Kaynana, Kaynata, Kayınço Gibi Kelimelerin Kökeni Olan Kayının Kökeninin Dünyanın En Hızlı Kaynayan ve Birleşen Ağacı Olduğu İçin Orta Asya Şaman Türkleri İki Ailenin Birleşmesinin Sembolü Olan Kayın Ağacına Dayandığı İddiası Doğru Değil
Gün geçmiyor ki sosyal medyada yeni bir etimolojik köken açıklaması kurgulanmış olmasın.
Bugünkü konumuz, evlilik yoluyla akrabalık bildiren kayın merkezli sözcüklerin kökeninin kayın ağacının hızlı kaynayıcı ve birleşici yapısına dayandığı iddiası.
alın bu bilgiyi ne yapıyorsanız yapın:
“Kayın ağacı dünyanın en hızlı kaynayan ve birleşen ağacı olduğu için Orta Asya Şaman Türkleri iki ailenin birleşmesinin sembolü olarak Kayın ağacını tanımlamış. İnsanların eşlerinin ailelerine “Kaynana, Kaynata, Kayınço” şeklinde seslenmesinin sebebi de budur.”
“Hiç düşündünüz mü, neden eşinizin ailesine KAYIN valide, KAYINço, KAYINana, KAYINpeder (kaynata/kayınata) vs. isimler koyulmuştur? Kayın ağacı, eski Kam Türk kültüründe, kutsal ve önemli bir ağaçtır. Kayın ağacı, dünyanın en hızlı kaynayan, birleşen ağaç cinsi olduğundan, Orta Asya, Kam (şaman) Türkleri bu kelimeyi, iki ailenin birleşmesi, kaynaşması anlamında kullanmışlardır… Kayın eçesi (eçe, eke, ağabey anlamında) zamanla “Kayınço” olmuş. Kayınpeder’deki “peder” kelimesi ise Hristiyanlardan değil,”
macson:
“kayinağaci eski türkler için kabe kadar kutsal bir simge.muslumanlar kabeye nasıl saygı gösteriyorsa eski türklerde kayın ağacına aynı saygıyı gösteriyorlardı.hatta bu kutsallık simgesi şuan bile bizim dilimizde yer etti.kayin-ana,kayin-baba sözlerinin kökleri buraya dayanir.neden büyüklerimize bu ismi taktik dersek türklerde var olmayi, üremeyi sağlayan kayın ağacıdır.”
Türkçemizde karı, kaynana, kaynata, koca, kuma, baldız, gelin, görümce, güvey, kayın, bacanak, elti, enişte, yenge, dünür gibi evlilikle tesis edilen akrabalık ile ilintili kelimeler mevcut.
Kayın: Kadın veya kocaya göre birbirlerinin erkek kardeşi, kayınbirader
Kaynana: isim Kocaya veya kadına göre birbirlerinin annesi, kayınvalide, hanımanne Kaynata: isim Kocaya veya kadına göre birbirlerinin babası, kayınbaba, kayınpeder, babalık Akrabalık, hısımlık anlamına da gelir ve hukukta evlilik yoluyla meydana gelen bu hısımlığa sıhri hısımlık, dünür hısımlığı veya kayın hısımlığı denir. Bu nedenle eĢler arasındaki iliĢki de bir akrabalık sayılır. Kayın hısımlığı da tıpkı kan hısımlığı gibi derecelendirilir.
(Selim Emiroğlu (2012). “Türkçe Sözlükteki Akrabalık Adlarının Tasnifi 1701“. Turkish Studies – International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic. 7/4. Fall 2012. Sf: 1691-1710) |
Evlilik yoluyla sahip olunan bağı karşılaşan kayın, kayınbaba, kayınbirader, kayınpeder, kayınvalide, kaynana sözcüklerinin kökeninin “kayın ağacı”nın hızlı birleşme ve kaynama yapısına dayandığı iddiası gerçeği yansıtmıyor. Türk mitolojisinin en önemli sembollerinden biri olan kayın ağacının diğer kayınlarla birleşici ve kaynayıcı yapısı kayın sözcüğünün kökeni değil. “Kayın” sözcüğü “kadın” sözcüğüne dayanmaktadır. Eski kaynaklarda “kadın” olarak geçen sözcük d>y değişimiyle “kayın” hâlini almıştır.
Kutsal kabul edilen kayın ağacı Türk mitolojisinin en önemli sembollerinden biridir (Ramazan Işık (2004). “Türklerde Ağaçla İlgili İnanışlar ve Bunlara Bağlı Kültler”. İlahiyat Fakültesi Dergisi. 9:2. Sf: 89-106). Türkler, mitolojik bir sembol olarak kullandıkları hayat ağacını, maddi âlemde “kayın ağacı” ile sembollemişlerdir. Kayın ağacı Türk hayat tarzının vazgeçilmez bir unsuru olmuş, günlük yaşantıda kutsiyet atfedilen ağaçtan yapılma ürünlerin tamamı kayın ağacından yapılmıştır (Selçuk Kürşad Koca (2012). Türk Kültüründe Sembollerin Dili. Doktora Tezi. Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü).
“Kayın ağacı”ndan hareketle akrabalık ilişkilerine isimlendirme yapılmış değil, “kayın” için doğurganlığından hareketle “kadın” adlandırılması yapıldığı, kayın ağacının bütün insanlığın atası olan kadın anayı da içerisinde sakladığı düşünülmektedir.
Kayın sözcüğünün, Orta Asya’daki (şaman) Türklerinin dünyanın en hızlı kaynayan, birleşen ağaç cinsi olduğundan kayın ağacını iki ailenin birleşmesi, kaynaşması anlamında kullanmasına dayandığına dair kaynaklarda bir atfa rastlanamıyor.
Kaşgarlı Mahmud tarafından 1072’de kaleme alınan Dìvanu Lugati’t-Türk’te kadın sözcüğü için “kayın, dünür, hısım” anlamları sunulmuştu (Kâşgarlı Mahmûd. Divânü Lugâti’t-Türk. Kabala Yayınevi. Istanbul. 2005):
Yağma, Tuxsı, Qıfçâq, Yabâqu, Tatâr, Qây, Çömül ve Oğuz kavimleri bütün ze!’leri ye’ye dönüştürmekte hemfikirdirler. Bunu asla zel olarak söylemezler. Diğer bütün kavimler “kayın agacına qadıng derken, bunlar qaymg der. Aynı zamanda “kayın”a qadın denir, ancak bunlar için bu anlama gelen sözcük qayın’dır.
qadıng. Kayın ağacı. Şu atasözünde de geçer,
qadıng qâsınga sögût sölinge: Kayın kabuğu, söğüt taze dallan için – kayın için sert kabuk, söğüt için tazelik uygundur.
qadın. Kayın; evlilik sonucu edinilen akrabalar. Qıfçâq lehçesinde z’yle söylenir [qazın]. Şu atasözünde de geçer,
qadaş temîş qaymaduq, qadın temış qaymış: (Ona) hısım demişler (onlan) önemsememiş, (ona) kayın demişler (onları) dikkate almış. Bu atasözü, damatlara, evlilik yoluyla edindiği akrabalarına saygı göstermeyi öğütlemek için kullanılır.
Günümüzde de sözlüklerde “kayın” sözcüğünün, bitki ve akrabalık ilişkisi üzerinden 2 farklı anlamı aktarılmaktadır. Kayın sözcüğünün aynı adlı ağacın birleşici ve kaynaşıcı özelliğine bir atıf görülememektedir.
Türk Dil Kurumu (TDK) Büyük Türkçe Sözlük’te kayının farklı anlamları şöyle yer almış:
- Kayıngillerin örnek bitkisi olan, 30-40 metre boyunda, 2 metre çapında, kışın yapraklarını döken, kerestesi beyaz ve değerli olan bir orman ağacı (Fagus orientalis).
- Kadın veya kocaya göre birbirlerinin erkek kardeşi, kayınbirader, ini
Dil Derneği Türkçe Sözlük’te ise şöyle aktarılmış:
- Kayıngillerin örnek bitkisi olan, kerestesi beyaz bir orman ağacı (Fagus silvatica).
- Kadına göre kocasının erkek kardeşi.
Nişanyan Sözlük‘te ise kayın sözcüğünün akrabalık ve bitki anlamları, tarihî kullanım örnekleri ile şöyle sunulmuş:
Eski Türkçe kadın “zevcenin babası veya ailesi” sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük Eski Türkçe kat- “eklemek, karmak” fiilinden Eski Türkçe +In ekiyle türetilmiş olabilir; ancak bu kesin değildir.
Karş. Moğolca kadum “evlilik yoluyla hısım”.
Türkiye Türkçesi kādın < χātūn sözcüğüyle veya Arapça ḳāim “yerine geçen” sözcüğüyle alakası kurulamaz.
Tarihçe:
Eski Türkçe: [Uygurca İyi ve Kötü Prens Öyküsü, 1000 yılından önce]öz kaḏını yeriŋe tegdi [öz kayınpederinin ülkesine vardı]Eski Türkçe: [Kaşgarî, Divan-i Lugati’t-Türk, 1073]kaḏaş témiş ḳaymaduḳ, ḳaḏın témiş ḳaymiş [[akraba demişler umursamamış, hısım demişler ilgilenmiş – atasözü]]Türkiye Türkçesi: [İbni Mühenna, Lugat, 1310 yılından önce]balduz, bacanak, kayın ana, kayın ata
Eski Türkçe kadıŋ “kayın ağacı, fagus” sözcüğünden evrilmiştir.
Eski Türkçe kad- (sert olmak) köküyle alakası düşünülebilir. Veya karş. Moğolca kadu- (kesmek, biçmek).
Farsça χadang (aynı anlamda) Türkçeden alınmış olabilir.
Tarihçe:
Eski Türkçe: [Kaşgarî, Divan-i Lugati’t-Türk, 1073][[Diğer bütün kavimler kayın ağacına ḳaḏıŋ derken Oğuzlar, Kıpçaklar ve onları izleyenler ḳayıŋ der.]]
Ayşe Nur Sır Dündar, “Türkiye Türkçesinde Kayın Akrabalığı Merkezli Aile İlişkileri İle İlgili Kavramlar” başlıklı makalesinde kayın sözcüğünün kökenine dair sunduğu açıklamada (2021. Ulakbilge. 67 (2021 Aralık). Sf: 1405–1422):
Türkçede baba anlamına gelen kaŋ sözü, akrabalık ifade eden ka sesi ile başlamaktadır. Bu sesle başlayan çok sayıda akrabalık ismi vardır. Bunlardan biri kayın sözüdür. Clasuon, Eski Türkçede kadın şeklinde kullanılan bu sözcüğün evlilik sonucu oluşan bir terim olduğunu, özellikle kayınbaba için kullanıldığını belirtir. Fonetik değişikliklere uğrayan sözcüğün daha sonra kayın biçimini alarak farklı akrabalık adlarını karşıladığını söyler (1972: 602). Gülensoy, Eski Türk yazıtlarında bu sözcük yerine yurç (KD 32) sözcüğünün kullanıldığını, bugün Kırgız Türkçesinde kayın, kayın ini ve kayni “kayın, karı ve kocanın biraderi” (Kır. Söz.) şekillerinde görüldüğünü vurgular ve bu hâliyle sözcüğün ET’de bulunan <*ka “arkadaş, akraba” kökenine bağlamak gerektiğine işaret eder. Bu ifadeye müteakiben *ka’dan türeyen diğer adları şu şekilde sıralar: *ka+n “baba” (KD 11), Uygur: *kadın “peder” (TT. IV; Alt. Gr; EUTS), kagadaş “akraba, hısım” (U. III; EUTS 161), kang “baba” (Ust.; Suv.; EUTS 165), karındaş “kardeş” (Alt.; EUTS 168), katas “kardeş” (EUTS 179); DLT’de: kadaş “kardeş, hısım” (I; II; III), kardaş “kardeş gibi yakın olan hısım, akraba” (I; III), kadın kadnagun “kayın ve kayın babalar”; Oğuz Türkçesi kayın “kardeş, hısım ve akraba” (1974: 301; Erol, Arslan, 2008: 306).
Eski Türkçeden itibaren kullanılan sözcüğün Yenisey yazıtlarında kadın “kayınbirader” şeklinde kullanıldığı tespit edilmiştir. Uygurca metinlerde, kadın “kayın (peder)” (Caferoğlu, 1968: 160) olarak tanımlanan sözcük, daha sonraki tarihî kaynaklarda “kaźın; ‘kayın, dünür, hısım’, kayn; ‘kayın birader’, kayınlıķ; ‘sıhriyet’ ” (1999: 65-66) şeklinde kullanılmıştır. DLT’de kadın “sıhri akrabalık” olarak tanımlanır. Kıpçak lehçesinde z ile (kazın) şeklinde olduğu belirtilir. Kadaş timiş kaymaduk, kadın timiş kaymış (Kardeş ve akraba denmiş, yüz vermemişler; kayın denince iltifat etmişler). Akrabalarda kayın tarafına hürmet için söylenir.” (Ercilasun ve Akkoyunlu, 2014: 173) atasözünde geçtiğine, kadın kadnagun “Kaynanalar ve güveyler” şeklinin kullanıldığına (Ercilasun ve Akkoyunlu, 2014: 230) işaret edilir. KB’de kadın “Kayın, kocanın erkek kardeşi, dünür, kayınpeder” (Arat, 1979: 214) şeklinde tanımlanır; iki kadın erdi küdegü iki / bular erdi ödrüm budunda iki “İkisi kayınbabası, ikisi damadıydı. Bunlar, halkın en iyisi ve en seçkiniydi.” (Arat, 1979: 22) dizelerinde geçer. Ünlü, sözcüğün Harezm Türkçesinde kayın “Hısım, akraba, birinin yerine geçen, amcazade” (NF 49/8; KE 238r/21) olarak kullanıldığını kayın ana “kaynana” (İML 144), kayın ata “kayın baba” (KE 201r/20; İML 144) (2012b: 299) biçiminde geçtiğini belirtir. ETT dönemi kaynaklarında kayınağa “Kayınbirader”, kayınata “Kayınpeder”, kayınlık “Sıhriyet, dünürlük” (TTS, 1996: 2373) kullanımları mevcuttur.
Kayın sözcüğü, günümüz Türk lehçelerinde; gayın (Az.), gāyın āga (Trkm.), käyniş, kaynağa (Bşk.), kaynäğa (Özb.), keyin (ağa, ini) (Uyg.), kayın ata (Kzk.), kayın ağa, kayın ini (Kırg.), kayini(ş), kaynağa (Tat.) (KTLS, 1991: 456-457); kayın “koca veya karı tarafından akraba; kayın birader (kocanın küçük erkek kardeşi); kayın, kayın curt ve kayın halk “Kocanın ve karının akrabaları” (Li, 1999: 67) şeklinde kullanılmaktadır.
Türkiye Türkçesinde sözcüğün kayınbirader (<Tür. kayın+Far. birader) şeklinde kullanımı da mevcuttur. Türkçe Sözlük’te kayın (II) “Kadın veya kocaya göre birbirlerinin erkek kardeşi, kayınbirader, ini.” (2011: 1364) şeklinde tanımlanır. Türkiye Türkçesi ağızlarında farklı adlandırma biçimleri bulunmaktadır. DS’de bu adlandırmalarla ilgili olarak şu kullanımlar mevcuttur: ağa (I) [ağababa -2, ağbaba -1] “1. [→ aga -1] 2. [ aga -2] 3. Kayınbirader. 4. Kayınbaba, kaynata” (2009: 78-79); çelebi (I) [celba, çeleba, çelba, çeleba, çelebağa, çelebiağa, çelepağa, çeliba (I) – 1] “Kayınbirader” (2009: 1118); ini (I) [mi, inim, iyin (I)] “Kayınbirader” (2009: 2544); kaince “Kayınbirader” (2009: 2599); kayınçı [kayınço, kayınçu, kayinci, kayinçe] “Kocanın erkek kardeşi, kayınbirader” (2009: 2701); nazlıbey “Kayınbirader” (2009: 4607).
Ak Sözlük ise şu açıklamayı sunmuş:
Hısım, akrabalık ifade eden bu sözcük. Eski Oğuz boylarının kayınğ kelimesiyle bağlantılıdır. Eski Türklerin ‘hısım akrabalık’ karşılığındaki “kadhın” sözünü Oğuzlar başta olmak üzere Tatar, Yağma, Kıpçak, Kay, Çomul, Yabaku ve Toxsı halkları kayın şeklinde telaffuz etmişlerdir. Bulgarlar ve Kıpçaklar söz gelimi ayak sözcüğünü azak diye dile getirirler. Kayın sözcüğü hısım akrabalık belirtmektedir. Böyle olunca kayın-ata (>kaynata), kayın-ana (>kaynana), kayın–valide, kayın–birader sözleri kullanılmaktadır. Kerkük dolaylarında; kadın ve erkek taraflarının birbirine göre akrabaları kayın kuda diye anılmaktadır. Kocanın erkek kardeşi için Isparta’da kayinçe, Samsun’da kayinci, Tekirdağ’da kayınçu, Düzce’de kayınço ve diğer bir kısım yörelerde kayınçı, kayınçe ve kayınçu gibi adlandırmalar yapılmaktadır. Amasya ve Bolu yörelerinde kayınna (=kaynana) sözü telaffuz edilmektedir. Bu açıdan, bir kısım sözlük yazarlarının buradaki kayın kelimesini Arapça kaim (yerine geçen) ile bir tutmaları doğru bir tespit değildir. Orta Çağda Türklerin kadhın (hısım akraba) sözüne karşılık Moğollar kadum diyorlardı. Bugünkü kadın sözcüğü ise Soğdça gelen hvaten (hanım sultan, melike, ece) sözcüğüyle ilişkilidir. Soğdcadan gelen hvaten sözü zamanla khatun/xatun şekliyle telaffuz edilmiştir. Bir zamanlar Türkçede kullanılan kadhın kelimesi Soğdca hvaten (>hatun) sözüyle etimolojik bir kökene dayanmış olabilir. Kayın sözcüğünü Türkler Orta Çağda Kıpçaklardan mı aldılar. Böyle olması mümkündür. Çünkü, çok eski devirlerde Küçük Asya coğrafyasındaki Hititler “evlenme dolayısiyle akrabalık” karşılığında kainanni sözcüğünü telaffuz ediyorlardı. Hititler, aynı karşılıkta LÚkaenas (gainas, kainan), kaenanza, LÚkaenanti kelimelerini de ifade ediyorlardı. Bu bağlantılar ışığında Türkçede akrabalık ifade eden kayın sözcüğünün kayın ağacından ya da Arapça kaim (yerine geçen, vekil) sözcüğünden değil, Hititlerden kalma olduğu kanısını egemen kılmaktadır. Kayın, sıhrî mensubiyeti belirten bir sözdür.
Kayın sözcüğünün Arapça “kaim” yani “yerine geçen” kelimesinden geldiği, örneğin “kaynana” sözcüğünün aslında “annenin yerine geçen” anlamındaki “kaim ana” olduğu da ileri sürülmektedir.
Örneğin, İsmet Zeki Eyüboğlu’nun Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü’nde (Sosyal Yayınlar. İstanbul) kayınbaba, kayınbirader, kayınço kelimeleri için bu yönde bir açıklama sunulmuştu.
Ancak, yukarıda aktarılan atıflar göz önünde bulundurulduğunda hısım anlamını haiz kayın sözcüğünün Arapça kaim sözcüğünden kaynaklanmadığı anlaşılıyor. Kayın, bütün Türk dillerinde yaygın ve eski bir kelimedir.