“Çin Bizi İşgal Ederken, Camide Allah’ın 99 Adını 33’lük Tesbihle Mi Yoksa 99’luk Tesbihlemi Çekelim Diye Tartışıyorduk” Sözü İsa Yusuf Alptekin’e Ait Değil
Doğu Türkistan’ın bağımsızlık mücadelesinin sembol ismi İsa Yusuf Alptekin’e ait olduğu sanılarak “Çin bizi işgal ederken, camide Allah’ın 99 adını 33’lük tesbihle mi yoksa 99’luk tesbihlemi çekelim diye tartışıyorduk” sözünün paylaşıldığı görülüyor.
“Çin bizi işgal ederken, camide Allah’ın 99 adını 33’lük tesbihle mi yoksa 99’luk tesbihlemi çekelim diye tartışıyorduk” sözü Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin (sabık) Genel Sekreteri Uygur siyasetçi İsa Yusuf Alptekin’e ait değil.
13 Ekim 1949 tarihinde Çin’in Doğu Türkistan’ı işgalinden sonra Hindistan’a iltica eden ve sonrasında Türkiye’ye gelip yerleşen, İstanbul’da Doğu Türkistan Göçmenler Cemiyeti’ni kuran İsa Yusuf Alptekin’in iddia edildiği gibi bir söz kullandığına dair bir delile rastlanamıyor (Bir vecizenin izini sürerken kullanılabilecek yöntemlere “Bir Vecize Ya da Şiirin Sahibini Tespit İçin İzlenebilecek Adımlar” başlıklı yazımızda değinmiştik).
Bahsi geçen sözün İsa Yusuf Alptekin’in ismi zikredilmeden bir “Uygur direniş önderi”ne atfedilerek dolaşıma girdiği görülüyor.
İsa Yusuf Alptekin’e yanlışlıkla atfedilen sözün Twitter’da ilk kez “Raquin” mahlaslı “raquin__” uzantılı 492050583 ID’li Twitter / X hesabı tarafından paylaşıldığı, bahsi geçen profilin sahihliği sorgulanan söz için kendisini kaynak olarak gösterdiği anlaşılıyor.
Sözü ilk kez paylaştığı tespit edilen profil ile sözün kaynağını sorgulayan sosyal medya kullanıcısı arasında geçen diyalogu söz konusu vecizenin “uydurulmuş” yapısını izhar ediyor (Kaan Yılancıoğlu’nun Atatürk’e izafe edilen öğrenmen-milletvekili maaşları kıyası hakkındaki söz için kendisini kaynak göstermesini anımsattı:
A: “Çin bizi işgal ederken, camide Allah’ın 99 adını 33’lük tesbihle mi yoksa 99’luk tesbihlemi çekelim diye tartışıyorduk Uygur Direniş Önderi”
B: “kimmiş bu direniş önderi, ya da var mı gerçekten”
A: “İsa Yusuf Alptekin tanır mısınız?”
B: “ben tanıyorum da bu sözünü hiç duymadım,kaynağı nedir? ayrıca mekanı cennet olsun”
A: “dalay lamanın başarılı olmasında batının arkasında olmasını kendisinin ise islam dünyasından hiç bir destek almadığını her fırsatta dile getirmiş olduğunu bilmeniz gerekir öyleyse”
B: “bana bilmediğim bir şey söyleyin.mesela alıntı yaptığınız söz nerede sarf edilmiş bakayım”
A: “kaynak benim beyefendi. şuanda da olan bu ilerde de böyle kaynak nedir derdinde olucak herkes sadece”
Doğu Türkistan Hükümeti Sabık Genel Sekreteri ve Doğu Türkistan Göçmenler
Derneği Başkanı unvanlarıyla İsa Yusuf Alptekin’in yaptığı konuşmalarda, bildirilerde, hazırladığı metinlerde Çin’in işgaline ilişkin yer verdiği ifadelerden bir seçki şöyle sunulabilir (İsa Yusuf Alptekin. Unutulan Vatan Doğu Türkistan. Seha Neşriyat. İstanbul. 2. Baskı. 1992) (İsa Yusuf Alptekin. Doğu Türkistan Dâvâsı. Otağ Yayınları. İkinci Baskı. Aralık 1975):
“Komünistler. bu ülkeleri işgal ettikten sonra. ‘camiler ya kapatıldı yahut da askeri kışla veya eğlence yerleri oldu. Birkaç cami açık bırakıldı. Bu camilere devam eden Müslümanlara ağır vergiler kondu. Yoksul halk bu ağır vergileri günlük yiyeceklerinden artırarak ödeyebiliyordu. Bu camilerin onarımına bakan imamların ve talebelerin iaşesini üzerine almıs olen evkaf’ı ımaları ve gelir kaynakları ise. tamamen müsadere edilerek. diğer gasp edilenlerle birleştirilip komünist devlete verildi. Daha da ileri giderek Kur’an öğrenmek tamamen yasaklanmıştır. Din gericilik sayılarakonu öğrenenler en ağır cezalara çarptırılmışlardır. Nitekim Kur’arı’ı ve din kitaplarını Arapçadır, Müslümanlar anlamıyor diyerek yaktılar Çinliler camilere ve mescitlere komünist liderlerinin, Mao TseTung’un fotoğrafını astılar. Son zamanlarda Çinlilerin dine karşı olan politikalarını hafifletmeleri onların din aleyhindeki tutumlarında değişiklik yaptıkları anlamına gelmez. Zira onların dine karşı koydukları ağır hükümler hala yürürlüktedir.”
Mekke’de Toplanan Dünya İslam Kongresi’ne Takdim Edilen Muhtıra – 18 Nisan 1958
“Doğu Türkistan’ın 1878’den beri altında inlediği Çin istilasından ve aynı zamanda sık sık vukua gelen Rus müdahalelerinden kurtulması ve tarihi şeref ve hürrivetine tekrar kavuşması için: 1931 senesinden beri hiç durmadan mücadele etmekteyiz. Bu mücadele ilk safhasında silahlı olarak başlamış ve 1933 senesinde müstakil Doğu Türkistan Cumhuriyeti kurulmuştur. Fakat, bize yenilmiş olan Çin, Sovyet Rusya’dan askeri yardım alınca, iki büyük düşman arasında kalan memleketimiz istiklalini kaybetmiştir. 1934’te düşman yurdumuzu işgal edince canını zor kurtarabilen bizler yurt dışına çıkmağa muvaffak olduk. İmkanımız nisbetinde Afganistan ve Hindistan’da yapablldiğimiz neşrıyat ve ayrıca İsa Alptekin’in Türkiye ve diğer İslam memleketlerinde yaptığı seyahatlar ile davamızı Hür dünyaya yaymağa çalıştık . Daha sonra Çin’e giderek orada bir siyasi mücadeleye giriştik. Diğer taraftan da, yurt içinde Çin hakimiyetine karşı kanlı mücadeleler biri birini takibetmekte idi.”
7 Mart 1960 tarihli “Türkiye Hariciye Bakanlığına Takdim Edilen Muhtıra”
“Kızıl Çin işgalinin yok etmek istediği hedeflerden birisi de, milli dil ve kültür olmuştur. Türk dilinde tedrisat yasaklanmış Türkçe’ye sistemli şekilde Çin’ce kelimeler sokulmağa çalışılmıştır. Milli Kültür ve bağımsızlık savaşında öncü olacaklarından şüphelenilen milliyetçi münevverlere karşı bir korkutma ve yıldırma politikası takip edilmiştir. Pan Türkist, Pan İslamist, gerici, halk düşmanı, inkılap aleyhtarı, Amerikan ve Rus casusu gibi ithamlarla 1.200.000 kişi tevkif edilmiş, 300.000 Doğu Türkistanlı halkın gözü önünde işkencelerle öldürülmüştür.”
Şubat 1970 – Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri U-thant’a Takdim Edilen Muhtıra
“Doğu Türkistan, Büyük Türkistan’ın bölünmez bir parçası, adı üstünde.Doğu kısmıdır. Tıpkı Doğu Anadolu, Batı Anadolu, Doğu Amerika, Batı Amerika gibi. 2500 senelik bir Türk yurdudur ve halkı bugün dahi emperyalist Çin’in getirip yerleştirdiği Çinliler hariç, tamamen Müslüman Türktür. Nüfusu 10 milyondan fazladır. Çin-Moğolistan-Sibirya-Batı Türkistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan ve Tibet arasında, Altay ve Tanrı dağlarının, Taklamakan çölünün kapladığı 1.828.412 kmZ büyüklüğünde bir ülkedir. Tarihte halkı hep hür yaşamış, siyasetinin değişmez bir düsturu ‘Batıya açılmak ve akmak’ olan Çin’i durduran tek kuvvet olduğı; için tarih boyuncıı defalarca Çin’in saldırısına uğramıştır. Sadece son 200 senede dört defa Çin ve bir defa Rus işgaline maruzkalmıştır. En son olarak 26 eylül 1949’da resmen istilasına karar verılerek, 13 ekim 1949’da fiilen Kızıl Çin tarafından istila edilmiştir. Halkının devamlı olarak ayaklanmasına rağmen (22 senede yüzden fazla) bu esaretten henüz kurtulamamıştır.”
İşgalin 22. yılı dolayısıyla neşredilen bildiri – 25 Eylül 1971
“Doğu Türkistan halkının bin yıldan beri bağlı bulunduğu İslam dini kanun dışı ilan edildi. Cami ve medreseler kapatıldı, yahut ahır, depo, klüp, sinema, tiyatro, otel haline getirildi. İbadet, dini tedrisat ve dini merasimler yasaklandı. Dini eserler evlerden toplandı. Dini kitap yazarları meydanlarda kendi eserlerini yakmağa zorlandı. Din alimlerine Allahu Taala’nın -haşa- mevcut olmadığı, Mao-Tse-Tunğ’un diri ilah olduğu yolunda propaganda yapmaları direktifi verildi. Halka domuz beslemeleri, ölüleri yakmaları gibi, İslami emir ve geleneklere tecavüz teşkil eden hususlarda baskı yapıldı.”
“Ancak Dcğu Türkistan’ın Müslüman kardeşlerinin ilgisizliği. hü·dünyanın alakasızlığı devam ederse, Doğu Türkistan halkı kısa zamanda yok olacaktır. Başlangıçta da işaret ettiğim gibi bu sonuç insanlık tarihinin en büyük yüz karası olacaktır. Bir yanda küfrün teşkilatlanmış 1 milyarlık sürüsü, öbür yanda 10 milyonluk yüreği yaralı, hamisiz Doğu Türkistan halkı… Bu tablo değişmedikçe Allahu Taala’nın ‘Bütün mü’minler ancak kardeştirler’ hitabına muhatap olan Müslümanlar dünyevi ve uhrevi mesuliyetten kurtulamayacaktır. Bu tablo değişmedikçe insanlık haysiyeti, hürriyet, hümanizma, medeniyetçilik sloganları üstünde yükselen hür dünyanın utancı son bulmayacaktır.
Kızıl Çin, dünyanın müşterek bir tehlikesidir. Bu tehlikeye karşı koymak için, Doğu Türkistan’a yardım eli uzetmak vecibesini fark etmiyecek bir dünya, gaflet içinde boğulmaya mahkum demektir. Allah, hem anayurdumuzun, hem dünyanın; insanlık ve maneviyat düşmanlarından kurtulması için, hürriyetsever insanlık camiasına yardım etsin.”
Doğu Türkistan’ın Kızıl Çin Tarafından İşgal Edilişinin 18’inci Yıldönümü Dolayısıyle Neşredilen Bildiri – 25 Eylül 1967
“Biz Türkistanlılar hala güvenimizi Allah’a sığınarak muhafaza etmekteyiz.”
İslam Dünyası Birliği Genel Sekreteri Muhammed Sürur Sabban’a Takdim Edilen Muhtıra – 15 Mart 1964
Hatalı atfa yazılarında yer veren isimlerden tespit edebildiklerimiz:
- Selcan Taşcı – “Maliyeti arttıran kekeme politikalar” – Yeniçağ – 28 Mart 2020
- Murat Karakan – “Öz Türkçe – Eski Türkçe Savaşı” – Cerkezkoybakis.com.tr – 2 Şubat 2023
- Şahin Zentinal – “Doğu Türkistan yanıyor” – İstanbul Gazetesi – 19 Aralık 2019
- Ali Şamil Hüseyinoğlu – “Doğu Türkistan ve İran Azerbaycanın’da Özgürlük Savaşının Başarısız Oluşunda SSCB’nin Rolü” – Türk Yurdu Dergisi – Temmuz 2018