Savunma sanayiimize önemli katkı sunan 5 ismin hayatını konu edinen TRT Belgesel kanalında yayınlanan Savunma Sanayiinin Yalnız Dehaları adlı belgesel, Nuri Demirağ ile ilgili bölümünde barındırdığı birçok maddi hata ile dikkat çekti.

 


 

 

Türk Havacılık tarihi üzerine kitapları bulunan Dr. Emir Öngüner TRT’nin yayınladığı Nuri Demirağ belgeselinde dikkat çeken 22 hatayı şöyle listelemiş:

 

1) 1. sahne: İlk yerli uçak 1925’teki Vecihi K-VI modelidir. Demirağ’ın ilk uçağı Nu.D.36, bu modelden 11 sene sonra ortaya çıkmıştır.

 

2) 18. sahne: Demirağ, Çanakkale’de Eceabat Havaalanı adında bir yer inşa etmemiştir. Bu bir Vikipedya kopyalamasıdır. Ziya Şakir’in 1947 basımlı ”Nuri Demirağ Kimdir?” eserinin 52. sayfasındaki ”Eceabad-Havza şosesi” tabiri, yanlışlıkla ”Eceabat Havaalanı” şeklinde Vikipedya sayfasına kopyalanmıştır. Çanakkale’de böyle bir havaalanı yoktur.

 

3) 26. sahne: Atatürk Havalimanı, Demirağ’ın şahsi mülkü değildir. 1910’lı yıllardan bu yana Yeşilköy’de tayyare meydanı bulunmaktadır ve I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Hava Gücü bu alanı kullanmıştır. Demirağ, devlete ait hava meydanının kuzeybatısındaki araziyi satın alarak buraya kendi tesisini inşa etmiştir. İki arazinin sınırları, devlet arşivlerindeki bir mimari planda açıkça belirtilmiştir: T.C Devlet Arşivleri, BCA: 030.10.00.00.59.397.6

 

4) 27. sahne: ilk sahnedeki hatanın aynısı; ilk yerli uçağı yaptıran Demirağ değildir. 11 senelik bir geçmiş çöpe atılmış gibi anlatılmıştır.

 

5) 27. sahne: Hiçbir kayıtta Hürkuş ile Demirağ’ın böyle bir karşılaşması yoktur. Sahne tamamen hayal ürünüdür. Bilinen tek temas, 1933’te Demirağ’ın Kadıköy’deki Hürkuş ziyaretidir. Hürkuş, bunu anılarında bizzat anlatmıştır. (Bir Tayyarecinin Anıları, Yapı Kredi Yayınları, s. 329-331) Bu olay Demirağ’ın sektöre girişinden 3 yıl önce yaşanmıştır. Aralarında geçen konuşmaların hiçbiri bu sahnedekiler gibi değildir.

 

6) 29. sahne: Gök Okulu 1937’de değil, 1941’de açılmıştır. Tüm olayları birleştirmek adına sene, senaryoda acemice öne çekilmiş.

 

7) 29. sahne: Gök Okulu’nun ilk mezunları 1937’de değil, 1942’de verilmiştir.

 

8 ) 29. sahne: Gök Okulu’nun ilk dönem mezunlarının sayısı 25 değil, 16’dır. Hepsinin isimleri bellidir; zamanın basınında da verilmiştir. (Son Posta, 15 Ekim 1942)

 

9) 29. sahne: Demirağ’ın ortağı ve atölyenin teknik müdürü, mühendis-pilot Salâhattin Alan, 1942’deki Gök Okulu mezuniyetine katılmamıştır. Çünkü Temmuz 1938’deki bir kazada vefat etmiştir. Bu sahnede hâlâ hayatta gösterilmiş.

 

10) 29. sahne: Seslendirilen yemin metni tamamen uydurulmuştur. Halbuki, Gök Okulu mezunlarına okutulan yemin metninin orjinali günümüze kadar saklanmıştır. Orjinal metin için bkz: https://www.havayolu101.com/…/Nuri-Demira%C4%9F…

 

11) 29. sahne: Memleketin ilk sivil pilot yetiştiren okulu, 1942’de Demirağ’ın kurduğu Gök Okulu değil, 1935’te THK’nın kurduğu Türkkuşu’dur. 7 senelik bir süreç tamamen yok sayılmıştır.

 

12) 29. sahne: Diploma almak için sahneye çağırılan kişinin ismi (Mücahit Ertürk), 16 kişilik ilk mezuniyet listesinde yoktur.

 

13) 30. sahne: THK siparişleri meselesinde sadece siyasi argümanlar kullanılmış, MSB Havacılık Şubesi Fen Heyeti’nin olumsuz raporundan, teknik sorunlardan tek kelime edilmemiştir: T.C Devlet Arşivleri, BCA: 030.10.00.00.59.399.12 ve 030.10.00.00.59.399.13

 

14) 30. sahne: THK’nın siparişleri iptali ettiği süreçte Salâhattin Alan hayatta değildir.

 

15) 31. sahne: THK konusu, aşırı derecede amatörce yazılmış ve tüm yıl, isim ve olaylar birbirine karıştırılmıştır. Sipariş iptalinin test uçuşları ile alakası yoktur. Günümüzde de sıkça iddia edildiği gibi, yaşanan uçak kazasının olduğu hadise, THK’nın talep ettiği bir test uçuşu değildir. Alan, Eskişehir’deki hava şehitlerini anma törenine iştirak etmek üzere giderken hayatını kaybetmiştir. Konunun THK ve uçak siparişleri ile ilgisi yoktur. (bkz: 15 Temmuz 1938 tarihli yerel basın)

 

16) 31. sahne: 1938’de vefat eden Salâhattin Alan, 1942’de ilk mezunlarını veren Gök Okulu merasiminde nasıl gösteri uçuşu yapmış olabilir? Buradaki uçuş sahnesi tamamen hayal ürünüdür.

 

17) 31. sahne: Bahsi geçen testler (statik kırım testleri), 1939’un ilk aylarında gerçekleşmiştir. Bu tarihte Alan hayatta değildir ve Gök Okulu’nun kurulmasına henüz 2 sene vardır.

 

18) 35. sahne: Mahkemede konuşulanlara dair tek kaynak, Ziya Şakir’in 1947 basımlı ”Nuri Demirağ Kimdir?” eserinin 118.-146. sayfalarında verilen bilgilerdir. Bu sahnedeki konuşmaların hepsi hayal ürünüdür.

 

19) 35. sahne: ”Demirağ’ın uçaklarının satışının yasaklandığına dair kanun çıkarıldı” efsanesini haklı çıkarmak adına, mahkeme başkanına bu söz söylettirilmiştir. Halbuki kanun mecliste çıkartılır; mahkemeler kanunu uygular. Teknik açıdan bu sahnedeki sözler hukuki anlayışa terstir. Bahsi geçen kanun hakkında bugüne kadar hiçbir kanıt sunulamamıştır. Bu, popüler kültürde sıkça tekrarlanan tutarsız bir şehir efsanesidir.

 

20) 35. sahne: Mahkeme kararına göre fabrika kapatılmış ise, 1938’den beri üzerinde çalışılan ve 1944’te imalatı bitirilen ilk yerli yolcu uçağı Nu.D.38 nasıl ortaya çıkmış olabilir?

 

21) 35 sahne: Mahkeme kararına göre hangarlara, atölyelere ve uçaklara el konulduğuna dair hiçbir kanıt yoktur.

 

22) 37. sahne: ”Uçak üretmesi reddedildi” sözü doğru değildir. Demirağ’ın uçak üretiminde sorun yaşanmamıştır. Üretilen uçakların satın alınması, talep edilen sınıf farkı sebebiyle MSB raporu dolayısıyla reddedilmiştir.

 

Havacılık Tarihi Araştırmacısı Mustafa Kılıç ise bölümle ilgili şu yorumda bulunmuş:

“İlk bölümünü izlediğimiz belgesel denilen ve tarihe utanılacak bir belge bırakılan yapım. Adını, Senaristini, yapımcısını ve oyuncularını kınıyorum.

Tarihimiz bu şekilde dejenerasyona uğratılmamalıydı. Gerçi izlendiğinde tamamen bir propagandaya hizmet ettiği anlaşılıyor. İçeriğindeki onlarca hatayı açıklamak ayrı bir senaryo konusu olur. Ne diyelim düzelteceğimiz günler yakındır.

Maddi hatalar ile dolu olan, belgesel diyemeyeceğim bu çalışmada gündeme getirebileceğim tek konu ülkemizdeki oyuncuların her role balıklama atlamaları. Canlandıracakları karakterleri ellerine verilen text’den okumamalılar. Ya da Google’dan görebildikleri ile yetinmemeliler. Ciddi bir araştırma ile karaktere hâkim olmalılar. Yeri geldiğinde senaryodaki hatalara müdahale etmeliler. Gerektiğinde bu rol yanlı /yanlış yazılmış, ben bunu oynamam diyebilmeliler. O günleri de görebilme umuduyla.”

 

Yorumunuzu yazınız...