Faiz Lobisi Deyiminin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Danışmanlarının “Interest Lobby” İfadesini Yanlış Çevirisi ile 2013 Yılında Gezi Protestoları Döneminde Oluştuğu İddiası Doğru Değil
“Dış güçler”, “karanlık mihraklar”, “kriz lobisi”, “üst akıl”, “paradigma” gibi ifadelerin yanı sıra “faiz lobisi” de son yılların anahtar sözcüklerinden.
Bugünün konusu, “çıkar grubu” anlamına gelen İngilizce “interest lobby” deyiminin Gezi Protestoları sırasında yanlışlıkla “faiz lobisi” şeklinde çevrilerek kullanılmaya başlandığı iddiası…
Faiz Lobisi Ne Demek?
Günümüze değin “lobi” sözcüğü birçok tanımlamada farklı sözcüklere eşlik etti. Yahudi lobisi, vaiz lobisi, medya lobisi, porno lobisi, patates lobisi, içki lobisi, suikast lobisi, robot lobisi gibi tanımlamalar ülke gündeminde kendine yer buldu. Ancak, lobi kelimesinin kullanıldığı en popüler tanım “faiz lobisi” oldu.
Lobi kelimesi ise “bir yapının kapısından içeri girildiğinde görülen ilk boşluk”, “otel, tiyatro vb. yerlerde girişe yakın geniş yer” ve “bazı ortak çıkarları olan grupların temsilcilerinden oluşan topluluk” anlamlarına sahiptir. Faiz, basitçe paranın fiyatı olarak tanımlanmaktadır. Elbette, faiz ile birlikte lobi sözcüğü “ortak çıkar grubu” manasını sağlıyor.
“Faiz lobisi” denince akla elbette ilk olarak bankalar ve yabancı yatırımcılar geliyor. Faiz lobisi ile üretim, fizikî emek, katma değer ile değil sermaye birikimi ile sermaye hareketleri üzerinden çıkar sağlayan kişi ya da kurumlar kastediliyor.
Tasarruf açığı olup kaynağa ihtiyaç duyanlar üzerine bindirdiği yük ve yol açtığı sömürü nedeniyle “faiz lobisi” tanımı kolay para kazanmaya alışan, yüksek faiz peşinde olan çıkar grupları için eleştirel mahiyette kullanılıyor.
Faiz lobisi tanımının, anlamı üzerinde bir uzlaşma olmasa da kökenini özellikle 1990’lı yıllarda bazı sermaye gruplarının kamu finansmanının daha yüksek faizle gerçekleştirilmesi yönünde uyguladığı baskıdan aldığı düşünülmektedir (Serap Sarıtaş (2014). “The ‘interest rate lobby’ hidden in the Gezi Park: Discourse of and Alternative to Financialization in Turkey“).
Faiz lobisi deyiminin mucidi olduğu öne sürülen Gezi Protestoları döneminde Sabah gazetesinde yazarlık yapan (Sabah’tan ayrıldıktan sonra muhalif pozisyon takınan) Süleyman Yaşar, faiz lobisini şöyle tanımlamıştı:
“Bildiğiniz gibi paranın fiyatına faiz denir. Ve paranın fiyatı küresel olarak belirlenir. Nasıl bilgisayar ya da otomobilin fiyatı küresel olarak belirleniyorsa sermaye hareketlerinin serbest olduğu açık ekonomilerde paranın fiyatı da benzeri şekilde belirlenir. İşte dünyada nominal faizler sıfıra yakın düzeydeyken parayı yüksek fiyattan satıp haksız kazanç elde etmeye çalışanlara faiz lobisi deniliyor.
Nedir bu lobinin görevi? Bu lobinin görevi, faizleri serbest piyasada belirleniyor gibi gösterip halkın alın terine el konulmasına yardım etmektir. Bu konu teknik olarak iktisat yazınında rant kollama başlığı altında inceleniyor. Dolayısıyla faiz lobisi haksız faiz kazancı elde etmek için rant kollayanlara yardım ediyor. Örneğin faiz lobisi bürokratik mevkilere kendi isteklerini yerine getirecek elemanların atanmasını istiyor. Böylece bürokrasiyi ele geçiriyor.”
“Faiz Lobisi – Paranızı Nasıl Çaldılar?” adlı bir kitabı da bulunan Süleyman Yaşar, bir başka yazısında ise diğer ülkelere nazaran ülkemizde yüksek olan faiz oranlarından istifade edilmesini destekleyenleri “faiz lobisi” olarak tanımlamıştı:
“Dünyada çok ucuz olan parayı, Türkiye’ye çok pahalıya satana alkış tutanlara “faiz lobisi” diyoruz.”
…
“Hemen hatırlatalım, bizim faiz lobisi de geçen yıl faizlerin haksız biçimde yüksek tutulmasını sağlayarak Türkiye Hazinesi’ne yaklaşık 14 milyar lira fazla faiz ödettirmişti.
Faiz lobisi, bu yıl başında ” Türkiye batacak, borç bulamayacak, dolar 2.5 lira olacak” diye kampanya yaparak da faizleri yükseltti. Yine Hazine fazladan 5 milyar lira faiz ödedi.”
Dönemin TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, 12 Haziran 2013 tarihinde kendisine yöneltilen soruya faiz lobisi ile neyin kastedildiğini anlamadığı yanıtını vermişti:
“Benim faiz lobisiyle ilgili biraz sıkıntım var anlamakta ama çıkar grupları mı? İngilizce’deki anlamıyla menfaat grupları anlamına gelir bu. Bizde faiz lobisinden ne kastedildiğini çok sağlıklı anlamıyorum doğrusunu isterseniz”
Korkut Boratav, soL Gazetesi’ndeki 18 Haziran 2013 tarihli “‘Faiz lobisi’ safsatası” başlıklı yazısında faiz lobisini “terane” olarak nitelemiş ve hükümetin faiz lobisi argümanını ısrarla vurgulamasının gerisinde “halk kalkışmasını ekonomik bir bunalım izlerse, sorumluluğu ‘karanlık dış güçlere’ yıkmak işe yarayabilir” düşüncesinin yattığını vurgulamıştı.
Ümit Akçay ise faiz lobisi argümanı yaşananları açıklamaktan ziyade, olası ekonomik sıkıntılar sonucunda hükümetin aleyhine gelişebilecek bir süreci kendi lehine çevirme yönündeki stratejik bir hamle özelliği taşıdığını öne sürmüştü (Ümit Akçay (2013). “Faiz Lobisi Argümanı Neyi Anlatıyor? Gezi Direnişi, Hükümetin Karşı Atağı ve Büyük Sermaye”. Ağustos 2013, Sf: 45-52):
“Yine bir an için, komplo tarafını bir kenara koyarak hükümet taraftarı yazarların savundukları bu görüşü ciddiye alacak olursak, ileri sürdükleri faiz lobisi argümanını , finansal sermayeye karşı üretken sermayenin çıkarlarını savunan ve bir diğer burjuva ideolojisi olan Keynesciliğe benzetebiliriz (Keynes’e haksızlık etmek pahasına da olsa). Ancak ne AKP hükümeti spesifik olarak böyle bir kesimi temsil ediyor, ne de Türkiye’deki sermaye kategorik olarak böyle bir ayrım yapılmasına müsait bir şekilde örgütlenmiş durumda.
Dolayısıyla faiz lobisi argümanı, hükümetin iddia ettiği gibi bir uluslararası komployu deşifre etmekten çok, hükümetin Direniş’i itibarsızlaştırmak için kullandığı ve daha da önemlisi yaklaşan 2014 seçimlerine ve muhtemel bir ekonomik çöküşe hazırlık olarak oluşturdukları karşı atağın bir parçası olarak icat ettiği bir manevra olarak görülmeli.”
“Dolayısıyla hükümet, ilk seçenek olarak mümkün olduğu kadar faiz artışlarına direnerek kredi yoluyla da olsa talep pompalamasının devamını, ancak bunun mümkün olmadığı durumda ortaya çıkabilecek olan muhtemel bir ekonomik daralmayı da “faiz lobisinin hükümeti düşürmek için uygulamaya koyduğu plana ” bağlamayı hedeflemiş gibi görünüyor.”
1991 yılı Genel Seçimleri öncesinde TRT’de yayımlanan ve sunuculuğunu Can Okanar’ın yaptığı liderler açık oturumuna katılan Necmettin Erbakan, “faiz lobisi” tanımını kullanmadan bu kavramı şöyle tanımlamıştı:
Önce meselenin temeline inmek mecburiyetindeyiz. Bakınız, dünyada komünizm iflas etmiştir. Onun ikiz kardeşi olan kapitalizm de insanlara zulümden başka şey getirmiyor. 1 Mayıs günü Papa yapmış olduğu konuşmada “Kapitalizm bir günah yumağıdır. Emekçileri eziyor. Bir zulüm düzenidir. Bu düzenin mutlaka değişmesi lazım gelir.” demiştir. Bu sebepten dolayıdır ki, Türkiye’deki dert bugün tatbik edilen düzenden ileri geliyor. 50 seneden beri Türkiye’yi idare eden batı taklitçisi partiler, Türkiye’de bir köle düzeni kurdular.
Bu düzeni görmeden bu düzeni ortadan kaldırmadan bu meseleler hallolmaz. Şimdi bak, muhterem Başbakan’ın konuşmasını dinledim. Ben en sonra konuşmayı tercih ederdim ama diğer arkadaşlarımın ne konuşacağını da baştan biliyorum. Onlar da birtakım pansuman tedbirleri söylecekler, göreceksiniz. Bu pansuman tedbirleriyle de bu iş hallolmaz. Bu işin hallolması için bu sömürü düzeninin değişmesi lazım gelir. Bunun adına adil düzen denir. Türkiye adil düzene geçmedikçe bu aziz vatandaşlarımızın şikâyetlerinin ortadan kalkması mümkün değildir. Niçin? Çünkü bugün Türkiye’de batıyı taklit eden partiler bir faizci düzen kurmuşlardır. Çıkarttıkları kanunlarla faizler masraflara yazılıyor ve de fiyatların içine giriyor.
Bugün bir vatandaşımız… Şimdi 1000 liraya çıktı 400 gram ekmek. Yuvarlak olsun diye 900 lira diyeceğim müsaadenizle. 900 lira verip fırından ekmek alırken bu ekmek parasının içinde 300 lira faiz ödüyor. 300 lira da vergi ödüyor. Bak bir doktora tezi gibi, tarladan ta bakkaldan ekmeği alıncaya kadar kırmızı işaretler nereden hangi faiz giriyor. Mavi işaretler de nereden hangi vergi giriyor. Bir doktora tezi gibi biz bunun hesabını yapmışız. Siz bu vatandaşları faizle eziyorsunuz. Zihniyet olarak söylüyorum. Bugünkü faizci kapitalist düzen haksız vergilerle eziyor. Bu faizler, bu vergiler kalkmadan kiti şöyle yapacağım. Öbürünü böyle yapacağım. Bu çocuk masallarıyla bu iş düzelmez. Bugün 60 milyon insan satın aldığımız mallar içerisinde 40 trilyon faiz ödüyoruz.
Bu faizler de ne acı ki, alınan dış borçların faizi olarak dışarıya gidiyor. Türkiye 50 milyar dış borç yapmış. 70 trilyon da iç borç yapmış ve bu millet bu iktidara 8 senede 1000 trilyon Türk lirası para verdi, takribi bir hesapla. Borç olarak, vergi olarak… Bunların hepsi israf edilmiştir. Zaman kaybedilmiştir ve milletimiz ezilmiştir. Bakınız, yapılan iş şudur. Önce bir defa bütün bu satın alınan malların içerisinde ödenen faizler, dış borç faizi olarak Amerika’daki siyonist bankalara gidiyor. Oradaki para da bizim kardeşimiz Suudi Arabistan ve Kuveyt’in petrol parasıdır. Biz bunlarla iyi münasebet kurup bu paraları çok daha uygun şartlarla yararlanabileceğimiz halde onlardan almıyoruz. Onlara sırtımızı çevirmişiz.
Bu bankalardan alıyoruz ve bunlara senede 8,5 (sekiz buçuk) milyar dolar faiz ödüyoruz. Sıcak dövizin faizini de katarak söylüyorum bu rakamı. İşte milletimizi ezen budur. Bu iktidarlar, zenginlerden vergi almıyor. Onların parasını senede %60 (yüzde altmış) faizle hazine bonosu diye alıyor. Sonra %60 fazlasıyla veriyor. Kim ödüyor bunu? İşte bu şikâyeti yapan milyonlar. Düzen bir köle düzenidir. Şimdi bakınız, faizle herkesin gelirinin üçte biri elinden alınıyor. Malların içerisine giren vergiyle herkesin gelirinin üçte biri alınıyor. Yani, geçinemeyen insandan bunlar alınıyor. Bundan başka şu anda dahi harıl harıl darphane çalışıyor. Karşılıksız para sürülüyor ve bu karşılık parayla da vatandaşların cebindeki paranın yılda %25’i, tabirimi mazur görürseniz, çalınıyor. Çünkü haksız olarak alınıyor.
Bundan başka, Merkez Bankası’nda takır takır birisini oturtmuşlar. Her gün paranın değerini emirle değiştiriyorlar. Böylece de vatandaşın cebindeki paranın %25’i çalınıyor. Sonra bu bankacılık düzeni bu fakir fukara millet hırsız çalmasın diye parasını koyacak yer yok, bankaya koyuyor. Onlar götürüyor. Bu düzenin koruduğu holdinglere batık kredi olarak veriyor. O holdingler Hilton’da şampanya içiyor. Bizim bu vatandaşlarımız da böylece ezilip duruyor. Bankalarda mevduat faizi %60, kredi faizi %120. Şuradan alıp buraya dönerken %60 zam koyuyor. Şu gömleği yapan esnaf %120 faiz ödeyip para alıyor. Faizi ödüyor, masrafa yazıyor. Gömleği satarken o parayı bana ödetiyor ve bütün bu paralar da batık kredilerin tamiri için gidiyor. Yani, bu bankalar fakir fukaradan parayı alıp zengilere veren birer emme basma tulumbadır. Bu düzen değişmeden bu millet rahat etmez.
“Faiz Lobisi” İfadesi İngilizce “Çıkar Lobisi” Anlamına Gelen “Interest Lobby” Deyiminin Türkçe Karşılığı Değil
Faiz lobisi tanımının İngilizce karşılığının “interest lobby” olduğu yönünde yanlış bir algı mevcut. Ancak, “interest lobby – faiz lobisi” çevirisi doğru değil.
Sanıldığı gibi çıkarları yönünde hükümetleri etkilemeye çalışan grupları tanımlamak üzere kullanan “interest lobby” ifadesinin Türkçe karşılığı “faiz lobisi” değil (Gerçi, “faiz oranı” anlamındaki İngilizce “interest rate” ifadesini “ilgi oranı” şeklinde çevirenlere dahi şahit olunabiliyor).
İngilizce “interest” sözcüğü, “faiz” anlamının yanı sıra “yarar, menfaat, çıkar, ilgi, pay, kâr, merak” gibi anlamları da taşıyor. “Interest lobby” tanımı da haliyle hem “menfaat odakları”, “çıkar grupları” hem de “faiz lobisi” anlamına geliyor. Faiz lobisi tanımı, “interest lobby” ifadesinin anlamlarından sadece biri.
İngilizce finans literatürü incelendiğinde “interest lobby” tanımının “çıkar lobisi” için kullanıldığı, bu tanımlamanın “faiz lobisi” odaklı olmadığı anlaşılmaktadır.
Eğer faiz lobisi denilmek istenseydi, “interest rate lobby” denilmesi gerektiğini öne sürenlere de rastlıyoruz. Örneğin The Economist, Bloomberg, Reuters “faiz lobisi” deyimini İngilizceye “interest-rate lobby” olarak çevirmektedir (Interest-rate lobby ifadesinin Türkiye odaklı haberlerde geçtiği hususu dikkate değer).
“Faiz lobisi” ifadesinin “çıkar grubu”, “menfaat lobisi” anlamını taşıyan İngilizce “interest lobby” deyiminin yanlış çevirisi olduğu öne sürülüyor. Ancak mevcut kaynaklar üzerinden bu iddiayı doğrulamak mümkün değil.
1990’lı yıllarda kronik hâle gelen kamu açıkları nedeniyle bütçe üzerine binen faiz yükü hepimizin malûmu. Bu süreçte, sunî faiz indirimleri sağlamak adına kamu borçlanma ihalelerinin iptal edilmesi gibi birçok yanlış adımın atıldığı biliniyor. Piyasadan faiz artırım baskılarının yoğunlaşması nedeniyle karşı direnç sergilemek adına “faiz lobisi” şeklinde bir tanımın uydurulmuş olması olası.
Doğuş Emin, “faiz lobisi” şeklindeki tanımın kendi icadımız olduğunu şöyle aktarmıştı:
Faiz lobisinin sözlükteki tam karşılığı ‘interest lobby’dir ve bu terim yabancı ülkelerde sıklıkla kullanılır. Fakat önemli bir ayrıntı şudur ki bu terimde kullanılan ‘interest’ kelimesi çıkar anlamındadır; yani asıl anlatılmak istenen ‘çıkar lobisi’dir. Peki çıkar lobisi nedir? Bildiğimiz lobicilik işte, Amerika’daki Ermeni lobileri, bizim oluşturmaya çalıştığımız Washington’daki Türk lobisi gibi belli bir kesimin çıkarına yapılan kulislerdir. Yani aslında lobicilik, hatta tam anlamıyla ‘interest lobby’, bir şekilde belli bir güç sahibinin kendini tanıtma yoluyla ikna edilmeye çalışılmasıdır.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ilk defa Ocak 2012’de kullandığı faiz lobisi ise ‘lobicilik’ kavramıyla hiçbir alakası olmayan, daha doğru kullanımıyla ‘spekülatör’ olarak adlandırılabilecek bir gruba (eğer gerçekten böyle bir grup varsa) verilen isimdir. Tamamen kulağa hoş geldiği için (halkta korkutucu ve itici bir etki yaratmak için) ortaya atılmış, ne finans lügatinde ne de diğer ülkelerin ekonomi yönetimlerinin risk listesinde yer alan, yüzde yüz Türk malı bir terimdir.
Kamu sektörü, özel sektör, bankalar, hanehalkı gibi ekonominin farklı kesimleri göz önünde bulundurulduğunda piyasa faizlerinin artması elbette herkesi aynı ölçüde ve yönde etkilemeyecektir. Faizlerin artması için beklenti içine girip lobi çalışması yürütenler de elbette her dönem mevcut olacaktır. Ancak, “faiz lobisi” söylemi ile piyasa koşullarına göre gelişmeler ve hedefler çerçevesinde bağımsız karar alması gereken Merkez Bankası üzerinde faizleri artırmama ya da indirme yönünde baskı yapılarak para politikasının etkisinin azalmasına neden olduğu açık… Ancak konumuz bu değil…
Faiz Lobisi Deyimi Gezi Protestolarının Çok Öncesinde Kullanımdaydı
Faiz lobisi ifadesinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanlarının hatalı çevirisi sonucu oluştuğu iddiası 2013 yılı Haziran ayı başında sıklıkla dile getirilmişti.
Bu iddiayı aktaran ve yaygın şekilde alıntılanan bir metin şöyleydi:
Anladığım kadarıyla başbakanın danışmanları ABD’den gelen bir stratejik metni yanlış çevirince dünyada olmayan bir “faiz lobisi” terimi ortaya çıktı.
– Faiz sözcüğünün İngilizce karşılığı “interest” sözcüğüdür.
– “İnterest” sözcüğünün asıl anlamı ise “ilgi, alaka, çıkar”dır. faiz anlamı sadece ekonomik terimlerde kulanılır.
– İngilizce’deki “interest lobby” terimi ise “çıkar lobisi” demektir ve “ortak çıkarları için lobi yapan grup” anlamına gelmektedir.
– Büyük ihtimalle Kuzey Afrika Gezisi sırasında ABD’den birileri başbakana direnişteki kitleyi “çıkar lobisi” diye tanımlamasını öneren bir metin vermiş. danışmanlar da bunu yanlış çevirince “faiz lobisi” diye protestolarla alakası olmayan bir terim ortaya çıkmış. bunu da ancak garanti bankası protestosuna bağlayabilmişler.
Bu iddia sosyal medyada da yaygın şekilde paylaşılmıştı:
Hatta Zaytung, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İngilizce “interest lobby” (çıkar lobisi) tanımını yanlışlıkla “faiz lobisi” olarak çevirerek aktardığı yönünde mizahî bir paylaşım yapmıştı:
“İngiliz Dil Kurumu, İngilizce ”interest lobby” (çıkar lobisi) sözcüğünü yanlış çevirerek ”faiz lobisi” adıyla yeni bir terim icat eden Başbakan Erdoğan’ı mümkünse bir süre daha ”one minute” seviyesini aşmaması konusunda uyardı…”
Faiz Lobisinin Geçmiş Kullanımları
Google Trends üzerinden “faiz lobisi” deyimini sorguladığımızda kullanım sıklığının 2011 yılı öncesinde kayda değer ağırlığa sahip olmadığı anlaşılıyor.
Google Trends grafiği incelendiğinde, “Gezi protestoları” sürecinde dile getirilen “Gezi olaylarını faiz lobisi çıkardı” iddiasının ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “faiz lobisinin Türkiye ekonomisini tehdit ettiği” söyleminin etkisiyle 2013 yılı Mayıs ayı ve hemen akabinde “faiz lobisi” sözcüğünün arama ve içerik yoğunluğunda artış yaşandığı görülebiliyor.
Fas, Cezayir ve Tunus’taki temaslarının ardından yurda dönen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Haziran 2013 tarihinde faiz lobisini şöyle eleştirmişti:
“Biz hiçbir zaman gönüller yıkmanın, gönüller kırmanın tarafında değil, gönüller yapmanın tarafında olduk. Ama dik durduk, dikleşmedik. Bizim kavga ile çatışma ile işimiz olmaz, bizim vandallıkla, vurup kırmayla, yakıp yıkmakla, kırıp dökmekle işimiz olmaz. Kardeşlerim, biz yapmayı biliriz ve bugüne kadar da yaparak, üreterek, inşa ederek, Türkiye’yi büyüterek bugünlere geldik. Şimdi altını çiziyorum; faiz lobisine rağmen buralara geldik. Bu faiz lobisi şu anda borsada spekülasyonlara girmek suretiyle bizi tehdit edeceğini zannediyor. Şunu bir defa çok iyi bilmeleri lazım; bu milletin alın terini onlara yedirtmeyeceğiz. Bir bankanın genel müdürü çıkıp da bu vandalizmi organize edenlerin yanında olduğunu söylüyorsa bunlar karşısında bizi bulacaklardır.”
Gezi eylemleri sürecinde 27 Mayıs 2013 tarihinde 1,85 olan ABD dolar / Türk lirası kuru 30 Haziran 2013 günü 1,92, 8 Temmuz 2013 günü ise 1,97 seviyesine yükselmişti (Eylemlerin başladığı günden hemen akabindeki kurdaki değer kaybı azami %7 oranındaydı). Ancak, bu dönemde döviz kurlarında yaşanan yukarı yönlü hareketlenmenin gerçek sebebi, 22 Mayıs 2013 tarihinde ABD Merkez Bankası Fed’in başkanı Ben Bernanke’nin ABD Kongresi’nde yaptığı “taper tantrum” olarak nitelenen “parasal daralma” odaklı konuşmasında verdiği mesajlardı. Fed’in 2008 küresel ekonomik krizinin ardından giriştiği parasal genişlemenin ilerleyen dönemde tersine çevrileceğinin Fed Başkanı tarafından bir anda dile getirilmesi, gelişmekte olan ekonomiler için bir şok etkisi oluşturmuştu (Fed’in bu açıklamasının yükselen piyasa ve gelişmekte olan ekonomiler üzerinde önemli ölçüde olumsuz etkiye yol açtığı, ilgili dönemde IMF’nin G20’ye sunduğu notta da vurgulanmıştı).
Dünya piyasalarını bir anda karıştıran Fed açıklamasının ülkemiz ekonomisine yansımalarının “faiz lobisinin tertibi” olarak nitelenmesi bu ifadenin daha yaygın hâle gelmesine neden oldu. Ancak, “faiz lobisi” deyiminin kökeni iddia edildiği gibi Gezi sürecinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanlarının yanlış çevirisine dayanmıyor. “Faiz lobisi” atfının 2002 yılından bu yana AK Parti hükümetleri döneminde sıklığı giderek artan bir şekilde kullanıldığı biliniyor. Ancak, “faiz lobisi” tanımının AK Parti kurulmadan önce kullanımda olduğu anlaşılıyor.
Faiz lobisi atfına yer veren geçmişten bazı açıklamalardan bazı örnekler sunacak olursak:
“Türkiye’de bu niteliklerin eksikliğinin yanı sıra, bir yüksek faiz lobisi de oluşmuş durumda.”
(Cumhuriyet, 15 Aralık 1996, Sayfa 9)
“‘Siz bu işi beceremiyorsunuz… Ümit yok!..’ diyenler ne diyor?
…
– Faizlerin düşmesi bankaların işine yaramaz. Bankaları güç duruma sokar. Bunun için bankaların faiz lobisi faizin düşmesini engelliyor.”
(Güngör Uras. “Clinton gitti işimize bakalım“. Milliyet. 23 Kasım 1999)
“Bankacılık lobisi, faiz lobisi bugünkü faizlerin düşmesinden elbette rahatsız”
(Ankara Sanayi Odası Başkanı Zafer Çağlayan. Milliyet & Cumhuriyet. 30 Ağustos 2000)
“Ücret ve maaş artışlarının sınırlanmasına tepki gösteren ve sonunda gene kendilerinin zararlı çıkacağını düşünen işçi ve memurların, tarım kesimindeki uygulamalardan şikayetçi olan çiftçilerin ve tarım sübvansiyonlarını cebe indirmeye alışmış olan aracı kesiminin, eski günleri “yüksek faiz lobisi“nin “enflasyon lobisi”ne katılarak programa karşı oluşan muhalefet cephesini genişletmeye eğilimli oldukları görülüyor.”
(Osman Ulagay. “Bıçak Sırtında (1)“. Milliyet. 26 Ağustos 2000)
“Faiz lobisi mazarratlık yapıyor”
“Bizden rahatsızlık duyan çıkar çevreleri var. İzlediğimiz ekonomik politika nedeniyle çıkarları zarar görenler var. Faiz lobisi var, enflasyon lobisi var. Onlar gitmemizi istiyor olabilirler.”
“Bazıları hemen sıcak paracılıkla suçlayabilir. Ucuz kur, yüksek faiz lobisine mensup olduğumu düşünebilir. Yanılmasınlar, ne döviz lobisine katılırım, ne de sıcak para.”
(Hurşit Güneş. “Sonunda notun yönü değişti“. Milliyet. 29 Haziran 2006)
“Merkez Bankası da bu ‘faiz lobisi‘nin etkisi altındadır. Önce Merkez Bankası’nın bu lobiden kurtulması gerekiyor. Hem hükümetin, hem de ekonominin önünün açılması için artık kontrol edilemeyen bir ihtiras mekanizması halene gelen bu lobinin önünün kesimlmesi gerekiyor”
Özetle, “Akdeniz -> White Sea”, “sütliman -> milkport” ya da “tavuk çevirme -> chicken translate” gibi “interest lobby” ifadesi hatalı şekilde çevrilerek “faiz lobisi” olarak kullanıma girmiş olabilir. Ancak, “faiz lobisi” deyimi Gezi Eylemlerinin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın alıntısının çok öncesinde kullanımdaydı.
Faiz Lobisi Deyiminin Geçmişi Hakkında Hatalı Bilgi Sunan Yazarlar
Murat Muraoğlu – Sözcü – “Faiz lobisi mi? Çıkar lobisi mi? – 12 Haziran 2013:
"Ve literatüre girişi 2010 yılında..."
Özgen Acar – Cumhuriyet – “Marjinal Gladyatör!” – 14 Haziran 2013:
"Danışmanları bunu “faiz lobisi” diye çevirince baş “provokatör” de “faiz lobisi” diye tutturdu!"
Melih Aşık – Milliyet – “Interest lobby” – 19 Haziran 2013:
"Efendim malum “interest” inglizcede hem “faiz” hem “çıkar” anlamında kullanılmaktadır. “Interest lobby” sık kullanılan bir deyimdir. “Çıkar lobisi” anlamındadır. Acaba İngilizce hazırlanan bir rapor Türkçeye “faiz lobisi” şeklinde çevrildi de sayın Başbakan yanıltıldı mı? Doğrusu bu tahmin pek de uzak ihtimal olarak görünmüyor..."
Sinan Alçın – Evrensel – “Ekonomi gündeminde top 10” – 2 Eylül 2013:
"Ortada İngilizce bir metin ve bu metni Türkçeye “kazandırmış” birileri var demektir. Elbette bunlar yorumdur. Siz de istediğiniz gibi yorumlarsınız."