Depremin meydana geleceği zamanı önceden tahmin etmek mümkün değil

 

Depremler, yer kabuğundaki tektonik plakaların hareketleri sonucu meydana gelir. Yer kabuğundaki gerilimlerin nerede, ne zaman ve ne kadar biriktiğinin kestirilmesi, birçok faktörü ve karmaşık süreçleri içermesi nedeniyle gayet zordur. Bu nedenle, bugünkü bilimin olanaklarıyla depremin gerçekleşeceği yer ve büyüklük hakkında olasılık çıkarımında bulunulabilse de, depremlerin meydana geleceği tam yeri, günü ve saati önceden belirlemek mümkün değil.

Deprem tahmin çalışmaları, fay hatları ve sismik aktivitenin izlenmesi gibi çeşitli yöntemler kullanılarak yürütülür. Bu yöntemler, depremlerin olası zamanını, yerini ve büyüklüğünü tahmin etmeye yardımcı olabilir.

Deprem tahminlerinde kullanılan en yaygın yöntemlerden biri, sismik aktivitenin izlenmesidir. Sismograflar, depremlerden kaynaklanan sismik dalgaları kaydederek, fay hatlarının hareketini ve enerji birikimini takip edebilir. Bu veriler, depremlerin olası zamanını ve yerini tahmin etmek için kullanılabilir. Sismologlar, tektonik plakaların sürekli hareketinin bir sonucu olarak faylar üzerinde biriken gerilim üzerinden belirli büyüklükteki bir depremin yaşanabileceği süre hakkında bir olasılık hesaplaması yapabilir (Bu noktada, bilim insanlarının depremle ilgili çalışmalarını küçümseyen ve uyarılını göz ardı etme çağrısı içeren Ensonhaber’in 5 Ekim 2022 tarihli “Türkiye’de deprem uzmanlarının spekülatif tahminleri” başlıklı “Yıllardır büyük depremler için hazırlık vurgusu yapıp tarihler veren deprem uzmanları, korku vermekten öteye geçemedi.” alt başlıklı haberini de hatırlatmadan geçmek olmaz).

Sismik verileri kullanarak yapay zekanın yardımıyla depremleri tahmin etmeye yönelik bazı girişimler de yürütülüyor. Örneğin, Teksas Üniversitesi’nden araştırmacılar, depremleri 1 hafta önceden %70 oranında doğru tahmin eden bir yapay zeka algoritması geliştirdiklerini paylaştı. Yapay zeka, araştırmacıların önceki depremlerle eşleştirdiği gerçek zamanlı sismik verilerdeki istatistiksel dalgalanmaları tespit edecek şekilde eğitildi. Hakemli bilimsel dergi Bulletin of the Seismological Society of America’da yayımlanan araştırma sonuçlarına göre,  geliştirilen yapay zeka algoritması, Çin’de yapılan yedi aylık bir deneme sırasında depremlerin %70’ini meydana gelmeden bir hafta önce doğru bir şekilde tahmin etti. 1 haftalık süreçte yaklaşık 200 millik mesafede neredeyse tam olarak hesaplanan şiddette 14 depremi başarıyla tahmin eden yapay zekâ algoritması 1 depremi kaçırmış ve 8 yanlış uyarı vermiş.

Jeolojik verilerin analizi de depremlerin geçmişini ve sıklığını anlamamızı sağlayabilir (Yer altı suyu seviyelerindeki değişiklikler ve hayvanların sergilediği garip davranışlar, depremlerin habercisi olabilir. Ancak, her yer altı suyu seviyesi değişikliği ya da hayvanların davranışlarındaki gariplik depremin meydana geleceğini işaret etmez.).

ANCAK BİR DEPREMİN YERİ VE ZAMANI ÖNCEDEN BİLİNEMEZ.

AFAD depremin gün ve saatinin önceden kestirilmesinin mümkün olmadığını müteaddit kez vurguladı:

“Bir depremin gün ve saat verilerek önceden kestirilmesi günümüz teknolojik imkanlarıyla mümkün değildir. Vatandaşlarımızın sosyal medyada, özellikle Whatsapp gruplarında dolaşan asılsız bilgilere itibar etmemeleri, doğru bilgi için resmi kaynakları takip etmeleri rica olunur.”

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Jeoloji Kurumu (The United States Geological Survey – USGS) bilim insanlarının belirli bölgelerde belirli zaman dilimlerinde depremlerin meydana gelme olasılığını tahmin edebilse de şu ana kadar başarılı bir deprem öngörüsünde bulun(a)madığını belirtti.

“Depremin bulutlarla, vücut ağrılarıyla, sümüklü böceklerle hiçbir ilgisi olmadığını”, yalnızca “bilimsel kanıtlara” dayandığını belirten kurum, depremlerin tahmin edilemeyeceğini internet sitesinde şu ifadelerle aktardı:

Depremleri tahmin edebilir misiniz?

Hayır. Ne USGS ne de diğer bilim insanları şimdiye kadar büyük bir deprem öngörmedi. Nasıl olduğunu bilmiyoruz ve öngörülebilir gelecekte nasıl olacağını da bilmeyi beklemiyoruz. USGS bilim adamları, yalnızca belirli bir yıl içinde belirli bir bölgede önemli bir depremin (tehlike haritamızda gösterilen) meydana gelme olasılığını hesaplayabilirler .

Bir deprem tahmininin 3 unsuru tanımlaması gerekir : 1) tarih ve saat, 2) yer ve 3) büyüklük.

Evet, bazı insanlar depremleri tahmin edebildiklerini söylüyor ama işte bu açıklamaların yanlış olmasının nedenleri:

  1. Bunlar bilimsel kanıtlara dayanmaz ve depremler bilimsel bir sürecin parçasıdır. Örneğin depremlerin bulutlarla, vücut ağrılarıyla ya da sümüklü böceklerle hiçbir ilgisi yoktur.
  2. Bir tahmin için gerekli olan üç unsuru da tanımlamazlar.
  3. Tahminleri o kadar genel ki her zaman buna uyan bir deprem olacaktır; örneğin, (a) Önümüzdeki 30 gün içinde ABD’nin bir yerinde M4 depremi olacak. (b) Bugün ABD’nin batı kıyısında M2 depremi olacak.

Caltech de depremlerin yerinin ve zamanının önceden bilinemeyeceğini şöyle ifade etti:

“Depremin ne zaman, nerede meydana geleceğini ve ne kadar büyük olacağını tam olarak tahmin etmek şu anda mümkün değil. Ancak sismologlar olasılıkları ve tahminleri hesaplayarak depremlerin nerede meydana gelebileceğini tahmin edebilirler .”

Buffalo Üniversitesi’nde profesör ve deprem mühendisliği uzmanı Michel Bruneau da Associated Press‘e yaptığı açıklamada “Şu anda, belirli bir pencere aralığındaki depremi tahmin edebilecek hiçbir bilim, sihir veya sihirbazlık yok. […] Bilim insanları depremleri tahmin etmek için mümkün olan her yöntemi denediler. […] Kimse bunu çözemedi ve güvenilir bir tahmin yapamadı.” ifadelerini kullandı.

Pasifik Kuzeybatı Sismik Ağı (Pacific Northwest Seismic Network – PNSN) da şu hususları aktardıı:

“Yıkıcı potansiyelleri nedeniyle, büyük depremlerin yerini ve zamanını tahmin etmeye büyük ilgi vardır. Depremlerin muhtemel olduğu yerler hakkında çok şey bilinmesine rağmen, herhangi bir belirli yerde bir olayın meydana geleceği günleri veya ayları tahmin etmenin güvenilir bir yolu şu anda mevcut değil.

Deprem tahmini, medyumlar ve sahte bilim adamları için popüler bir eğlencedir ve geçmiş başarılara dair abartılı iddialar yaygındır. “Başarı” olarak iddia edilen tahminler, iyi anlaşılmış uzun vadeli jeolojik deprem tehlikelerinin yeniden ifade edilmesine dayanabilir veya o kadar geniş ve belirsiz olabilir ki, bunlar arka plandaki tipik sismik faaliyetlerle karşılanabilir. Ne gelgit kuvvetleri ne de olağandışı hayvan davranışları depremleri tahmin etmede faydalı olmuştur. Bilim dışı bir tahmin yapılırsa, bilim adamları tahmin edilen depremin olmayacağını söyleyemezler, çünkü tahmin edilen tarihte bir olayın tesadüfen meydana gelmesi muhtemeldir, ancak tahmin edilen tarihin herhangi bir güne göre daha muhtemel olduğunu düşünmek için hiçbir neden yoktur. Bilimsel deprem tahminleri, tahmin edilen olayın nerede, ne zaman, ne kadar büyük, ne kadar muhtemel olduğunu ve tahminin neden yapıldığını belirtmelidir.
Zarar veren bir depremin tam olarak ne zaman meydana geleceğini tahmin etmek hiçbir zaman mümkün olmayabilir, çünkü yeterli gerilme oluştuğunda, bir fay doğası gereği dengesiz hale gelebilir ve herhangi bir küçük arka plan depremi kırılmaya devam edebilir veya etmeyebilir ve büyük bir depreme dönüşebilir. Arızaların gerilim durumunu doğru bir şekilde teşhis etmek eninde sonunda mümkün olsa da, büyük olayların kesin zamanlaması elimizden kaçmaya devam edebilir. Kuzeybatı Pasifik’te deprem tehlikeleri iyi bilinmektedir ve en savunmasız ve tehlikeli yapılarımızın belirlenmesi, iyileştirilmesi veya kaldırılmasıyla gelecekteki deprem hasarları büyük ölçüde azaltılabilir.”

 

Depremin tam yeri ve saati önceden tahmin edilemese de bilim insanları saha istasyonlarına yerleştirilen yer sensörlerinden toplanan veriler üzerinden sarsıntıların yoğunluğunu ölçerek erken uyarı sistemleri geliştirdi. Örneğin ABD’de USGS ShakeAlert adlı, deprem meydana gelmeden 20 saniye ila bir dakika önce telefonlara mesaj göndererek haber verilmesini sağlayan bir sistem kurdu. Google da uyarı sistemiyle depremlerden bir dakika öncesine kadar Android tabanlı telefonlar üzerinden kullanıcılara bildirim gönderebilecek teknolojiye sahip olduğunu belirtmektedir (Ancak, 6 Şubat 2023 depremlerinde bu sistemin çalışmadığı biliniyor). Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü de (depremi önceden bildirmese de meydana gelen bir deprem sonrasında ikincil afetlerin (doğal gaz kaynaklı patlamaların önlenmesi, elektrik üretim tesislerinin devre dışı bırakılması, ulaşım sistemlerinin güvenli bir şekilde durdurulması vb.) önlenmesine yönelik hizmet veren) deprem erken uyarı sinyali sistemi yürütmektedir.

 

Depremlerin kesin tarihleri, saatleri ve yerleri önceden tahmin edilemeyeceği hâlde sosyal medya platformlarında birçok ismin etkileşim ya da belirsizlik karşısında halkın korkularından istifade etmeyi amacıyla bilimsel temeli olmayan “deprem kehanetlerini” paylaştığı görülüyor.

 

Bu isimlerden son dönemde en dikkat çekeni Avustralyalı Frank Hoogerbeets oldu.

Frank Hoogerbeets, 3 Şubat 2023 günü attığı tweette Türkiye’nin Güney-Doğu bölgesinde 7,5 büyüklüğünde bir deprem beklediğini söyledikten 3 gün sonra 6 Şubat 2023 günü Kahramanmaraş merkezli 7’nin üzerine büyüklükte 2 deprem meydana gelmişti.

 

 

 

Kahramanmaraş’ta meydana gelen iki büyük depremi günler öncesinden şans eseri tahmin etmesiyle Frank Hoogerbeets ‘Deprem Kahini’ olarak anılmaya başlandı.

Ay, Güneş ve diğer gezegenlerin dünyada meydana gelen depremleri tetiklediğini öne süren Hoogerbeets sosyal medya hesapları ve Youtube kanalı üzerinden deprem beklediği yerleri sık sık paylaşıyor. Ancak bu tahminlerin büyük çoğunluğu tutmuyor (6 Şubat depremlerinin ardından artan popülaritesiyle uydurduğu deprem tahminleri de gerçekleşmemişti). Tutan deprem tahminleri de “Teksaslı Keskin Nişancı Yanılgısı” emaresidir.

 

Hava durumu ya da gezegenlerin hareketleri aracılığıyla depremlerin önceden tahmin edilebilmesi için güvenli bir metot bulunmamaktadır. Gezegenlerin konumlarındaki değişiklikler ya da atmosferik hareketler üzerinden yapılan nadir sayıda tahminin tuttuğu görülmüşse de, bunlar tamamen tesadüften ibarettir.

Hakemli araştırma bulguları, gezegen hareketleriyle deprem tahmini yöntemini destekleyen kanıt olmadığını aktarmaktadır (Pierre Romanet (2023). “Could planet/sun conjunctions be used to predict large (moment magnitude ≥ 7) earthquakes?“. Seismica, 2(1)) (Susan E. Hough (2018). “Do Large (Magnitude ≥8 ⁠) Global Earthquakes Occur on Preferred Days of the Calendar Year or Lunar Cycle?“. Seismological Research Letters 2018; 89 (2A): 577–581).

 

Mustafa Kılıç adlı şahıs da bulutlar üzerinden deprem tahminleri uydurmayı alışkanlık hâline getirmişti.

 

“Yurdun doğusunda öğleden itibaren marmara ve egede akşamdan itibaren #deprem riski var. Marmara belki mikro depremlerle yarını atlatır ama yarından sonra hissedilir deprem ihtimali artacak. Doğu anadoluda Bulutları spreyli görürseniz tedbirli olun! Yeşil tavan 4.5 sarı 5.5”

 


HAARP ile yapay bir şekilde deprem oluşturulabileceği ve bulutların şekillerini gözlemleyerek depremlerin önceden tahmin edilebileceği iddialarına değindiğimiz yazımızda gökyüzündeki bulutlar üzerinden deprem tahmini yapılamayacağına dair şu hususları vurgulamıştık:

“İnsanlar, çok eski zamanlardan bu yana depremleri ve diğer doğal afetleri farklı yollar izleyerek öngörmeye çalışmıştır. Bunlardan en yaygın olarak karşımıza çıkanı, günümüzde dahi pek çok kişinin inandığı bulut şekillerinden depremlerin tahmin edilebileceği inancıdır. İddianın, bilinen en eski kaynağı Hint astronom Varahamihira tarafından 6. yüzyılda kaleme alınan Brihat Samhita adlı eserdir. İddiaya göre depremler gerçekleşmeden belirli bir süre kadar önce, deprem gerçekleşecek olan bölgede, gökyüzünde “deprem bulutu” olarak isimlendirilen farklı bulut şekilleri meydana gelmektedir. Farklı çevrelerce önemsenip benimsenen bu görüş, bilimsel olarak kanıtlanamamıştır, hiçbir bilimsel dayanağı yoktur.

Çeşitli sitelerde deprem bulutu olduğu öne sürülerek paylaşılan farklı bulut fotoğraflarına baktığımız zaman, bunların istisnasız hepsinin doğada bilinen ve uygun şartlarda oluşan bulut türlerine ait olduğunu görmekteyiz.

Yukarıda bahsettiğimiz üzere, depremler yer kabuğunun derinlerinde yer alan levha hareketleri sonucu gerçekleşmektedir. Bulutların, atmosferdeki su buharının yoğunluk artışı ile sıvı duruma geçerek oluşturduğu çok küçük damlacıklardan meydana geldiğini biliyoruz. Yerin altında gerçekleşecek herhangi bir olayın, gökyüzünde bulunan su buharının yoğunluğunu etkileyerek bulut oluşturabilecek bir etki yaratması mümkün değildir. Aynı şekilde tam tersi, gökyüzündeki bulutların yer altında meydana gelen depremleri oluşturması ya da herhangi bir şekilde etkilemesi de mümkün gözükmemektedir. Kısacası, bulutları gözlemleyerek yapılabilecek tek tahmin hava durumu tahminleridir.

İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, deprem bulutları iddiasını yalanlayarak bu tarz kafa karıştırmaların, halkın depremlere hazırlanmasını engelleyebileceğini savunmuştu.

Amerika Birleşik Devletleri Jeoloji Araştırmaları Kurumu (USGS), depremlerin bulutlar, vücuttaki ağrı sızılar ya da salyangozlar ile alakası olmadığını internet sitesinde açıklayarak iddiaları yalanlamıştı.”

 

HAARP ile Depremlerin Yapay Olarak Oluşturulabileceği İddiası

 

Bir dönem Dyson Lin adlı şahsın halkın deprem korkusundan istifade ederek bilgi kirliliği yaratan Twitter paylaşımları gündemi bir dönem adeta ablukaya almıştı.

 

 

 

Teksaslı Keskin Nişancı Yanılgısı“nı ele aldığımız yazımızda deprem kehaneti odaklı “atıp tutmalar”a değinmiş ve Türkiye gibi bir “deprem ülkesinde” geniş zaman aralığı için yapılan deprem tahminlerinin bir gün elbette tutacağını belirtmiştik (Yeterince geniş bölgede çok sayıda deprem tahmini yaparsanız, bir süre sonra bir tahmininizin tutması olasıdır; ancak, bu durum ne sizin yönteminizi geçerli, işlevsel ve bilimsel kılar ne de sizi kâhin yapar).

 

türkiye deprem tehlike haritası

 

Öte yandan, geniş aralıkta yığınla tarih zikredip yine de tutturamayanlar da mevcut.

 

Öner Döşer’in katıldığı TV yayınında gelecek yıl için onlarca felaket tahmininde bulunup tutturduğu birinin ön plana çıkarılıp diğerlerinin göz ardı edilmesi yerinde bir örnek. Döşer, 2022 yılına dair programda 28 Şubat, 2-5 Mart, 17-19 Mart, 17-21 Nisan, 25-27 Nisan, 30 Nisan, 10 Eylül, 8 Aralık tarihleri için sel, 2 Mart, 5 Nisan, 30 Nisan, 16 Mayıs, 27 Mayıs, 12 Ağustos, 27 Ağustos, 25 Ekim ve 8 Kasım tarihleri için de deprem öngörüsü paylaşmıştı. Hiçbiri tutmadı (Tespit: Serdar Başeğmez).

 

Yuvarlak konuşup, müphem söylemlerde bulunup, geniş bir örneklem seçip haklı çıkma olasılığını artırmaya çalışsa da atıp tutturamayanlara rastlanabiliyor.

 

Örneğin Astrolog Nilay Dinç… 1 hafta içinde Marmara Bölgesi’nde 4,5 ya da 5,5 büyüklüğünde deprem olasılığı uydurup tutturamamış…

 

astrolog-nilay-dinc-deprem

 

2023-mart-deprem-haritasi

 

Nilay Dinç’in 11 ve 22 Temmuz 2023 tarihleri için büyük deprem, kitlesel ölüm, darbe, büyük bir liderin ölümü gibi “tarihe damga vuracak olay” tahmini de çöpe gitmişti.

 

 

Ayrıca, sosyal medyada bahsi geçen tarihler odaklı uydurmalarla da karşılaşmıştık.

 

El Serhendi Efendi’nin 1500’lü yıllarda yazdığı kitabında 27 Mart 2022 tarihinde İstanbul’da deprem olacağını yazdığı yönündeki yanlış algıdan hareketle astrologlar da bu tarihe dair öngörü uydurmalarına girişmişti.

 

27-mart-istanbul-depremi-uydurma

 

27-mart-istanbul-depremi-astrolog

 

Ya da 27 Mart yerine daha geniş bir aralıkta bir depremin, patlamanın, sarsıcı olayın meydana geleceğini ileri sürüp “depremin nerede olacağını bilmediğini, konum verme imkânının olmadığını” belirten “uydurmakta mahir” isimlere rastlamıştık.

 

deprem-astrolog-uydurma

 

Geçmişte gaipten deprem haberi verdiği sanılan birçok asılsız söylemle / iddiayla da karşılaşmıştık.

 

Örneğin, El Serhendi Efendi’nin 1500’lü yıllarda yazdığı kitabında 27 Mart 2022 tarihinde İstanbul’da deprem olacağını yazdığı sanılmıştı. El Serhendi Efendi’nin İstanbul’un nüfusunun 2022 yılında 17 milyonu geçeceğini, 27.03.2022 tarihinde yaşanacak depremden sonra 2.6 milyon insanın hayatını kaybedeceğini, yaklaşık 4 yıl sonra asıl sayının 3.2 milyon olduğunun bulunacağını 1500’lü yıllarda yazdığı iddia edilmişti. Halbuki, 1500’lü yıllarda yazıldığı sanılan bu ifadeler 2014 yılında bir dergide yayımlanan metinden alıntıydı. El Serhendi Efendi karakteri Turgut Yüksel’in kurguladığı muhayyel bir karakterdi. 1500’lü yıllardan 2000’li yıllara yönelik kehanetler de yine Turgut Yüksel’in klavyesinden süzülen kurgu ifadelerdi.

 

El Serhendi’nin (İmam Rabbani’nin) 1500’lerde Yazdığı Sanılan 2022 İstanbul Kehanetleri

 

Emrah Tunç’un Balkon adlı kitabında 6 Ocak 2022 günü saat 04:16’da meydana gelen bir deprem kurgulanmıştı. Kurgu depremin tarih, saat ve şiddeti Kahramanmaraş merkezli depremin yapay olduğuna dair komplo teorilerine sarılanların yeni hedefi olmuştu. Halbuki Adı geçen kitapta bahsi geçen muhayyel depremin günü ve saatiyle Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 günü meydana gelen ilk deprem arasında 1 YIL 1 AY 1 DAKİKA fark vardı. Emrah Tunç da kitabında yer verdiği muhayyel deprem ile 6 Şubat Kahramanmaraş depreminin şiddet ve zaman açısından yakınsamasının “tevafuk” ya da “tesadüf” olarak değerlendirilebileceğini belirtti.

 

Emrah Tunç’un Balkon Adlı Kitabında Kahramanmaraş Merkezli Depremlerin Tarih ve Saatini Bildiği İddiası

 

Balıkesir’e yaşayan bir vatandaşın Edremit Belediye Başkanlığına yazdığı yazıda DÜN (22 Temmuz 2023 günü) sabah saat 10:11’de 7,2 şiddetinde deprem olacağını iddia ettiği dün sosyal medya platformlarında paylaşılmıştı.

 

 

6 Şubat 2023 günü Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerin akabinde de kısa süre içerisinde bir depremin meydana geleceğinin resmî kurumlarca duyurulduğu ileri sürülmüştü. Ankara, Samsun ya da başka bir ilde 1 saat içerisinde deprem olacağına dair resmî kurumlarca duyuru yapıldığı asparagası dolaşıma sokulmuştu.

 

 

“Arama kurtarmada falan” çalışan birinin “bu gece 45 Kilometrelik bir fay hattının kırılması söz konusu dikkatli olun” uyarısında bulunduğu iddiasıyla bir ses kaydı mesajlaşma uygulamalarında ve sosyal medya platformlarında paylaşılmıştı.

 

 

İletişim uygulamalarında yayılarak viral olan anonim ses kayıtlarındaki terör, deprem, seçim, ekonomi gibi konulardaki iddiaların gerçeği yansıtmadığına yıllardır şahit oluyoruz.

Sosyal medyada ve iletişim uygulamalarında paylaşılan sansasyonel söylemler içeren ses kayıtlarına (kaynağından doğrulamadan) itibar etmeyiniz.

Kaynağı meçhul ses kayıtları size iletildiğinde;

  • Doğruluğunu sorgulayın (Bu gibi bir konuda dahi insanları trollemekten haz alanların varlığını göz önünde bulundurun)
  • Bilinmeyeni bilme ve ilk yayan olma reflekslerinizi dizginleyin (Asılsız kaydı paylaşıyor olabilirsiniz)

Ve hatırlatmak gerekir ki:

“… ve bu mesajı yayabildiğiniz kadar yayın” içerikli bir iletinin kimseye çözüm, huzur ve mutluluk getirdiğine şahit olunmadı daha…

 

 

Yorumunuzu yazınız...