Belirlenen kullanma süresini, vadesini tamamlamak, eskimek anlamına gelen “miadını kullanmak” deyiminin birçok kişi tarafından “milâdını doldurmak” şeklinde yanlış kullanıldığına şahit oluyoruz.

“Miadı gelmek” biçiminde de kullanılan (“miyadını doldurmak” şeklinde de aktarıldığı görülen) deyimin içerdiği kelime “milat” değil “miat”.

Türk Dil Kurumu “miat” sözcüğünü “bir şeyin yapılması için tanınan süre” ve “bir şeyin yerine yenisinin verilebilmesi için kabul edilmiş bulunan süre, kullanma süresi” şeklinde tanımlamış. Dil Derneği ise bu tanımlara ilaveten “bir şeyin kullanım süresi bitmek, eskimek” anlamını sunmuş. “Milat” için ise “Hz. İsa’nın doğduğu gün” ve “herhangi bir olayın başlangıcı” tanımları yapılmış.

Deyimin doğru kullanıldığı örnekler şöyle sunulabilir:

 

“İl merkezindeki yöneticiler , Murgul Bakır işletmesinin hava hatlarından miadını doldurmuş halatları parasız alıp köy köprülerinde kullanıyorlar.”

(Fakir Baykurt (1960). Efkâr Tepesi. Remzi Kitabevi. Sf: 63)

 

“Daha ne yaşıyorum ben , miadi dolmuş postala döndükten sonra?”

(Yaşar Nabi (1948). Yeni Türk Hikâyeleri I. Varlık Yayınları. Sf: 22)

 

“Bu miadı dolmuş metodlarla memleketin değil, fakat mutlu bir azınlığın kalkındığını on yıllık tecrübeler göstermiştir.”

(Fikret Şahoğlu (1965). A.P.’nin İçyüzü. Toplum Yayınları. Sf: 61)

 

“Tasfiyenin en önemli sebepleri şunlardır: a) Bazı malların cinsi veya niteliği bakımından, ihtiyaç dışı veya ihtiyaçtan fazla bulunması, yahut miadını doldurmuş olması”

(Sinan Erdemli, Cemal Nuri Tan (1964). Millı̂ emlâk; Osmanlı Devletinin kuruluşundan 1/7/1964 tarihine kadar uygulanan hükümler. Türkiye Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği Matbaası. Sf: 542)

 

Yanlış aktarım örneklerini köşe yazarlarından alıntılayalım:

 

“Eskisi kadar görüşmediğiniz veya artık miladını doldurmak üzere olan işbirliklerinizi, ortaklıklarınızı veya arkadaşlık ilişkilerinizi tazeleyebilirsiniz.”

(Niobe Aslı Temel. Hürriyet. 10 Aralık 2015)

 

“Dünya vatandaşlarına ‘kazandıklarından’ daha fazlasını ‘harcatan’, ihtiyaçlarının önceliğine yerine, ‘vahşi pazarlama taktikleri’yle kendi önceliklerine göre yön veren bir kapitalizm anlayışının miladı dolmuş durumda.”

(Kerem Alkin. Sabah. 18 Mayıs 2020)

 

“Ancak pek azı başarının ardındaki gizli hikâyeden haberdar; 24 yaşındaki Borg, sona yakın, tükenmek üzere, miladını doldurmuş ve anksiyeteyle boğuşuyor.”

(Serdar Akbıyık. Star. 9 Haziran 2018)

 

“Bütün bu akım içerisinde iki tane ‘blockbuster’ kısa süreli aralarla sahne aldılar: Bunlardan ilki, unutulmamış ama artık miladını doldurmuş efsanevi bir film serisine ‘sil baştan’ taktiğini layık gören Lana Wachowski’nin “Matrix: Resurrections” filmi, diğeri ise solo maceralarında nefesini kaybetmekte olan, Marvel kahramanlarından Spiderman’i tekrar ayağa kaldırmaya çalışan “Spiderman: No Way Home” filmiydi.”

(Kerem Bumin. Duvar. 21 Ocak 2022)

 

“Hak dinin tebligatı olan Kur’an-ı Kerim’i miladını doldurmuş olarak göstermek için var güçleri ile İslam’a saldırmaktalar.”

(Sabri Balaman. Yeni Akit. 20 Eylül 2016)

 

“Miladını doldurmuş Parlamenter sistemin yerine daha doğru, daha güzel bir sistemin gelmesi ülkemiz adına sevindirici bir gelişme olacaktır.”

(İdris Ortakaya. Van Sesi. 6 Mayıs 2016)

 

Ezcümle, bir şeyin miadı dolar, miladı değil…

 

Yorumunuzu yazınız...