Putin’in Türkiye’de Ajanlık Yaptığı İddiası Sadece 1 (Yazı İle Bir) Kişinin Söylemine Dayanıyor
Vladimir Putin’in 1971 yılında Türkiye’de ajanlık yaptığı iddiası, 2015 yılında Rus jetinin düşürülmesiyle ilişkilerin gerildiği dönemde sadece 1 kişinin aktarımıyla basına yansımıştı. İlişkiler normalleştikten sonra bu iddia tekrar gündeme dahi gelmedi.
Suriye sınırında Türkiye hava sahasını ihlal eden Rus Hava Kuvvetleri’ne ait Sukhoi SU-24 tipi bir savaş uçağı, keşif amaçlı uçuş gerçekleştiren F-16’larımız tarafından 24 Kasım 2015 tarihinde düşürülmüştü.
Ülkemizin düşürülen savaş uçağı nedeniyle Rusya ile ilişkilerinin gerildiği bir dönemde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye’de geçmişte ajan olarak görev aldığı yönünde bir haber basında kendine yaygın şekilde yer bulmuştu (Geçmişte Putin’in Müslüman olduğu da iddia edilmişti) (Rusya ile ilişkilerin normalleşmesinin ardından haberleştirilen bu iddiaya dair herhangi ilave bilginin / bulgunun basına servis edilmediği gözlemlendi).
1952 doğumlu Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 19 yaşındayken 1971 yılında Tüpraş Rafinerisi’nin inşaatında çalıştığı iddiası İzmir’de işçi emeklisi Adem Albayrak’ın söylemine dayanıyor (Albayrak’ın söylemleri Yeni Asır tarafından 9 Eylül 2015 günü, Anadolu Ajansı tarafından ise 10 Aralık 2015 günü yayımlanmıştı).
1969 ile 1971 yılları arasında Tüpraş Rafinerisi’nin inşaatında çalıştığını, daha sonra çalışmaya başladığı Petkim’den 1996 yılında emekli olduğunu belirten İzmir Aliağa’da ikamet eden 1952 doğumlu Adem Albayrak, Tüpraş’ın 1971 yılındaki inşaatı sırasında teknolojisinin daha ileri olması nedeniyle akaryakıt tanklarının montaj işinin bir Rus şirketine verildiğini, bu kapsamda Türkiye’ye gönderilen teknik ekibin başında Vladimir Putin’in olduğunu ileri sürmüştü.
Putin’in o dönemde Aliağa’da çekildiği öne sürülen fotoğraflarını gösteren Albayrak, şunları söylemişti:
“Henüz 20 yaşındaki birine önemli bir görev verilmesine şaşırmıştık. Putin şirketin 1 numaralı adamıydı. Esas patron o idi. Truşkin isminde iki numaralı biri daha vardı. Onlar devamlı diyalog halinde olurdu. Putin’le herhangi bir muhabbetimiz veya iletişimimiz olmazdı. Çok sakin bir insandı. Bizim rafinerideki gördüğümüz Putin ile şimdiki Putin arasında dağlar kadar fark var. Kimseyle konuşmazdı. Kimseyle herhangi bir diyaloğu da yoktu.”
“Tüpraş’ın akaryakıt tanklarının montaj işi, taşeron bir Rus şirketine verilmişti. Putin de, şirketin en önemli yetkilisiydi. 20 yaşlarında birisi için kuşku çekiyordu. Kazanları kontrol etmek için gelirdi ve bizim yanımıza fazla kalmazdı. Suratı hep asık, soğuk bir adamdı. Biz ona ‘Potin’ derdik. Turiskin adında başka arkadaşının yanına giderdi hep. Makine mühendisi İlya Neroznak 3. adamdı. Putin sürekli rafinerinin fotoğraflarını çekerdi. Yasak bölgelerin fotoğrafını gizlice çekerken, sivil polisler kaynakçı bir Rus’la birlikte bunları gözaltına aldı. Aliağa Yalı mahallesinde Manisa bağevlerinde kalıyorlardı. Görev esnasında yakalandıkları için Sibirya’ya sürgüne yollayacaklar diye bir korkuları vardı. Diğeri ben oraya gidersem bir daha dönemem, O kadar eziyete katlanamam diyerek evin bahçesinde çam ağaçlardan birine kendini asmıştı. Ağaçta sallanan cesedini polisler buldu. Putin sınır dışı edilince Sibirya’ya gönderildiğini duydum. Yıllar sonra KGB’nin başına gelince duydum adını.”
“İlya, Putin’e büyük patron derdi. Yahu bu adam 40 yaşlarında üstelik diğerinin de başı konumunda, ondan niye bu kadar çekiniyor diye hayret ederdim. İlya da, Putin’in büyük ihtimalle KGB ajanı olarak gönderilmiş olabileceğini söylemişti. Ciddiye almamıştık. Sınırdışı edilince haklı olduğunu gördük. Türkler’i sevmediğini o zaman da göstermişti. Şimdi yaptıklarına şaşmamak gerek. Tüpraş’ın tank ve diğer montaj işleri 1974 sonlarına doğru bitince Rus firması da Aliağa’dan ayrıldılar. Ben daha sonra Petkim’de çalışmaya başladım. O kişinin şimdiki Rusya Devlet Başkanı Putin olduğunu duyunca büyük bir şok yaşadım.”
Aliağa’da Albayrak’ın bu iddialarını teyit eden yetkili veya söz konusu dönemin başka bir tanığının henüz çıkmadığı ilgili süreçte basına yansımıştı.
Konu, “iddiadan öteye gitmeyen ancak o dönemin şartları ve istihbarat servislerinin çalışma prensipleri göz önüne alındığında akla yatan ve gerçek olma ihtimali yüksek bir hikâye” olarak da nitelenmişti.
Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) kurucusu, Aliağa tank inşaatı bölümünde örgütlenen Yapı İşçileri Sendikası’nın yöneticisi Bingöl Erdumlu, basına düşen bu iddianın ardından, Aliağa’da Putin’i gördüğünü şöyle iddia etmişti:
“Orada… sonradan tabii, kafamda şimşek çaktı denir ya, gençten bir çocuk vardı. Ama biraz önceliği olan bir çocuk. Otobüsten ilk inen ya da bir şey olduğunda gelip seninle el sıkışan… bir de sempatik davranan. Bana karşı sempatik olduğunu en azından, hatırlıyorum. Tipik, sarışın, mavi gözlü, ayağında çizmeler… arazide çalıştıkları için [üzerinde] sarı bir yağmurluk vardı, öyle hatırlıyorum. Gençlik resimlerini görünce, “Evet, o!” diyeceğin birisi, zaten tipi çok değişmemiş. Şu anda da çok yaşlı durmuyor, Putin. [Görünce] hemen böyle kafamda canlandı… Tipik bir oğlandı, gençliğinde. Hala da öyle. Böyle asık suratlı Parti bürokratları vardır… [Putin] daha farklı bir tip. Ve onun gençliğindeki resmi, şimdiki resmi… Birden onun Putin olduğunu [fark ettim]. Ama (…) ben işyerine sadece sendikal nedenlerle gelip gittiğim için, onunla ayrıca bir [mesai] arkadaşlığım falan olmadı. İsmen de Putin olarak bilmiyorum ben onu. Ama oradaki çocukların dediği, “Biz ona Putin değil de Potin derdik.” [Böyle] diyorlar, o habere geçmiş. Odur. Başka kim olabilir? Kesinlikle odur. Ama bir Jirinovski’yi tanıdığım kadar, onu tanımıyorum.”
Vladimir Putin’in özgeçmişinde ya da hayatını inceleyen kaynaklarda Türkiye’de 1971 yılında görev yaptığına dair bir ize rastlanamıyor. Ajanlık gibi bir konuda açık kaynaklar üzerinden bu yönde teyit edici bir bilgiye ulaşılması hâliyle zaten pek olası değil…
Putin, 1970 yılında kaydolduğu Leningrad (Saint Petersburg) Devlet Üniversitesi Hukuk Bölümü’nden “Uluslararası Hukukta En Çok Gözetilen Ulus Ticaret Prensibi” (En Ziyâde Müsâadeye Mazhar Millet Şartı) başlıklı tezi ile 1975 yılında mezun olmuştu (Allen C. Lynch (2011). Vladimir Putin and Russian Statecraft. Potomac Books. Washington D.C. Sf: 16). Mezuniyetinin ardından Putin, KGB bünyesinde çalışmaya başlamıştı. 1973 yılında Rus dövüş sanatı sombo (ya da sambo) alanında, 1975 yılında ise judo alanında “üstat” derecesine erişmişti.
Paylaşılan Fotoğrafın Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in TÜPRAŞ’ta Çalıştığını Gösterdiği İddiası Doğru Değil
Türkiye’de ajanlık yaptığı iddiası ile basında servis edilen fotoğraf ise Putin’in judo yaparken görüntülendiği görselden alıntıydı.
Putin, 1971 yılında Vassily Shestakov ile St. Petersburg’da bir okulun spor sınıfında Judo yaparken şöyle görüntülenmişti:
Putin’in Vasily Shestakov ile judo yaparken fotoğraflandığı diğer kare şu şekilde:
Öte yandan, Avrupa Parlamentosu üyesi Duma Meclisi eski Başkan yardımcısı, Liberal Demokrat Parti’nin kurucusu Rus siyasetçi Vladimir Jirinovski’nin KGB için Türkiye’de görevl yaptığı, İzmir’deki Aliağa Rafinerisi ve Bandırma’daki sülfürik asit tesislerinde Türkçe tercüman olarak çalıştığı, “casusluk ve komünizm propagandası” suçlamasıyla gözaltına alınmasının ardından sınır dışı edilmek kaydıyla bıraktırıldığı belirtilmektedir (Murat Yetkin (2018). Meraklısı için Casuslar Kitabı. Doğan Kitap. Sf: 294).