Ekrem İmamoğlu’nun “20 yıldır yapılan hızla hareket edersek İstanbul’un sorununu çözmek için bize 100 yıl lâzım”  sözü makaslanarak “İstanbul’un deprem sorununu çözmek için bize 100 yıl lâzım” şekline dönüştürülmüş

 

Özellikle seçim dönemlerinde siyasetçilerin söylemlerinin makaslanarak, cımbızlanarak, kırpılarak bağlamından kopartıldığı örneklere aşinayız.

14 Mayıs 2023 günü gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinin öncesinde makaslanan siyasetçi söylemlerinin bir örneği İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’un deprem sorununa yönelik hazırlıklar hakkındaki sözlerine dair paylaşımlarda görüldü.

 

Günün Yalanları (@gununyalanlari):

“⁉️ 2019 yılında deprem sorununu “5 yılda çözebileceğini” söyleyen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu;

👇🏽2023 yılında aynı soruya “100 yıl” olarak yanıt verdi.”

 

ekrem-imamoglu-bize-100-yil-lazim

 

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “20 yıldır yapılan hızla hareket edersek İstanbul’un sorununu çözmek için bize 100 yıl lâzım”  sözünün makaslanarak “İstanbul’un deprem sorununu çözmek için bize 100 yıl lâzım” şekline dönüştürüldüğü anlaşılıyor.

 

 

Ekrem İmamoğlu’nun “bize 100 yıl lâzım” sözlerini sarf ettiği duyulan kayıt TV100’de 9 Şubat 2023 günü yayınlanan Uğur Dündar ile Deprem Özel Yayın adlı programdan cımbızlanmış. İmamoğlu’nun “20 yıldır yapılan hızla hareket edersek İstanbul’un sorununu çözmek için bize 100 yıl lâzım” cümlesi kesilerek “bize 100 yıl lâzım” şeklinde sunulmuş.

Adı geçen programda İstanbul’un depreme hazırlığı konusunda Uğur Dündar ile Ekrem İmamoğlu arasında geçen diyalog şöyleydi:

Uğur Dündar: “Sayın Başkan. Siz büyükşehir belediye başkanı olduktan sonra beklenen İstanbul depremi ile ilgili olarak da kolları sıvadınız. Hatta Aralık 2019’da büyük bir çalıştay yaptınız. Ayrıca orada bilim insanlarına ilaveten Türkiye’nin en saygın deprem uzmanlarından biri olan Prof. Naci Görür de İstanbul Büyükşehir Belediyesi çatısı altında size katkılar veriyor, danışmanlık yapıyor. İstanbul o 7’nin üstünde beklenen depreme hazırlıklı mı? Neler yapıyorsunuz? Arıca İstanbul Büyükşehri Belediyesi’nin gücü, yani merkezî otoritenin, şu anki deyimle Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin desteği olmadan bu hazırlığı tamamlayabilir mi?

 

Ekrem İmamoğlu: “Şimdi çok özür dileyerek, o kadar kıymetli bir soru sordunuz ki, bizim tabi bu konuda arkadaşlarıma yine depremin ilk günü şunu söyledim. Bir hazırlık yapın, yaptıklarımız, yapmayı taahhüt ettiklerimiz, devletimizin başka kurumları ile işbirliği halinde yapmak zorunda olduklarımız, ne varsa konusunda tespit ettiklerimiz, İstanbul’un vizyon planı, İstanbul’un geleceğe dönük depremle mücadelesindeki aşamaları, çünkü bunların hepsi elimizde var bir yol planı belirledik biz İstanbul için. Vizyon 2050 diye bir strateji belgesi koyduk ortaya. Bütün bunları vatandaşlarımıza anlatacağım, size 2 hafta süre dedim. Bu pazartesiden bahsediyorum. 2 hafta sonra olur 2,5 hafta, çıkacağız vatandaşlarımıza tekrar kendi mesuliyetlerimizi, yaptıklarımızı yapamadıklarımız, her şeyiyle, açık şeffaf. Ama başka kurumlarla işbirliklerimizi yaptıklarımız yapamadıklarımızı, ya da bizimle işbirliği kurmayı neden istemediler, onu sorgulayan, her türlü, hem çuvaldızı kendine iğneyi başkasına batıran bir dil ile bunu anlatmayı bana hazır edin dedim. Vatandaşlarımızla paylaşacağız. Şimdiden sizi oraya davet ediyorum. Bunu neden söylüyorum. Gerçekten uzun bir cevabı vardı sözünüzün. Ama şunu söyleyeyim. Kafamızı kuma sokmadık. Bu işi siyasileştirmedik. Kimsenin hiç kimsenin hangi kurum olursa olsun yaptığı bir işe asla mani olmadık hatta önünü açmak için gayret ettik çünkü o da tavır ve davranışların tabiri caizse sıkıntısını yaşamış birisiyim bir önceki belediye başkanlığımda ve bunun da ne kadar hassas bir konu olduğunu mesleğimden dolayı iş yaşamımdan dolayı biliyorum, sadece belediyecilik ve siyasetle sınırlı değil yıllardır içerisindeyim. Bu bağlamda İstanbul’un mikro bölgeleme ile bütün tespitlerin yeniden yapılanmasını. Bakın orada bir hususu sizinle paylaşmak isterim. İstanbul’da bina inceleme yapma konusunda büyük bir çalışma yaptık ve hızlı tarama yöntemiyle evlere girdik. 107 bin bina ziyareti 37 bin bina incelemesine ulaştık. Bağımsız bölümden bahsetmiyorum binadan bahsediyorum. Tabi bu bir bu taramayla beraber aslında istatistiki bir veriye ulaşıyorsunuz. Daha önce çok hasar orta hasar riski olan ya da çok hasar riski olan binaların verilerinin çok daha farklı bir seviyede olduğunu tespit ettik ve şunu gördük özellikle bundan bahsetmek istiyorum. Risk tespitinde 170 bin orta hasarlı bina riski tespit ettik 90 bin ağır ve çok hasarlı bina tespit ettik. 90 bin öyle bir büyük sayı ki.”

 

Uğur Dündar: “Bu depremde yıkılan bina sayısının 10 bin olduğunu söyleyelim. Ona göre insanlar düşünsünler.”

 

Ekrem İmamoğlu: “Tabi o 10 bin sayısı da tam tespite göre değişebilir.”

 

Uğur Dündar: “Gözlemci olarak söylüyorsunuz.”

 

Ekrem İmamoğlu: “Evet tabi. Şimdi bu tehdit hala kapıda. 24 seneye rağmen. Neye rağmen bakın biz ne yapmışız biliyor musunuz Uğur Bey, az önce demişim ki Ulusal Deprem Konseyi’ni kurduk. Türkiye Deprem Konseyi aslında yani. 2007’de bunu kapattığımızı biliyoruz değil mi? Niye kapattığımızı biliyor musunuz? Güncelliğini yitirdiğinden. 99 depremi bitti güncelliğini yitirdi sanki. Deprem güncelliğini yitirir mi? Depremin günü yok ki saati yok ki şu an olabilir. Onun için hep dua ediyorum. Allah’ım İstanbul’u depremden oldukça geç yaşat bize.”

 

Uğur Dündar: “Ki gereken önlemler alınsın.”

 

Ekrem İmamoğlu: “Tabii ki. Hiçbir şey yapmadınız kimseye demiyorum. Ama 20 yıldır yapılan hızla hareket edersek İstanbul’un sorununu çözmek için bize 100 yıl lâzım. E 100 yıl sonra İstanbul zaten şu anki binalar eskiyecek. Dolayısıyla burada başka bir dil başka bir metot başka bir hıza başka bir işbirliğine ve seferberlik lâzım. Ve hazırlığımızı yaptık. O bahsettiğiniz deprem çalıştayları ve çalışmalarımızı elde etmiş bir halde sayın Şehircilik Bakanını ziyarete gittik. Birkaç aylık ısrarımızla bunu yaptık. Şubat 2020’de buluştuk. Kendisine bir sunum yaptım ve şu öneride bulundum. Acilen İstanbul’un deprem süreci, öncesi, afet anı ve sonrası olmak üzere mutlaka ve mutlaka tek elden ve yerelden İstanbul’dan yönetilmeli. Ama bunu İstanbul Büyükşehir Belediyesine de verin demiyoruz. Yine Bakanlığımız en tepede Valiliğimiz, ilçe belediyelerimiz, inşaat sektörü, finans sektörü, sigortacılık sektörü, inşaat malzemeleri üretenler, mahalle konseyleri, insanlar dönüşüm bekliyorlar, diğer STKlar, meslek odaları, hepsi bir çatıda bir arada bir sorun varsa şurada masaya yatırıyoruz bir arada konuşuyoruz bir arada çalışıyoruz siyaset yok orada siyasi temcileriler var ama siyaset yok.

 

Uğur Dündar: “Peki ne oldu sonrasında sayın bakanla görüşmenizden sonra?”

 

Ekrem İmamoğlu: “Önemli, değerli bri öneri karşılığı aldık, teşekkür ettik, 1-2 toplantı yapıldı, sonrası yok.”

 

Bahsi geçen programdan ilgili an aşağıdaki bağlantı aracılığıyla 56:35’ten itibaren izlenebilir:

 

 

Paylaşılan videonun ilk bölümü ise Ekrem İmamoğlu’nun katıldığı Babala TV’de 20 Mart 2019 tarihinde yayınlanan Mevzular adlı programdan alıntı.

Katıldığı yayında Ekrem İmamoğlu İstanbul’daki deprem sorununu 5 yılda çözebileceğini şu sözlerle ileri sürmüştü:

Oğuzhan Uğur: “İstanbul en çok korktu. Bu deprem sorununu siz göreve geldiğiniz takdirde ne kadar sürede çözersiniz?”

 

Ekrem İmamoğlu: “5 yılda. Yani hayalci kimse olamaz ama 5 yılda çok hızlı hareket edilip çözülebilecek düzeyde. İstanbul’un mevcut konut stokunu da rezerv stok olarak düşünüp çözümün bir parçası haline getirmeyi planlıyoruz. Hızlıca dönüşüm hızlıca yenileme insanları bu anlamda yüzleştirme ikna etme tabii ki finans modeline ihtiyaç var insanları motive edecek bir finans modeli ile bir araya getireceğiz garantör olacağız belediye olarak şundan sıyrılmayacağız ‘yani siz onunla anlaşın müteahhit-vatandaş. E ondan sonra çantacıların elinde hisseler müteahhit battı batmadı vatandaş evsiz kaldı biz sana 2 yıl kira yardımı veririm daha fazlasını vermem’ gibi çıkarcılığın asla olmadığı bir sistemde bir bu işi 5 yılda toparlarız. Millî bir mesele bu çünkü bedeli çok ağır.”

 

Adı geçen programdan ilgili an aşağıdaki bağlantıdaki kayıttan 10:48’den itibaren izlenebilir:

 

 

Söz konusu programda İmamoğlu İstanbul’daki kentsel dönüşüme yaklaşımını öyle aktarmıştı:

Oğuzhan Uğur: “Allah korusun İstanbul’da bir deprem olursa ki beklenen bir şey. Kentsel dönüşüme siz nasıl devam edeceksiniz”

 

Ekrem İmamoğlu: “En azından şu an olanı devam ettirmek gibi niyetimiz yok çünkü bir şey yok yani.”

 

Oğuzhan Uğur: “Faydalı bir dönüşüm olduğunu düşünmüyorsunuz yani.”

 

Ekrem İmamoğlu: “‘Örnek alalım şurada şöyle bir şey yapılmış, olağanüstü bunu alalım İstanbul’da uygulayalım’ diyebileceğimiz bir model İstanbul’da yok. Bizim bir modelimiz var mı kesinlikle var. Model şu: Depremle bağlantılı olan kısmını söyleyeyim önce. Çünkü bunu 2 boyutta ele almak lâzım. Öyle semtlerimiz var ki, o kadar değerli bir gayrimenkul yapısı var ki, 35 40 yıllık 50 yıllık bir yapı sağlam değil. O yapı o haliyle dairenin fiyatı atıyorum 300 bin lira. Ama bugün yeni bir bina 2,5 milyon lira. Öyle rakamlar var İstanbul’da. Bina yenilemek maliyeti de daire başı maliyeti 250 bin lira örnek. Yani aslında 250-300 bin liralık yenileme ile bir vatandaşın evi bir anda 2,5 milyon. Yani orada ekstra bir şey konuşmanın şehre yük yüklemenin oradaki yoğunluğu artırmanın artık bir anlamı yok ki. Birincisi bu. Bu bir kentsel yenileme. İkincisi bir bölgesel kentsel dönüşüm tasarrufunda oradaki insanları dinlemeden oradaki insanların taleplerini almadan sadece bir bina yapma üzerine kentsel dönüşüm kararı olamaz. İstanbul’un öyle yerleri var ki orada bir mahalle hayatı oluşmuş. Beklentiler var ve vatandaş diyor ki burada ne olacak bana bir anlat. Hiçbir anlatım yok. Geziyorum adam diyor ki bir gittik tapuya şerh konmuş. Sonra sordum ne şerhi bu, burası riskli alan ilan edilmiş. Haberi bile yok. sadece bir yenileme değil. Kentsel dönüşüm aynı zamanda sosyal yaşamı da tarif etsek, oradaki komşuluğu tarif etsek, sadece mülk sahiplerine bir avantaj sağlamak değil. 30 yıldır aynı yerde oturuyor, 30 yıldır kiracı. Oradaki mülk sahibinin hiç ilgisi yok. Orada hiç oturmayan adamın mülk sahibi olduğu için hakkını koruyorsun ama kiracıya hiç avantaj sağlamıyorsun. Biz kiracıyı da koruyacağız. 1 yerinde insanları tekrar yaşar hale getiriyoruz. 2. oradaki tüm duygusal hakları koruyoruz. 3 sadece bina yapmak değil yeşil alanı okulu donatısını düşünüyoruz.”

 

 

Yorumunuzu yazınız...