Duygu Asena’nın Nazım Hikmet’e Kartpostal Şairi Dediği ve Can Yücel’in De Kendisine “Kart Sensin Postal da Sana Girsin” Şeklinde Yanıt Verdiği İddiası Doğru Değil
Bugünkü konumuz, “gerçek olmayan bir bilginin gerçekmiş gibi bir grup insan tarafından hatırlanması durumu” olarak tanımlanan “Mandela etkisi” kavramına güzel bir örnek: Bir televizyon programında “Nazım Hikmet bir kartpostal şairidir” diyen Duygu Asena’ya (19 Nisan 1946-30 Temmuz 2006), Can Yücel’in (21 Ağustos 1926-12 Ağustos 1999) “Kart sensin, postal da sana girsin…” yanıtını verdiği yönündeki şehir efsanesi.
Bu anlatıyı aktaran paylaşımlardan örnekler:
“Bir canlı yayında Duygu Asena, Nazım Hikmet için ‘’kartpostal şairi’’ der.Can Yücel’den jet gibi gelen cevap; ‘’Kart sensin postal da sana girsin’’ Sonraki günlerde Can Yücel’den sözlerini geri alması istenir. Can Yücel ‘’Kartı aldım, postal kalsın’’ der.”
“siyaset meydanı idi sanırım duygu asena, can yücel nazım hikmet hakkında konuşuyorlardı. duygu asena ece ayhanın o dangalak lafını şöyle dillendirdi: duygu asena: nazım hikmet artık kartpostal şairidir can yücel: laa garıı kart sensin postal da sana girsin.”
Bahse konu anlatının farklı versiyonlara sahip olduğu görülüyor. Bu iddiayı kimileri, televizyonda canlı yayınlanan bir programda Can Yücel‘in Nazım Hikmet’ten bahsetmesi esnasında Duygu Asena‘nın “hatırladım şu kartpostal şairi değil mi” demesi sonucu Yücel‘in kendini kaybedip “Kart sensin, postal da sana girsin” dediğini anlatırken kimileri de TV’de canlı yayında konuk olan Duygu Asena’nın Nâzım Hikmet için “o kartpostal şairidir” demesinin ardından Can Yücel’in telefonla programa bağlanıp selam bile vermeden “Duygu hanım kart sizsiniz postalda size girsin” diyip telefonu kapattığı şeklinde aktarmaktadır.
“Kolektif yanlış hatırlama” olarak nitelenen Mandela etkisi bu iddia da kendini gösteriyor. Böyle bir olayın yaşandığına gözüyle tanık olduğunu söyleyenler bulunsa da, iddia olunan programın hangi kanalda hangi tarihte yayınlandığı konusunda müddeiler net bir bilgi sunamamaktadır.
Can Yücel’in Duygu Asena hakkında kartlı postallı söylemde bulunduğu iddiası yaşadıkları dönemde bizzat -yakın dost oldukları belirtilen- bu 2 kişi tarafından tekzip edilmişti. Nâzım Hikmet için “kartpostal şairi” ifadesini kullanan kişi Duygu Asena değil, Ece Ayhan’dır. Duygu Asena ile Can Yücel arasında iddia edildiği gibi bir tartışma hiç geçmemiştir.
Duygu Asena, Vatan Gazetesinde yayımlanan “Kart ve Postal Hikâyesi” başlıklı 6 Haziran 2004 tarihli yazısını bu şehir efsanesine ayırmıştı (Vatan Gazetesi internet arşivinden ilgili yazıyı kaldırdığı için bağlantısı sunulamamaktadır):
“dünkü yazımda, “kendin çok yumuşaksın ama yazıların sert” diyenlere “nasıl sert olmanı, nasıl sinirlenmem” şeklinde bir şeyler yazıp, beni kızdıran konulara değinmiştim
dünkü yazımda, “kendin çok yumuşaksın ama yazıların sert” diyenlere “nasıl sert olmanı, nasıl sinirlenmem” şeklinde bir şeyler yazıp, beni kızdıran konulara değinmiştim.
yazı uzadığı için çok önemli birini bugüne sakladım. iki tür karaktere çok kızıyorum; birincisi, “hiç tanımadıkları insanlar hakkında ona zarar verici bir şeyler uydurup sağda solda anlatanlar.”
bunu ya cehaletlerinden, öyle sandıklan için yapıyorlar ya da gerçekten kötü niyetliler, sonucuyla çok eğleniyorlar.
ikincisi; “her duyduğu kötü şeye hemen inanıp, yemeyip içmeyip, gerçekmiş ve kendisi görmüş gibi etrafa yayanlar… ”
bu her ülkede böyle midir bilmiyorum; bizim ülkemizde iyi şeyler başkasına anlatılmıyor ama kötü, çirkin, fena şeylere inanmak ve neredeyse ağzından sular akarak bunu etrafa yaymak çok görünen bir durum.
en az 15 yıldır üzerimden atamadığım, gerçekle hiç ilgisi olmayan bir iftira var… internet siteleri bile bu yüzden bana hakaretlerle dolu. karşılaştığım on kişiden sekizi bunu bana sorar… ilk çıktığı günlerde yazmıştım ama gerçek ağızdan okuduğuna inanan, sağduyulular da çıkmıyor bu memlekette.
eminim siz de duymuşsunuzdur… olay şu: ben can yücel’e “nazım hikmet kartpostal şairidir” demişim, o da çok sinirlenmiş ve bana “kart sensin postal da… girsin” demiş… hah hoh hah… ne kadar komik değil mi? ve insanlar bu habere bayılmış, bir an içinde tüm türkiye’ye yayılmış… türlü çeşitli anlatılmaya başlanmış… bir radyo programında olmuş, hayır cem özer’in tv programında gerçekleşmiş… sanki duymuşlar gibi benim ağzımdan böyle bir şeyi, anlatıyorlar da anlatıyorlar vecd içinde…
hani ateş olmayan yerden duman çıkmaz derler ya… en küçük bir kıvılcım bile yok bu olayın çıkması için. can yücel ile çok iyi dost olmamız dışında…
o da ben de çok üzülmüştük bu olay patladığında ve ne yapacağımızı şaşırmıştık. datça’daki can yücel şenliklerine konuk olduğumda hâlâ güler ve su yücel ile bu konuyu şaşkınlıkla anarız.
şimdi size olayı çözüşümü anlatayım… sunay akın bir gün bana dedi ki; “o laf ece ayhan’a aittir”… ben bunu düşünüp dururken, arda uskan önüme 22 kasım 1987 tarihli bir nokta dergisi koydu. içinde şair ece ayhan’la yapılmış bir söyleşi vardı. ayhan, nazım hikmet ile düşüncelerine; “büyük şair olduğuna hiç kuşku yok. bunu anlamak için şeyh bedrettin destanı’nı okumak bile yeter” diye başlıyor, şöyle diyordu sonunda: “… 1950 sonrası yazdıkları, saman şansı hariç kartpostal şiirleridir… “
buyurunuz… işte belgesiyle açıklıyorum… şimdi ne olacak? herhalde ece ayhan’ı kadın zanneden bir “salak” bir süre sonra onu benimle karıştırdı ve ece oldu duygu… “postal girsin” bölümü de o salağın yaratıcılığı işte.
sonra binlerce -salak diyemiyeceğim onlara çünkü o kadar çoklar ki- kişi de bu sevimli olaya bayıldı ve yaydı da yaydı…
tanınan biri olmanın böyle olumsuzluktan var işte. yıllarca üzerinizde hiç hak ermediğiniz bir olumsuzlukla yaşayıp, boşu boşuna insanların nefretini kazanıyorsunuz…
siz olsanız nasıl başa çıkardınız bu iğrençlikle? düşüncelerimi yazma fırsatım olduğu halde ben başa çıkamadım, internet sitelerinde bana hakaretler yağdıranlara duyurulur.”
Vatan Gazetesi’nde 11 Eylül 2005 tarihinde yayımlanan “Acı tatlı ne varsa hazinemdir…” başlıklı röportajda da Can Yücel’in Duygu Asena hakkında iddia edildiği yönde bir ifade kullanmadığı şöyle aktarılmıştı:
“Sonra sözü Duygu hakkında anlatılan bir şehir efsanesine getirdi. Duygu, bir televizyon programında Nazım Hikmet için kartpostal şairi demiş de, Can Yücel onun ağzının payını vermişmiş… Bunun doğru olmadığını ben biliyordum. Meğer Sunay’a da Can Yücel söylemiş bunu “Duygu öyle şeyler söylemez, ta….lı kadındır” demiş kendi üslubunda.“
Can Yücel, Nâzım Hikmet şiirleri için “kart postal şiiri” ifadesini kullanan kişinin Ece Ayhan olduğunu Seke Seke adlı kitabında yer verdiği “Küçük İskender” adlı şiirinde şöyle aktarmıştı:
Küçük İskender
Kuşumla fazla oynama sen!
Seni becereceğime, ayol,
Büyük İskender’i beceririm!
Hem sana şunu da söyleyeyim:
Nazım için “Gurbette yazdığı şiirler
Kartpostal şiiri” diyen Ece’nin kendisi
Kart bir postal…
Bahse konu dizelerin, Nâzım Hikmet üzerinden Can Yücel ile Küçük İskender arasında yaşanan atışma sürecinde dile getirildiği 26 Aralık 1998 tarihinde Milliyet gazetesinde şöyle aktarılmıştı:
Kişiler: Küçük İskender – Can Yücel Yılın en heyecan verici tartışmasıydı denebilir. Can Yücel, K. İskender’in Nazım Hikmet’e laf eden Ece Ayhan’ı seviyor olmasına dayanamadı ve K. İskender’in eşcinsel kimliğine göndermelerle dolu ufak bir şiire son kitabı “Seke Seke”de yer verdi. Şiirin adı Küçük İskender’di:
“Küçük İskender
Kuşumla fazla oynama sen!
Seni becereceğime, ayol,
Büyük İskender’i beceririm!
Hem sana şunu da söyleyeyim:
Nazım için “Gurbette yazdığı şiirler
Kartpostal şiiri” diyen Ece’nin kendisi
Kart bir postal…”
Küçük İskender bu şiir üzerine şöyle bir açıklamada bulundu:
“İyi ama bunak bir şair olmaktansa kötü bir şair olmayı tercih ederim.”
Nâzım Hikmet’in dizeleri için “kartpostal şiir” tanımını Ece Ayhan hangi bağlamda kullandığını şöyle aktarmıştı (Ece Ayhan (1992). Sivil Denemeler Kara. Yapı Kredi Yayınları. 3. Baskı. 2008. Sf: 65):
Müslüm Batuk: Nâzım’ı yıllarca lanetlediler. Oysa şimdi popbeskçinin biri TV’den, İnönü’nün yanında Nâzım’dan övgüyle bahsediyor ve onun Karlı Kayın Ormanını söylüyor, bugüne değin hiç söylemediği halde. Şimdi de ölüsüne mi göz dikildi? Nâzımı 80′den sonra bir süre şair olarak yargılamaya kalktılar, aradılar. Siz de Nâzım’ın kartpostal şiirlerinden bahsetmiştiniz. Ne düşünüyorsunuz bütün bunlar hakkında?
Ece Ayhan: Rüzgâra iyi bakmak lazım. Bugün beni seviyorlar ama, sırf rüzgârdan. Rüzgârlar nasıl esiyor ve ne zaman kesiliyor? Geçmişte karalandıysa ve bugün övülmek istemiyorsa rüzgârdandır. Nâzım’ın aleyhinde konuşanlar, etkisinde kalmışlardır. Altında ezilenler Nâzım’ı kınıyorlar. Tank gibi ezmiş adam. Ben Nâzım’dan hiç alınmadım, beni ezmedi.
Nâzım bir parça uzaktır düz halkın edebiyatından. Dedesi paşadır, dayısı Ali Fuat Cebesoy’dur. Bir insanın şiirleri siyasalsa daha çabuk tanınır elbet, bir mittir bu. Ama Nâzım işçi sınıfı tam anlamıyla yokken bile varmış gibi sürdürüyor düşlemini. Büyük aileden oluşu dışında bir şey söylenemez ona. Bence mükemmel bir şairdir.
Kartpostal şiire gelince: Bir ressam, bir müzisyen ülkesinden ayrılabilir. Bu onun sanatını, çalışmalarım etkilemez. Ama bir şair ülkesinden ayrılırsa dilden kopar. “Kartpostal şiir” sözünü bir dönem sonra Türkiye dışında yazdığı kimi şiirler için söylemişimdir. Yaşayan dilden kopmak şair için çok zordur.
Ayhan Bozkurt, OdaTV’deki “Ece Ayhan: Bana Bülent Ecevit’i Bağla” başlıklı 11 Aralık 2008 tarihli yazısında Nâzım Hikmet için “kartpostal yazarı” atfını yapanın Duygu Asena değil kendisi olduğunu Ece Ayhan’ın bizzat söylediğini, Duygu Asena’nın bu iddiayı da kendisine tekzip ettiğini şöyle aktarmıştı:
“Karşılaştırmalar yapıyor. Can Yücel’in Duygu Asena’ya Nazım Hikmet ile ilgili söylediği meşhur kart postal hikayesini anlatıyor. “Nazım Hikmet öyle oldu ki artık kart postallara kadar düştü” diyenin asıl kendisi olduğunu söylüyor. Ama bunu Nazım Hikmet’i eleştirdiği için söylemiyor.
Bir not düşmek isterim. Yıllar önce sevgili Duygu Asena da bana aynı şeyi söylemişti. “Ben Nazım Hikmet’e kart postal şairi demek istemedim. Bunu Ece Ayhan söyledi, ne demek istedi diye sormuştum Can Yücel’e. Ama kabak benim başıma patladı.””
Sosyal medya hesabı üzerinden ulaştığımız Nazım Alpman da böyle bir olayın yaşanmadığını belirtti.
Sunay Akın’ın konu hakkında “Bunun doğru olmadığını ben biliyordum. Can Yücel bana ‘Duygu öyle şeyler söylemez, taş…lı kadındır’ demişti.” ifadesini kullandığı aktarılmıştı.
Perihan Mağden, Radikal’deki 13 Haziran 2004 tarihli “Atın kahpeye!” başlıklı yazısında bu iddianın asılsızlığına şöyle değinmişti:
“Geçenlerde Duygu Asena köşesinde yazıyordu. Hani onunla ilgili ve hatta internet sinekleri devri öncesinden dolaştırılan bir ‘güzelleme’ vardır: Efendim Can Yücel’e: “Son dönemlerinde Nâzım Hikmet’in şiirleri biraz kartpostal gibidir” demişmiş de, Can Yücel de: “Kart sensin, postal da sana .” demişmişmiş.
Duygu Asena işte fi tarihinden beri hakkında topaçlanan bu ‘mutena’ lafları; ne değerli bir ahbabı olan Can Yücel’in etmiş olduğunun gerçek, ne de kendisinin böyle bir lafı olduğunun hakikat: İşte Duygu Asena’ya yönelik manasız bir saldırganlık eseri olduğunu yalnızca, anlatıyordu yazısında.
Hatta 1 gün birisi kendisine ‘Rusya’ya kaçmasının ardından Nâzım’ın şiirlerinin kartpostallaştığına’ dair lafı Ece Ayhan’ın bilmemne dergisinin, bilmemkaçıncı sayısında ettiğini söylüyor. Unuttum dergi adını filan.
Şimdi düşününce: ‘kartpostal’ benzetmesinin hoşluğundan, tespitin derinliğine, Duygu Asena’nın en mühim şairimizin son dönem şiirleriyle ilgisine; şudur da, budur: Bu laf tam da Ece Ayhan’lıktır. Ve binlerce kez eminim onun saptamasıdır, bu lafı, toprağı bol olsun Ececiğim etmiştir.
Ama Duygu Asena’dan, onun dile getirdiklerinden, ilk kez yazdıklarından
gıcık kapan yığınlardan birinin ona tabii ki Kadın Düşmanlığı Devrimci
Cephesi adına küfretmesi gerekecek. Koskoca Kötülüklerin Ağbisi Ece Ayhan’a küfredecek halleri yok ya!”
Mine G. Kırıkkanat da “tamamen uydurma” olarak nitelediği iddia ile ilgili bir paylaşıma şöyle tepki göstermişti:
“Can Yücel’in Duygu Asena’ya atfedilen bu sözü tamamen şehir efsanesidir. Duygu, Nazım Hikmet’in degerini herkesten daha…
ve sana yanlış adres verenlerin topundan daha iyi bilirdi. Duygu Asena’nin aziz hatırasına lütfen saygı gösterelim!”
Emrah Serbes, Afili Parçalar adlı internet günlüğünde bu iddianın asılsızlığına şöyle değinmişti:
23 Kasım 2015 Pazartesi
Madde:44. babalar ve kız kardeşler
Yine Kazancakis’in Zorba’sı, dulu öldürdükleri sahne. Zorba önlerine geçiyor, “Bütün Girit toplanmış bir kadını mı öldürmeye çalışıyorsunuz?” diye bağırıyor. Bizde de var böyle kadınlar, bütün cemiyet toplanmış bir falso yapsalar da üstlerine çullansak diye bekliyor. Elif Şafak ne demiş, duydun mu? Pelin Batu canlı yayında uyumuş, gördün mü? Neredeyse bu kadınlara saldırmamak suç olmuş durumda, aleyhlerinde konuşmayınca cezai işlem uygulanacak yakında. Vaktinde Duygu Asena’ya da yaptılar aynısını. Bir şehir efsanesi uydurdular ‘kart sensin postal da sana girsin,’ diye. Oysa Can Yücel hiçbir zaman öyle bir laf etmedi. Üstüne üstlük çok iyi dostlukları vardı. Duygu Asena, Can Yücel’in lüzumsuz hayranları yüzünden kanser oldu. Ayrıca Nazım Hikmet’e kartpostal şairi diyen de Duygu Asena değil, Ece Ayhan. Duygu Asena’ya saldırmak kolay, göz önünde biri. Ece Ayhan’a laf söylemek zor, sıkar biraz, şahsiyet ister. Bütün bunları şunun için söylüyorum: Kız kardeşleri dövmek kolaydır ağbiler, babalarla yüzleşmek zordur. Cervantes Türk olsa Sancho Panza’yı başkarakter yapardı. Çünkü Don Kişot’un bu memlekette dövüşeceği adam yok. Don Kişot şövalye olmayanlarla dövüşmez, Sancho’ya havale eder o tarz kavgaları.
Mahmut Kaçar ise Duygu Asena’ya iddia edildiği gibi bir ifade kullanmadığını bizzat Can Yücel’den duyduğunu şöyle aktarmıştı:
“Aynı fuarda çok sevdiğim Can Yücel ve Vedat Türkali ile tanışma şansımız olmuştu. Can Yucel’e Duygu Asena ve kartpostal şairi olayını sormuştum. Hikaye o demişti. Duygu “akıllı karıdır” sözleri hala aklımda. Vedat Türkali’de “Birgün tek başına” kitabını imzalamıştı…
Duygu Asena o yıllarda tv de program yapıyordu. Güya bir programında Can Yücel’i çağırmış ve ona kartpostal şairi Nazım hakkında ne düşünüyorsunuz demiş. Can Yucel de ona kart sensin postal da sana girsin demiş. Bu olay o zamanlar her yerde anlatılırdı. Ben de onun için sormuştum”
Semih Çelenk de bizzat bu konuyu sorduğu Can Yücel’in “yok yau duygu akıllı karıdır, öyle şey demez. ben bir tek ona ‘karı kuvvetleri komutanı’ dedim bir kere hepsi bu.” yanıtını verdiğini aktarmıştı.
Can Yücel ve Duygu Asena bahsi geçmişken, ikili hakkında dile getirilen bir diğer popüler iddia da Can Yücel’in Duygu Asena hakkında “Karı Kuvvetleri Komutanı” tanımını kullandığı yönünde. Bu kullanım iddiasını doğrulayabilecek ya da yanlışlayabilecek bir delile henüz ulaşamadık.
Can Yücel ve Duygu Asena Arasında Nâzım Hikmet Üzerinden “Kartpostal” Konulu Atışma Yaşandığını Sanan Yazarlar
- Hikmet Aksoy – www.vansesigazetesi.com – “Uyyy!.. Cısss!..“
- Alev Doğan – Gazete Manifesto – “Uzun lafın kısası… Can Baba” – 12 Ağustos 2017
- İsmail Haboğlu – Çorum Haber – “Can Yücel (21.08.1926 – 12.08.1999 (2))” – 30 Mayıs 2020
- Mustafa Sönmez – Twitter – 12 Ağustos 2022
Birol Öztürk’ün “Şarab-ı Şair Can Yücel” adlı kitabının tanıtım bülteninde bu şehir efsanesine yer verilmişti.
3 Yorumlar
yalnız helal olsun. internette şu detayda, şu açıklayıcılıkta (öyle bir kelime var mı) içerikle karşılaştım ya.. elinize sağlık, içim ferahladı okudukça.
Okuma gözlüğü olmaksızın yazdım. Yazım hatalarımı mazur görün.
Delinin biri kör kuyuya bir taş atmış kırk akıllı çıkaramamış. Kendi kulvarlarında üçü de birbirinden değerli şahsiyeti böyle asılsız ve anlamsız bir olayla karşı karşıya getirmişler ya, pes doğrusu.. Yurdum insanı işte, başka söze hacet yok.. Işıklar içinde uyusunlar… ❤