Edirne’deki Selimiye Camii’ne 1948 Yılında “Tanrı Kraliçeyi Korusun” Mahyasının Asıldığı İddiası Doğru Değil
“Tanrı Kraliçeyi Korusun” mahyası 1948 yılında Edirne’deki Selimiye Camii’ne değil, (Kıbrıs’ın bir Britanya kolonisi olduğu dönemde) 1953 yılında Lefkoşa Selimiye Camii’ne asılmış.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarda olduğu 1948 yılında Edirne Selimiye Camii’ne “Tanrı Kraliçeyi Korusun” anlamına gelen İngilizce “God Save The Queen” mahyasının asıldığı algısının hâlâ varlığını koruduğu görülüyor.
Bu yönde hatalı aktarım içeren paylaşımlar / aktarımlar şöyle örneklenebilir:
“‘Tanrı Kraliçeyi Korusun’ Selimiye Camii – 1948”
“Yıl 1948 CHP’nin yönetimde olduğu, İngiliz etkisinin ve sempatizanlığının tavan yaptığı yıllarda Selimiye camisindeki Ramazan Mahyası… Ne mi yazıyor??? ‘Tanrı Kraliçeyi Korusun…'”
Tanrı Kraliçeyi Korusun mahyasının İstanbul’un işgali sırasında 1922 yılında Ramazan ayında bir camiye İngilizler tarafından asıldığı da ileri sürülmüştü.
Selimiye Camii’ne “God Save The Queen” mahyasının asıldığı doğru. Ancak, söz konusu mahyanın minarelerine asıldığı Selimiye Camii, Edirne’deki değil, Lefkoşa’daki.
Söz konusu mahyanın asıldığı yıl 1948 olamaz. Çünkü, 1948 yılında adına mahya asılabilecek bir İngiltere Kraliçesi mevcut değildi (“1922 ve 1948’de Tanrı’nın koruyacağı bir Britanya kraliçesi yoktu”). 8 Eylül 2022 günü vefat eden Kraliçe II. Elizabeth, Kral VI. George’un vefatının ardından 6 Şubat 1952 tarihinde tahta çıkmıştı. 1948 yılında bir mahya asılacak olsaydı “Tanrı Kralı Korusun” (“God Save The King”) şeklinde olurdu.
Ayasofya Camii olarak da bilinen Lefkoşa’daki 2 minareli Selimiye Camii’nin minareleri arasına “Tanrı Kraliçeyi Korusun” mahyası Kıbrıs’ın 1960 yılındaki bağımsızlığından önce 1953 yılında asılmıştı (Hüseyin Mümtaz (1994). Kıbrıs, Yeniden. Sf: 133) (İngiltere Kraliçesi İkinci Elizabeth’in 1952’de tahta çıkması şerefine asıldığı iddia edilmektedir).
Lefkoşa Selimiye Camii’ne asılan “Tanrı Kraliçeyi Korusun” mahyası ile CHP’nin de bir ilgisi bulunmuyor. Çünkü, 1953 yılında Kıbrıs bir Britanya kolonisi idi.
Kıbrıs, 1570-1571 yıllarındaki fethiyle Osmanlı idaresine girdi. Osmanlı İmparatorluğu, 1877/78 Savaşı (93 Harbi) sürecinde ve sonrasında Rus İmparatorluğu’na karşı destek vermesi karşılığında Birleşik Krallık’a Kıbrıs adasının geçici olarak verilmesini 4 Haziran 1878 tarihinde imzalanan Kıbrıs Antlaşması (Konvansiyonu / Sözleşmesi) ile kabul etti. Böylelikle adanın mülkiyeti Osmanlı’da kalsa da yönetimi Birleşik Krallık’a geçti. I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte İngiltere Kıbrıs’ı ilhak etti. 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması ile Kıbrıs’ın Birleşik Krallık tarafından ilhakı tanındı. Bu tarihinde ardından ada, 1960 yılındaki bağımsızlık ilânına değin Britanya Kıbrısı olarak anıldı. 16 Ağustos 1960 tarihinde Birleşik Krallık’tan bağımsızlığın kazanılmasıyla birlikte Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu.
Minareler üzerine gerilen ipler üzerinde renk renk kandillerle yazılar yazma adeti ilk defa Padişah 2. Selim zamanında 16. yüzyılda kullanılmaya başlanmış (Yılmaz Önge (1963). “Ramazan Gecelerine Türk Zevkinin Getirdiği Dahiyane Yenilik Mahya”. Selamet. Şubat 1963. 1. Cilt 11. Sayı. Sf: 10) (Tarık Mümtaz Göztepe (1956). “Ramazan Sohbetleri: Mahya Âlemleri ve Ramazan Sohbetleri”. Din Yolu. 26 Nisan 1956. 1. Cilt. 6. Sayı. Sf: 13). İlk mahyanın 1617 yılında Sultan Ahmed Camii’nde kurulduğu da ileri sürülmektedir (“İlk Mahya”. Ocak 1999. Umran. 53. Sayı. Sf: 73).
Bir Osmanlı geleneği olan ışık sanatı mahyalar geçmişte cami minarelerine sadece Ramazan iklimini güçlendirmek amacıyla asılmıştı. Ramazan ayını karşılama mesajlarının yanı sıra inançla ilgili unsurlara vurguda bulunan ve nasihatlere yer veren mahyalar ayrıca (ilgili dönemin ruhuna) uygun görülen mesajları halka vermek amacıyla da kullanılmıştı.
Kaynakların aktardığına göre Ramazanın 15. gecesi Topkapı Sarayı’nda yapılan Hırka-i Şerif Alayı’ndan ayrılırken geçeceği yollar meşalelerle aydınlatılan padişahların güzergâhındaki birkaç camiye “Padişahım çok yaşa” mahyası yazdırılırmış. Cumhuriyet döneminde, “Bize Cumhuriyet yakışır”, “Yaşasın Cumhuriyet”, “Müslüman Cumhuriyetperverdirler”, “Ey Türk genci, Gazi, Cumhuriyeti sana emanet etti”, “Ne Mutlu Türküm Diyene”, “Men sabare zafere” (sabreden zafere ulaşır), “Hubbu’l vatan mine’l-iman” – “Vatan Sevgisi İmandandır”, “Yaşasın istiklâliyyet”, “Ordumuza şükran borçluyuz”, “Hakimiyet milletindir”, “Yaşasın gazilerimiz”, En büyük kuvvet hürriyet” (27 Mayıs 1960 Darbesi sonrası), “Yaşasın misak-ı millî”, “Yaşasın Gazimiz”, (Atatürk’ün İstanbul’a gelişi için) “Safa geldin”, “Atatürk”, “Var Ol İnönü”, (Kâzım Karabekir için) “Türk Yılmaz”, “Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun” gibi mahyalar da kurulmuş (İsmail Kara. “Müslüman İstanbul’a Mahsus Bir Gelenek: Mahya”. Keşkül. Sayı 27. Sf: 22).
Önemli günlerde de mahyalara başvurulmuş. Örneğin, İstanbul’un kurtuluşu için 2009 yılında Eyüp Camii’ne “önce vatan”, Eminönü Yeni Camii’ne “milli birlik esastır”, Süleymaniye’ye “Ne mutlu Türküm diyene”, Sultanahmet’e “Ordumuza şükran borçluyuz”, Üsküdar’a “Kurtuluşun kutlu olsun” mahyaları asılmış (Ali Balcı (2009). “Mahyalara Dair Bir Söylem Analizi Detaylar”. Anlayış. Kasım 2009. 78. Sayı. Sf: 84.). Söz konusu mahyalara yönelik tepkilerin ardından Diyanet’ten sorumlu Devlet Bakanlığı tarafından Cami Yönetmeliği’nde değişikliğe gidilerek bütün camilere asılacak mahyalarda yer alacak metinlerin önce Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından incelenmesi, uygun görülen camilere sadece Ramazan ayında, dinî bayramlarda ve günlerde sadece dinî içerikli mahya asılması kararlaştırılmış (“Irkçı Mahyalara Son”. Genç Yaklaşım/ Genç Yorum. Şubat 2010. 66. Sayı. Sf: 4) (Bahsi geçen düzenleme için bkz: 22 Ocak 2010 günü 27470 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Camilerin Bakım Onarım ve Çevre Tanzimi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik“).
Ayrıca, “insan fâni vakıf ebedî”, “vakıf insana hizmettir”, “vakfet yaşa yaşat”, “camiler yurdun tapularıdır”, “insan göçer anıt kalır”, “para biriktir”, “yerli malı al”, “yerli malı kullan”, “vergini öde”, “vergi namustur”, “vatandaş hesabını bil”, “iktisada alışalım” gibi çağrılar da mahyalara yansımış.
Ya da “teyyare” (“uçak”) resmi de mahyalara işlenmiş…
Kral 8. Edward’ın İstanbul’a yaptığı ziyaret esnasında Sultanahmet Camii minareleri arasına “Welcome E.R.” yazılı mahya gerildiği aktarılmaktadır (Taha Akyol (2008). Ama Hangi Atatürk. Doğan Kitap. Sf: 525).
Ayrıca, ABD’de vefat eden Büyükelçi Münir Ertegün’ün cenazesini 5 Nisan 1946 tarihinde ülkemize getiren ABD Zırhlısı Missouri’nin İstanbul’da karşılanması için Dolmabahçe Camii’ne (Bezm-i Alem Valide Sultan Camii) asıldığı iddia olunan “Welcome” (“Hoşgeldiniz”) yazılı mahyanın asıldığı belirtilmektedir.
Ancak, Dolmabahçe Camii’ne asılan “welcome” yazılı mahyayı yansıttığı iddiasıyla Edirne Selimiye Camii’nden görsellerin paylaşıldığı görülüyor…
“Ata Türk” yazılı mahyadan görsellerle karşılaştırıldığında bahsi geçen camiinin Dolmabahçe Camii olmadığı anlaşılabiliyor.
Ali Tarık Parlakışık, resmî ideolojinin mahya ve hutbelerdeki yansımalarına değindiği “Cami Mahyalarında İttihatçi Gelenek ve Diyanet” başlıklı yazısında (Genç Öncüler. Ekim-Kasım 2010. 61. Sayı. 46. Sayfa) bu görsele yer vermişti.
Geçmiş dönemden cami mahyalarına ait olduğu iddiasıyla sosyal medyada paylaşılan her görseli doğrulamak mümkün değil. İlgili dönemden bir yayından kaynak atfı olmaksızın her cami mahyası görselini peşinen gerçek kabul etmemek gerektiği kanaatindeyiz.
Hatalı aktarımlardan bazı örnekler:
Sinan Başaran, “Dün, Bugün, Yarın…” adlı kitabında 1946 yılında Birleşik Krallık’ın başın bir kraliçe bulunmadığını gözden kaçırmış:
“5 Kasım 1946 tarihinde, cami mahyasına İngilizce yazdırdığı ‘Tanrı Kraliçeyi Korusun’ kelimesi ile karakterini özetlemiş olmuyor muydu?
* Mahya görselleri için Zinde Kültür‘e teşekkürlerimizle…