Herkes Kuran’ı Türkçe Okusa, Din Adamları Villada Oturamaz, Lüks Makam Aracına Binemez, Şeyh, Şıh ve Tarikatlar da Ortadan Kalkar” Sözünün İlber Ortaylı’ya Ait Olduğu İddiası Doğru Değil

Yanlış İddia

 

Kur’ân-ı Kerîm’in Arapça aslı yerine halk tarafından anlaşılabilmesini teminen Türkçe okunmasının gerekli olduğunun Prof. Dr. İlber Ortaylı tarafından “Herkes Kuran’ı Türkçe okusa, din adamları villada oturamaz, lüks makam aracına binemez, şeyh, şıh ve tarikatlar da ortadan kalkar…” sözüyle dile getirdiği ileri sürülmekte.

 

herkes kurani turkce okusa din adamlari

 

Sözün 2018 yılından bu yana Ortaylı’nın fotoğrafı kullanılarak, herhangi bir kaynak atfı yapılmaksızın kullanıldığı görülüyor.

 

ilber-ortayli-herkes-kurani-turkce-okusa

 

Ancak, İlber Ortaylı’nın basına yansıyan demeçlerinde, kitaplarında, köşe yazılarında, söyleşilerinde bu yönde bir ifade kullandığına dair bir ize rastlanamıyor.

Sözün 2018 yılı öncesinde sosyal medyada anonim şekilde “Herkes Kuran’ı Türkçe okusa, din adamları / bezirganları villada oturmaz, lüks makam aracına binmez, şeyh-tarikat falan da kalmaz. Arapça’da ısrar bu yüzden…” suretinde aktarıldığı görülüyor.

Yaşar Nuri Öztürk’e de atfedilen sözün sahipliğinin sonradan İlber Ortaylı’ya izafe edilmeye başlandığı anlaşılıyor.

 

herkes kurani turkce okusa

 

Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün Kuran’ın Türkçe okunması hakkında dile getirdiği görüşlerin, paylaşılan sözle uyumlu olduğu biliniyor. Ancak, kelimesi kelimesine Yaşar Nuri Öztürk’ün bu yönde bir ifade kullandığına dair bir tespitte bulunamıyoruz.

Milliyet’e verdiği bir röportajda Kuran’ın Türkçe okunması görüşünü Öztürk şu şekilde dile getirmişti:

“Oysa Kuran’ın insanlığa ilk emri: “Oku!”. Niçin okumuyor? Çünkü okudu mu, din diye yaşadığı şeyin din olmadığını anlayacak. Bu kaynaktan en çok rahatsız olanlar da dine karşı olanlar değil; din ticareti yapanlardır bu nedenle. Çünkü bilginin yayılmasıyla, evvela onların kendilerinde varsaydıkları güç ve sandalye ellerinden alınacaktır. Onun için bir defa bu kaynağı bu ülkenin diline çevirip okutacaksınız. Yani engizisyon papazlığını bırakacaksınız.”

 

[Ya Türkçe ibadet?] “O başka. Toplu ibadet; camide, mescitte yapılan ibadet Türkçe olmaz. İslam birliğinin ortak dili Kuran. Niçin çeviri okutacaksınız? Camide namaz kıldıracak adam; resmi olsun, gayri resmi olsun, ehliyet sahibi bir adamdır.”

 

“Efendim, hiçbir çeviri, bilimsel anlamda Kuran olmaz. Çeviri, çeviridir. Kuran’ın orijinali korunur. Anlamak için çeviriyi okursunuz; ama camideki toplu ibadette, Kuran dili korunur. O, Müslüman toplumların birliğini gösterir. Kuran’ın orijinal metniyle İslam dünyasında yaşatılmasının da garantisidir. Ama bireysel ibadet başka. Evimdeki namazda niye Fatiha’yı Türkçe okumayayım? Bunu yasaklayan hiçbir mezhep, hiçbir fıkıh, hiçbir anlayış yok İslamda. Türkiye’de bu işi curcunaya getiriyorlar. Biri çıkıp Fatiha, camide de Türkçe okunsun diyor. Öbürü; bu olmayacağına göre, evde de kimse Türkçe namaz kılmasın diye ortaya çıkıyor. İkisi de saçmalıktır.”

 

Katıldığı TV programlarında Yaşar Nuri Öztürk, Kuran’ın asıl hatminin Türkçe okunarak yapılabileceğini, Kuran’ın anlaşılabilmesi için Türkçe okunması gerektiğini müteaddit kez söylemişti:

“Kuran’ı Türkçe okumak esas hatimdir. Öbürü de hatim olsun. Biz Allah’ın rahmetine ambargo koyacak değiliz. Ama esas hatim anladığın dilde Kuran okumaktır. Bu yoksa kimse hatim matim falan kimse hikâyelere inanmasın. Çünkü Kuran diyor ki beni anlamak için oku. Anlamamak için okuyup nasıl hatim sevabı alacaksın.”

“Onu biliyor olmayacağını, yokuşa sürüyor ki, Arapçasını okusun, telaffuz etsin yani okusun denmez yanlış. Telaffuz etsin. Sevap alacağım ümidiyle aldansın ve Kuran’ın içinde ne olduğunu öğrenmesin. Dini nereden öğrenecek? Bizden öğreneceksin diyor. Salih alimler. Bak bak bak. Güvenilir alimler. Efendim! Sünnete saygılı alimler. Sünnet dediği Arap fistanı Arap takkesi. Peki, bu alimleri dinlediği zaman onların dediğini neye göre anlayacak? Onların dediklerinin bu dinde olup olmadığını hangi zemine dayanarak anlayacak? … Madem ‘Kitabımız böyle buyuruyor’u bu millete anlatacaksın, ki zaten Kitap’ın ne buyurduğunu bu millet bilmeden Müslüman olamaz Kitap’ı da okumuş olamaz. Şunu onun dilinde tercüme edip versene adama. Yıllarca buna karşı çıktılar. Bu aşıldı.”

 

 

Arapça Kuran’ın anlaşılamayacağına dair yorum içeren aşağıdaki metnin geçmişte İlber Ortaylı’ya ait olduğu iddiasıyla paylaşıldığı görülse de, bu yönde bir teyit edici bulguya da erişemedik:

“Arapça indirilmiş bir kitabı Araptan daha iyi anlaman İMKANSIZ! Hatta şu anki Arap bile işin içinden çıkmakta zorlanıyor. Neden? Çünkü DİLBİLİMİ der ki “Her dil insanlar ve toplumlar gibi canlıdır ve zamanla değişmeye mahkumdur”. 1400 yıl önceki hangi kelimenin, ekin ya da hecenin şu anki manayı tam olarak kastettiğini nereden bilebilirsin? Dil değişir. Bu yüzden en temel din konularında bile her alim farklı düşünür. Kurandan kendine göre bir mesaj alır. Çatışmaların ana kaynağı da budur zaten. Aynı dinden yüzlerce farklı inanış ve uygulamanın temelinde de bu yatar. Sen “seçilmiş” kişi olarak bunların EN DOĞRU olanına sahip olma ayrıcalığını nereden aldın? Sana zaman harcadığım için kendimden özür diliyorum. Ama insanların cahilce saflığını kullanıp ahkam kesmeyin. Sözüm sana da senin kafanda olan Yahudi ve Hristiyana da… Bu tutum İNSANLIĞA zarar verdi hep. Peygamberin daha kemikleri etten sıyrılmadan, göz nuru torununun başını gövdesinden ayıran zihniyetle aynı bu. Bundan uzaklaştırın insanları. Acısını hepimiz çektik. Çekiyoruz da. Lütfen çekmeyelim artık! YETER”

 

 

Yorumunuzu yazınız...