6 Şubat 2023 tarihli Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından çadır satışı ile gündeme gelen Türkiye Kızılay Derneği hakkında gündeme gelen bir diğer iddia da “kan satışı” hakkında oldu.

 

Kızılay, vatandaşlardan gönüllülük bazlı topladığı kanları Sağlık Bakanlığına fatura karşılığı ticarî bir perspektifle kâr elde etme amacıyla sattığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını açıkladı.

Kızılay’ın aracı olduğu kan hizmetleri, ticarî bakış açısıyla yürütülmüyor. Kızılay, yürüttüğü kan hizmetleri faaliyetlerine dair maliyetlere ilişkin Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) ile belirlenen ödemeyi kamu bütçesinden almaktadır.

Kan bankacılığına ait tedarik süreciyle ilgili giderler, çalışanların ücreti, laboratuvar, kan torbası ve soğuk zincir giderleri gibi maliyet kalemlerini içermektedir. 

Kızılay tarafından SUT çerçevesinde hazırlanan, bağışçılardan kan temini, alınan kanın test edilmesi ve uygun şartlarda saklanması ile ihtiyaç hâlinde ilgili birime iletilmesi gibi maliyet kalemlerini içeren fatura bedeli, ilgili sağlık hizmeti sunucusu aracılığıyla Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenmektedir.

Hastanelerin SUT’ta belirlenen maliyetler çerçevesinde hazırlanan fatura karşılığı her ay sonu Kızılay’a ödediği bedel, kendi giderleri de eklenerek SGK’ya fatura edilmektedir. En nihayetinde kan temin bedeli de SGK tarafından kamu bütçesi kullanılarak ödenmektedir. Tüzel kişiliği haiz hastaneler ile SGK arasındaki fatura prosedürü, muhasebesel bir süreçtir.

 

Kan, kan bileşenleri ve ürünleri ile ilgili usûl ve esaslar, 11 Nisan 2007 tarihli 5624 sayılı Kan ve Kan Ürünleri Kanunu (ve alt düzenlemesi olan Kan ve Kan Ürünleri Yönetmeliği) ile düzenlenmiştir. Kan ve kan bileşenlerinin maliyetleri, Sağlık Uygulama Tebliği‘nde (SUT) ilan edilmektedir.

 

SUT’ta kan ve kan bileşenlerinin temini ve bedelinin ödenmesi hakkındaki bölüm aşağıdaki şekildedir:

4.6 – Kan ve kan bileşenlerinin temini ve bedelinin ödenmesi

 

(1) Kan ihtiyacının karşılanmasında güvenli kan temini esas olup, hasta yakınlarının kan verecek kişileri bulmasının sebep olduğu sağlık ve sosyal sorunları önlemek için, Kızılay kan birimlerinde kan ve kan bileşenlerinin bulunduğu durumlarda, replasman kan alınma yöntemi tercih edilmeyecektir.

 

(2) İkinci ve üçüncü basamak sağlık kurum ve kuruluşlarınca, hastalar için hekimler tarafından gerekli görülen kan ve kan bileşenleri (eritrosit süspansiyonu, tam kan, trombosit, plazma, vb.), Sağlık Bakanlığınca ruhsatlandırılmış kan hizmet birimleri ile Kızılay’a ait kan birimi bulunan yerlerde, bu birimlerden temin edilir. Sağlık kurum ve kuruluşlarınca, hastalara kan temin ettirilmeyecektir. Sağlık kurum ve kuruluşlarınca temin edilmesi zorunlu olduğu halde temin edilmeyerek hastaya aldırılan kan ve kan bileşenlerine ait fatura bedeli hastaya ödenir ve ilgili sağlık kurum ve kuruluşlarından mahsup edilir.

 

(3) SUT eki EK-2/B Listesi üzerinden faturalandırılan tedaviler için kullanılması gerekli görülen ve sağlık kurumlarınca temin edilen kan ve kan bileşenlerinin bedelleri, epikrizde kan bileşeninin adı, sayısı, (Değişik ibare:RG-8/6/2017- 30090) (89) ISBT (International Society of Blood Transfusion) 128 kan barkod numaralarının belirtilmesi kaydıyla, SUT eki EK-2/B Listesi puanları esas alınarak Kurumca sağlık kurum ve kuruluşuna ödenir.

 

(4) SUT eki EK-2/C Listesi kapsamında yer alan işlemler için sağlık kurum ve kuruluşlarında kullanılan kan ve kan bileşenleri, tanıya dayalı işlem puanlarına dâhil olduğundan Kuruma fatura edilemez. (Ek:RG-25/8/2016-29812) (61) (Ancak 705371, 705430 ve 705440 kodlu kan bileşenlerinin tanıya dayalı işlemler kapsamında kullanılması halinde bu kan bileşenlerinin puanının (Değişik ibare:RG-11/10/2017-30207) (99)%36’sı (Ek ibare:RG-25/3/2017-30018) (84) ,705372 ve 705373 kodlu kan bileşenlerinin kullanılması halinde (Değişik ibare:RG-11/10/2017-30207) (99) %24’ü, 705441 kodlu kan bileşenin kullanılması halinde (Değişik ibare:RG-11/10/2017-30207) (99)%20’si, 705442 ve 705443 kodlu kan bileşenlerinin kullanılması halinde ise (Değişik ibare:RG-11/10/2017-30207) (99) %28’i sağlık hizmeti sunucusunca ayrıca faturalandırılır. Tüm kan bileşenlerinin (Ek ibre:RG-8/6/2017- 30090) (89) ISBT (International Society of Blood Transfusion) 128 kan barkod numaraları ile birlikte MEDULA sistemine kaydedilmesizorunludur.)

 

Kızılay’ın internet sitesinde “Kızılay kanı satıyor mu?” sorusuna da şu yanıt verilmiş:

“Türk Kızılay’a gönüllü olarak bağışlanmış olan kanlar laboratuvar testlerinden geçerler.
Eşzamanlı olarak 3 bileşene ayrılarak uygun koşullarda saklanırlar. Kullanıma hazır olan kan bileşenleri hastanelere transfer edilir.

Bu süreçte kesinlikle hasta ve hasta yakınından herhangi bir ücret talep edilmez.
Söz konusu süreçlerin maliyetlerinin ücret politikası Sağlık Bakanlığı ve SGK tarafından belirlenmektedir. Bu konudaki ayrıntılar Sağlık Bakanlığı ve SGK tarafından resmi gazetede yayınlanan “Sağlık Uygulama Tebliği’nde” de yer almaktadır.

Kan transfüzyonu sırasında hasta/hasta yakınından ücret talep edilmesi durumunda söz konusu hastanenin bağlı bulunduğu İl Sağlık Müdürlüklerine konu hakkında bildirimde bulunulması uygun olacaktır. “

 

kizilay-kani-satiyor-mu

 

Kızılay, son günlerin hararetli tartışmalarının ardından gündeme tekrar gelen kan satışı iddiasının gerçeği yansıtmadığını duyurdu.

Kızılay’ın hastanelere kan satıldığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını duyurduğu 1 Mart 2023 tarihli “Kızılay Kan Ürünü Satamaz” başlıklı basın bülteni metni şöyle:

01.03.2023 tarihinde bazı basın yayın organlarında yer alan ve HALK SAĞLIĞINI DOĞRUDAN TEHDİT EDEN bazı haberlerle ilgili olarak aşağıdaki açıklamanın yapılması zorunlu olmuştur.

 

Türkiye’de Kan bankacılığı ve transfüzyon tıbbı uygulamalarının tek yetkili otoritesi SAĞLIK BAKANLIĞI’DIR. Kan bankacılığı, Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği usul ve esaslara göre yürütülür.

Geçmiş yıllarda hastane önlerinde yaşanan kötü örneklerin ardından, Sağlıkta Dönüşüm Programı çerçevesinde, 2005 yılında GÜVENLİ KAN TEMİNİ PROJESİ hayata geçirilmiştir. Bu proje ile o tarihten itibaren vatandaş ile kan bankaları arasındaki tüm parasal ilişkiye son verilmiş, kan ve kan ürünlerinin temini görevi Kızılay’a verilmiş, bu süreçle ilgili tüm operasyonel maliyet ise Sosyal Güvenlik Kurumu üzerine bırakılmıştır.

 

Bu alanda Avrupa mevzuatıyla uyumlanan Kanun ise 11 Nisan 2007 tarihinde 5624 sayısı ile kabul edilmiştir.

 

Hükümet, kan ve kan bileşenlerinin maliyetlerini yayımladığı SAĞLIK UYGULAMA TEBLİĞİ’nde (SUT) ilan etmektedir. Kızılay, 4 bine yakın personel, 830’dan fazla araç ve 300’den fazla noktada aldığı kanları laboratuvarlarda testlere tabii tutmakta, testi geçen kanları özel torbalarına koymakta ve kendisinden talep eden hastanelere soğuk zincire riayet ederek ulaştırmaktadır.

 

Hastaneler, talep ettikleri her kan veya kan bileşeni için SUT’ta belirlenen tedarik süreci maliyeti (çalışanlar, laboratuvar, kan torbaları, soğuk zincir, vs) ay sonunda Kızılay’a ödemekte, ardından ise bu ödemeye kendi giderlerini de ekleyerek SGK’ya fatura etmektedir. Dolayısıyla tüm sürecin maliyetini DEVLETİMİZ karşılamaktadır. Haberlerde sözü edilen faturalandırma yöntemleri tamamen hastanelerin tüzel kişiliklerinin özelliklerinden ve hizmet alım esaslarının ayrıntılarından oluşmaktadır.

 

Tüm kamuoyu ve özellikle medya mensuplarının bunu bilmesine rağmen, Kızılay’ın topladığı kan bağışlarını hastanelere sattığı gibi bir yaklaşım sadece ve sadece İFTİRA’dan ve KÖTÜLÜKTEN ibarettir. Bu yöndeki haberlerin gönüllü kan bağışlarını düşürebileceğini bile bile atılan bu iftirayı Kızılay karşılıksız bırakmayacaktır. Bazı hastanelerin belirlenen SUT fiyatlarının üzerinde faturalar kestiği ve yine özel hastanelerin “bunu Kızılay’a aktarıyoruz” diyerek hastalardan farklı ücretler aldığı duyumunu aldığımız her durumda Sağlık Bakanlığı’na suç duyurusunda bulunulmaktadır.

 

Kızılay zaman zaman vatandaşlara da böyle bir durumla karşılaştıklarında şikayette bulunmalarını hatırlatan duyurular yapmaktadır.

 

Gerçeklik bu olduğu halde, bunun tersini düşündürecek yayınlar çok açıkça ifade etmek gerekirse AHLAKSIZCADIR. Sadece basın ahlak ilkelerine aykırı değil, evrensel ahlak ilkelerine de aykırıdır. Kızılay tüm bu iftiraların hesabını yargı önünde soracaktır.

 

Kamuoyuna saygılarımızla duyurulur.

Kızılay Basın Müşavirliği

 

Kan satışı yaptığı iddiasına dair Kızılay’ın yayımladığı son açıklama şu şekilde:

Kızılay’ın kan sattığına dair mesnetsiz, kasıtlı ve algı oluşturmaya yönelik tüm iddialara ilişkin açıklamamızdır:

 

Kızılay, kanunla verilen yetkiye ve Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen kurallara uygun olarak bağışçıdan aldığı kanı laboratuvar güvenlik testlerinden geçirip üç farklı kan bileşenine ayırır ve talep yapan tüm hastanelere, özel donanımlı araçlarla uygun koşullarda ulaştırır. Bu süreçlerin herhangi bir aşamasında vatandaşlardan “kan parası” adı altında ya da başka başlık altında HİÇBİR ÜCRET TALEP EDİLMEMEKTEDİR.

 

Kızılay yürütmekte olduğu kan bankacılığı faaliyeti için belirli maliyetlere ve giderlere katlanmaktadır. Bu maliyetlerin başlıcaları;

• Kan bankacılığında kullanılan tıbbi sarf malzeme ve ekipmanların maliyeti,

• Profesyonel çalışanların ücret, SGK ve vergi ödemelerinin maliyeti,

• Kan bankacılığı için kullanılan araç kirası, bina kirası, elektrik, su, doğalgaz vb. giderleri,

• Kan bankacılığı için gerekli ve belirli bir amortisman ömrü olan demirbaş alım giderleri,

• Faaliyetin daha sağlıklı şartlarda sürdürülebilmesi ve artan kapasiteyi karşılayabilmesi için bina inşaat ve tadilat giderleridir.

 

Kızılay’ın KAN VE KAN BİLEŞENLERİ KONUSUNDA ÜCRET BELİRLEMESİ SÖZ KONUSU DEĞİLDİR. Yukarıda bahsedilen maliyetler SGK tarafından karşılanmaktadır. Bu tutarın belirlenmesi ise Sosyal Güvenlik Kurumunca toplanan Fiyat Değerlendirme Komisyonu tarafından yapılmaktadır. Belirlenen tutar Sağlık Uygulama Tebliği’nin (SUY) “Tanıya dayalı işlemlerin kapsamı” başlığından karşılanmaktadır. Bu komisyon tarafından Kızılay’dan maliyet verisi istenmemektedir.

 

SGK tarafından belirlenen tutar, Kızılay tarafından gerçekleştirilen Kan Hizmet Maliyetini karşılamakta yetersiz kalmakta ve bu durum Kızılay tarafından sübvanse edilmektedir. Kan hizmetlerine SGK tarafından hastaneler üzerinden yapılan ödeme tamamen kan bankacılığı faaliyetlerinde kullanılmaktadır. Sistemin sürdürülebilirliği Sağlık Bakanlığı’nın uhdesinde olup düzenlemelere ilişkin Kızılay’ın herhangi bir karar verici etkisi bulunmamaktadır. Gerçek durum böyle olmakla birlikte ve bu iddiaları ortaya atanların da bunu bilmesine rağmen, Kızılay’ın kan sattığına dair bir algı oluşturmaya yönelik çalışmalar en hafif tabiriyle “ahlaksızcadır”. Kızılay, halk sağlığını doğrudan ilgilendiren bu iddialar ve haberlerle ilgili yasal haklarını sonuna kadar kullanacaktır.

 

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunulur.

 

Fatih Portakal’ın “Kızılay sadece çadırları değil, bizlerin bağışladığı kanları da hastanelere parayla satıyor. Utanin @Kizilay yöneticileri, utanın ve istifa edin.paylaşımına Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık Twitter üzerinden şu yanıtları verdi:

Bu Ulusal Kan Güvenliğini tehlikeye atacak sorumsuz ve temelsiz bir itham. Lütfen hemen tashih edin ve sorumlu bir gazeteci gibi davranın. Kan ticarete konu edilemez. Kan Bankacılığının maliyetini SGK Kızılay’a ödenmek üzere ilgili hastaneye öder.

“SGK ve KIZILAY’ın ilişkisi operasyon hizmetinin maliyetinin karşılanması ilişkisidir. 4500 sağlıkçı 300 bağış noktası ve 1500 hasteneye yapılan günlük 20.000 kan ürünü teslim hizmetinin bedelidir. Ürün insan dokusu olduğundan satışa konu olamaz. Özelin 2 kat tahsilat yapması suç”

“Ayrıca Kızılayın vatandaşla kesinlikle kan hizmeti karşılığında para ilişkisi yoktur, Hastane Kızılay Hemasoft sistemi üzerinde kan talep eder ve Kan Hizmetleri de o kanı hastaneye teslim eder. Bu süreç hemovijilans standartlarındadır ve kişiye teslim gibi bir şey olmaz.”

 

Devlet hastanelerinin ihtiyaca binaen 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında ihale açarak Türkiye Kızılay Derneği’nden kan aldığı iddiasına dair Kızılay Kan Hizmetleri Genel Müdürü Saim Kerman şu yorumda bulunmuş:

“Bunun adının şu veya bu olması Kızılay’ın sorunu değil. Hastaneler birer işletme olarak, bunlar sonuçta birer işletmedir. Birincisi muhasebe yönetime sahipler. İkincisi kamu hastaneleri devlet adına yaptıkları işlerde devletin alım usullerinin içinde kalırlar. Kan için başka bir başlık açılıp İhale Kanunu maddesinde sayılanlardan bambaşka konuma getirilmesi mümkündür. Buna devletimiz karar verebilir. Kızılay da onlar ne derse onu yapar”

 

Yorumunuzu yazınız...