Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid’in Annesi Tirimüjgan Sultan’a Ait Olduğu İddiasıyla Paylaşılan Fotoğraf, II. Abdülhamid’in Torunu Fatma Aliye Hanımsultan’a Ait

 

Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid’in annesi Tîr-î-Müjgan Kadınefendi’nin Ermeni olduğunu ileri süren sosyal medya paylaşımlarında aşağıdaki fotoğrafın kullanıldığı görülüyor.

 

fatma-aliye-hanimsultan

 

Bahsi geçen fotoğrafı II. Abdülhamid’in annesi Tîr-î-Müjgan Kadınefendi’ye ait olduğu iddiasıyla aktaran paylaşımlar şöyle örneklenebilir:

Arlet Natali Avazyan (@NataliAVAZYAN): “2. Abdulhamitin annesi Virjin Tirimüjgan Sultan 1819-1852 Tarihi kayıtlarda Ermeni olarak geçiyor. Bilginize Osmanlı torunları.”

 

Dr. Esmeralda (@Esmeral42507697): “Ohaaa Abdülhamit hanın annesi Ermeniymiş. Adaı. Virjin Tirimüjgan Sultan’mış ( 1819- 1852)”

 

Cemil Kılıç (@m_cemilkilic): “Osmanlı torunlarının dikkatine… 2. Abdulhamit’in annesi Ermeni yurttaşlarımızdan Virjin Tirimüjgan Sultan, 1819-1852. Üstelik başı da açık…. Nerede şeriat yahu!”

 

ikinci-abdulhamidin-annesi-ermeni-iddiasi

 

Fotoğraftaki kadın Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid’in annesi Tîr-î-Müjgan Kadınefendi değil, (kızı Zekiye Sultan’dan olma) torunu Fatma Aliye Hanımsultan’dır.

Fatma Aliye Hanımsultan (1893-1972), Padişah II. Abdülhamid’in kerimesi Zekiye Sultan (1872-1950) ile Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa’nın mahdumu Ali Nureddin Paşa’nın kızıdır.

Annesi tarafından 2. Abdülhamid’in torunu olan Fatma Aliye Hanımsultan 3 Mart 1924 tarihinde çıkarılan “Hilâfetin ilgâ ve Hanedan-ı Osmanî’nin Türkiye Cumhuriyeti memaliki haricine çıkarılmasına dair 431 numaralı kanun” ile sürgüne yollanandı. Annesi, II. Abdülhamid’in kızı Zekiye Sultan, Fransa’nın İspanya sınırına yakın Pau kasabasında bir otel odasında 13 Temmuz 1950 tarihinde vefat etti.

1952 yılında şehzadeler dışındaki Osmanlı hanedanı üyelerine izin çıkınca yurda döndükten sonra 1972 yılında vefat eden Fatma Aliye Hanımsultan, Yahya Efendi Dergahı haziresine defnedildi (Ancak mezarının yeri belli değildir).

 

ali-nureddin-pasa-fatma-aliye-hanim-sultan
Ali Nurettin Paşa ve kızı Fatma Aliye Hanım Sultan

 

Fotoğrafta Fatma Aliye Hanımsultan’ın Göğsündeki kurdelenin altında ortası siyah nişan, hanedan kadınlarına mahsus nişanlardan biri olan şefkat nişanıdır. Bu nişan kendisine 4 yaşındayken 1897’de verilmişti (İ.TAL, 108/1314 Ş-16) (Ali Akyıldız, Refia Sultan, s.65’ten akt. Cevriye Uru (2010). Sultan II. Abdülhamid’in kızı Zekiye Sultan’ın hayatı (1872-1950). Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü. Sf: 76).

 

fatma-aliye-hanimsultan

 

Fatma Âliye Hanımsultan’ın fotoğrafının hukukçu ve tarihçi Ahmed Cevdet Paşa ile Adviye Hanım’ın kızı, yazar ve çevirmen Fatma Aliye Topuz‘a ait sanıldığı da görülüyor.

Örneğin, Pelin Özgür’ün “Cesur Bir Osmanlı Kadını” başlıklı yazısında (K dergisi, Sayı: 43, sayfa: 26-29; 27.07.2007) bu hataya düşülmüş.

 

II. Abdülhamid’in annesinin Ermeni asıllı olduğu iddiasına değinecek olursak…

Tîr-î-Müjgan Kadınefendi’nin (16 Ağustos 1819-2 Kasım 1853) Erivan’da esir pazarından alındıktan sonra II. Abdülhamid’e sunulduğu iddia edilmektedir.

Ancak kaynaklar, Padişah Abdülhamid’in annesi Tîr-î-Müjgan Kadınefendi’nin Çerkes olduğunu aktarıyor.

Padişah Abdülmecid’in torunu, II. Abdülhamid’in kızı Ayşe Osmanoğlu anılarında, büyükbabasının kadınlarının neseplerinin ancak onları tanıyan aynı kabilelerden yaşlı cariyelerin anlattıkları hikayelerden öğrenilebildiğini, baş­kaca bir kayıt bulunmadığını, Abdülmecid’in kadınefendi ve ikballerinin hepsinin Çerkes olduğunu yazmak­tadır.

Ayşe Osmanoğlu “Babam Sultan Abdülhamid – Hâtıralarım” adlı kitabında (Selçuk Yayınları. 3. Baskı. 1986. Sf: 13-14) II. Abdülhamid’in annesi Tîrimüjgân Kadınefendi’nin annesinin Çerkes olduğunu şöyle aktardı:

 

BABAMIN ANNESİ

 

Babam, annesinden bahsettiği zaman: «Zavallı anneciğim pek genç yaşında gitti; hayâli daima gözümün önündedir; onu hiç unutamadım; beni çok severdi; hasta olduğu müddetçe karşısına oturtup yüzüme bakmakla iktifa ederdi; öpmeye kıyamazdı; Allah rahmet eylesin,» derdi.

 

Büyükannem Tîrimüjgân Kadınefendi, iki şehzade, bir sultan anası olmuştur. İlk evlâdı «Naime Sultan^ olup, 1843 Mart’ında iki buçuk yaşındayken çiçek hastalığından ölmüştür. İkinci evlâdı, babamdır. Üçüncüsü de Şehzade Mehmed Âbid Efendi olup 1848 Mayısımda aşağı yukarı bir aylık iken ölmüştür. Babam, kızkardeşimiz Naime Sultanla biraderimiz Mehmed Âbid Efendi’ye bu kardeşlerinin isimlerini vermiştir.

 

Tîrimûjgân Kadmefendi, sarayın eski kalfaları arasında inceliği, nezaketi ve güzelliğiyle meşhurdu. Kendisini bilenler, yeşil elâ gözlü, açık kumral ve gayet uzun saçlı, beyaz şeffaf tenli, nahif endamlı, ince belli, eli ayağı çok güzel bir kadın olduğunu söylerler. Şapsıh kabilesinden olduğunu sarayda memleketlisi olan eski Çerkeş kalfalar anlatırlardı. Babam da Şapsıh kızlarına: «Bizim validenin soyu» derdi.

 

Zavallı büyükanamız genç yaşında verem olarak eski Beylerbeyi Sarayı’nda hava tebdilindeyken ölmüştü. Nahif vücudu ile üç evlât sahibi olması ve arada da bazı kayıpların bulunması onu bu hastalığa mağlûp etmişti. O zamanki tedavi şartlarının bugünkü gibi olmadığı da malûmdur. Hava tebdili için Beylerbeyi Sarayı gibi deniz kıyısındaki bir yerin seçilmesi de buna delildir.

 

Babam, Naime hemşiremizin gözlerini ve benim ellerimi, annesinin gözlerine ve ellerine benzetirdi.

 

Büyükbabam Sultan Abdülmecid Han’ın diğer zevcelerini de, tıpkı büyükannemiz gibi, ancak hikâye olarak dinlemişizdir. Bunlardan gördüklerimiz: Babamın anneliği olan Perestû Kadınefendi ile amcamız Süleyman Efendi’nin annesi Serfiraz ve merhum halamız Naile Sultan’ın annesi Şâyeste Hanımefendi’lerdir. Bunlar çok yaşamışlardır.

 

Büyükbabamın bütün haremleri Çerkes’tir. Saraya Rum ve Ermeni cinsinden bir kadının girdiği ne görülmüş, ne de işitilmiştir. Böyle olduğu halde babamın şahsî düşmanları, annesinin Çandır adında bir Ermeni kadını olduğunu söylemişlerdir. Bu iddiayı ilk defa ortaya atan, «Abdülhamid’in Evâil-i Saltanatı» adlı eserin sahibi Ahmed Sâib’dir. Saray hayatını bilmeyen saf halkı bununla kandırarak babama karşı bir düşmanlık doğurmaya kalkmıştır. Sultan Abdülmecid’in bütün haremlerini, Padişah zevcesi oldukları için ihtimal asîl sayan Türk milleti, bir Ermeni* den doğmuş olan Sultan Hamid’i aşağı görür düşüncesiyle uydurulan bu yalan tutunmamışsa da dedikodu halinde söylenmekten de geri kalmamıştır. Fakat Osmanlı Sarayı’nın son devrini, usûl, âdet ve an’anesiyle bilenler bunun imkânsız olduğunu ve ancak hayâl mahsulü bulunduğunu çok iyi takdir ederler.”

 

19. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren Çerkes beylerinin kızlarını Osmanlı sarayına yolladıkları bilinmektedir.

 

Ali Kemal Meram’un birçok temelsiz iddiaya yer verdiği “Padişah Anaları” adlı kitabıyla bu iddianın daha yaygın hâl aldığı söylenebilir.

 

Birçok tarihçi Padişah Abdülmecid’in eşinin, Padişah II. Abdülhamid’in annesinin Çerkeslerin Şapsığ kabilesinden Almaş Hanım ve Bekhan Bey’in kızı olduğunu aktarmaktadır.

 

Bu yöndeki aktarımlar şöyle örneklenebilir:

 

Osmanlı tarihinin, ekonomik, siyasî ve sosyal bakımlardan en karışık döneminde 34. Osmanlı Padişahı olarak tahta çıkan II. Abdülhamid, 21 Eylül 1842’de doğdu. Babası

(Cezmi Eraslan – Doğruları ve Yanlışlarıyla Sultan II. Abdülhamid)

 

2-abdulhamidin-annesi-tirimujgan-hanim

 

Tîr-i Müjgân 3. Kadınefendi (16.7.1819 – Fer’iye Sarayı, 3.10.1852 = 33, 1, 18): Na’ime Sultân (1840), II. Abdülhamîd (1842), Meh. Â’bid Ef. (1848) annesi. Çerkez Şapşıh kabilesinden ‘yeşil gözlü, açık kumral, beyaz şeffaf tenli, nahîf yapılı’. Veremden öldü. med. Yeni Câmi, Murâd V T. izd. müd. 13, yş. 20, zevcinden 3, 8, 10 by., zevcinden 9, 8, 23 önce öldü. 4. kadın 1839 – 1849, 3. kadın 1849 – 1852. Ölümünde II. Abdülhamîd 10, 0, 11 yaşında idi.

Yılmaz Öztuna – Devletler ve Hânedanlar Türkiye (1074-1990)

 

2-abdulhamidin-annesi-tirimujgan-kadinefendi

 

“Tirimüjgân Kadın: Abdülmecid’in ikinci kadını ve II. Abdülhamid’in annesidir. Tirimüjgân Kadın Şapsih Çerkez kabilesinden idi. Çocukluğunda Kafkasya’dan getirilip saraya verilmiş. Bazı kimseler, Tirimüjgân Kadın’ın Esma Sultan’ın çalgıcılarından ve Ermeni olduğunu iddia etmişlerse de bunu İbnül Emin Mahmud Kemal ve torunu Ayşe Osmanoğlu şiddetle reddetmişlerdir.”

M. Çağatay Uluçay – Padişahların Kadınları ve Kızları

 

2-abdulhamidin-annesi-tirimujgan-kadin

 

“Abdülmecid’in Çerkez asıllı kadın efendisi Tir-i Müjgan’dan doğma oğludur. 21 Eylül 1842 tarihinde Çırağan Sarayında dünyaya geldi. 1853 yılında, 11 yaşındayken annesi veremden ölünce manevi annesi ve Padişahın çocuksuz kadın efendisi Pirustu’nun elinde büyüdü.”

Osmanlı 12 Hanedan

 

2-abdulhamidin-annesi-tirimujgan

 

Necdet Sakaoğlu “Bu Mülkün Kadın Sultanları: Vâlide Sultanlar, Hâtunlar, Hasekiler, Kadınefendiler, Sultanefendiler” adlı kitabının “Abdülmecid’in kadınefendileri ve ikballeri” başlıklı bölümündeki Tîr-î-Müjgan Kadınefendi hakkındaki kısım şu şekilde:

TİRİMÜJGAN KADlNEFENDi [d. Kafkasya, 19 Ağustos 1819(?) – ö. İstanbul, 3 Ekim 1852) Abdülmecid’in ikinci Kadınefendisi, II. Abdülhamid’in öz annesi. Ziya Şakir, adının “Gülnihal” olduğunu yazıyor. Bu belki cariyelik adıydı. “Kirpikleri ok gibi” anlamına gelen “Tirimüjgan”ı Abdülmecid vermiş olmalı. Doğum tarihini ay-gün olarak gösteren Alderson, Abdülmecid’in haremine giri­şini 10 Kasım 1841; ölümünü de Sicill-i Osmani’deki 17 Receb l269’u karşılayan 26 Nisan 1853 olarak kaydetmiş. Ölümünü daha erken, 17 Muharrem 1265 (14 Aralık 1848) gösteren listeler de vardır.

Ayşe Osmanoğlu hatıralarında, babaannesinin, Kafkasya Çer­kes kabilelerinden Şapsıhlara mensubiyetini, Haremin aynı ka­bileden yaşlı kalfalarından öğrendiğini; aleyhinde bulunanların, “Küçük Esma Sultan’ın sazendelerinden Çandır adında bir Erme­niydi,” diyerek zavallı büyükanalarına iftira ettiklerini belirttik­ten sonra, “Büyükbabam Abdülmecid’in bütün haremleri Çerkestir. Saraya Rum ve Ermeni cinsinden bir kadının girdiği ne görülmüş ne de işitilmiştir. Babamın şahsi düşmanları annesinin Çandır adında bir Ermeni olduğunu söylemişlerdir. Bu iddiayı ilk defa ortaya atan, Abdülhamid’in Evail-i Saltanatı adlı eserin sahibi Ahmed Saibdir. Ahmed Saib, Rus ordusunda subayken Türkiye’ye gelen ve Osman­lı ordusuna alınan bir Çerkestir. Sırf babamdan umduğu derecede ihbal görmediği için ona düşman olduğunu” yazar. Yine saray söy­lencelerine göre Şapsıhlar, güzel kızlarını saraya verirlermiş. Ab­dülhamid de Şapsıhlı cariyelere “validemin soyundan” diyerek iltifat edermiş.

Oysa Ahmed Saib, Kahire’de yazdığı Abdülhamid’in Evail-i Saltanatı’nda, kendisine atfedilenin tam aksini yazarak, özetle, “Abdülhamid’in annesi Çarndır adlı bir cariye idi. 1849’da veremden öldü. Yüz yılımızda Abdülhamid’in düşmanları, özellikle sarraflar bu cariyenin Ermeni asıllı olduğunu söylerler ve bununla padişahı aşağılamak isterlerse de doğru değildir. Bu hanımın da diğerleri gibi Çerkes olduğu kuşkusuzdur. Şu kadar ki bu cariye, Abdülmecid’in gözde-cariyelerinden değildi. Sarayın düşük hizmetlilerindendi. Bir rastlantı sonucu padişahla yakın ilişki kurmuş, bugünkü sultanı do­ğurmuştur,” demektedir. Bu sava, İkinci Abdülhamid’in Hatıra Def­teri adlı, yazarı belirsiz kitapta da değinilmektedir: “Abdülhamid’in doğumu hakkında sonradan birtakım rivayetler çıkmıştı. Bunlardan biri, Abdülmecid’in meşru oğlu olmadığı; babasının veya annesinin saray hizmetkarlarından bir Ermeni olduğuydu. Bu rivayet ve dedi­koduların kaynaklan, Abdülhamid’in öteki Osmanlı padişahlarına hiç benzemeyen fizyonomisi, diğer taraftan Abdülmecid ve Abdüla­ziz saraylarının bir türlü örtbas edilemeyen rezaletleriydi.”

Ziya Şakir’in, Sultan Harnit Şahsiyeti ve Hususiyetleri’ndeki, daha farklı anlatımsa şudur: “Bazı kadınlar, Abdülhamid’in annesi Gülnihal Kadın için: – O Kafkasyalı bir Ermeni kızı imiş. Çerkes esirciler küçük yaşta kaçırmışlar, Çerkesçe öğretmişler. Ondan son­ra saraya satmışlar. Hatta bir gün hamamda yıkanırken tam beli­nin ortasında, dövmeden bir haç işareti gördük derlermiş. Halbuki, Gülnihal ile Kafkasya’dan gelen kızlar: – Onun anasının Şapsıh, babasının Ibıh kabilesine mensup, dolayısıyla sütbesüt Çerkestir diye iddia ederlermiş.” Yazar, Abdülmecid dönemini anlatanların, o devirde sarayda bir tek Ermeni ayvaz da bulunmadığına tanıklık ettiklerini; dolayısıyla ll. Abdülhamid’in, ne ana ne de baba tarafı için söylenenlerin asla doğru olmadığını vurgulamaktadır.

Saray hareminde hizmet cariyesi iken güzelliğiyle dikka­ti çekip 16 yaşındaki Abdülmecid’in kadınları arasında yer alan Tirimüjgan, Ayşe Sultan’ın, babası Abdülhamid’den dinledikleri­ne göre, saray kalfaları arasında inceliği ve güzelliğiyle hayranlık uyandırmış, yeşil ela gözlü, açık kumral saçlı, beyaz şeffaf tenli, ince yapılı, ince belli, elleri ayakları harikulade, çok güzel bir ka­dınmış. Duygusal Abdülmecid’i kendisine aşkla bağlamış.

Tirimüjgan, Naime Sultan’ı (1840), Şehzade Abdülhamid’i (1842) ve Mehmed Abid’i (1848), eski Çırağan Sarayında doğur­muş. Naime Sultan 3 yaşında çiçekten, Abid Efendi daha ayını doldurmadan ölmüş. Tirimüjgan Kadınefendi de yakalandığı ve­remden kurtulamayarak eski Çırağan Sarayının fer’iyye dairesinde veya hekimlerin tavsiyesi üzerine hava değişimi için götürüldüğü eski Beylerbeyi Sarayında, 30 yaşlarında ölmüş; Yeni Cami Ha­vatin türbesine gömülmüş. Onca güzelliğine karşın Tirimüjgan, Abdülmecid’e mutluluk yerine üç ölüm acısı birden yaşatırken hayatta kalan tek çocuğu Abdülhamid’i de öksüz bırakmıştı.

 

Yorumunuzu yazınız...