Cemal Süreya Soyadındaki 2. Y Harfini Sezai Karakoç’la Muazzez Akkaya İçin Girdiği İddia Nedeniyle Attığı İddiası Doğru Değil
Cemal Süreya’nın soyadındaki ikinci “y” harfini Sezai Karakoç’la Muazzez Akkaya üzerine girdiği iddiayı kaybetmesi nedeniyle attığı, Cemal Süreyya yerine Cemal Süreya şeklinde ad soyadını kullanmaya başladığı iddiası doğru değil. Soyadından ikinci “y” harfini atmasının sebebi Cemal Süreya’nın anlatımına göre, arkadaşıyla bir telefon numarası üzerine girdiği iddiayı kaybetmesidir.
İkinci Yeni şiirinin öncü şairlerinden nüfus cüzdanındaki adıyla Cemalettin Seber, bilinen adıyla Cemal Süreya’nın kullandığı soyadındaki ikinci y’nin atılmasını “Sezai Karakoç’la girdiği iddia”ya bağlayan hikâye şu şekilde:
Cemal Süreya ve Sezai Karakoç üniversitede sınıf arkadaşılar… Sınıflarında Muazzez Akkaya isminde bir kız var… İki arkadaş da Muazzez Akkaya’ya aşıklar… Sınıfta gün boyu, Muazzez’e duydukları sevgiyi anlatan şiirlerini birbirlerine okuyorlar…
***
Zamanla iki genç şairin; sınıf arkadaşları Muazzez’e duydukları aşk kızışıyor ve iki genç “kim Muazzez’le çıkacak?..” diye bir iddiaya tutuşuyorlar… İddiaya göre, kaybeden taraf büyük bir bedel ödemeye razı oluyor… Bu bedel, ikisine de bedensel ve fiziksel bir zararı dokunmayacak, ancak ömür boyu üzerlerinde kalacak bir bedel olacak…
***
İddiayı Cemal Süreyya kazanır ve kızla çıkarsa; Sezai Karakoç’un ismi Sezai Karkoç olarak değişecek… Kızla Sezai Karakoç çıkacak olursa, Cemal Süreyya’nın ismi, Cemal Süreya olarak değişecek… İddiayı Sezai Karakoç kazanıyor… Cemal Süreyya’nın soyadındaki y’lerden biri atılıyor…
***
“Muazzez Hanım, Karakoç’un bir iddia nedeniyle kendisi ile çıktığını öğrenir ve başka sorunlarının da etkisiyle okulu bırakır, memleketine; Yani Sakarya’nın Geyve ilçesine geri döner. Bu durum Karakoç’u o kadar üzer ki Muazzez Hanım’a ithaf ettiği ve en bilinen akrostiş şiirlerden olan “Mona Rosa“yı yazar.”
Cemal Süreya’nın soyadındaki ikinci “y” harfini Sezai Karakoç’la Muazzez Akkaya üzerine girdiği iddiayı kaybetmesi nedeniyle attığı, Cemal Süreyya yerine Cemal Süreya şeklinde ad soyadını kullanmaya başladığı iddiasını aktaran bazı paylaşımlar şöyle:
Aktarılan hikâye külliyen yanlış.
Cemal Süreya’nın ve Muazzez Hanım’ın sözleri, bu iddianın gerçeği yansıtmadığını ortaya koymaktadır.
Sezai Karakoç ile Muazzez Akkaya İddia Edildiği Gibi Çıkmadılar
Sezai Karakoç’un “Muazzez Akkaya aşkı”na ilişkin hikayeler mevcuttur. Mona Roza şiirindeki -sonradan bozulan- akrostiş de bunun bir eseridir denir. Hikaye odur ki, Sezai Karakoç Muazzez Akkaya’ya olan platonik aşkını hiç açıklayamamış ve içine gömmüştür.
Hikayeden öteye geçecek olursak, aktarılan “Muazzez Akkaya ile çıkma iddiası” hikayesinin gerçek olamayacağının basit bir nedeni var: Muazzez Akkaya’nın ta kendisi.
Yıllar sonra Ahmet Hakan, Muazzez Kaya’nın kızı ile irtibata geçmişti. Kızı, annesinin Sezai Karakoç’un aşkından haberdar olmadığını söylemişti:
“Annem Mülkiye’de okumuş. Öğrenciliğinde çok güzel bir kadınmış. Grace Kelly tipinde. Pingpong şampiyonu olmuş okulda. Bugün anneme Sezai Karakoç’un aşkını ve şiirini sordum. Annemin bu aşktan ve şiirden haberi olmamış. Ama şunu anımsıyor: Paltosunun cebinde şairi meçhul aşk şiirleri bulurmuş! Babamla evlenirken babama bu şiirlerden söz etmiş, babam da şiir yazmaya kalkışmış annem için ama tabii ki çocukça şiirler olmuş bunlar. Annem Hazine avukatlığından emekli oldu. Maliye Bakanlığı’nda çalışırken babamla tanışıp aşk evliliği yapmışlar. 48 sene harika bir evlilikleri oldu. Maalesef geçen hafta babamı kaybettik.”
Muazzez Akkaya ise Sezai Karakoç’un ilgisini fark ettiğini belirtip, “çıkma” gibi bir durumun olmadığını gözler önüne sermişti:
“Adına yazılan bu muhteşem şiirler ilgili ilk kez konuşan Muazzez Akkaya hayal kırıklığı yarattı. Akkaya “Okul yıllarında bana olan ilgisini fark etmiştim; bu şiiri yazdığını da biliyordum, ama ben aynı yakınlığı duymamıştım. Belki bir yerde karşılaşırsak bir merhaba derim. Allah hepimize uzun ömür versin.” şeklinde konuştu.”
İLAVE: Mona Roza şiirinin muhatabı 94 yaşındaki Muazzez Akkaya, Sezai Karakoç’un vefatının ardından yaptığı açıklamada Cemal Süreya’nın Sezai Karakoç ile girdiği iddia neticesinde soyadından harf attığının kendisine “aktarıldığını” şu sözlerle ileri sürdü:
“Benimle gelip konuşmaya hiç çalışmadı. Bir iddiaya girmişler, onun sonucu soy isminden bir harfi attığı doğru. Hangimiz daha ileride olursak, diğeri bir şeyinden vazgeçecek diye iddiaya girmişler. Bu olay olduğunda Mülkiye’nin kafesinde arkadaşlarımızla oturuyorduk. Arkadaşlarım yanlarında Sezai Karakoç’la gelmişti. Aynı masadaydık. Sonra diğer arkadaşlar kalkıp gidince ve sadece Sezai Karakoç’la benim masada kaldığım anı görünce Cemal Süreya, soy isminden bir harfi sildirmiş. Bana böyle izah etmişlerdi.”
Tabii ki, Sezai Karakoç cephesinden üstadın bu konudaki ketum tutumu nedeniyle bir bilgi yok…
Cemal Süreya’nın Anlatımıyla Elma Şiirinin Hikâyesi ve Soyadından Harf Atma İşinin Aslı
Cemalettin adını Cemal şeklinde kısaltan, Süreyya soyadını kullanmaya başlayan, Seber soyadını zamanla bırakan Cemal Süreya’nın ilk şiirlerinde adının Cemal Süreyya şeklinde geçtiği bilinmektedir. İkinci Yeni akımının bir diğer önemli temsilcisi olan Ülkü Tamer, arkadaşı Cemal Süreya’nın soyadındaki 2. Y harfini bir iddia sonucu kaybettiğini aktarmıştı.
Cemal Süreya’nın soy ismindeki 2. Y’yi atma hikâyesi ise Sezai Karakoç ile Muazzez Akkaya üzerine girdiği iddia ile ilgili değildir.
Elma şiirinin ve soyadından harf atması hikayesinin aslı ise Cemal Süreya’nın ifadeleriyle şöyledir:
“O zaman çok güvenirdim belleğime. Telefon numaralarını falan kaydetmezdim. Belki de kaydetmediğim için kalırdı. Ona dedim ki, eğer bu böyleyse, ismimden bir harf atarım dedim. Kaybedince, ismimde harf aradım, iki tane olandan birini atmak daha uygun geldi.”
Soyadından ikinci “y” harfini atmasının sebebi Cemal Süreya’nın anlatımına göre, arkadaşıyla bir telefon numarası üzerine girdiği iddiayı kaybetmesidir. Söz konusu telefon numarası da (güvercin kanadından kısaltılarak elde edilmiş bir sözcük olan) Üvercinka olarak hitap ettiği kişinin telefon numarasıdır.
Cemal Süreya’nın Elma Şiirinin Son Mısrası
Cemal Süreya, 1956 yılında kaleme aldığı “Elma” şiirinde, soyismindeki “y” harflerinden birini attığını ilân etmiştir. Elma adlı şiirini “adımın bir harfini atıyorum” mısrasıyla tamamlar Cemal Süreya.
Elma şiiri şu şekildedir:
Şimdi sen çırılçıplak elma yiyorsun
Elma da elma ha allahlık
Bir yarısı kırmızı bir yarısı yine kırmızı
Kuşlar uçuyor üstünde
Gökyüzü var üstünde
Hatırlanacak olursa tam üç gün önce soyunmuştun
Bir duvarın üstünde
Bir yandan elma yiyorsun kırmızı
Bir yandan sevgilerini sebil ediyorsun sıcak
İstanbul’da bir duvarBen de çıplağım ama elma yemiyorum
Benim öyle elmalara karnım tok
Ben öyle elmaları çok gördüm ohooo
Kuşlar uçuyor üstümde bunlar senin elmanın kuşları
Gökyüzü var üstümde bu senin elmandaki gökyüzü
Hatırlanacak olursa seninle beraber soyunmuştum
Bir kilisenin üstünde
Bir yandan çan çalıyorum büyük yaşamaklara
Bir yandan yoldan insanlar geçiyor çoğul olarak
Duvarda bir kiliseİstanbul’da bir duvar duvarda bir kilise
Sen çırılçıplak elma yiyorsun
Denizin ortasına kadar elma yiyorsun
Yüreğimin ortasına kadar elma yiyorsun
Bir yanda esaslı kederler içinde gençliğimiz
Bir yanda Sirkeci’nin tren dolu kadınları
Adettir sadece ağızlarını öptürürler
Ayaküstü işlerini görmek yerineAdımın bir harfini atıyorum
Cemal Süreya’nın Soyadından Harf Atma Hikayesini Yanlış Aktaran Yazarlar
Reha Muhtar, Vatan Gazetesi‘nde yayınlanan 9 Ocak 2016 tarihli “Bir gün ölürsem öldüğüm gün değil; doğduğum günü hatırlayın…” başlıklı yazısında Cemal Süreya’yı ölüm yıldönümü nedeniyle konu edinirken, yine “araştırmaya – teyit etmeye” önem vermeyen bilindik tavrıyla “masal” anlatmayı seçmiş ve birtakım hatalar yapmıştı.
Reha Muhtar yazısında ayrıca basit matematik hataları da yapmıştı:
"1990 yılının 9 Ocak günü, tam yirmibeş yıl önce bugün ölüyor Cemal Süreya..."
2016-1990=26. Cemal Süreyya vefat edeli 26 yıl oldu.
"Birkaç Cemal Süreya sözünü nakletmek istiyorum ustanın yirmibeşinci ölüm yıldönümü nedeniyle..."
Yirmi altıncı!
1 Yorum
verdiğiniz bilgilerden dolayı teşekkür ederim