P24 Bağımsız Gazetecilik Platformu’nun UNESCO ortaklığıyla medyada dezenformasyon ve yanlış bilgiye karşı hayata geçirdiği “Hakikat zamanı!” çalışmalarının ikinci evresi kapsamında hazırlanan “Medyada yanlış bilgiyle mücadele: Saptamalar ve öneriler” (“Fighting misinformation in Turkish media: Findings and recommendations”) başlıklı rapor, 2022 yılı Mart ayında yayımlandı.

Söz konusu rapor için, tarafımıza iletilen talep üzerine bir mülakatla Malumatfurus.org olarak görüşlerimizi aktarmıştık.

Haber merkezi yöneticileri, doğrulama kuruluşu temsilciler ve medya uzmanlarıyla yapılan geniş yazılı mülakatlara dayanılarak hazırlanan rapor, haber mecralarının bilgi doğrulama süreçlerini güçlendirmelerini sağlayabilecek bazı önerilere de yer vermişti.

Hem doğrulama girişimleri hem de medya profesyonellerinin yanlış bilgi hakkında görüşlerini bir araya getiren raporun köşe yazarlarının rolü ve  haber merkezlerinin işleyişini eleştirmenin ötesine geçilerek atılabilecek somut adımlar bölümlerini işbu yazıda alıntılamak istedik…

 

***

 “Medyada yanlış bilgiyle mücadele: Saptamalar ve öneriler”

 

Yanlış bilginin yayılmasında köşe yazarlarının rolü

 

Türkiye’de medyada asıl vitrinde yer alan içeriklerin özel haberlerden ziyade köşe yazarlarının makaleleri, yani kanaatleri, olduğunu belirtmiştik. Türkiye’de köşe yazarı sayıca o kadar çok ve gündemde kapladıkları yer o kadar geniş ki, yalnızca köşe yazarlarının makalelerindeki bilgilerin doğruluğunu inceleyen bir inisiyatif bile var: Malumatfuruş. İsimlerini açıklamayan iki editörden oluşan bu küçük ekip günde ortalama 50 köşe yazısını gözden geçiriyor. Mülakatımıza verdikleri cevapta köşe yazılarının denetlenme ihtiyacını şu şekilde açıklıyorlar:

 

“Köşe yazıları, sosyal medyanın ve internetin yaygınlık kazanmadığı dönemlerde yanlış bilgi yayılımı için ana mecralardan biriydi. 2010 yılı sonrasında bu ana mecralık görevi sosyal medya platformlarına kaydı. Ancak, köşe yazıları hâlâ düşünsel açıdan önemli rol oynuyor. Bu nedenle Malumatfuruş’un odak noktası köşe yazıları olmak üzere sosyal medyayı da içerecek şekilde genişletildi. Köşe yazılarında yer alan hataların diğer mecralarda gözlemlenenlerden farklı bir özelliği yok. (…) Kendi iddialarını desteklemek adına köşe yazarları sıklıkla gerçekleri çarpıtabiliyor ya da asılsız iddiaları gündeme getirebiliyor. Dezenformasyondan köşe yazıları müstesna değil.”

 

Malumatfuruş editörleri, köşe yazarlarının kendilerini kaynak kullanmaktan azade hissedebildiklerini belirtirken, köşe yazılarının haberlerde sıklıkla kaynak olarak kullanılabildiğinin altını çiziyorlar. Bu durum da köşe yazılarını dijital ortamda yanlış bilgileri besleyip büyüten metinlere dönüştürüyor:

 

“İnsanlar köşe yazarlarına hak ettiklerinden daha fazla teveccühle bakıyor. Ayrıca, otoriteye atıf safsatası köşe yazarları için oldukça güçlü. Uzmanı olmadığı konuda kendi ya da gazetesinin duruşuna göre kalem savuran köşe yazarlarına aşinayız. Kaynak sunmadan kaleme alınan görüş yazısı niteliğindeki bu metinler, başkaları için kaynak oluşturuyor. İnsanlar köşe yazılarındaki aktarımları sorgulamadan gerçek gibi addedip kullanabiliyor. Köşe yazıları içeriği diğer mecralarda da kendisine yer bulabiliyor. Yanlış bilginin yayılımında köşe yazıları kaynak ya da mecra etkisi gösterebiliyor.

 

Medyada ideal bir bilgi doğrulama pratiği aslında, ilgili mecranın yazar kadrosu dışından gönderilen ya da o mecrada çalışan gazetecilerin yazdığı yazıların kontrolünü de kapsamalı. Malumatfuruş’un köşe yazarlarıyla yaptığı bir anket ise köşe yazarlarının çoğunun Türkiye’de basının durumundan yakındıklarını ve yaptıkları işi bir “meslek” olarak görmediklerini ortaya koyuyor. “Köşe yazarları arasında taşıdıkları sorumluluğa dair bir bilinç olduğunu düşünüyor musunuz? Ayrıca, köşe yazılarının bir ülkede doğru habere verilen kıymetin turnusol kâğıdı olduğunu söyleyebilir miyiz?” sorumuza Malumatfuruş editörlerinin cevabı şu şekilde:

 

“Ülkemiz basınında kalem oynatan köşe yazarlarının büyük çoğunluğunun sadece kendi düşünce dünyalarına hizmet edenler dışında kalan yanlış bilgi sorunuyla alakadar olduğunu, kendi mahallelerini tahakküm ettiği sürece, kendi pozisyonlarını desteklediği sürece, yanlış iddialara / haberlere gereken önemi vermediklerini düşünüyorum. Bilgi düzensizliği toplumun her kesiminde her meslek grubunda her alanında etkili. Köşe yazıları da ülkenin bir aynası denilebilir.”

 

Burada da okurlarla kanaat üzerinden kurulan ilişkinin bir kez daha doğru bilgiyi gölgede bıraktığını söyleyebiliriz. Yanlış bilginin yaygınlaşma sorununun kaynağı olmasalar da, siyasi kutuplaşmadan beslenmeleri ve okurlarıyla kurdukları kanaate dayalı ilişki hakikat arayışını ve tarafsızlığı zedeleyen faktörlerden biri olarak karşımıza çıkıyor

 

***

 

ÖNERİLER

Mülakatlarda verilen cevaplar, yanlış bilgiyle mücadele için, farklı kademelerde iyi uygulamaları hem üretim süreçlerinin geneline hem de bireysel olarak editörlerin çalışmalarına yerleştirmek gerektiğini ortaya koyuyor. Ancak haber mecralarındaki yoğun ve hızlı haber girişine dayalı yayıncılık kültürü değişmedikçe, yanlış bilgi riskini büyük ölçüde azaltmak pek mümkün görünmüyor. Yine de basit uygulamalarla hem daha bilinçli hem de daha sistemli bir çalışma pratiği geliştirilebilir.

Haber merkezleri:

  • Muhabirler ve editörler için kontrol listelerinin hazırlanması. Bu listelerde, ajans haberleri kullanılırken bile hata payını düşürmek adına gözden geçirilecek haber unsurlarına (haberde 5N1K, yer ve tarih bilgileri, isimler ve unvanlar, iddiaların kaynağı) yer verilmesi.
  • Editörlerin kaynağı belirsiz iddia veya açıklamaları yayına almamalarının teşvik edilmesi, bunun günlük haber toplantılarında vurgulanması.
  • Editörlerle muhabirler arasında, bunun yanı sıra editörlerin kendi aralarında tandem’ler (ikili çalışma kümeleri) oluşturulması. Birbirlerinin yayına aldıkları haberleri okumalarına yönelik bir pratik geliştirilmesi.
  • Bilgi ve düzelti editörü için haber merkezlerinde pilot uygulamalar yapılması: Bu görev bir kişiye verilebilir veya günlük/haftalık dönüşümlü olarak editörler tarafından üstlenilebilir.
  • Köşe yazılarının ve mecraya dışarıdan katkı veren yazarların metinlerinin de bilgi kontrolü sürecine dahil edilmesi.
  • Kriz ve yoğun gündem dönemleri dışında çalışma saatlerinin kısaltılması, gazetecilerin mola vermeden, tatil yapmadan, bitkin hâlde çalışmalarının önlenmesi.
  • Muhabir ve editörlerin, özellikle kamu sağlığı, ekoloji, bilim teknoloji, emek gibi alanlarda uzmanlaşmalarının teşvik edilmesi ve her hafta belirli bir süre ayırarak kendi uzmanlık alanlarında içerik üretmelerinin sağlanması.
  • Rutin habercilikte herkesin yakındığı “haberi başkalarından önce yayına alma” baskısını hafifletmek ve aynı içeriklerin her sitede aynen tekrarlanmasını önlemek için bazı haberleri farklı formatlarda paylaşmanın yollarının denenmesi. Haberlerin, yeni sosyal medya platformlarına taşınmasıyla, hızdan ziyade, “farklılık” üzerinden etkileşim arttırılabilir. Örneğin, Instagram postları, görsel malzeme ağırlıklı bir haber paylaşımı için kullanılabilir. Bazı niş gündemler TikTok videolarında ele alınabilir, vb. Bunun için de yeni bilgi teknolojileri kullanımı konusunda danışmanlık ve destek alınabilir.
  • Mecraların yayın ilkelerini belirlemeleri, sitelerinde yayınlamaları ve sadık kalmaları. Bu ilkeler üzerinden dış denetim için organize olmaları (Örneğin, Faruk Bildirici’nin ombudsmanlık önerisini işler hâle getirmek, üzerinde anlaşılmış kurallara bağlamak için farklı mecralardan yazı işleri müdürlerinin bir araya gelmesi.)

Bilgi doğrulama kuruluşları:

  • Sehven yanlış bilgi paylaşma ile kasten sahte haber yayınlama arasındaki temel nitelik farklılığı üzerinden önceliklendirme yapılması.
  • Kasten yanıltıcı bilgi paylaşan mecralarla, çalışma süreçlerindeki yetersizlik ve kusurlu pratikler nedeniyle hata yapan mecraların aynı kefeye konmaması.
  • Teyit’in Facebook’a yaptığı bildirimlerde de yanlış bilgi ile kasten yanıltıcı haber paylaşan mecralar arasında ayrım yapmasında bir artı değer olacaktır.
  • Hatanın kaynakta olduğu durumlarda editörlerle iletişim kanallarının açık tutulması. Tashih yapmalarını talep etmek, aynı anda iki çelişkili bilginin yayında olmasını önleyerek bilgi kirliliğini azaltabilir.
  • Sıcak gündemler ve kriz anları, doğrulama kuruluşları için de kaygan bir zemin. Doğrulama kuruluşlarının viralliğin oluşturduğu hız baskısına kapılmasının bilgi kirliliğini arttıran sonuçları olabilir. Az yayılan yanlış bilgiler olduğunda doğrudan haber merkezleri düzeyinde düzeltilmelerini sağlamak, bilgi yoğunluğunu ve kirliliğini azaltacaktır.

İşbirliği olanakları:

  • Teyit ve Doğruluk Payı ile haber mecraları arasında irtibat kişilerinin belirlenmesi.
  • Teyit ile bir haber mecrası arasında, Dubito isimli teknik program üzerinden pilot bir işbirliği oluşturulması. Ortak çalışmayla elde edilecek sonuçların üçüncü bir kişi ya da kurum tarafından değerlendirmeye tabi tutulması.
  • Haber mecraları ve doğrulama kuruluşlarının aralarında köprüler kurulması, bir araya gelerek karşılıklı beklentilerini dile getirecekleri ortamlar sağlanması. Ayrıca “kamu yararı” kavramından ne anlaşılması gerektiğinin ortak tanımının yapılması.
  • Yılda iki kez haber mecraları ve doğrulama kuruluşları arasında bir değerlendirme toplantısı düzenlenmesi. İdeal koşullarda toplantıya özdenetim kurumlarının (basın konseyi) ve mesleki örgüt temsilcilerinin de katılması.
  • Editoryel standartlarını en iyi uygulayan mecraların yukarıda bahsedilen aktörlerin oluşturacağı bir mekanizmayla her sene açıklanması, yanlış bilgiyle en çok mücadele eden haber mecralarının itibarının yükseltilmesi.

Medya alanında finansman ve deneyim aktarımı desteği veren kuruluşlar:

  • Yıllardır finansmanlarda öncelik mesleki eğitime verildi. Ancak yüzlerce muhabir, editör ve gazetecilik öğrencinin eğitim almasına rağmen günlük pratikler büyük ölçüde değişmedi. Bu aşamada, temel eğitim yerine, editöryel standartların uygulanmasını şart koşan, bu standartların denetimini, teşvikini, ödüllendirilmesini içeren programlara destek verilmesi daha etkili olacaktır.
  • Haber mecralarında birer haber kontrolü/standartlar editörünün istihdam edilmesi dışarıdan destekle sağlanabilir.
  • Faal haber mecralarının kendi bünyelerinde oluşturacağı projeler de dahil olmak üzere yavaş gazeteciliği teşvik eden destek programları sunulabilir.
  • Haber merkezlerine, tekdüze tıklanacak içerikler girmek yerine yeni platformları ve formatları kullanarak – podcast, TikTok videosu, Instagram görselleri, enfografik – içeriklerini farklılaştırması için eğitim ve danışmanlık olanakları sağlanabilir. Gerekli teknik altyapı için destek verilebilir.
  • Türkiye’deki haber mecralarının nasıl yeni gelir modelleri oluşturabilecekleri konusunda saha araştırmaları yapılması, gerekirse yurt dışındaki deneyimlerin aktarılması.

 

***

 

Yorumunuzu yazınız...