COVID-19 Felaketinin Mediko-Politik Öyküsü

Dr. Ceyhun İRGİL

 

16 Aralık 2019… “Koronavirüs salgının başlangıç öyküsü…”

Wuhan Merkez Hastanesi acil servisine yüksek ateşle bir hasta geldi.

Açıklanamayan yüksek ateşi vardı ve standart ilaçlara cevap vermiyordu. Testleri yapıldı. Laboratuvar sorumlusu Dr. Ai Fen’e sözlü olarak iletti; “Dr. Ai, bu hasta koronavirüs enfeksiyonu…

Daha sonra hastanın Deniz Ürünleri Pazarı’nda çalıştığı ortaya çıktı. Bu daha sonra dünyanın da gündemine gelen ünlü “Wuhan Vahşi Hayvan Pazarı” idi.

 

wuhan vahsi hayvan pazari

 

Bu vakadan 10 gün sonra (27 Aralık’ta) bu kez başka 40 yaşlarında bir hasta aynı şikayetlerle acil servise geldi. Hastanede çalışan bir doktorun yeğeniydi.

Akciğerleri korkunç bir durumdaydı. Bu hastanın da tanısı koronavirüstü.

Dr. Ai Fen, 30 Aralık günü öğleden sonra, Tongji Hastanesi’ndeki eski bir sınıf arkadaşından bir We Chat mesajı aldı; “Şu anda Huanan’a (Vahşi hayvan pazarına) gitmeyin, oradan uzak durun. Çok sayıda insanın ateşi var… ”

Mesajın geldiği günün sabahında hastanenin acil servisine Huanan Deniz Ürünleri Pazarı’ndan başka vakalar gelmişti. Dr. ai Fen, arkadaşının uyarısı ile karşılaştığı vakaları kafasında birleştirince “bu farklı bir şey mi, acaba?” Sonra “yok olamaz. Sars virüsü her halde, virüs geri mi dönüyor?” diye düşündü.

Wuhan Merkez Şehir Hastanesi Acil Servis yöneticisi Dr. Ai Fen, her zamanki gibi odasında kahvesi yudumlarken, hastaların test sonuçlarına bakıyordu.

O gün saat 16.00’da ateşli hastalardan birinin raporu geldi. Raporda aynen şöyle yazıyordu; “SARS koronavirüsü, Pseudomonasaeruginosa, ağız boşluğunu ve / veya solunum yollarında 46 bakteri ve / veya mantarlar…

Dr. Ai Fen, raporu birçok kez dikkatle okudu. Ama asıl ilginç bilgi raporun altındaki ek bilgi notundaydı. Ek bilgiye göre,

SARS koronavirüsü tek sarmallı pozitif sarmallı bir RNA virüsüdür. Virüsün ana bulaşma yolu, öksürük ile oluşan damlacıklar veya hastaların solunum salgıları ile temastır, bu da oldukça bulaşıcı olan ve atipik pnömoni (zatürre) olarak da bilinen alışılmadık bir akciğer iltihabına neden olabilir.”

Raporu sonucunu okuyan doktor, endişelendi, soğuk terler döktü. Hastanenin Göğüs Hastalıkları, Halk Sağlığı ve Bulaşıcı Hastalıklar bölümlerini aradı, bilgi verdi. Bunun üzerine birkaç dakika sonra Akciğer Hastalıkları bölümünden bir SARS virüs uzmanı Dr. Ai Fen’in odasına geldi.

Şu bahsettiğiniz rapora bir bakabilir miyim?” dedi. Ve ardından raporu inceledikten sonra, gözlüğünü masanın üstüne koydu ve görüşünü söyledi; “bu çok endişe verici…”

30 Aralık 2019… Akşam saatleri…

İnsanlar yeni yıl heyecanı ve telaşındaydı.

Uzmanın bu yorumdan sonra korkusu artan Dr. Ai Fen, bu bilgiyi öğrencileri ve meslektaşları ile de paylaşmaya karar verdi. Sınıf arkadaşları ile aralarında oluşturdukları sosyal medya grubunda paylaşıp onların da fikrini almak istiyordu. Ayrıca başka hastanelerde de benzer hastalar var mıydı? Merak ediyordu.

Bir pnomoni (zatürre) hastasının rapor sonucundaki o kelimeden gözünü ayıramıyordu. Kahvesini masanın üstüne bıraktı. Ve irkildiği kelimeyi kırmızı kalemle daire içine aldı;

“SARS koronavirus…”

Tıp Fakültesinden sınıf arkadaşına mesaj attı.

“Bu nedir? Sars virüsü geri mi döndü? Endişeliyim…”

Dr. Ai Fen, koronavirüs raporunun fotoğrafını çekti ve “Whistleblower” kullanıcı adı ile sohbet grubundaki sınıf arkadaşlarına gönderdi. O akşam, fotoğraf Wuhan’daki tıbbi çevrelerde yayıldı ve sohbet gruplarından birinde olan Göz Hastalıkları uzmanı Li Wenliang isimli doktor işte bu Dr. Ai Fen’in paylaştığı raporu, kendi sosyal medya hesabı ve bloğunda paylaşınca tüm kamuoyunun haberi oldu.

 

dr ai fen
Dr. Ai Fen

 

dr li wenliang
Dr. Li Wenliang

 

Dr. Li, koronavirüs raporunu kamuoyu ile ilk paylaşan kişiydi. Rapor ona ulaşana kadar sadece tıp çevreleri içinde paylaşılıyordu.

Dr. Li ve Dr. Ai Fen, aynı hastanede çalışmalarına rağmen yakından tanışmıyorlardı. Sadece ortak meslektaş çevreleri vardı.

 

(Wuhan Merkez Hastanesi’nde 4 bin doktor ve sağlık personeli çalıştığı için herkesin birbirini tanımaması normal. Ne gariptir ki, bir salgın tarihinin ilk sayfasını yazan ve aynı hastanede çalıştığı halde hiç karşılaşmayan bu iki doktorun kaderi ilk kez koronavirüs salgının dünyaya duyurulmasında ve son kez de yine aynı hastane içinde Dr. Li, öldüğünde duran kalbi için elektroşok cihazı istendiğinde kesişti.

Dr. Likoronavirüs nedeniyle yoğun bakımda son nefesini verdiğinde arkadaşları onu tekrar yaşama döndürmek için acil servisten destek istemek için telefon ettiklerinde, telefonu açan Dr. Ai Fen idi. “Bir meslektaşımız ölüyor, acilen yardım gerekli” dendiğinde, Dr. Ai Fen sordu; “hangi meslektaşımız?”

“Dr. Li” dendiğinde, telefonun öbür ucunda Dr. Ai Fen şok olmuştu. Sonuç olarak Dr. Li kurtarılamadı.)

 

cin virus dedikodu

(2 yıl önce Çin’in Wuhan şehrinde, tanımlanamayan zatürre (pnömoni) virüsü hakkında asılsız söylemlerde bulunduğu gerekçesiyle 8 kişinin tutuklandığı basına yansımıştı. ÇHC’nin bu tutumu koronavirüs salgınının daha da yayılmasına yol açmıştı.)

 

“Çin yönetiminin baskı ve sansürü…”

Ertesi gün saat 10:20’de Wuhan Merkez Hastanesi We Chat grubuna bir mesaj geldi. Bu, şehir Sağlık Koruma Komitesi tarafından aktarılan bir bildirimdi.

Bildirimde, nedeni belli olamayan bu zatürre (pnömoni) hakkındaki bilgilerin, halk arasında paniğe neden olmaması için bu tür paylaşımlar yapılmaması, paniğe yola açabilecek bilgileri sızdıranlar için kapsamlı bir araştırma yapılacağı söyleniyordu.

1 Ocak 2020 günü saat 23: 46’da, Dr. Ai Fen’in telefonuna hastanenin disiplin kurulu başkanından bir mesaj geldi. Mesajda sabah erkenden bir inceleme için odasına gelmesini istiyordu.

Dr. Ai Fen, o gece uyuyamadı, korktu ve tekrar tekrar düşündü; “nerede yanlış yaptım acaba?”

Ertesi gün hastane yönetimi disiplin incelemesi sonrasında Dr. Ai Fen’i şiddetle kınadı ve çok sert uyardı.

Bu zatürre hakkında hiçbir şey söylemeyeceğiz, kendi eşinize bile söyleyemezsiniz” dediler…

Sonuçta hastane ve kent yönetimi, sağlık personelinin virüsle ilgili mesaj veya resim iletmesinin yasak olduğunu açıkladılar.

Aynı gün Çin Devlet Başkanı XiJinping, Wuhan’ı ziyaret etti. Çin Komünist Partisi propaganda departmanı, salgın hakkındaki bir makaleyi acilen sosyal medyadan sildi.

Daha sonra kentteki Çinli yetkililer, bu yeni salgın ile ilgili paylaşım yapan 9 kişiyi koronavirüs salgını için “dedikodu yaymak” suçlamasıyla cezalandırdı.

Wuhan hastanesinde çalışan ve ceza alan bu 4 doktor daha sonra salgında öldü. Hayatını kaybeden doktorlar Dr. Ai Fen’in çalışma arkadaşlarıydı.

Dr. Ai Fen’e de hastanenin yönetim kurulu, “dedikodu yaymak” ve “istikrarı bozmak” suçlamaları yöneltmişti. Kurul tarafından azarlanmıştı. Ölümler ve salgının yayılmasından sonra yapılan bir görüşmede Dr. Fen, “Eğer neler olacağını öngörseydim azarlanmayı umursamazdım. Mümkün olduğunca sesimi duyurmaya çalışırdım” dedi.

O röportajda, Doktor Ai Fen daha sonra yaşananları şöyle anlattı; “Salgın ilerledikçe hastaneye daha fazla insan geldi. Zamanla salgının etkilediği alanın genişlediğini fark ettik. Hayvan Pazarı ile ilişkisi olmayan insanlar da aynı semptomlarla hastaneye geliyordu. Salgının insandan insana geçtiğini biliyordum.”

Oysa 21 Ocak 2020 gününe kadar Çinli yetkililer insandan insan bulaşmayı ve Covid-19’un yayılması arasındaki ilişkiyi reddediyordu.

Koronavirüsün “insandan insana” bulaştığına dair kanıt olabilecek bir not daha ekleyeyim.

Wuhan Merkez Hastanesi acil servise başvuran ilk 4 hastanın arasında bir anne ve oğlu vardı. Oğlu Vahşi Hayvan – Deniz Ürünleri Pazarında çalışıyordu. Oysa annesi ev hanımıydı. Anne oğluna yemek götürmek için deniz ürünleri pazarına gitmişti. Ama pazardaki ürünlerle temas etmemişti. Virüs oğlundan bulaşmıştı. Ana-oğul dünyada bildirilen ilk aile vakalarıydı.

Bu ana oğulun koronavirüs tarihi açısından önemi ise, virüsün insandan insana bulaştığının ilk kanıtıydı. Çünkü annenin düşünülen kaynakla bir bağı yoktu. Virüsü doğrudan oğlundan aldığı için “kişiden kişiye” bulaşma olabileceğini kanıtlıyordu. Ancak ilk aşamada bu gözden kaçtı. (yetkililer sakladı veya görmezden geldi)

 

ai fen roportaj

(Dr. Ai Fen TV röportajında ve 6 Ocak 2020 tarihli ABC News’in Çin kaynaklı haberinde “virüs insandan insana geçmiyor” haberi)

 

1 Mart 2020… Bu olaylardan haftalar sonra ve salgın artık dünya yüzeyine yayıldığı günlerde People dergisi muhabiri Gong Jingqi, Wuhan Merkez Hastanesi acil servis müdürü Dr. Ai Fen ile bir röportaj yaptı.

Dr. Ai Fen, Tiroid ve Meme Cerrahisi Şefi Opt. Dr. Jiang Xueqing ve Oftalmoloji Bölümü Şef Yardımcısı  Dr. Mei Zhongming’in (yine covid-19 ile ölen Dr. Li Wenliang aynı bölümdeydi) koronavirüs nedeniyle ölünce görüşmeyi kabul etti. Artık korkmuyordu.

9 Mart 2020 tarihi itibariyle Wuhan Merkez Hastanesi’ndeki 4 sağlık personeli yeni tip koronavirüse bağlı zatürreden öldü. Virüsün kaynağı olarak gösterilen Vahşi Hayvan Pazarı’na çok yakın bu hastanede 4 bin kadar sağlık personeli çalışıyordu ve yöneticiler de dahil olmak üzere hastanede 200’den fazla kişiye virüs bulaştı.

Salgına bu kadar yakın ve ilk tespit eden hastaneydi. Ocak başında yaşanan onca olaya ve artan hasta sayısına rağmen, hastane yönetimi hala otokratik yönetimin baskı ve korkusu ile sağlık çalışanlarına -ki 16 Ocak’taki personel toplantısında-

Hastane yönetimi, “İnsanları korkutmayalım. İnsandan insana virüs bulaşması mümkün değildir; hastalık olursa da önlenebilir, tedavi edilebilir ve kontrol edilebilir.” diyorlardı.

Bu konuşmayı yapan yönetici Jiang Xueqing, bir gün sonra 17 Ocak’ta koronavirüs nedeniyle hastaneye kaldırıldı ve 10 gün sonra solunum makinasına bağlandı.

Dr. Jiang Xueqing, deri hastalıkları uzmanıydı. Dr. Li’nin arkadaşıydı. Dr. Jiangn Xueqing, mükemmel tıbbi becerilere sahip çok iyi bir insandı. Hastanede ulusal tıp ödülü alan iki hekimden biriydi. Dr. Ai Fen’in komşusuydu. Aynı apartmanda Dr. Ai Fen 40. katta, Dr. Xueqing 30. katta oturuyordu. Her zaman ya ameliyathanede ya da klinikte bir işkolikti.

Aslında herkes olan bitenin farkındaydı ama Çin yönetimi, hastane yöneticilerine baskı yapıyordu. Arkadaşlarının karakola götürülmesi ve göz alına alınması doktorları ürkütmüştü. Ayrıca kimse tam olarak ne olup bitiğini daha anlamamıştı. Tek bildikleri salgın hızlanıyordu. Bu yeni tip koronavirüs hakkında ve tedavisi ile ilgili neredeyse hiç bilgi yoktu.

Ocak 2020 ortasında salgın kontrolden çıktı. Artık saklanamayacak kadar yaygın ve dehşetliydi. Wuhan resmi olarak karantinaya alınmadan bir gün önce, yani 23 Ocak’ta şehir kapatılmadan önceki gece, sadece Wuhan Merkez Hastanesi’nin acil servisinde, 655’i ateşli, 1.523 hasta vardı.

Ateş kliniği ile acil servis arasında bir ayrım yoktu. Acil servis salonu, koridorları, girişim odaları her yer hasta ile doluydu.

Dr. Ai Fen, pek çok arkadaşını virüs nedeniyle kaybettikten sonra verdiği röportaj nedeniyle hastanenin disiplin teftiş kurulu başkanı tarafından çağrıldı ve “söylentileri yaymak” ve “misyona zarar vermek” nedenleri ile bu kez kınama cezası aldı. Ai Fen, “Bu olanları tahmin edebilseydim, bu felaketin olacağını bilseydim, kınamayı umursamazdım. Kesinlikle konuşurdum” dedi.

Dr. Ai Fen’in bu röportajı, Çin yönetimi tarafından sansürlemek amacıyla hızlıca Çin’deki sosyal medya platformlarından kaldırıldı. Renwu dergisi de röportajı sildi. Dergi daha sonra sansürlenmiş bir şekilde röportajı yeniden yayımladı.

Bu bilgileri korumak için harekete geçen bazı kullanıcılar, bu röportajı bir blokzincire yerleştirerek koruma altına almaya çalıştılar.

(Çinliler daha önce de ülke yönetiminin sansürlerine direnmek için blokzincir teknolojisini kullanmışlardı. 2018 yılında bebeklere uygulanan bazı aşılardaki yanlışlıklar ortaya çıkmış ve konunun gizlenmesi için devlet tarafından sansür uygulanmaya başlamıştı. Bu sansürün önüne geçmek isteyen kullanıcılar raporları Ethereum Blockchain’inde kayıt altına almışlardı)

Çin hükümetinin sosyal medya denetim araçları belirli cümleleri tespit ediyor ve ardından mesajları siliyordu. Ancak insanlar, bu denetim ve sansür mekanizmasını açmak için bu röportajı emoji, Braille ve Mors alfabesi,  DNA kodu gibi şifreli ve denetime takılmayacak formlarda yeniden yayınlandı.

 

ai fen blog

(Salgını ilk duyuran Dr. Ai Fen ve Covid-19 hakkındaki blog yazıları, Çin sosyal medyasında yayınlandıktan sonra hızla hükümet tarafından sansüre uğruyor ve ortadan kayboluyordu. İnsanlar Çin hükümetinin sosyal medyada belirli kelime ve cümleleri tespit ederek mesajları sildiği için bu tür sansür araçlarına yakalanmamak için blog yazısını İngilizce, Almanca, Japonca, emoji, Braille, Mors, DNA kodu gibi bir çok farklı formda yeniden yayınlandılar.)

 

Dr. Ai Fen, bu kez Çinli bir dergiye, koronavirüsün erken uyarılarını reddettiği için hastanenin yönetimini eleştiren bir röportaj verdi, ancak Avustralya’da yayımlanan uluslararası bir programın kendisiyle ilgili haber yayınlamasının ardından ortadan kayboldu.

“60 Dakika Avustralya” isimli program doktorun Weibo hesabından yaptığı bir paylaşıma yer verdi. Ardından Dr.AiFen’nin sosyal medya hesaplarındaki hareket ortadan kayboldu ve kendisinden haber alınamadığı açıklandı.

Koronavirüs salgınına karşı ilk uyarıyı yapan diğer gazeteciler ve bazı yetkililer gibi Dr. Ai Fen’in o dönem gözaltına alındığı ya da tutuklandığı sanılıyor.

Dr. Ai Fen’in halkın virüse karşı erken uyarılmasının sansürlendiğini açıkladığı bu günlerde Çin’de yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınında hayatını kaybedenlerin sayısı 3 bini geçmişti.

Salgını ilk açıklayan doktor ortadan kaybolmuş, kamuoyuna duyuran doktor ölmüş, salgın haberini yapan 3 gazeteci gözaltına alınmış ve onlar da ortadan kaybedilmişti. Çin Ocak sonuna kadar neredeyse devlet otoritesi ile herkesi susturmaya çalıştı. Bu rağmen bu cesur insanlar sayesinde bir şekilde sınırlı da olsa Çin kamuoyu ve çevre ülkelerde olay duyulmaya başlanmıştı.

Çin yeni yeni uyanıyordu ama dünya için daha her şey yeni başlıyordu.

 

ilk koronavirus olum haberi

(11 Ocak 2020’de Çin gazetesinde Wuhan’da 59 virüs vakası ve ilk koronavirüs ölüm haberi – İlk vakanın 17 Kasım 2019’da görüldüğü “hasta sıfır” haberi)

 

“Hasta sıfır…”

Bu bir salgındaki ilk vaka için kullanılan tıbbi bir terim.

“Hasta sıfır” kim?

6 ayda resmi olarak 7 milyon insana bulaşan, 400 bin insanı öldürün virüsün başlangıcı olan ilk vaka kim? Tüm dünya bu sorunun yanıtını merak ediyordu.

2019 Aralık ayı sonunda ilk kez Dr. Ai Fen tarafından kamuoyuna bildirilen koronavirüs hastası elbette ilk hasta değildi. Dr. Ai Fen bildirmeden ve yeni koronavirüs salgını başlamadan önce acaba ilk hasta kimdi? Salgın nereden ve nasıl başlamıştı?

Kapalı Çin rejiminde ilk vakanın izini sürmek kolay değil. Bilgi ve araştırma olanakları kısıtlı. Çin yönetimi bilgi vermek istemiyor. Ortaya çıkan verileri doğrulamıyor. Bu nedenle araştırmacılar dedektif gibi her bulgunun ve kanıtın izini sürüyor.

Koronavirus için şu ana kadar Çin’de ilk teyit edilmiş Covid-19 vakasının izi 17 Kasım’a kadar sürülebildi.

Bir Çin gazetesinde yayınlanan küçük ve önemsiz bir haber -elbette bugün artık çok önemli bir haber oldu- hasta sıfır için ilk ipucu oldu.

Koronavirüs olduğu teyit edilen ilk vaka, “hasta sıfır” 55 yaşında bir Hubei sakiniydi.

Araştırmacılara göre Çin makamları şimdiye kadar geçen yıl kimlikleri açıklanmadı ama koronavirüs bulaşmış en az 266 kişiyi belirlediler.

2019 Kasım ayında bildirilen ilk dokuz vakanın – dört erkek ve beş kadın – hiçbirinin “hasta sıfırı” olduğu doğrulanmadı. Hepsi 39 ve 79 yaşları arasındaydı, ancak kaçının Hubei’nin başkenti ve salgının merkez üssü Wuhan sakinleri olduğu bilinmiyor.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre Çin’de teyit edilen ilk Covid-19 vakası 8 Aralık’taydı. Ancak bu resmi bildirimlerin salgın tarihinin gerçekleri ile bağdaşmadığı ortada. DSÖ veri ve raporlandırmalarının devletlerin resmi kaynaklarının bilgilendirmelerine dayandığını ve DSÖ tarafından bağımsız kaynaklarca araştırılıp, teyit edilmediğini hep aklınızda tutmalısınız.

Wuhan’daki Jinyintan Hastanesi’nden Çinli doktorlar tarafından Lancet tıp dergisinde yayınlanan bir makaleye göre bilinen ilk enfeksiyonun tarihini 1 Aralık 2019…

 

sarscov2 tespiti

(Çin kaynaklı bu bilimsel makalede “gribe benzeyen ama grip olmayan” bir tür enfeksiyonun 2019 yılının son 2 ayında Wuhan’da önceki yıllara göre çok fazla görüldüğü sayılarla gösterilmişti. Özü şu; Kasım ve Aralık 2019’da Wuhan’da virüs enfeksiyonlarında belirgin bir artış var ama daha henüz “koronavirüs” olarak konmamış)

 

Salgında “Hasta Sıfır” efsanesi bitmeyecek bir tartışma… Her zaman kadar kuşku ile yaklaşılacak. Her geçen yıl bir başka teori veya iddia gündeme gelecektir. Salgınların başlangıcında hastalığın kaynağının bulunması (filyasyon) için önemli bir kavram “hasta sıfır”… İlk aşamada ilk kaynağı bulursanız salgını önlemek ve kontrol altına almak mümkün. Salgın endemi, epidemi veya pandemi olduğunda “hasta sıfır” artık sadece bilimsel bir fantezi ve toplumsal merak konusu…

EK NOT; Mayıs 2020

 

Sorgu ve araştırmalarda “Hasta Sıfır” için Kasım 2019’a kadar geri gidilebilmişti. Mayıs 2020’de yayınlanan yeni araştırmalarda virüs salgınını başlatan ilk hastanın (hasta sıfır) 2019 yılının Eylül ayına kadar izlenebildiği açıklandı.

Wuhan Hastalık Kontrol Merkezi’nden bilim insanları, 6 Ekim 2019-21 Ocak 2020 arasında 640 grip benzeri hastalığı olan kişiden aldığı örneklerden 9’unda Covid-19 pozitif çıktığını açıkladı.

Wuhan Hastalık Kontrol Merkezi’nden bir grup bilim insanı Nature Microbiology dergisinde yayınladıkları makalede, “6 Ekim 2019’dan 21 Ocak 2020’ye kadar grip benzeri hastalığı olan Wuhan’daki hastalardan” örnek alındığını belirtti.

Bilim insanları makalelerinde 640 örnekten 9’unun pozitif olduğunu tespit ettiklerini, ocak ayında bunun “topluluk aktarımı” olduğu sonucuna vardıkları vurgulandı.

 

“İlk vaka 18 Eylül’deki uçak yolcusu mu?”

Bunun yanı sıra, Wuhan’dakiTianhe Havalimanı’ndaki gümrük idaresinin, 18 Eylül 2019’da gelen uçakta olan bir yolcunun hasta olduğu ve nefes alma güçlüğü çektiğini belirten bir acil durum mesajı aldığı ortaya çıktı.

Kısa süre sonra devlet medya ajansından bir gazeteciye göre, Wuhan İlk Yardım Merkezi, transfer vakasının klinik olarak “yeni bir tip korona virüs” olarak teşhis edildiğini bildirdi.

Bu ajansa göre, ertesi ay Ekim 2019’da Wuhan’da 10 bin yarışmacı ile düzenlenen Dünya Askeri Oyunları’nda Fransız sporcular, grip benzeri bir hastalığa yakalandı. Fransız pentatlon ElodieClouvel 9 gün süren oyunlar süresince pek çok kişinin çok hasta olduğunu söyledi.

 

Aralık 2019…   “Tuhaf şeyler oluyor…”

Her şey 2019 yılının son günlerinde Çin’in Wuhan kentindeki bir mahallenin et pazarında Çinli bir satıcının muhtemel yarasalardan virüs bulaşan eti paketleyip yaşlı müşterisinin elini sıktığı ve çalışanına sarıldığı gün başladı. (Virüsün ilk çıkış öyküsü ile ilgili daha sonra bir çok teori ortaya atıldı. Bunların arasında en güçlü iddialardan biri hayvan pazarına çok yakın olan Wuhan Virüs Araştırma Merkezi’nden virüsün bir çalışan aracılığı ile dışarı sızmasıyla insanlara bulaşmasıydı. Bu konuyu daha sonra detaylı olarak aktaracağım)

Sakin sessiz birkaç gün sonra yaşlı Çinli öksürmeye başladı. Ateşi çıkınca hastaneye gitti. Hayvan pazarında çalışan ilk Çinli hasta zatürre (pnömoni) tanısı ile gözleme alındı. Kısa sürede şiddetli akciğer enfeksiyonu ile yoğun bakımlık oldu. Ardından aynı yerden 2., 3. ve 4. hastalar geldi. Olguların tuhaf benzerlikleri ve hepsinin Vahşi Hayvan Pazarından gelen hastalar olması dikkat çekiciydi.

Aralık ayı sonlarında hastalar giderek artmaya başladı.. Ardından bir başka Wuhan Vahşi Hayvan ve Deniz Ürünleri Pazarı çalışanı, sonra bir başkası, son bir diğeri… Dört hastada da hızla pnömoni (akciğer enfeksiyonu) gelişti.

Bir hafta içinde aynı pazarla ilişkili tüm vakalar kötüleşti ve yaşlı hastalar hızla öldü. Asıl felaket daha yeni başlıyordu. 31 Aralık’ta aynı hayvan pazarı ile ilişkili 44 hastada daha hızla benzer akciğer enfeksiyonu gelişti. Hastalık özellikle yaşlılarda hızlı ve şiddetli seyrediyordu

Doktorlar şaşkındı. Önce zatürre sonra Sars virüsü zannettiler. Ama aralarından biri farklı bir şeyler olduğunu hissetti.

…ve koronavirüsün tüm dünyayı sarsan felaketinin öyküsü bu genç doktorun farklı bir şeyler hissettiği o gün, 31 Aralık 2019’da bir mesajla başladı.

Aralık ayının ilk günleri Çin’in orta kesimlerindeki Hubei eyaletindeki 11 milyon nüfuslu Wuhan kentindeki Merkez Hastanesi ve diğer sağlık merkezlerine başvuransıradışı hastalar dikkat çekmeye başladı.

Sağlık merkezinin doktoru okul arkadaşları ile oluşturdukları sohbet grubuna “Vahşi Hayvan Pazarından gelen hastalarda tuhaf şeyler oluyor. SARS virüsü yine canlanıyor galiba” notu ile korona salgınının ilk notunu yazdı.

 

30 Aralık 2020  “… bu hastalık farklı, kendinizi koruyun…”

Dr. Li meslektaşlarıyla iletişim halinde olduğu bir sosyal medya grubuna salgınla ilgili bir mesaj gönderdi ve hastalığın bulaşmaması için koruyucu giysi giymelerini önerdi.  Dr. Li tekrar arkadaşlarına yazmaya devam etti ; “Vahşi hayvan pazarından uzak durun. Bu farklı bir hastalık. Hızla ciddi ve şiddetli akciğer sorunu oluşuyor”. Mesaj grubundaki sınıf arkadaşları ile bunu 2002-2003 yılındaki SARS virüsü salgının geri dönüşü olarak yorumladılar.

Çinli doktorlar SARS’tan korkuyordu çünkü ilk salgında 800 kişinin ölümüne yol açmıştı. Ve ölenlerin önemli bir kısmı sağlık çalışanlarıydı.

Dr. Li ve arkadaşlarının ısrarlı uyarıları ile Wuhan yerel sağlık yönetimi bütün hastanelere bir uyarı gönderdi. Sebebi bilinmeyen bir zatürre salgını olduğu, hastaların hemen olduğu yerde tedavi edilmesini ve olguların gizli tutulmasını istediler.

Bu salgının büyümesi ve yayılması açısından yapılan “ilk hata” bu oldu.

Çin ulusal yetkilileri 3 Ocak’ta salgını Dünya Sağlık Örgütüne bildirdiği halde (“insandan insan bulaş” konusunda yanıldıkları veya yanılttıkları konusunda iddialar var) Yerel Wuhan yönetimi salgını kontrol edebileceğini ve halktan gizlenirse panik olmayacağını düşündü. Bu nedenle hastalığın ilk ayında  süreç kapalı işledi. Oysa Çinli bilim insanları 7 Ocak’ta virüsün SARS virüsüne çok benzer virüs olmakla birlikte yeni bir virüs olduğunu keşfetmişlerdi. Bu yeni bir virüs SARS’tan farklı olduğu için yeni bir isim verdiler; 2019-nCoV.

Ancak salgın kontrol edilemez bir noktaya geldiğinde artık saklayamayacaklarını anladılar. Ne yazık ki bu süreçte binlerce kişi hem taşıyıcı hem de hasta olarak salgının daha çok yayılmasına neden oldu. Hükümetin bu tutumu salgının büyümesine yol açtığı gibi daha sonra daha sert tedbirler alınması için bir gerekçe oldu.

 

6 Ocak 2020… “Susacaksın doktor, anlaşıldı mı?…”

Wuhan Devlet Hastanesi’nde doktor olan Li, virüs tehdidi hakkında kişisel bloğu üzerinden halkı uyardığı için polis tarafından sorgulanmıştı. Polis ayrıca Li’nin de aralarında olduğu sekiz kişi hakkında söylenti yaydıkları gerekçesiyle soruşturma açmıştı.

Kamu Güvenliği Kurumu, “toplum düzenini şiddetle sarsan yanlış iddialarda bulunmakla” suçladıkları Dr. Li ve arkadaşlarını korkutmak ve susturmak için tehdit ettiler. Bir belge hazırlayarak şöyle yazdılar; “Sizi uyarıyoruz: Aynı küstahlık ve inatla bu yasa dışı faaliyete devam ederseniz hakkınızda işlem yapılacaktır. Anlaşıldı mı?

Dr. Li’ye baskı ile belgelerin altını imzalattılar ve el yazısıyla “anlaşıldı” yazdırdılar.

 

li wenliang sosyal medya

li wenliang mektup

(Dr. Li’nin salgını ilk paylaştığı sosyal medya sayfası ve zorla imzalatılan mektup ile İngilizce çevirisi)

 

İnatçı ve kararlı  Dr. Li korkmadı. Mektubun bir kopyasını kendi bloğunda yayınladı ve toplumu uyarmaya devam etti. Wuhan’daki yönetim ise hala virüsün insandan insana değil sadece hayvandan insana bulaşacağını açıklarken ölümler başlamıştı.

Çin yönetimi büyük bir hata yaparak konuyu örtbas etmeye çalıştı (Nitekim sonra saklamaya çalıştığını kabul etti). Bu hastalığı ortaya çıkaran  Dr. Li ve arkadaşlarının yazışma grupları kapatıldı. Bu doktorlar sorgulanmak üzere karakola götürüldüler, ifadeleri alındı ve hastalıkla ilgili konuşmamaları konusunda uyarıldılar.

Hükümet hastalıkla ilgili konuşanların veya bu konuda paylaşımda bulunanların cezalandırılacağını açıkladı. Ve bu konuda sıfır tolerans göstereceklerini söylediler.

Çin Hükümetinin bu tutumu 2 – 3 haftalık bir zaman kaybına neden oldu. Bu zaman dilimi hastalığın yayılma açısından en kritik zaman dilimiydi. Ve 14 günlük ortalama kuluçka süresi olan hastalık hükümetin saklama çabaları ve toplumu bilgilendirmemesi nedeniyle çığ gibi katlanarak büyüdü. Salgın tüm eyaleti kapladı ve geciken karantina ile Çin dışına yayıldı.

Bir iddiaya göre, 31 Aralık 2019’da DSÖ Çin Ülke Ofisi, Çin’in Hubei eyaletinin Wuhan şehrinde kaynağı bilinmeyen akciğer iltihabı hastalarını bildirmişti.

7 Ocak 2020’de etken daha önce insanlarda tespit edilmemiş yeni bir koronavirüs (2019-nCoV) olarak tanımlandı. Daha sonra adı COVID-19 (2019-nCoV Hastalığı) olarak kabul edilmiştir.

Peki, virüsün COVİD adı nereden geliyor?

Korona’nın Co’su, Virüs’ün Vi’si ve İngilizce hastalık kelimesi olan Disease’in D’si ve kısaca COVİD.

(Dünya Sağlık Örgütü, 7 Ocak 2020’de yeni tip korona virüsün tespitiyle ilgili bir açıklama yaptı ve virüse “2019-nCoV” adını verdi. Örgütün, 11 Şubat’taki toplantısında ise virüsün ismi “Covid-19” olarak değiştirildi)

 

9 Ocak 2020…   “İlk kurban…”

Wuhan kentinde ilk koronavirüs kurbanı 61 yaşında kentin deniz ürünleri ve vahşi hayvan pazarına giden bir erkek oldu.

Çin yönetimi 9 Ocak’taki koronavirüs nedeniyle ilk ölümü11 Ocak’a kadar açıklamadı. Hastalıkla ilgili bulgu ve verileri de sağlıklı olarak yurttaşları ve dünya ile paylaşmadı. Siyasi ve ticari endişelerle olabildiğince halktan ve dünyadan gizlemeye çalıştılar.

 

Ocak ayı ortası 2020… “Hata üstüne hata…”

Koronavirüs ile ilgili ilk hasta tespitinden tam 4 hafta sonra Çin yönetiminin yaptığı raporlama verileri 24 Ocak 2020’de Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklandığında artık 846 hasta vardı. Tüm hastalar Çin kaynaklıydı. Sadece 16 olgu Çin dışından raporlanmıştı. Ancak onların da Çin’in Wuhan kenti ile bir şekilde bağlantısı vardı. 22 Ocak’ta şimdilik sadece 25 hasta ölmüştü.

İşte bu aşamada aslında hastalığın şiddeti ve insandan insana hızlı bulaşı biliniyordu. Özellikle 16 dış kaynaklı hastanın hepsinin Wuhan seyahati ile bağlantısı nedeniyle virüsün kolayca taşındığı ve insan hareketi ile yayıldığı çok belliydi.

Oysa Dünya Sağlık Örgütü Çin’in yetersiz bilgilendirmesine güvenerek, kendi araştırmasını yapmadan,14 Ocak 2020’de resmi olarak tarihi yanılgılarından biri olan resmi açıklamasında;  “Çinli yetkililer yaptığı ön soruşturmada Wuhan’da tespit edilen yeni tip koronavirüsün insandan insana bulaştığına dair kesin bir kanıt bulamadıdemişti.

 

dso covid19 cin

 

Çin’deki salgınla ilgili olarak, 14 Ocak için bilgi bulunmamasına rağmen 20 Ocak’ta 200’den fazla hasta ve 3 koronavirüs ölümü vardı.

DSÖ’ün derinlemesine araştırmadan yaptığı bu yanlış açıklamayı aşan asıl büyük hata 3 Şubat’ta koronavirüse bağlı 361 ölüm varken; “salgın nedeniyle ticari faaliyetleri, hareketliliği ve seyahatlere engel olmayı gerektiren bir durum yok” açıklaması oldu.

Bu açıklama, hastalığın bir kentteki ağaç yangını gibiyken yayılıp orman yangınına dönmesine zemin hazırladı. Zira bu açıklama Çin’deki hastalık haberleri ile tedirgin insanların önlem almasını engelledi ve etkinlikleri açısından rahatlama ve güven duygusu yarattı.

Oysa 25 Ocak 2020’de Dünya Sağlık Örgütü’nün yine resmi sitesinde yayınladığı koronavirüs haritasında Çin dışında 23 hasta görülüyordu. Üstelik 24 Ocak’ta hastalığın bir kaynaktan hızla bulaştığını biliyorlardı.

 

covid19 ocak 2020

(DSÖ’nün 25 Ocak 2020 günü resmi sitesinde yayınladığı haritada virüsün Çin dışına yayıldığı görülüyor ama DSÖ başkanı 3 Şubat 2020’de salgın nedeniyle “seyahat ve etkinlikleri engelleyecek bir durum yok” açıklaması yaptı)

 

Hastalığın Çin’de sınırlı olduğu dönemde bu açıklamalar batı dünyasının dikkatini fazla çekmedi. Ancak hastalık salgına dönünce süreci geriye doğru araştıranlar ve o dönemde uyaranlar DSÖ’nü çokça eleştirdi. Hatta Mart ayında Tayvan, Dünya Sağlık Örgütü’nü koronavirüse karşı diğer ülkeleri “erken uyarmamak, gizlemek ve süreci yavaşlatmakla” suçladı.

Çin yönetimi bir başka vahim yanlış daha yaptı. Ocak ayı başında virüsün neden olduğu hastalığın Wuhan bölgesinde kontrol altına alındığını ilan etti. Bunun üzerine bölgeye yeni yıl tatili ve festival için kente  gelenlerin sayısı arttı.

Hastalığın yayılmasındaki en önemli etkenlerden biri de Çin Ay Takvimi’ne göre Ocak ayında yeni yılın kutlaması ve festivalinin denk gelmesiydi. Festival ve yeni yıl tatili nedeniyle yüzbinlerce Çinli ya Wuhan’a geldi ya başka yerlere seyahat etti. Virüsü bu yolla daha hızlı ve daha uzak yerlere taşımış oldular.

Yönetimin “hastalık kontrol altına alındı” duyurusu ile rahatlayan ve endişesi azalan insanlar, yeni yıl kutlamaları ve tatili nedeniyle daha fazla görüştüler, daha fazla sosyalleştiler, daha fazla alışveriş merkezlerini ve sosyal alanları doldurdular Bu da virüsün yayılmasındaki başka bir etken oldu.

20 Ocak 2020’de Wuhan yönetimi sonunda artan hasta sayılarını görünce kentte acil durum ilan etti.

Çin yönetimi “acil durum” ilan etmesine etti ama seyahat kısıtlaması kararından önce 7 milyon insan Wuhan’dan ayrıldı. Koronavirüs taşıyıcısı olduğunun farkında olmayan binlerce insan Wuhan’dan ayrılarak virüsü dünyanın her yanına yaydılar.

Seyahat verilerine bakıldığında Wuhan’dan aylık olarak yaklaşık 900 kişinin New York’a, 2 bin 200 kişinin Sidney’e, 15 binin üstünde kişinin Bangkok’a seyahat ettiği sonradan anlaşıldı.

Ama iş işten geçmişti.

Dünya bambaşka sorun ve konularla meşgulken, Çin yönetiminin kararsızlığı ve geciken kararı yüzyılın en büyük sağlık ve sosyal felaketini başlatıyordu.

 

22 Ocak 2020  “ Çin yönetimi nihayet ilk açıklamayı yaptı…”

Çin yönetimi sonunda baskılara dayanamadı. Giderek artan hasta sayısının da ulusal bir felakete dönmesini engellemek için nihayet 22 Ocak 2020’de Pekin’de düzenlediği bir basın toplantısıyla ilk kez resmi olarak hastalığı kabul etti ve salgını açıkladı.

Pekin’deki basın açıklamasında hükümet, bahar tatili ve festivaller nedeniyle salgının yayılmasının artacağını ve bu salgının önlenmesinin zor olacağı ilk kez itiraf ettiler.

 

23 Ocak 2020 “sonunda ilk karantina kararı…”

Çin yönetimi hastalık tespitinden neredeyse 2 ay sonra nihayet ilk somut önlem olarak Hubei eyaletinde tüm tren, otobüs ve uçak yolculukları durduruldu ve karantina ilan edildi.

Ancak önlemler için geç kalınmıştı. Ocak ayı sonunda bütün hastaneler hastalarla dolmaya başladı. Ötelenen ve saklanan salgın nihayet yüzünü gösterdi. Binlerce hastanın sağlık merkezlerine akın etmesi ile tüm hizmetler felç oldu. Sağlık sistemi sorunu karşılayamaz hale geldi.

İşte bu aşamada dünyada çok konuşulan, ünlü “bir haftada kurulan” hastaneler gündeme geldi. Gerçekten de Çin yönetimi sadece bu virüsle mücadele etmek için kısa sürede iki hastane ve çok sayıda prefabrik merkez kurdu. Burada asıl ilginç olan salgının bu boyutuna rağmen Dünya Sağlık Örgütü küresel boyutta bir tehdidi ilan etmedi.

Ocak ayı boyunca dünya koronavirüse ait bu salgını sadece Çin’in başına bela olan bir haber olarak izlemeye devam etti. Hatta Çin ile ticari rekabet içindeki Batı ülkeleri bu durumu Çin’in başına musallat olmuş ve onun ticari büyüme hızını düşürecek ciddi bir sorun olarak doğacak yeni fırsatların umuduyla izlediler.

Bir çok ülke medyasında neo-liberal vahşilikle, Çin’de azalan üretimin kendilerine kayacağı, Çin’in kayıplarının kendi kazançları olacağı umuduyla sevinçli haberler yapıldı.

Ancak çok geçmeden bu sorunun sadece Çin’e ait bir sorun olmadığı ortaya çıktı. Şubat ayı başında Avustralya’da 3 hastaya COVID-19 tanısı kondu.

Başlangıçta görmezden gelen ve hastalığı örtbas etmek isteyen

Çin yönetimi hastalığı ciddi boyuta ulaşması ile birlikte özellikle karantina bölgelerinde çok sert tedbirlere başvurdu. Bunların arasında, ateşi yüksek olan insanların zorla hatta zincirlenerek, silahlı güçlerce sağlık merkezlerine götürüldüğü, içinde hasta olan evlerin mühürlendiği, çivilenerek kapatıldığı, hatta kapı ve pencerelerin kaynak yapılarak kapatılması gibi bir dolu sert önlemler vardı.

31 Ocak 2020’de Dünya Sağlık Örgütü resmi Web Sayfasında yayınlanan koronavirüs haritasında 9 binden fazla olgu, 213 ölen vardı. Hastalık Çin dışında 19 ülkeye yayılmıştı. Salgın bağıra çağıra geliyordu. Yine DSÖ, “seyahat sorunu yok” dediği günlerde, 3 Şubat günü yeni bir hastalık haritası yayınladı. Kendi verilerine göre küresel olarak 17 bin hasta vardı. Çin dışında 23 ülkede hastalığın olduğunu biliyordu. Kendi sitesinde yayınladığı ve bu satırlar yazılırken halen duran “hastalığın görüldüğü ülkeler” tablosunda, Uzak Doğu’da Çin dışında 103 olgu vardı. Aynı tablonun ilginç yanı, Amerika’da 11, Almanya’da 10, Kanada’da 4, Fransa’da 6, İtalya’da 2, İngiltere’de 2, İspanya’da 1, diğer Avrupa ülkelerinde de birer ikişer, toplam 40 olgu vardı.

 

covid19 subat 2020

 

Bu birer ikişer tabloda belirtilen olgular tek bir narın içindeki taneler gibi çok değil bir ay içinde tüm Avrupa’ya saçılacaktı.

Felakete sadece bir ay kalmıştı…

Çin’deki hastalık ateşi Wuhan’ı yakarken, Çin’in bu felaketle sarsılacağını, ekonomisinin ve üretiminin bozulacağını ve sonuçta pastadaki paylarını kapmaya hazırlananlar, içlerine saçılan Covid-19’dan habersizdi. Velhasıl dünyanın keyfi yerindeydi…

 

7 Şubat 2020 “hastalığı duyuran doktor virüs nedeniyle öldü…”

Dr. Li’ye sorgu ve tehditlerden bir hafta sonra 8 Ocak’ta tedavi etmeye çalıştığı bir kadın hastadan koronavirüs bulaştı.

10 Ocak 2020’de kendi bloğunda  Dr. Li, öksürük şikayeti ve sonrasında ateşi olduğunu yazdı.

12 Ocak 2020,  Dr. Li kendisinin, anne ve babasının da hastaneye yatırıldığını duyurdu.

Birkaç kez yapılan testlerin “negatif” çıktığını yazsa da, son olarak 30 Ocak 2020’de “artık kesin tanı kondu. Testlerim pozitif” diye yazdı. Bunun üzerine binlerce destek mesajı geldi.

31 Ocak’taki Dr. Li, yoğun bakım ünitesinde olduğunu ve nefes almakta zorlandığını söyledi. Birkaç olumsuz testten sonra, resmi olarak 1 Şubat’ta yeni koronavirüs ile hasta olduğu doğrulandı. Ertesi gün bir muhabire hala nefes darlığı olduğunu ve oksijen doygunluğunun çok düşük olduğunu söyledi.

Perşembe günü saat 22.00 civarında, sosyal medya Li’nin öldüğü mesajlarıyla dolup taştı. Global Times ve Caixin de dahil olmak üzere ana akım medya öldüğünü bildirdi. Dr.Li’nin yedi yıl tıp okuduğu Wuhan Üniversitesi, Perşembe gecesi yaptığı açıklamada başsağlığı diledi. Dünya Sağlık Örgütü, Dr. Li’nin ölümünden çok üzüldüğünü açıkladı.

Ve sonuçta … salgını ilk duyuran ve toplumu uyaran  Dr. Li salgından 5 hafta sonra Wuhan’da Covid-19 nedeniyle öldü.

 

li wenliang covid

koronavirusu halka duyuran doktorlar

(Dr. Li’nin ölmeden önceki son fotoğrafı ve aynı hastaneden ölen 3 doktor arkadaşı)

 

Çin’den İngilizce yayın yapan People’s Daily, doktorun 7 Şubat 2020 günü yerel saatle 02:58’de öldüğünü duyurdu.

Dr. Li öldüğünde 34 yaşındaydı, bir çocuğu vardı ve eşi hamileydi (Haziran 2020’de doğum yaptı).

Ölümü ile sosyal medya adeta çıldırdı. Yüzbinlerce mesajda  Dr. Li “Koronavirüs kahramanı” ilan ediliyordu, “güzel ve sağlıklı bir dünya için daha çok Dr. Li Wenliang’lara ihtiyaç olduğunu” yazan binlerce mesaj geldi.

Perşembe gecesi ve Cuma sabahı, sosyal medyada hızla trend olan “Wuhan hükümeti Dr. Li Wenliang’a bir özür borçlu”, “Konuşma özgürlüğü istiyorum” ve “Konuşma özgürlüğü istiyoruz” başlıklı üç sosyal medya etiketi milyonlarca kez görüldü ve ardından Çin yönetimi tarafından sansürlendi.

Koronavirüs tehdidini ilk fark eden ve meslektaşlarını virüs hakkında uyaran Çinli  Dr. Li Wenliang’ın hastalık nedeniyle hayatını kaybetmesi ise Çin’de büyük tepki uyandırdı. Yönetim bu tepkileri aynı hastalık gibi örtbas etmeye çalıştı.  Dr. Li’nin ölümü üzerine paylaşılan tepki mesajları sansürlendi. Ancak Çin’deki bir çok makam ve kişi Dr. Li’nin ölümü üzerine onun bir kahraman olduğunu ve Çin’in vicdanını temsil ettiğini söylediler.

Halkın tepkisi artınca Çin yönetimi  Dr. Li’ye hükümet tarafından yapılan muamelenin araştırılacağını ve olayla ilgili bir ekip oluşturulduğunu duyurdu.

Aynı süreçte hakkında soruşturma açılan 8 doktordan 4’ü Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Dünyayı uyarmak için hayatları pahasına mücadele ettiler ve ancak öldüklerinde dünya onları anlayabildi. Bu kahraman doktorlar sesini daha önce duyurabilseydi belki de dünya böylesi ağır bir bedel ödemeyecekti. İnsanlık, bilime ve bilgiye göstermediği saygının ve güvensizliğin acısını çekecekti.

Çin’in ifade özgürlüğünü kısıtlaması nedeniyle toplum yeterli bilgiye sahip olamadığı için bu hastalıktan çok zarar gördü.

 

Yorumunuzu yazınız...