel örnek! Erdoğan bile bu şiirin Can’a ait olduğuna şaşmış… Bu tür ona aykırı şiirlerin böyle ve özellikle yayılması, yaygınlaştırılması, gerçek CanYücel’i unutturup uyduruk bir Can Yücel üretmeye hizmet ediyor gibi. Yine örneğin “Her şey sende gizli…” diye bir şiir var. O demin söylediğin şiir var… Mistik, kaderci, boşverci, metafizik bulamaçlı bu şiirlerle Can’a karşı adeta faili meçhul bir kampanya yürütülüyor gibi. Can’ın şiiri şiir gibi şiirdi… Ne o öyle “Ömür dediğin bir gündür/ O da bugündür…” Ye, iç, eğlen keyfine bak gerisine aldırma mesajı? Can muhalif bir şair, söyleyeceğini eğilip bükülmeden dobra dobra söyleyen bir şair, ziyaret edenlerin şaşırdığı iki göz odada oturup üreten bir şair

Öncü: İzninle bir örnek daha vereyim. Umarım Can Baba bana kızmaz, vallahi ben yazmadım. İnternette dolaştırıyorlar Can Yücel’in şiiri diye. Adı “En önce ve illâ ki sağlık olsun” imiş! Bir kısmı şöyle “Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama./ Yarım saat erkene kurulsun saatin./ Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin…/ Pencereni aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin./  Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin./ Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin./Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart…” diye devam ediyor! Bunu okuyan genç kuşaklar da “Yahu Can Yücel dedikleri bu muymuş? Bu şiir bile değil be!” diyorlardır herhalde.

cel: Ben Can’ı unutturmak için, Can’ı yanlış tanıtmak için, Can şiirinin içini boşaltıp laylaylomla doldurmak için gösterilen çabaların hiçbir işe yaramayacağına inanıyorum. Çünkü demin de dediğim gibi sadece yazın değil, kışın da evimizden ve Eski Datça’dan Can’ın ziyaretçileri eksik olmuyor.

Bu arada söyleşimizi sessizce izleyen Su Yücel (Can Baba’nın kızı) girdi söze.

Su Yücel: Son zamanlarda bakıyorum da adam değişti. Eskiden kalemi, kâğıdı ve daktilosundan başka bir şeyi olmayan o adam şimdi internette, cep telefonlarında dolaşıyor. Hiç görmediğim, hiç duymadığım, kendisine yabancı mı yabancı, aykırı mı aykırı şiirler yazıyor, internette birileriyle (bu arada Tayyip’le) çetleştiğinden de şüpheleniyorum. Yarın öbür gün bizim yani ailesinin görmediği bilmediği videolarını bile izleyebiliriz e-postalarda. Can Yücel’i merak edenler açsınlar kitaplarını, gerçek Can Yücel şiirlerini oradan okusunlar.

 

Bahse konu olan şiirin kime ait olduğu henüz tespit edilebilmiş değil.

 

Şairin, içinde “kader” ifadesinin de yer aldığı “gerçek” şiirlerinden Parça Parça’nın beşinci kısmıyla sonlandıralım yazıyı:

 

V

 

Bunlar ki hıyaneti battaniyeden yatan

Ve yataklarının tiftiği muntazaman mütehassıs hallaçlar

tarafından atılan,

 

O düşleri azgınların yorgun yorganları,

Alları ve dallarıyla bit-tamam serilmişler güneşe,

Betonların üzerinde meIûl-mahzun bir neş’e…

Bunlar ki yorgan yüzlerinin düzüne inmiş dağ lâleleri,

Bunlar ki silâhtan tecridedilmiş yaban sünbülleri,

Bunlar ki zararsız hale getirilmiş bir bölük menevşe

Ve şuncağızlar Sinan’ın papatyaları işte!

Anılar ki önlerinden her geçişte

Islanmış mayıs böcekleri gibi üzerlerinde

Acem acem geziniyor gözlerim…

Ama kader diye bir bok varsa eğer,

Keder değil elbet benim kaderim,

Ve anılar ki madem anasıdır yaşanacak delikanlı anların,

Bugün bu anıt-kuburda kokuşsam da yarın

Çiçek Dağlarında seyirtecek seyrim,

Değil mi ki burnumda tüten toprak kokusudur Devrim!

 

(Can Yücel, Bir Siyasinin Şiirleri, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2014, s.16)

 

 

“Önüne Geçemediğin Tek Şey Kaderdir” Başlıklı Şiirin Can Yücel’e Ait Olduğunu Zanneden Yazarlar

 

2 Yorumlar

  1. verdiğiniz detaylı bilgilerden ötürü çok teşekkür ederim

  2. su sıralar araştırma yapıyordum bu makale ile karşılaşmam iyi oldu paylaşımdan ötürü teşekkür ederim

Yorumunuzu yazınız...