Okul Öncesi Öğretmenliği, Simültane Tercümanlık, Çağrı Merkezi Görevlisi, Yoğun Bakım Hemşireliği Gibi Mesleklerde Belirli Sürenin Üzerinde Çalışan Kişilerin Mahkemede Şahitlik Yapamayacağı İddiası Doğru Değil
Ülkemizin yaygın şehir efsanelerinden biri, belirli bir yılın üzerinde mesai yapan meslek erbaplarının şahitliğinin kabul olmayacağı yönünde.
Yıpratıcı olması nedeniyle uzun süre çalışılması durumunda mahkemelerde şahitliklerinin geçerli olmayacağı iddia edilen mesleklerin sayısı bir hayli fazla aslında.
Şahitliği geçerli olmayacağı öne sürülen meslekler şöyle sıralanabilir:
- Eş zamanlı (simültane) tercümanlar
- Casino çalışanları
- Yoğun bakım çalışanları / hemşireleri
- Okul öncesi öğretmenleri
- Sınıf öğretmenleri
- Fizikçiler / fizik mezunları
- Bebek bakıcıları
- Çağrı merkezi (call center) çalışanları / santral görevlileri
- Bilgisayar programcıları
- Bankacılar
- Tiyatrocu oyuncuları
- Havacılık / uçuş personeli
- Denizciler / denizaltı personeli
- Gemi mürettebatı
Listelenen meslek sahiplerinin sürekli insanlarla muhatap olmaları, kapalı alanda kalmaları, sürekli başkalarının aktarımlarını Türkçemize çevirmeleri, öğrencilerle ya da bebeklerle ilgilenmeleri gibi çeşitli nedenlerle algılarının ve sağlıklarının bozulması gerekçesiyle şahitliklerinin kabul edilmediği öne sürülür.
Bahse konu mesleklerde belirli yıldan fazla çalışması durumunda şahitlik yapılamayacağını öne süren paylaşımlardan örnekler sunacak olursak…
2 yıldan fazla çağrı merkezinde çalışan kişilerin şahitliğinin kabul edilmediği iddiası şöyle dile getirilmişti:
“Çağrı merkezi işinin zaman baskısına ve arkası kesilmeyen telefon görüşmelerine dayanması çalışan açısından ´stres kaynağı´ olmasına neden oluyor. Amerika ve Avrupa’da çağrı merkezlerinde iki yıldan fazla çalışan müşteri temsilcilerinin şahitliği kabul edilmiyor. Bunun nedeni ´Burn-Outs´ Hastalığı. Yani halüsinasyonlar görme, halsizlik, sürekli baş ağrısı…”
“Dünyanin en agir işlerinden biri çagri Merkezidir. Hepimiz hayatlarımızı sürdürebilmek için gelir elde etmek meslek sahibi olmak zorundayız. Gerçek Anlamda stres dolu dünyanın en zor Meslekler arasındadır. Çalışanların 2 sene sonra şahitliği kabul edilmez ve 10 sene içerisinde emekli edilirler.”
“Ne demek çağrı merkezinde 10 yıldan fazla çalışanların mahkemede şahitliği geçerli olmuyor”
“İki yıldan fazla call center’da çalışanların şahitliği kabul edilmiyormuş diye bişiy duydum sşlkhgfd var mı böyle bişiy”
“Santral görevlileri ve öğretmenlerin şahitliği geçerli sayılmıyormuş bugün öğrendiğim şey de bu oldu”
Meslekte 5 yılını doldurmuş “Okul Öncesi Öğretmenleri”nin mahkemede şahitlik yapamayacağı da öne sürülmüştü:
“Meslekte 5 yılını doldurmuş okul öncesi öğretmenleri mahkemede şahitlik yapamaz”
“Bir ara okul öncesi öğretmenlerinin 5 yıl görev yaptıktan sonra mahkemede şahitliği kabul olmuyor diye iyi kandırılmıştık”
Sınıf öğretmenlerinin 5 yıldan sonra mahkemede şahitliğinin kabul edilmediğini de sananlar mevcut.
“Sınıf öğretmenlerinin 5 yıldan sonra mahkemede şahitliği kabul edilmiyor siz bunları matematik dersine sokacaksınız öyle mi gel ÖABT’ye gir onurunla şerefinle ataman olsun”
“sınıf öğretmenlerinin mahkemede şahitliği sayılmıyormuş bi olaya tanık olsam mesela ciddiye alıp şahitlik yapamıcam şaka gibi. haha alın bu bilgiyle napıyosanız yapın”
Yoğun bakım çalışanları da şahitliklerinin geçerli olmadığı iddia edilmişti.
“Yoğun bakıma 5 yıl ve üzeri görev yapan sağlıkçıların mahkemede şahitliği sayılmıyor sen neden bahsediyorsun güzelim belayım derken boşuna demedik”
“Gyb hemşirelerinin mahkemede şahitliği bile geçerli olmuyor bizi salın arkadaşlar bizi herkes deli sanıyor”
Casino personeli… Fizikçiler… Tiyatro oyuncuları…
“Casino da 5 yıldan fazla çalışanların şahitliği kabul edilmiyormuş 😀 gün ışığı görmemekten dengesizleşiyormuşuz”
…
“Fizikçilerin mahkemede şahitliği geçmiyormuş şaka mı bu deli yerine konuyoruz resmen”
“Abi tiyatrocuyu da adamdan sayıp sormuşsun ya… Bilmiyor musun? Bunların şahitliği bile mahkemede kabul görmüyor…”
Şahitliği Geçerli Olmayan Bir Meslek Grubu Yok!
Verilen örneklerde şahitliğin kabul edilmemesi için gerekli olduğu öne sürülen meslek icra süresi de farklılaşıyor. Denizaltı personeli için beşinci seyrinden sonra, gemi mürettebatı için 15 yıl, okul öncesi öğretmenler ve kabin personeli için 5 yıl, simültane tercümanlar için 10 yıl gibi farklı süreler dile getirilebiliyor.
Ancak, icra ettiği mesleğin yıpratıcı olduğunu örneklemek isteyen kişilerin öne sürdüğü bu mesnetsiz iddia doğruyu yansıtmıyor. Şahitliği mahkemelerde kabul görmeyen meslek erbabı iddiası bir şehir efsanesidir.
Tanıklığı kabul edilmeyen bazı meslek gruplarının bulunduğu iddiasının hiçbir hukukî dayanağı yoktur. Ülkemiz hukuk sisteminde sadece mesleğinden ötürü bir kişinin şahitliğinin kabul edilmemesine yönelik bir mevzuat hükmü bulunmuyor. Tanıklık yapmak zorunludur. Ancak, (kan bağı ya da ilişki bulunması gibi) kişisel nedenlerden ötürü, sır nedeniyle, menfaat ihlali gibi bazı durumlarda bazıları tanıklıktan çekinebilir.
Tanıklıktan çekinmeye değinmeden önce “tanıklık” hakkındaki temel bazı hususlara değinmekte fayda var.
Tanık, davada taraflar arasında çekişmeli olan olaylar ve durumlarla ilgili sahip olduğu bilgiyi mahkemeye aktaran davanın taraflarından başka bir üçüncü kişidir (Fatih Karamercan (2018). “Medenî Usûl Hukukunda Tanık ve Tanıklık”. Ankara Barosu Dergisi. 2018/3).
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 245. maddesi uyarınca kural olarak, Türk yargısına tâbi olan herkes tanıklık etmek zorundadır.
Çağrıya uyma zorunluluğu
MADDE 245- (1) Kanunda gösterilen hükümler saklı kalmak üzere, tanıklık için çağrılan herkes gelmek zorundadır. Usulüne uygun olarak çağrıldığı hâlde mazeret bildirmeksizin gelmeyen tanık zorla getirtilir, gelmemesinin sebep olduğu giderlere ve beşyüz Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına hükmolunur. Zorla getirtilen tanık, evvelce gelmemesini haklı gösterecek sebepleri sonradan bildirirse, aleyhine hükmedilen giderler ve disiplin para cezası kaldırılır.
HMK hükmü gereği tanık daveti yapılan kişi mahkemeye gelmek, yemin etmek ve tanıklık etmek zorundadır.
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Tanımlar” hakkındaki 6. maddesinde “(1) Ceza kanunlarının uygulanmasında; c) Kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi,” hükmü yer almaktadır. Bu maddeden hareketle yargılama esnasında tanıklık yapan kişi kamu görevlisi sayılmaktadır.
HMK 265. madde gereğince tanıklık görevini yerine getirenlere ödenecek ücret ve giderler şöyle aktarılmıştır:
“Tanığa ödenecek ücret ve giderler
MADDE 265- (1) Mahkeme tarafından çağrılan tanığa, her yıl Adalet Bakanlığınca hazırlanan tarifeye göre, kaybettiği zaman ile orantılı bir ücret verilir. Tanık hazır olmak için seyahat etmek zorunda kalmışsa yol giderleri ile tanıklığa çağrıldığı yerdeki konaklama ve beslenme giderleri de karşılanır.”
Tanıklıktan çekinilebilecek durumlar HMK’da şöyle belirtilmiştir:
Tanıklıktan çekinme hakkı
MADDE 247- (1) Kanunda açıkça belirtilmiş olan hâllerde, tanık olarak çağrılmış bulunan kimse, tanıklık yapmaktan çekinebilir.
(2) Kişisel nedenlerle tanıklıktan çekinme sebeplerinin varlığı hâlinde, hâkim tanık olarak çağrılmış kimsenin çekinme hakkı bulunduğunu önceden hatırlatır.
Kişisel nedenlerle tanıklıktan çekinme
MADDE 248- (1) Aşağıdaki kimseler tanıklıktan çekinebilirler:
a) İki taraftan birinin nişanlısı.
b) Evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi iki taraftan birinin eşi.
c) Kendisi veya eşinin altsoy veya üstsoyu.
ç) Taraflardan biri ile arasında evlatlık bağı bulunanlar.
d) Üçüncü derece de dâhil olmak üzere kan veya kendisini oluşturan evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi kayın hısımları.
e)Koruyucu aile ve onların çocukları ile koruma altına alınan çocuk.
Sır nedeniyle tanıklıktan çekinme
MADDE 249- (1) Kanun gereği sır olarak korunması gereken bilgiler hakkında tanıklığına başvurulacak kimseler, bu hususlar hakkında tanıklıktan çekinebilirler. Ancak, 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu hükmü saklı kalmak üzere sır sahibi tarafından sırrın açıklanmasına izin verildiği takdirde, bu kimseler tanıklıktan çekinemezler.
Menfaat ihlali tehlikesi nedeniyle tanıklıktan çekinme
MADDE 250- (1) Aşağıdaki hâllerde tanıklıktan çekinilebilir:
a) Tanığın beyanı kendisine veya 248 inci maddede yazılı kimselerden birine doğrudan doğruya maddi bir zarar verecekse.
b) Tanığın beyanı kendisinin veya 248 inci maddede yazılı kimselerden birinin şeref veya itibarını ihlal edecek ya da ceza soruşturmasına veya kovuşturmasına sebep olacaksa.
c) Tanığın beyanı, meslek veya sanatına ait olan sırların ortaya çıkmasına sebebiyet verecekse.
İlgili maddeler ışığında akıl hastalarının dahi, kendine ve duruma özgü koşullar dikkate alınarak tanık olarak dinlenebileceği belirtilebilir.
Elbette, yargılandığı bir davada sanık tanık olarak dinlenemez. Ayrıca, tanık olarak dinlenecek kişinin tanıklığına güveni etkileyebilecek bir durumun olup olmadığının da araştırılması gerektiği içtihat gereğidir.
Tanıklıktan çekilme hakkının söz konusu olamayacağı istisna durumlar HMK’nın 251. maddesinde şöyle sıralanmıştır:
Tanıklıktan çekinme hakkının istisnaları
MADDE 251- (1) 248 ve 249 uncu maddeler ile 250 nci maddenin (a) bendindeki hâllerde;
a) Bir hukuki işlemin yapılması sırasında tanık olarak bulundurulmuş olan kimse o işlemin esası ve içeriği hakkında,
b) Aile bireylerinin doğum, ölüm veya evlenmelerinden kaynaklanan olaylar hakkında,
c) Aile bireyleri arasında, ailevi ilişkilerden kaynaklanan mali uyuşmazlıklara ilişkin vakıalar hakkında,
ç) Taraflardan birinin hukuki selefi veya temsilcisi olarak kendisinin yaptığı işler hakkında,
tanıklıktan çekinilemez.
İlgili maddelerden görülebileceği üzere bir kişinin yapmış olduğu görev nedeniyle tanıklıktan çekilmesi ancak meslek veya sanatına ait olan sırların ortaya çıkmasına sebebiyet verecekse ya da meslekleri nedeniyle öğrendikleri sır mahiyetindeki bilgiler mevcutsa söz konusu olabilir.
Meslekleri ve sürekli uğraşıları sebebiyle tanıklıktan çekinebilecekler ile çekinme konu ve koşullar şöyle özetlenebilir:
- Avukatlar veya stajyerleri veya yardımcılarının, bu sıfatları dolayısıyla veya yüklendikleri yargı görevi sebebiyle öğrendikleri bilgiler.
- Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve bunların yardımcıları ve diğer bütün tıp meslek veya sanatları mensuplarının, bu sıfatları dolayısıyla hastaları ve bunların yakınları hakkında öğrendikleri bilgiler.
- Malî işlerde görevlendirilmiş müşavirler ve noterlerin bu sıfatları dolayısıyla hizmet verdikleri kişiler hakkında öğrendikleri bilgiler.
Örneğin, bir doktor ya da sağlık personeli, görevleri nedeniyle edindikleri sır niteliğindeki bilgi açısından tanıklıktan çekinebilir. Aynı şekilde avukatlar da şahitlikten çekinebilir; ancak, sır sahibi ilgili sırrın açıklanmasına izin verdiği takdirde, avukat tanıklıktan çekinemez.
Gazeteci şahit olduğu olayı tanık olarak anlatmakla mükellef olsa da yaptığı haber nedeniyle öğrendiği haber kaynaklarını açıklama zorunluluğu bulunmamaktadır.
Hülasa, herhangi bir meslek grubunun tanıklıklarının kabul edilmemesi gibi bir durum söz konusu değildir.