Almanya’nın Suriye’ye Bayram İçin Tatile Giden 500 Suriyeli Mülteciyi Sınır Dışı Ettiğine Dair Bir Bulgu Mevcut Değil
Suriye ve Afganistan gibi ülkelerden gelen düzensiz göçe yönelik ülkemiz kamuoyundaki tepki giderek güçleniyor. Suriyeli sığınmacıların Ramazan ve Kurban Bayramlarında sınır kapılarından izdiham içinde Suriye’ye gidip sonra ülkemize döndüğü görüntüler de bir diğer tepki kaynağı olarak karşımıza çıkıyor. Suriyeli sığınmacıların ülkelerine geri gönderilmesi gündeme geldiğinde sıklıkla dile getirilen söylem, “Suriyeliler bayramda ülkelerine gidebiliyorsa neden tamamen gitmiyorlar?” şeklinde. Bu söyleme de genellikle Almanya’nın bayram nedeniyle ülkesine giden 500 mültecinin sınır dışı edildiği iddiası eşlik ediyor.
“Almanya bayram için ülkelerine giden 500 Suriyeli sığınmacıyı sınır dışı etti. Gerekçe: Bir mülteci ülkesine dönebiliyorsa mülteci değildir!” ifadeleriyle bu iddiayı aktaran paylaşım örneği şöyle sunulabilir:
Paylaşımda kullanılan fotoğraf, Almanya’dan sınır dışı edilen sığınmacıları değil Macaristan’ın başkenti Budapeşte’den Almanya’nın Münih kentine 12 Eylül 2015 tarihinde gelen sığınmacıları gösteriyor.
Almanya’da mülteci statüsüne sahip olduğu hâlde bayram tatili gibi nedenlerle ülkesine dönenlerin mülteci statülerini kaybettiğine, Almanya’nın bayram için Suriye’ye giden 500 mülteciyi sınır dışı ettiğine dair basına yansıyan bir bilgi mevcut değil. Ancak ülkemizdekine benzer şekilde, Almanya’da da tatil için kendi ülkelerine seyahat edebilenlerin mülteci statüsü sorgulanıyor.
Almanya’da ikamet eden sığınmacılara geri dönmenin güvenli olmadığı inancıyla ülkelerine geri dönmesine (yakın bir akrabanın hastalığı veya ölümü gibi ailevi acil durum istisnaları dışında) genellikle izin verilmemekte ve bu karine kapsamında koruma sağlanmaktadır. Ancak, iltica talebinde bulunan ve koruma sunulan kişinin ülkesini ziyaret ettiğinin öğrenilmesi halinde başlatılacak incelemede suiistimal kararı alınması hâlinde Alman İltica Yasası’na (Asylgesetz) göre mülteci koruması iptal edilmesi mümkün.
Alman Federal Göç ve Mülteci Dairesi (BAMF) sözcüsü, ilticada bulunan kişinin ülkesine geri gidip Almanya’ya dönmesinin sığınma hakkının kaldırılması için bir yasal gerekçe olabileceğini, bu durumda sığınma başvurusunun yeniden değerlendirilebileceğini; ancak, bu tür her seyahatin iltica yasasını ihlâl anlamına gelmediğini, kendi ülkesinde geçici ikamette özel durumların dikkate alındığını belirtmişti. Sözcü ayrıca, ülkesini ziyaret eden mülteciye yönelik inceleme sürecinin kısa sürede tamamlanmadığını, ilticada bulunan kişiden ülkesini ziyaret sebebi hakkında açıklama talep edildiğini, Federal Göç ve Mülteci Dairesi’nin sığınma talebi hakkında bir karar verdiğini, sığınma hakkının kaldırılması kararına yönelik ilgili kişinin mahkemede temyiz başvurusunda bulunabildiğini aktarmıştı.
Ancak, Almanya’da yaşayan bazı Suriyeli mültecilerin uçakla ulaştıkları Lübnan ve Türkiye’den otobüsle Suriye’ye otobüsle geçtiği biliniyor. Alman yetkililer, bu tür seyahatleri öğrenir öğrenmez göçmenlerin mülteci statüsüne ilişkin soruşturma başlatılacağını belirtmişti.
Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partisinin genel başkanlığını ve Bavyera eyaletinin başbakanlığını yürüten Horst Seehofer, 2018-2021 yılları arasında İçişleri Bakanlığı üstlendiği dönemde Suriye’ye giden Suriyeli mültecilerin statülerinin alınabileceğini söylemişti (Seehofer’in dönemin Şansölyesi Angela Merkel ile mülteciler konusunda görüş ayrılığı yaşadığı basına yansımıştı). Seehofer 2019 yılında yaptığı açıklamada “Suriyeli bir mülteci, düzenli olarak Suriye’de tatil yapıyorsa, Suriye’de zulme uğradığını dürüstçe iddia edemez” ve “Mülteci statüsünden çıkarmak zorunda kalabiliriz… Koşullar izin verdiğinde sınır dışı işlemlerini gerçekleştiririz.” ifadelerini kullanmıştı.
Alman yetkililer, güvenli olmaması nedeniyle 2012-2020 yılları arasında Suriyeli mültecileri, –mülteci statüsü kaldırılsa dahi– Suriye’ye sınır dışı edememişti. 2012 yılında yürürlüğe konan bu sınır dışı yasağı 2020 yılı sonunda sona erdi. Bu durumda, Almanya’da mahkeme kararıyla savaş suçluları ve terörist örgüt üyeleri başta olmak üzere zararlı ve suçlu sığınmacıların ülkelerine iadesi mümkün. Ancak, Suriye’ye iade işlemine yönelik Almanya’nın Suriye ile diplomatik ilişkilerini doğrudan yürütmüyor olması ve Şam’da bir büyükelçi atamasının bulunmaması gibi engeller mevcut. Alman hükümeti de, Suriye’ye yıllardır hiç kimsenin geri gönderilemediğine dikkat çekmişti.
6.000 Suriyeli için sınır dışı edilme kararı alınmasına rağmen bu işlemin gerçekleştirilmediği 2020 yılı sonunda basına yansımıştı. Almanya Federal İçişleri Bakanlığı sözcüsü 2021 yılı ortasında verdiği bir demeçte, sınır dışı yasağı sonlanmasına rağmen hiçbir Suriyelinin ülkesine iade edilmediğini belirtmişti. Alman hükümeti tarafından bir soru önergesine verilen yanıtta, Almanya’da ikamet izni bulunmayan Suriyelilerin ülkelerine iade edilmediği, Suriyelilerin ancak gönüllü şekilde ülkelerine döndüğü aktarılmış.
Ülkemizdeki Suriyeli Sığınmacıların Ülkelerine Gönderilmesi Tartışması
Geçtiğimiz günlerde bazı muhalefet partisi liderleri ülkemizdeki Suriyelileri ülkelerine geri gönderecekleri yönünde açıklamalarda bulunmuştu. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri halinde sığınmacıları ülkelerine göndereceklerini açıklamıştı. Bu konuda daha önce “Muhalefet, seçimi kazanırsak Suriyelileri göndereceğiz diyor. Biz göndermeyeceğiz. Ensarın ne olduğunu biliyoruz” söyleminde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 18 Nisan 2022 günü büyükelçilere verilen iftar yemeğinde “Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü ve onurlu geri dönüşleri için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz” demişti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise Suriyeli sığınmacıların ülkelerinden ayrılış ve kopuşlarına neden olan ağır şartlar ortadan kalkar kalkmaz güvenli ve gönüllü bir şekilde geldikleri gibi uğurlanmasını önerdi, ancak toplumsal huzuru bozanların sınır dışı edilmesini istemişti.
Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ’ın Suriyelilerin “gerekirse zorla geri gönderileceğini” söylemi karşısında Suriyeli sığınmacıların zorla ülkelerine geri gönderilmesinin hukukumuza, anayasamıza, geri gönderme ilkesine aykırı hem de uluslararası hukuka aykırı olduğunu dile getirenler de mevcut.
Geçici koruma altındaki Suriyelilerin ülkemizdeki yasal statüsünü oluşturan Geçici Koruma Yönetmeliği, ülkesine geri dönemeyenlere bu statünün verildiğini belirtmektedir.
Yönetmelikte geçici koruma şöyle tanımlanmıştı:
“Tanımlar MADDE 3- (1)
“f) Geçici koruma: Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak veya bu kitlesel akın döneminde bireysel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen ve uluslararası koruma talebi bireysel olarak değerlendirmeye alınamayan yabancılara sağlanan korumayı, … ifade eder.”
Geçici koruma sağlanacak yabancılar
MADDE 7-(1) Geçici koruma; ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel veya bu kitlesel akın döneminde bireysel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılardan haklarında bireysel olarak uluslararası koruma statüsü belirleme işlemi yapılamayan yabancılara uygulanır.
(2) Geçici koruma, Cumhurbaşkanı tarafından aksi kararlaştırılmadıkça, geçici koruma ilanının geçerliliğinden önce, geçici koruma ilanına esas teşkil eden olayların olduğu ülkeden veya bölgeden ülkemize gelmiş olanları kapsamaz.(1)
(3) Geçici korunanlar, Kanuna göre belirlenen uluslararası koruma statülerinden herhangi birini doğrudan elde etmiş sayılmaz.
Yönetmelik, geçici koruma kimlik belgesinin sadece Türkiye’de kalış hakkı sağladığını, “ikamet izni” ya da “ikamet izni yerine geçen” belgelere eşdeğer sayılmadığını, uzun dönem ikamet iznine geçiş hakkı tanımadığını, süresinin de ikamet izni toplamında dikkate alınmayacağını, bu belgeye sahip olmanın Türk vatandaşlığına başvuru hakkı sağlamadığını belirtmektedir.
Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma amacıyla kitlesel olarak sınırlarımızı geçen yabancılar için çıkarılan yönetmeliğin “geri gönderme yasağı” başlıklı maddesi şu şekildedir:
MADDE 6- (1) Bu Yönetmelik kapsamındaki hiç kimse, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulacağı veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında bulunacağı bir yere gönderilemez.
(2) Genel Müdürlük, ilgili mevzuata göre ülkemizden gönderilmesi gerektiği halde, birinci fıkra kapsamında ülkemizden gönderilemeyecek yabancılar hakkında idari tedbirler alabilir.
Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme‘nin (Convention and Protocol Relating to the Status of Refugees) (Cenevre Mülteci Sözleşmesi) 33. maddesine göre, ancak bir ülkenin güvenliği için tehlikeli görülen kişiler, sınır dışı edildikten sonra hayatı tehlikeye girmediği sürece sınır dışı edilebilir.
Ülkemizin coğrafi sınırlama şerhi koyarak ve hiçbir hükmünün mülteciye “Türkiye’de Türk uyruklu kimselerin haklarından fazlasını sağladığı şeklinde” yorumlanamayacağına ilişkin bir çekince koyarak 1961 yılında taraf olduğu Sözleşme’nin ilgili maddesi şu şekilde:
Article 33
Prohibition of expulsion or return (“refoulement”)
1. No Contracting State shall expel or return (“refouler”) a refugee in any manner whatsoever to the frontiers of territories where his life or freedom would be threatened on account of his race, religion, nationality, membership of a particular social group or political opinion.
2. The benefit of the present provision may not, however, be claimed by a refugee whom there are reasonable grounds for regarding as a danger to the security of the country in which he is, or who, having been convicted by a final judgment of a particularly serious crime, constitutes a danger to the community of that country.
Madde 33
Sınır dışı veya iade etme yasağı
1. Hiçbir Âkıd Devlet bir mülteciyi, ırkı, dini, vatandaşlığı, muayyen bir içtimai zümreye mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısiyle hayat veya hürriyetinin tehdid edileceği ülkelerin hudutlarından her ne şekilde olursa olsun sınır dışı veya iade edemez.
2. Bununla beraber, bulunduğu memleketin emniyeti için tehlikeli sayılması hususunda ciddî sebepler mevcudolan, veya bilhassa vahim bir cürümden dolayı katîleşmiş bir hükümle mahkûm olduğu için mezkûr memleket topluluğu için bir tehlike teşkil eden bir mülteci işbu hükümden istifadeyi taleb edemez.
Göç İdaresi Başkanlığı 2021 yılı faaliyet raporunda “Ulusal ve uluslararası hukuk çerçevesinde düzensiz göçmenlerin gönüllü ve güvenli geri dönüş sayılarını artırabilecek bir sistem oluşturma” hedefine yer vermişti.
Suriyelilere Sunulan “Bayramlaşma İzni”
Bilindiği üzere ülkemiz, geçici koruma kapsamındaki Suriye Arap Cumhuriyeti uyruklu yabancılara “bayramlaşma izni” sunmaktadır (Suriyeli sığınmacılara randevu ile başvuru yoluyla geçici koruma statüleri sonlandırılmaksızın Türkiye’den Suriye’ye çıkış yapmalarına özel olarak izin verilmektedir). Ancak, Suriyeli sığınmacıların güvenli olmadığı nedeniyle terk ettikleri ülkelerini “bayram tatili” için ziyaret edip tekrar ülkemize giriş yapmaları kamuoyunun tepkisini çekmekte.
MHP Lideri Bahçeli, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlenen grup toplantısında konu ile ilgili, “önümüzdeki bayram günlerinde ülkelerine gidebilen Suriyelilerin geri dönmelerine gerek yoktur” söyleminde bulunmuştu. Devlet Bahçeli’nin bu sözlerinin ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da Suriyelilerin bayramda ülkelerine gidip tekrar Türkiye’ye giriş yapması hakkında “Bayram gidişine müsaade etme konusunda kısıtımız var.” demişti. Soylu ayrıca, “Bugüne kadar 500 bin gönüllü geri dönüş söz konusu. Bugün bu mesele provoke edilmeye çalışılmaktadır. Provokasyon demek en doğru tabirdir.” ifadelerini kullanmıştı.
(İLAVE: İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bayramlarda ülkelerine gidip, geri dönen sığınmacılar hakkında yaptığı açıklamada “Geçen hafta itibarıyla valilerimize bayram izni verilmeyecek dedik. Şu anda bayram izni verilmiyor. Güvenli bölgeye gidip orada kalabilirler. Bayram için gidip dönmek isteyenlere izin verilmeyecek” dedi).
1999 yılında resmen yürürlüğe konan bayramlaşma izni, iç savaşın başladığı Suriye tarafında can güvenliğinin olmaması nedeniyle 2011 yılında askıya alınmıştı. İzin süreci, (sadece sığınmacıları kapsayacak ve sadece Türkiye’den Suriye yönüne olacak şekilde kısıtlanarak) 2014 yılında yeniden başlatılmıştı.
Suriyelilerin bayramlaşma izniyle ülkelerini ziyaret etmelerine müsaade edilmesinin “gönüllü geri dönüş politikasının parçası olduğu” da belirtiliyor. Bu konuda bayram tatili izninin “gönüllü geri dönüş için zeminin sıcak tutulmasını sağladığı” değerlendirmesinde bulunanlar da mevcut.