Suriyeli Sığınmacıların Türkiye’de Doğan Çocuklarının Otomatik Olarak Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı Olduğu İddiası Doğru Değil

Yanlış İddia

 

Ülkemizde bulunan Suriyeli sığınmacılar hakkında ortaya atılan iddialardan biri Suriyelilerin Türkiye’de doğan çocuklarının otomatik olarak Türk vatandaşlığı hakkına sahip olduğu yönünde.

Bu iddiayı içeren Ekşi Şeyler’de paylaşıldıktan sonra silinen -bir Ekşi Sözlük girdisi baz alınarak oluşturulan- metin şu şekildeydi:

Suriyeli Mültecilerin Türkiye’de Doğan Çocukları Otomatikman TC Vatandaşı mı Sayılıyor?

 

Sayısı 1 milyona yaklaşan 0-9 yaş arası Suriyeli bebeğin vatandaşlık akıbeti hakkında Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ne diyor?

 

Türkiye’de doğan 1 milyon suriyeli bebek 300 binli, 500 binli aldatıcı rakamların gerçek halidir.

 

multeciler.org sitesinin son paylaştığı verilere göre Türkiye’de 0-9 yaş arası 1.052.000 suriyeli mevcut. her ay güncellenen liste şurada: https://multeciler.org.tr/…iyedeki-suriyeli-sayisi/

suriyelilerin 2011 yılından beri ülkemize geldiğini göz önüne alırsak, yukarıdaki tabloda geçen 0-9 yaş arası çocukların çoğunun Türkiye’de doğduğunu kolaylıkla söyleyebiliriz.

0-9 yaş arası suriyeliler resmi rakamlara göre ülkemizde bulunan suriyelilerin yüzde 30’unu oluşturuyor. yani Türkiye’deki suriyelilerin yüzde 30’uTürkiye’de dünyaya gelmiş…

Türkiye’de doğan bu çocuklar tc vatandaşı olmaya hak kazanıyorlar doğal olarak ve bu çocukların aileleri de kolaylıkla tc vatandaşlığı alabilme hakkını kazanıyorlar.

yurt dışında da bunun örnekleri var

almanya, abd, kanada gibi ülkelerde doğan bir bebek oranın doğal vatandaşı oluyor ve aileleri de vatandaş olabilme hakkı kazanıyor.

Türkiye’deki suriyelilerin yüzde 30’unun Türkiye’de dünyaya geldiğini ve bu yüzde 30’un dışında kalanların da Türkiye’de dünyaya gelen suriyelilerin aileleri olduğunu düşünürsek ülkemize gelen neredeyse tüm suriyelilerin kısa bir süre içinde tc vatandaşlığına kolaylıkla geçebileceğini öngörebiliriz.

 

suriyeli mültecilerin türkiyede doğan çocukları
Ekşi Şeyler’de yayımlanan Türkiye’de doğan Suriyeli sığınmacıların çocuklarının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı aldığına dair yanlış iddiayı içeren metin

 

Ancak iddianın aksine Suriyeli sığınmacıların Türkiye’de doğan çocukları doğrudan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı hakkı kazanmıyor. Türkiye’de bulunan Suriyeliler “geçici koruma” statüsüne sahiptir. Suriyeli sığınmacıların ülkemizde doğan çocukları da geçici koruma statüsü kapsamına alınmaktadır. Suriyeli sığınmacıların çocukları Türkiye’de doğdukları için Türk vatandaşı olmamaktadır. 

Vatandaşlık, “doğumla” ya da “sonradan” kazanılabilmektedir. Doğumla kazanılan vatandaşlığa “aslî vatandaşlık“, sonradan kazanılan vatandaşlığa da “müktesep (sonradan) kazanılan vatandaşlık” adı verilmektedir. Aslî vatandaşlığın kazanılması (i) kan esası (soy bağı / nesep / ius sanguinis) ve (ii) doğum yeri (toprak / ius soli) esası olmak üzere 2 sisteme dayanmaktadır. Aslî vatandaşlığa dair kan esasına göre çocuk nerede doğmuş olursa olsun anne ve babadan ya da yalnızca birinden vatandaşlık alırken, doğum yeri esasında ise çocuk anne babanın vatandaşlığı ne olursa olsun, doğduğu ülkenin vatandaşlığını almaktadır (Osman Fazıl Berki (1951). “Türk Vatandaşlığı Kanununun Asli Tabiiyete Müteallik Hükümleri”. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt VIII, Sayı 1-2, Sf: 146).

Devletler, kişilere tanınacak vatandaşlık hakkında hangi sistemin izleneceğine kanunlar çerçevesinde karar verme hakkına sahiptir. Doğum yeri esasının uygulandığı (ABD ve Kanada gibi) bir ülkenin sınırları içerisinde doğan her bebek, doğumla birlikte ilgili ülkenin vatandaşlığını kazanmaktadır. Türk vatandaşlığının kazanılmasında ise prensip olarak soy bağı esası benimsenmiştir.

Türk vatandaşlığının kazanılması ve kaybına dair iş ve işlemlerin yürütülmesine ilişkin usul ve esaslar 5901 sayılı 29 Mayıs 2009 tarihli Türk Vatandaşlığı Kanunu ile belirlenmiştir. Mezkur kanunda Türk vatandaşlığının kazanılabileceği hâller “doğum” ya da “sonradan” olarak sıralanmış ve kanunla, yetkili makam kararıyla ya da seçme hakkıyla Türk vatandaşı olunabileceği belirtilmiştir.

Kanunda vatandaşlığın nasıl kazanıldığı ile ilgili şartları açıklayan maddeler şu şekildedir:

Türk vatandaşlığının kazanılması halleri

 

             MADDE 5 – (1) Türk vatandaşlığı, doğumla veya sonradan kazanılır.

 

             Doğumla kazanılan vatandaşlık

             MADDE 6 – (1) Doğumla kazanılan Türk vatandaşlığı, soy bağı veya doğum yeri esasına göre kendiliğinden kazanılır. Doğumla kazanılan vatandaşlık doğum anından itibaren hüküm ifade eder.

 

             Soy bağı

             MADDE 7 – (1) Türkiye içinde veya dışında Türk vatandaşı ana veya babadan evlilik birliği içinde doğan çocuk Türk vatandaşıdır.

             (2) Türk vatandaşı ana ve yabancı babadan evlilik birliği dışında doğan çocuk Türk vatandaşıdır.

             (3) Türk vatandaşı baba ve yabancı anadan evlilik birliği dışında doğan çocuk ise soy bağı kurulmasını sağlayan usul ve esasların yerine getirilmesi halinde Türk vatandaşlığını kazanır.

 

Uluslararası hukuk ilkeleri çerçevesinde her insanın bir vatandaşlığa sahip olması benimsenmiştir. Bu durum yeni doğmuş bebekler ve çocuklar için de geçerlidir.

20 Kasım 1989 tarihli Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme‘sinde çocuğun doğumdan hemen sonra derhal nüfus kütüğüne kaydedileceğinden, bir vatandaşlık kazanma hakkına sahip olacağı belirtilmiştir. Sözleşme’de ayrıca, taraf devletlerin, özellikle çocuğun vatansız kalması söz konusu olduğunda kendi ulusal hukuklarına ve ilgili uluslararası belgeler çerçevesinde üstlendikleri yükümlülüklerine uygun olarak bu hakların işlerlik kazanmasını taahhüt ettikleri hükmü yer almıştır (Şeniz Anbarlı Bozatay (2010). “5901 Sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’na Göre Türk Vatandaşlığının Kazanılması”. Yönetim Bilimleri Dergisi, 8:2). Ülkemizin de taraf olduğu Sözleşme’nin konuyla ilgili 7. maddesi şu şekildedir:

Madde 7

  1. Çocuk doğumdan hemen sonra derhal nüfus kütüğüne kaydedilecek ve doğumdan itibaren bir isim hakkına, bir vatandaşlık kazanma hakkına ve mümkün olduğu ölçüde ana–babasını bilme ve onlar tarafından bakılma hakkına sahip olacaktır.
  2. Taraf Devletler, özellikle çocuğun tabiiyetsiz kalması söz konusu olduğunda kendi ulusal hukuklarına ve ilgili uluslararası belgeler çerçevesinde üstlendikleri yükümlülüklerine uygun olarak bu hakların işlerlik kazanmasını taahhüt ederler.

 

Vatansızlığı önlemek adına bahse konu kanunun 8. maddesinin 1. fıkrasında, Türkiye’de doğan ancak doğumla herhangi bir ülkenin vatandaşlığını kazanamayan çocuğun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına sahip olacağı hükmüne yer verilmiştir:

Doğum yeri

             MADDE 8 – (1) Türkiye’de doğan ve yabancı ana ve babasından dolayı doğumla herhangi bir ülkenin vatandaşlığını kazanamayan çocuk, doğumdan itibaren Türk vatandaşıdır.

             (2) Türkiye’de bulunmuş çocuk aksi sabit olmadıkça Türkiye’de doğmuş sayılır.

 

Bu madde ile Türkiye’de doğan ve ne anadan ne de babadan dolayı vatandaşlık kazanamayan çocuklar ile Türkiye’de bulunmuş çocukların Türkiye’de doğdukları karine kabul edilerek toprak esasına göre aksi sabit oluncaya kadar Türk vatandaşlığını kazanmalarına imkân tanınmıştır. 5901 sayılı Kanun’un 8. maddesine dair gerekçede bu husus şöyle vurgulanmıştır:

“Türk vatandaşlığının kazanılmasında, prensip olarak soy bağı esası benimsenmiştir. Ancak, ana ve babası belli olmayan terkedilmiş çocukların hangi ülkede bulunmuşsa o ülkede doğmuş sayılmaları ve o ülkenin vatandaşlığının verilmesi uluslararası hukuk tarafından benimsenmiş temel bir ilkedir. Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi, taraf devletleri, bu doğrultuda düzenleme yapmakla yükümlü tutmuştur. Vatansızlığı önlemek amacı ile Türkiye’de doğan ve ne anadan ne de babadan dolayı vatandaşlık kazanamayan çocuklar ile Türkiye’de bulunmuş çocukların Türkiye’de doğdukları karine kabul edilerek “toprak esasına” göre aksi sabit oluncaya kadar Türk vatandaşlığını kazanmalarına imkân tanınmıştır”

 

Suriyeli sığınmacılara Türkiye’de kalış hakkı sağlayan geçici koruma kimlik belgesi sunulduğu için Suriyelilerin çocukları vatansız addedilememektedir. Geçici sığınmacı kimliği sunulması nedeniyle ülkemizde doğan Suriyeli sığınmacıların çocuklarının Suriye uyruklu olduğu bellidir. Bu nedenle, vatansız olarak nitelenemeyen bu çocuklar Suriye vatandaşı oldukları için istisnai hükümden yararlanamamaktadır.

Geçici koruma altındaki Suriyelilerin ülkemizdeki yasal statüsünü oluşturan Geçici Koruma Yönetmeliği‘nin 25. maddesi ise geçici koruma altına alınan Suriyeli sığınmacıların çocuklarının otomatik olarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmalarının mümkün olmadığını ortaya koymaktadır:

Ülkede kalış hakkı

MADDE 25- (1) Geçici koruma kimlik belgesi, Türkiye’de kalış hakkı sağlar. Ancak bu belge Kanunda düzenlenen ikamet izni veya ikamet izni yerine geçen belgelere eşdeğer sayılmaz, uzun dönem ikamet iznine geçiş hakkı tanımaz, süresi ikamet izni toplamında dikkate alınmaz ve sahibine Türk vatandaşlığına başvuru hakkı sağlamaz.

 

Geçici Koruma Yönetmeliği, geçici koruma kimlik belgesinin sadece Türkiye’de kalış hakkı sağladığını, “ikamet izni” ya da “ikamet izni yerine geçen” belgelere eşdeğer sayılmadığını, uzun dönem ikamet iznine geçiş hakkı tanımadığını, süresinin de ikamet izni toplamında dikkate alınmayacağını, bu belgeye sahip olmanın Türk vatandaşlığına başvuru hakkı sağlamadığını belirtmektedir.

 

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü tarafından yayımlanan “Geçici Koruma Altındaki Suriyeliler Türkiye’de Vatandaş Olabililer Mi?” başlıklı incelemede de bu husus şöyle vurgulanmıştı:

Kamuoyunda son günlerin en fazla tartışılan konuları arasında yer alan, günde ortalama 400 Suriyeli bebeğin doğduğu ülkemizde, mevcut kanunlara göre sadece ülkemizde doğduğu için bu bebeklere Türk vatandaşlığı verilmesi kanunen mümkün değildir.

 

5901 sayılı kanunun 12. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde ise göçmen olarak kabul edilen kişiler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının kazanılmasında istisna olarak aktarılmıştır. İlgili madde şu şekildedir:

 Türk vatandaşlığının kazanılmasında istisnai haller

             MADDE 12 – (1) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak şartıyla Bakanlığın teklifi, Bakanlar Kurulunun kararı ile aşağıda belirtilen yabancılar Türk vatandaşlığını kazanabilirler.

             a) Türkiye’ye sanayi tesisleri getiren veya bilimsel, teknolojik, ekonomik, sosyal, sportif, kültürel, sanatsal alanlarda olağanüstü hizmeti geçen ya da geçeceği düşünülen ve ilgili bakanlıklarca haklarında gerekçeli teklifte bulunulan kişiler.

             b) Vatandaşlığa alınması zaruri görülen kişiler.

             c) Göçmen olarak kabul edilen kişiler.

4 Nisan 2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, “ikamet izni alanlar ile Turkuaz Kart sahibi yabancılar ve bunların yabancı eşi, kendisinin ve eşinin ergin olmayan veya bağımlı yabancı çocuğu ve göçmen kabul edilen kişilerin” Türk vatandaşlığına kabul edileceğini düzenlemiştir.

Hâlihazırda vatandaşlık elde eden Suriyeli sığınmacılar, bu hükümler kapsamında değerlendirilmektedir.

Geçici koruma kapsamına alınan Suriyelilerin “5 yıl ikamet” ya da “bir Türk vatandaşı ile evlenme” yoluyla vatandaşlık kazanma hakları da bulunmamaktadır.  

 

* Kapak görseli: REUTERS/Kai Pfaffenbach (Suruc kampındaki Kobani’den sığınmacılar)

2 Yorumlar

  1. Merhabalar ben Türk vatandaşıyım Suriyeli dini nikahlı eşim den Türk vatandaşı olan 1 yaşında kız çocuğumuz var. Suriyeli eşim daha önce geçici koruma kimliğine sahipmiş Suriye ye gitmiş sonra tekrar Türkiye’ye gelmiş kimliğinin açılması için il göç idaresine dava açtık davayı kazandık fakat göç idaresi karara itiraz etmiş sonra dava bölge mahkemesi istinaf yoluna gitti o davayı da kazandık. Eşimin elinde 2 mahkeme kararı ve 1 yaşında Türk vatandaşı çocuğu olduğu halde göç idaresi geçici koruma kimliğini açmıyorlar. Hangi sayılı kanuna göre hareket etmeliyiz? Şimdiden teşekkürler

    • malumatfurusorg Reply

      Profesyonel yasal danışmanlık almanızı tavsiye ederiz.

Yorumunuzu yazınız...