Fahrettin Altay Paşa’nın 30 Ağustos 1968 Günü Afyon Kocatepe’te Yaptığı Konuşmada, 26 Ağustos 1922 Günü Büyük Taarruz’un Başlangıcında Mustafa Kemal Atatürk’ün Geri Çekilen Yunan Kuvvetlerini İvedilikle Takip Ettirmemesiyle Ordunun Cephe Boyunca Mevzilerdeki Saatli Bombaların Patlamasından Kurtarıldığı Anlatısı KURGU
26 Ağustos 1922 günü Büyük Taarruz’un başladığı anda Kocatepe’de Mustafa Kemal Atatürk ile Fevzi Çakmak arasında geçtiği iddiasıyla Fahrettin Altay Paşa’nın ağzından aktarılan kurgu anlatıya değineceğiz.
30 Ağustos 1968 günü Afyon Kocatepe’de Fahrettin Altay Paşa’nın konuşmasını içerdiği iddiasıyla paylaşılan metin şu şekilde:
“Tarih, 30 Ağustos 1968’di. Afyon Lisesinden bir grup öğretmen, Kocatepe’de yapılacak olan Zafer kutlamalarına gittik. Konuşmaların yapılacağı kürsünün yakınında yerimizi aldık. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’ndan sonra konuşmalara geçildi. Gazilere öncelik verildi. İlk konuşmacı, Kurtuluş Savaşı’mızın Süvari Kolordu Komutanı Fahrettin Altay Paşa’ydı. Bir albay, Paşa’mın koluna girdi. Kürsüye çıkmasına yardımcı oldu. Konuşma süresince de elinde bir şemsiye ile O’nu güneşten korudu. Fahrettin Altay Paşa konuşmasına şöyle başladı :
“Bana Mustafa Kemal’ i anlatır mısın? dediler. Ben de memnuniyetle kabul ettim ve geldim. Ancak anlatımım kısa olacak. Size 26 Ağustos 1922 sabah Taarruz anındaki bir olay aktaracağım. Bu şekilde Mustafa Kemal’i anlatmış olacağım. ” dedi. Devam etti: “Planlandığı şekilde 26 Ağustos 1922 sabah saat 05.00’te başta Mustafa Kemal olmak üzere İsmet Paşa, Fevzi Çakmak, Nurettin Pasa, ben ve diğer komutanlar, ordu karargah olarak Afyon Kocatepe’deydik. Plan gereği Taarruz; önce top atışlarıyla başladı. Bu bir baskındı. (20) dk. sürdü. Ardından tahrip atışlar yapıldı. Bu da 10 dk. devam etti. Yunan mevzilerindeki makineli tüfek yuvalar, Yunan topları, tel örgüleri hedef alındı. Komutanlar olarak bizler de top atışlarının sonucunu görmeye çalışıyor, alt kademelere iletmek üzere Mustafa Kemal’in emrini bekliyorduk. Sonuçta Yunan mevzilerinde alevlerin yükseldiğini, hedeflerin vurulduğunu, düşmanın mevzilerini terk ederek geri çekilmekte olduğunu gördük. Mustafa Kemal’e yöneldik. O’nun taarruz ve takip emrini bekliyorduk. Ne ki O, gözlerini Yunan mevzilerinden ayırmıyor ve geri çekilen Yunan ordusunu izliyordu. Fevzi Çakmak, sessizliği bozdu. “Haydi Kemal, düşman kaçıyor, taarruz emrini ver.” Dedi. Mustafa Kemal :”Dur Abi” diye cevap verdi. Bir süre sonra Fevzi Çakmak : “Kemal, tarihi bir fırsatı kaçırıyorsun, düşman yan mevzilerine yerleşecek, emini ver artık. ” diye ısrarda bulundu. Mustafa Kemal, yine “Dur Abi” dedi. Bir süre daha geçti. Fevzi Çakmak : Bu kez “Allah aşkına Kemal ver şu emri, komutanlar seni bekliyor, yeter artık .” diye sesini yükseltti. Mustafa Kemal yine “Dur Abi” dediği sırada beklenmedik bir olay meydana geldi. Yunan ordusunun terk ettiği mevzilerde cehennemi patlamalar başladı. Mustafa Kemal’in taarruz ve takip emrini geciktirme sebebi anlaşıldı. Yunan ordusu, geri çekilirken cephe boyunca mevzilere saatli bombaları yerleştirmiş, askerlerimize tuzak hazırlamışlardı . Mustafa Kemal’in öngörüsü, büyük bir felaketi önlemişti. Taarruzda ısrar eden Fevzi Çakmak , Mustafa Kemal’e sarıldı. “Seni bize Allah mı gönderdi Kemal” dedi. Müteakiben süngü hücumu ve ileri top atışlar emrini aldık. Alt kademelere ilettik. Sonucu biliyorsunuz. Bana Mustafa Kemal’i anlat dediler. İşte Mustafa Kemal budur.” dedi ve Paşa yine albayın yardımıyla kürsüden indi.”
Avukat Sabri Tanrıkut imzasıyla 06 Eylül 2018 tarihiyle “Fahrettin Altay Paşa’dan dinlediğim bu olayı ve anıyı, 30 Ağustos Zafer Bayramını kutladığımız bu günlerde siz meslektaşlarımla paylaşmak istedim.” notuyla paylaşılan metin tarihî gerçeklerle örtüşmüyor.
Anlatının kurgu olduğunun en belirgin emaresi Fahrettin Altay’ın kendi anılarında böyle bir aktarımda bulunmaması ve Büyük Taarruz’un başladığı 26 Ağustos 1922 günü Afyon Kocatepe’de bulunmaması.
Fahrettin Altay’ın (12 Ocak 1880 – 25 Ekim 1974) Kurtuluş Savaşı dönemi anılarını içeren “On Yıl Savaş ve Sonrası (1912-1922)” adlı kitabında bu anlatı geçmiyor.
Fahrettin Altay Paşa, Büyük Taarruz başladığında Afyon Kocatepe’de Mustafa Kemal Atatürk ve Fevzi Çakmak ile birlikte değil, Kocatepe’den yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta süvari birlikleriyle (Haydar Ağa’nın istihbar ettiği gece kontrol edilmeyen Çiğiltepe’nin batısında Ahır Dağı civarındaki patikadan geçerek düşman hatlarını yarmak üzere harekete nâzır şekilde) bulunuyordu (Paylaşılan kurgu metinde ise Fahrettin Altay Paşa’nın 26 Ağustos 1922 sabahı saat 05.00’te Gazi Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa, Fevzi Çakmak, Nurettin Paşa ve diğer komutanlarla birlikte Afyon Kocatepe’de olduğu uydurulmuş).
Fahrettin Paşa anılarında Büyük Taarruz başlangıcına şöyle değinmişti (1970. İnsel Yayınları. Sf: 329-334):
Böylesi bir hadise gerçekleşmiş olsaydı mutlaka 1968 yılı öncesinde askerî arşiv kayıtlarında yahut anı benzeri aktarımlarda geçerdi. Kaldı ki, bu anlatının kaynağı olduğu ileri sürülen Fahrettin Altay Paşa’nın 1970 yılında yayımladığı anılarında geçmiyor olması şüphe uyandırıcı bir durum.
Afyon Kocatepe’de Büyük Taarruz sabahı kaydedilen fotoğraflarda Fahrettin Altay Paşa görülemiyor (Yunan ordusunu kovalayarak İzmir’e giren ilk süvari birlikler, Süvari Kolordusu Kumandanı ve I. Ordu Kumandan Vekili unvanını haiz Fahrettin Paşa’nın komutasında bulunuyordu).
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın (üst devresi) Fevzi Çakmak Paşa’yla “abi” hitaplı diyalog iddiasının izine başka bir kaynakta rastlanamıyor.
Kurtuluş Savaşı ile ilgilenen birçok isim bu metnin KURGU olduğunu dile getirmişti.
Bazı örnekler:
Dr. Selim Erdoğan: “Bugüne kadar daha saçma bir kurgu görmedim. O zamanda SAATLİ BOMBA olsa bile, Taarruzda m2’ye 5 kg bomba düşerken o SAATLİ BOMBA patlamasa bile, Fahrettin Paşa o sırada 50 km uzakta olmasa bile, Taarruz, topçu tahrip ateşi bitmeden, kendiliğinden başlamıştı, emirle değil!”
“Süvari Kolordusu’nun komutanı 25 Ağustos akşamından itibaren Kocatepe’ye 60 km mesafede, Ahır Dağı’nda beyefendi. Kocatepe’de de 5 değil, toplam 4 Paşa var.”
Dr. Naim Babüroğlu: “Böyle bir belge dolaşıyor. Külliyen yanlış ve gerçekle ilgisi yok.”
Süleyman Duman: “Çanakkale de çocuk asker, yanlış yemek listesinden sonra demekki şimdi sıra büyük taarruz’a gelmiş Yok kardeşim yok Böyle bir olay yok. Ne Türk resmi harp kaynaklarında ne de Yunan resmi Harp kaynaklarında yok. Uydurmayın Koca bir yalana ortak oluyorsunuz.”
İddianın kaynağı olan kişiye ulaşan Sunay Akın kendisine yöneltilen eleştirilere şöyle yanıt vermişti:
“Kitaplarımı okumadığınız belli, yazdıklarımın içinde belge ve kaynak vardır. Okuyun lütfen… Söz konusu yazı da bana ait değildir. Yazıyı kaleme alan Avukat Sabri Tanrıkut’u araştırıyor, ulaşmaya çalışıyorum. Klavye şövalyeliği yerine araştırıp sorgulamaktır, doğru olan!?
Yazıyı kaleme alan Av. Sabri Tanrıkut’u araştırıp buldum, konuştum. Olayı doğruladı. 30 Ağustos 1968’de Afyon Lisesi’nin öğretmenleri olarak etkinliklere katılmış. Bu konuda kendisini arayan bir ben, bir de Saygı Öztürk olmuş. O günün fotoğraflarını da gönderecek. Bilginize…”
Büyük Taarruz’un şanının böyle kurgu anlatılara ihtiyacı yok…
İLAVE: Memleket Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce’nin Babala Tv yayınında bu kurgu metni gerçekmiş gibi anlatmış. Muharrem İnce’nin bu kurguyu aktarmasının ardından Teyakkuz Haber gibi bazı profiller İnce’nin anlattığı anının gerçek olduğunu, 1968 yılında bizzat Fahrettin Altay Paşa tarafından anlatıldığının ortaya çıktığını ileri sürmüş.
Memleket Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce (@vekilince), katıldığı Babala TV yayınında bu kurgu metni gerçek gibi anlatmış. pic.twitter.com/MXeYdbYLLE
— Malumatfuruş (@malumatfurusorg) April 18, 2023
5 Yorumlar
“Kurgu metin” dediğiniz yazıyı “paylaşan Sunay Akın” diyorsunuz ki, bu da yanlış!.. Sizin de yayınladığınız gibi söz konusu yazı Bursa Barosu’nun dergisinde 2018 yılında çıkmış ve sosyal medyaya basılması için dergiye gönderildiği, yazarı Sayın Sabri Tanrıkut’un ıslak imzalı haliyle düşmüş. Ben de sizin gibi bu metni paylaşıldığı haliyle gördüm. Büyük taarruzla ilgili verdiğiniz mevcut bilgileri her okur bilir, biliyoruz… Burada merak ederek araştırdığım, peşine düştüğüm konu, Fahrettin Paşa’nın 30 Ağustos 1968 tarihinde Afyon’da yaptığı konuşmanın içeriğidir. Böyle bir konuşmanın var olduğuna “yanlış” demiyorsanız içeriğini öğrenmeye çalışan Sunay Akın’a saygı göstermeniz gerekmez mi? Evet, ben metni “paylaşan” değil, 1968’deki konuşmanın içeriğini öğrenmeye çalışanım ki, bu da yanıtlarımda açıkça görülüyor. Lütfen okurunuzu “yanlış” yönlendirdiğiniz benimle ilgili bölümü düzeltin! Saygılar…
Sn. Cem Kurak, “yanıtlarımda açıkça görülüyor” demişsiniz, yazıda Cem Kurak ismine dair bir atıf yer almıyor. Yorumunuzun Sunay Akın özelinde yazıldığı görülüyor.
Hatalı olduğu değerlendirilen “paylaşan” atfı “iddianın kaynağı olan kişiye ulaşan” şekline değiştirildi.
İyi günler.
Merhaba, ben Sunay Akın; “Cem Kurak” asistanım, onun mail adresinden ulaşıyorum size… Düzeltme için çok teşekkür ederim. Sosyal medyaya düşen ve 2018’de kaleme alınan yazıyı benim yazmadığımı, 30 Ağustos 1968’de Fahrettin Paşa’nın Afyon’da yaptığı konuşmayı merak ettiğimi anlayamayan ve sadece o gün yapılan konuşmanın içeriğini öğrenmek için ( 30 Ağustos 1922’de neler olduğunu değil!) yapmaya çalıştığım araştırmayı göremeyen “araştırmacı”lar var, ne yazık ki!.. Bu da “yanlış” diyorum sadece!.. Çalışmalarınızı ilgiyle takip ediyorum. Saygılarımla…
Not: Sözünü ettiğim “araştırmacı”lar asla siz değil, sosyal medyada yazıyı sanki ben kaleme almışım gibi klavye şövalyeliği yapanlardır. Lütfen “yanlış” anlaşılmasın. Saygılarımla…
Saygılar…