Ünlü Kolombiyalı uyuşturucu baronu Pablo Emilio Escobar Gaviria (1 Aralık 1949 – 2 Aralık 1993) söz konusu olduğunda 2 fotoğraf hemen akla gelebilir:
- Escobar’ın 1976 yılında gülerken görüntülendiği sabıka fotoğrafı
- Escobar’ın oğlu Juan Pablo Escobar (Sebastián Marroquín Santos) ile Beyaz Saray önünde Pennsylvania Caddesi üzerinde görüntülendiği fotoğraf…
Bugünkü konumuz, Escobar’ın Beyaz Saray önündeki fotoğrafı…
“Kokain kralı” Escobar’ın oğluyla Beyaz Saray önünde görüntülendiği fotoğraf, ABD tarafından aranırken başkentlerinde burunlarının dibinde çektirdiği iddiasıyla yaygın şekilde paylaşılmaktadır.
Fotoğrafın Escobar Interpol tarafından kırmızı bültenle aranırken kaydedildiği iddiasıyla kullanıldığı paylaşımlar şöyle örneklenebilir:
“1981; Pablo Escobar Interpol tarafından aranırken, çocuğuyla birlikte Beyaz Saray’ın önünde fotoğraf çektiriyor.”
“Uyuşturucu baronu Pablo Escobar; Interpol tarafından tüm dünyada aranırken, oğluyla birlikte Beyaz Saray önünde fotoğraf çekilmişti.(1982)”
“Kırmızı bültenle aranırken Beyaz Saray önünde poz veren Pablo Escobar!”
2009 yapımı “Babamın Günahları” (“Sins of My Father” / “Pecados de mi Padre“) adlı belgeselde yer almasının akabinde daha bilinir hâle gelen bu ünlü fotoğraf Pablo Escobar’ın eşi Maria Victoria Henao (María Isabel Santos Caballero) tarafından 1981 yılında kaydedilmiş (Juan Pablo Escobar (2014). Pablo Escobar: My Father. Ebury Press).
Escobar sanılanın aksine 1981 yılında ABD’nin başkenti Washington D.C.’de Beyaz Saray önünde bu pozu verdiğinde ABD kolluğunun aktif arayış içinde olduğu bir hedef değildi.
Ronald Reagan’ın 1981 yılında Başkanlık görevini devralmasının ardından 1982 yılında ABD’nin Kolombiya’dan gelen uyuşturucuya yönelik açtığı savaşla birlikte Pablo Escobar odak noktası hâline gelmişti.
Bu durum, “Pablo Escobar Biography | The Rise & Fall of Pablo Escobar El Patron Medellin Cartel Documentary” adlı belgeselde de vurgulanmıştı (18:43’ten itibaren aşağıdaki bağlantı vasıtasıyla izlenebilir).
Escobar’ın bu dönemde Medéllin’deki Kent Konseyi’ndeki üyeliği ve Kongre’deki yedek görevi nedeniyle Kolombiya tarafından düzenlenen diplomatik pasaport vasıtasıyla ABD’ye gitmiş olabileceği, ABD’ye yaptığı bu seyahatte de diplomatik pasaportunu ya da kolayca elde edebileceği sahte bir pasaportu kullanmış olabileceği dile getirilmektedir.
1981 yılında ailesini Disney World’e götürdüğü seyahat dışında Pablo Escobar’ın bu yıllarda ABD’ye birçok ziyarette bulunduğu oğlu tarafından dile getirilmişti.
Söz konusu fotoğrafın çekildiği sırada Pablo Escobar, Kolombiya’da kendisini “meşru” bir politikacı gibi göstermeye çalışıyordu.
Uyuşturucu ticaretinden elde ettiği parayla hastane, stadyum ve konut inşaatı yapan, çeşitli spor kulüplerine ve kurumlara sponsorluk veren, yaptığı yardımlardan ötürü “Robin Hood” olarak anılmaya başlayan ve Kolombiyalıların desteğini kazanan Escobar 1982 yılında Kolombiya Liberal Partisi’nin adayı olarak girdiği seçimde Kolombiya Meclisi’ne seçilmişti. Ancak, işlediği suçların ifşasıyla Escobar bu pozisyondan istifa etmek zorunda kalmıştı. Uyuşturucu kaçakçılarının ABD’ye yollanması kararına karşı çıkarak Kolombiya Hükümeti’ne savaş ilan etmiş, bombalı ve silahlı eylemler düzenletmiş, silahlı örgütleri finanse etmiş, insan kaçırmış, suikastler düzenletmiş ve binlerce Kolombiyalının ölümüne sebep olmuştu.
ABD’nin iç istihbarat ve güvenlik gücü Federal Soruşturma Bürosu (Federal Bureau of Investigation / FBI) tarafından kamuoyuna açıklanan belgelerde Escobar’ın 1984 yılından sonra hedef alınmaya başlandığı görülüyor.
New York Times ve Washington Post gibi gazetelerin arşivleri incelendiğinde, Pablo Escobar’ın isminin 1983 yılında geçmeye başladığı yayınlarda 1984 yılında ünlü uyuşturucu baronu hakkında tutuklama kararının alındığı ve iddianamenin düzenlendiği bilgisinin yer aldığı görülebiliyor.
ABD’nin ünlü Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi (Drug Enforcement Administration – DEA) Ajanları Javier Peña ve Stephen Murphy, Pablo Escobar ve Medellín Karteline karşı çalışmaları için 1988 yılında görevlendirilmişti.
Uyuşturucu karteli lideri Pablo Escobar’ın oğlu Juan Pablo, anılan fotoğraf hakkında şu yorumda bulunmuştu:
– “Babanızla meşhur bir fotoğrafınız var, Beyaz Saray’ın önünde poz vermişsiniz. O fotoğrafın hikâyesini anlatır mısınız?”
“Evet çok meşhur. (Gülüyor.)… Babam sıradan biri olsa “O fotoğraf hiçbir şey anlatmıyor” derdim çünkü ABD’ye giden herkes orada poz verir. Ancak mevzu babam olunca şunu söyleyebilirim: O fotoğraf bence ABD’ye, Pablo Escobar’ı ne kadar güçlü bir adam yaptığını hatırlatıyor.”
Söz konusu röportajda Pablo Juan Escobar ayrıca, babasının CIA tarafından kullanıldığını şöyle ileri sürmüştü:
– “Escobar neden sizi dinlemedi, şiddete son vermedi?”
“Bunun yanıtı, ne kadar çok yolsuzlukla çevrelendiğimizde gizli. Yolsuzluk derken sadece toplumdan bahsetmiyorum; siyasetçiler, polis, hatta CIA ve DEA (ABD uyuşturucuyla mücadele birimi)…
2. kitabımda babamın nasıl CIA için çalıştığını anlattım. Tabii ki asla kabul etmediler. Bunları yazdım çünkü şunu anlatmak istedim: Babam işlediği suçlardan yüzde yüz sorumluydu. Ama onu destekleyen, arkasında duran başka kişiler vardı. Kimse onun günahlarını silemez ama babam dünyanın en güçlü ülkesinin (ABD’yi kastediyor) desteğiyle mafyanın tepesine geldi.”
– “Niye babanız?”
“Babam sadece çok zeki bir adam değildi, onlar için çok kullanışlıydı. 80’lerde bir skandal patlak verdi, hatırlarsınız. ABD’nin yasak olmasına rağmen İran’a silah sattığı ortaya çıktı. Amaç Latin Amerika’da özellikle de Nikaragua’da komünistlerle savaş için gelir elde etmekti. Skandal patlayınca İran’la işi sonlandırıp babamla çalışmaya başladılar. Babamın uyuşturucu trafiğinden komünistlerle mücadele için para akışı sağladılar.”
– “Bu anlattıklarınıza karşılık Narcos’ta şunu izliyoruz: CIA, DEA babanızla sürekli mücadele ediyor…”
“Ahh evet sormayın! Onlar dünyadaki en temiz, en ahlaklı insanlar. (Gülüyor.) Bunun doğru olmadığını çok iyi biliyorum. Babamın avukatı değilim, çok suç işlediğini biliyorum. Sadece Kolombiya toplumuna değil, Amerikan toplumuna da çok zarar verdi.
Bununla gurur duymuyorum ama şunu bilmeliyiz ki kimse yardım almadan bu kadar güçlü olamaz. Tam tarihi hatırlamıyorum. Ama sadece 3 hafta içerisinde 800 kilogram uyuşturucuyu ABD’ye göndermişti. Bu ABD’li yetkililerin desteği sayesinde olmuştu. Babam uyuşturucu kaçırmak için hiç öyle anlatıldığı gibi özel yöntemler kullanmak zorunda kalmadı.
Kilolarca uyuşturucuyu Medellin Uluslararası Havalimanı’ndan Miami Havalimanı’na gönderiyordu. Bunu 3 yıl boyunca yaptı ve çok para kazandı. Muhbirler de çok para kazandı. Herkes babamı konuşuyor, kimse ABD’nin içindeki kartellerden bahsetmiyor. Mesela Miami, Los Angeles, Washington kartellerinin liderleri kimdi? Hiç bu isimleri vermiyorlar. Hep Meksika, Kolombiya gibi ülkelerdeki kartellerden bahsetmemizi istiyorlar. Burada büyük bir gizem var.”
Pablo Escobar‘ın hayatını konu edinen belgesel, film ve dizilerden bazılarını listeleyerek yazımızı noktalayalım:
- Sins of My Father (2009)
- The Two Escobars (2010)
- Situation Critical: Hunting Pablo Escobar (2007)
- Pablo Escobar, Angel or Demon (2007)
- The True Story of Killing Pablo (2002)
- CNN Presents: Killing Pablo (2001)
- Pablo Escobar: King of Cocaine (1998)
- Escobar: Paradise Lost (2014)
- Narcos (2015)
- Clear and Present Danger (1994)
- Blow (2001) Medellín (2007)
- Los Tres Caínes (2013)
- Escobar, el Patron del Mal (2012)
- El Patron (2017)
- Escobar (2017)
- Mena (2017)
- Loving Pablo (2017)