Covid-19 Aşıları İle İlgili Bilimsel Makalelere Dayanarak Gerçekleri Anlattığını İddia Eden Video İçeriği Hakkında Tespitler

 

Harbi Haber adlı Youtube kanalında yayımlanan aşı karşıtı video içerikte öne sürülen iddiaları ayrı bir yazıda ele almak istedik.

Youtube’de yayımlanmasının ardından bitchute.com gibi platformlara (Corona Gerçeği gibi profillerce) yüklenen videoda koronavirüs salgınının gerçek olmadığı, salgına karşı geliştirilen aşıların etkisiz hatta zararlı olduğu öne sürülmüştü.

Anılan videoda ileri sürülen iddialara yönelik şu soruların yöneltildiği görülüyor.

►Bill Gates’in fonladığı yeni mRNA aşıları zararlı mı?

►Bu aşılar kısırlık yapar mı?

►Aşı olmak virüsü bulaştırmayı önlüyor mu?

►mRNA aşıları genetiğimizi değiştirebilir mi?

►Aşılarla insanlara çip mi takmak isteniyor, bu mümkün mü?

►İnaktif denen Çin aşısı ne kadar güvenli?

►Koronavirüs gerçekten korkunç bir virüs mü yoksa birileri korkmamızı mı istiyor?

 

harbi haber koronavirüs aşısı

 

Bahse konu kayıtta koronavirüs salgınına yönelik geliştirilen aşıların güvenli olmadığını, bu iddianın komplo teorisi olmadığını ve bu iddianın bilimsel kaynaklara dayandığının ileri sürüldüğü görülüyor.

 

izlemeden aşı yaptırmayın

 

Bu iddiaları ve kaynakları inceleyelim.

 

1. Bill Gates’in fonladığı yeni mRNA aşıları zararlı mı? Bu aşılar kısırlık yapar mı?

Öncelikle videodaki mRNA aşılarının ilk defa koronavirüste deneneceği iddiası doğru değil. Bu aşıların geçmişi ile ilgili daha önce Malumatfuruş’ta bir makale yayımlanmıştı. Hayvan deneyleri baz alındığında 30 yıllık bir geçmişi olan bu aşıların insanlarda denenmesinin geçmişi 2010 yılına kadar uzanıyor (1). Bu zamandan beri mRNA aşıları HIV-1, zika, kuduz, grip gibi virüsler için çalışılmaktadır.

Aşının kısırlık yaptığı iddiasına ilişkin de yine Malumatfuruş’ta bir yazı yayımlanmıştı. Videonun dayandığı iddia edilen makalelerin hiçbirinin bağlantısı paylaşılmamış. Bu nedenle videoya görsel olarak konulan makalelerin başlıklarını arama motorundan aratarak makalelere ulaştık.

Bu bölümde kaynak olarak gösterilen makalelerden ilki “Syncytin-1 anditsreceptor is present in humangametes” başlıklı bir makale. Adından da anlaşılabileceği üzere bu makalede insan üreme hücrelerinde sinsitin-1 adlı proteinin tespit edildiğinden bahsediliyor. Makalenin mRNA aşıları, Sars-Cov-2’nin spike proteinleri veya kısırlık ile bir ilgisi yok (2). Bu makaleyi aşı-kısırlık ilişkisi hakkında kanıt olarak kabul edemeyiz ancak makalenin gösterim zamanı “sinsitin proteininin üreme hücrelerinde bulunduğu” iddiası ile eş zamanlı olduğundan bu proteinin insanda bulunduğu iddiasını kanıtlayan bir makale olduğunu söyleyebiliriz.

Bu bölümdeki ikinci makale ise “Structural characterization of the fusion core in syncytin, envelope protein of human endogenous retrovirus family W”. Bu makalede ise sinsitin proteininin füzyon çekirdeğinin (kabaca aminoasit dizilerinin oluşturduğu bir kompleks yapı diyebiliriz) yapısal karakterizasyonunun yapıldığını görüyoruz. Makalede SARS-CoV-2 virüsünün (Covid -19 hastalığının sebebi) adı bile geçmemektedir. Koronavirüs ailesinden yalnızca SARS-CoV virüsünün (SARS hastalığının sebebi) S proteinin bir kısmının bazı aminoasit dizileri ile sinsitin proteininin bazı aminoasit dizilerinin benzerliğinden dolaylı yoldan bahsedilmektedir. Ancak bu benzerliğin videoda iddia edildiği gibi “büyük bir benzerlik” olduğu belirtilmemekte ve makale okunduğunda da büyük bir benzerlik olmadığı anlaşılmaktadır. Makalede bu benzerlik ile kısırlık arasında herhangi bir ilişkilendirme de bulunmamaktadır (3). Ayrıca bu benzerliğin boyutuna ilişkin Malumatfuruş’un yukarıda alıntılanan yazısında daha detaylı bir inceleme yapılmıştı. Buradaki kaynaklar da incelendiğinde iki protein arasında iddia edildiği gibi “büyük bir benzerlik” bulunmadığı görülüyor.

Kısacası videoda bahsedilen benzerliğin “aşıdan sonra bağışıklık sistemimizin sinsitin proteinine saldırması” ve “aşıların kısırlığa yol açabileceği” şeklindeki iddiaları destekleyen bir kaynak gösterilmemiş.

Aynı bölümde mRNA aşılarının otoimmün hastalıklara yol açabileceği de iddia edilmiş. Bu iddiaya dayanak olarak gösterilen makale ise “mRNAvaccines — a newera in vaccinology” başlıklı bir makale. Bu makaleyi okuduğumuzda mRNA aşılarının lehine bir makale olduğunu görüyoruz. mRNA aşılarının geleceğinin çok parlak olduğundan, git gide daha fazla çalışma yapıldığından ve aşı teknolojisinin geliştiğinden bahsedilmektedir (4).  Ayrıca bu konuda da Malumatfuruş’ta bir yazı bulunmakta ve bu yazıda makalenin yazarlarından Dr. Drew Weissman’ın, makalede geçen otoimmün hastalık olasılığının COVID-19 için geliştirilen mRNA aşıları için geçerli olmadığını, bu aşılarda farklı bir teknoloji kullanıldığını ve bu aşıların otoimmüniteye yol açtığına dair tek bir veri dahi bulunmadığını ifade ettiği belirtilmektedir.

 

2. Aşı olmak virüsü bulaştırmayı önlüyor mu?

Aşıyı olan iki kişinin hayatını kaybettiğine ilişkin kaynak “FDA: Six people die during Pfizer/BioNTech’s coronavirus vaccine trials” başlığı ile “Egypt Independent” adlı siteden alınmış bir haber (5). Bu haberde kaynak olarak gösterilen FDA raporuna bakıldığında çalışmada 6 kişinin öldüğü (çalışmaya katılanların %0.01’i), bunlardan 4’ünün plasebo yapılan kişiler olduğu (etkin maddenin bulunmadığı “boş aşı” yapılan kişiler) ve 2’sinin aşı yapılan kişiler olduğu görülüyor (6). Yine FDA raporunda bu ölümlerin incelendiğinde tümünün gönüllülerin yaş aralığındaki normal ölüm oranları dahilinde olduğu ve aşı ile herhangi bir nedensellik ilişkisi bulunmadığı sonucuna varıldığı görülüyor (6, 7).

İngiltere’de aşıyı olanların ciddi alerjiler geliştirdiğine yönelik iddiaya kaynak olarak gösterilen “allergy warning for pfizer/ biontech vaccine after uk health workers with allergy history sufferreaction” haberi incelediğimizde ise haberin başlığında bile “alerji hikayesi olan kişilerde” alerjik reaksiyon görüldüğünü anlıyoruz. Haberin içeriğinde ise “belirgin alerjik reaksiyon hikayesi” olan kişilerin bu aşı ile aşılanmaması gerektiği bilgisi bulunuyor (8). Yani gösterilen kaynakta, videoda iddia edildiği gibi “aşıyı olanların ciddi alerjiler geliştirdiğine” yönelik bir veri yok. Burada videonun haberi kendi vermek istediği mesaja göre çarpıttığı görülüyor. Alerji hikayesi olan kişilerde birçok ürünün kullanılmasında birtakım riskler bulunmaktadır. Zaten bu risk tespit edildiğinden Pfizer/Biontech aşısı alerji hikayesi olan kişilere uygulanmamaktadır.

Videoda, “Moderna firmasının aşının hastalığı yaymayı önlemediğini itiraf ettiği” şeklinde bir iddia da bulunuyor. Covid-19 aşılarının virüsün bulaştırılmasını önlemek gibi bir iddiaları bulunmamaktadır. Virüs vücuda alınsa bile bağışıklık sistemi aktivitesiyle hastalığa, özellikle de ağır hastalığa ve hastane yatışına karşı koruma amacı ile geliştirilmişlerdir. Videoda firmaların hastalığı bulaştırmayı önleyecek bir aşı geliştirdiklerini iddia ettiklerine yönelik herhangi bir kaynak gösterilmemiş. Böyle bir iddia bulunmadığı için bunun başarısız olmasını “itiraf etmek” gibi bir durum da söz konusu olamaz. Ayrıca yetişkin nüfusunun neredeyse tamamını mRNA aşıları ile aşılayıp normalleşmeye başlayan İsrail’de yapılan bir çalışmada Pfizer aşısının hastalığın bulaşmasını da yavaşlatabileceğine yönelik ilk bulgular elde edilmiş ve bu, benzer bir etkinin Moderna aşısından da beklenebileceği şeklinde yorumlanmıştır (9, 10). Ancak tek bir çalışma üzerinden aşıların virüsün yayılmasını engellediği sonucuna varılamaz. Bu, mRNA aşılarının virüsün yayılmasındaki rolleri henüz kesinleşmemiş olduğu için videodaki iddiada bulunulamayacağını göstermektedir. Ayrıca dolaylı yoldan bakıldığında, aşılı sayısı arttıkça insanlar enfekte olsalar bile bağışıklık sistemleri virüsün çoğalmasına izin vermeyecek ve bu da doğal olarak başkalarına bulaşan virüs sayısını azaltacaktır (11).

“Immunizationwith SARS coronavirus vaccines leads to pulmonary immunopathology on challenge with the SARS virus” başlıklı SARS-CoV virüsü ile ilgili bir makale bu kısımda kaynak olarak gösterilmiş. Bu çalışmada SARS hastalığının sebebi olan SARS-CoV virüsü için çalışılan 4 adet aday aşı fareler üzerinde incelenmiş. Yani bu aşılar çalışma aşamasındaki aşılar ve Covid-19 hastalığının sebebi olan SARS-CoV-2 virüsü ile ve bu virüs için geliştirilen aşılarla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır (12). Piyasaya çıkmamış aşıların hayvan deneylerindeki etkisinin bu aşıların insanlarda kullanılmış ve bu etki görülmüş gibi ve farklı bir virüs için geliştirilen farklı aşılarda da aynı etki görülecekmiş gibi sunulması bilimsel olarak doğru değildir.

 

3. mRNA aşıları genetiğimizi değiştirebilir mi?

Burada gen değişimi ile ilgili anlatılanların son derece yüzeysel bir bilgiye dayandığı görülmektedir. Nobel ödülü getirdiği belirtilen teknolojinin adı CRISPR-Cas9 teknolojisidir. Arkelerin ve bazı bakterilerin bağışıklık mekanizmasının bir parçası olan bu sistemin diğer canlıların genomlarını değiştirmek üzere kullanılabileceğinin keşfi, kaşiflerine Nobel ödülü getirmiştir. Evet, gen değişimi yapılması teoride mümkündür, ancak bunun bir mRNA ile basitçe yapılabileceğinin iddia edilmesi bilimsel gerçekleri çarpıtmaktır (Biraz karmaşık olan bu sistemin nasıl çalıştığını Evrim Ağacı’nın anlaşılabilir bir şekilde detayları aktardığı bu yazıdan detaylı şekilde okuyabilirsiniz). Kısaca bu teknolojide DNA’yı kesmek için bir Cas9 proteini, DNA’nın kesilen baz dizisine denk gelen bir RNA molekülü, ki buna crRNA (CRISPR RNA) deniyor, ve bu ikisinin oluşturduğu bir kompleks bulunmaktadır. Burada altını çizmek istediğimiz nokta, bu işlem herhangi bir RNA molekülü veya bir virüsün spike proteinini kodlayan mRNA molekülü ile yapılmıyor, DNA’nın kesilen dizisine denk gelen bir RNA molekülü bulunmalı. Bu yöntemin pratikte spesifik olmaması ve riskleri yaygın kullanımını yavaşlatsa da bazı genetik hastalıkların tedavisinde kullanılması konusunda çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Ayrıca etik açıdan da birçok sorunu beraberinde getiren bu yöntemin üreme hücrelerinde kullanılması birçok ülkede yasaktır (13).

Burada belirtmek gerekir ki gen transferi veya değişimi pratikte pahalı bir yöntemdir. Basit bir örnek vermek gerekirse; neredeyse herkesin bildiği SMA hastalığında kullanılan ve ailelerin bağış kampanyaları başlattığı “Zolgensma” adlı tek dozluk ilacın fiyatı 2.125.000 dolardır (14), Biontech aşısının iki dozu ise yaklaşık 40 dolardır (15). Zolgensma adlı ilaçta CRISPR teknolojisi kullanılmamakla birlikte tedavinin esası viral vektörler kullanılarak gen değişimi yapılmasına dayanmaktadır.

Yani iddia edildiği gibi mRNA aşıları ile teoride de olsa genetiğin değiştirilmesi mümkün değildir.

 

4. Aşılarla insanlara çip mi takmak isteniyor, bu mümkün mü?

Bilimsel kaynaklarla desteklendiği iddia edilen videoda aşılarla çip takılacağına dair herhangi bir kaynak gösterilmemiş. Verilen kaynaklarda ve çalışmalarda insanlara çip takılıp takılmasına yönelik bir veri bulunmamakta. Yani bu, videoyu hazırlayanların yorumu olmuş. “Dijital takip” zaten halihazırda çip takılmadan da akıllı telefon uygulamaları, akıllı saatler ve hatta arama motorları tarafından da yapılması teorik olarak mümkün olan bir şey (16). Böyle bir durumdan endişe eden kişilerin aşıdan ziyade internet kullanımından kaçınmaları daha doğru olacaktır.

Bill Gates’in koronavirüs salgınını 3 ay önce tahmin etmesi konusuna gelecek olursak, SARS-CoV-2 virüsü insanda enfeksiyona sebep olan ilk koronavirüs değil. Mevsimsel seyreden 4 koronavirüs bulunmakta ve SARS-CoV-2 insanda görülen 7. koronavirüs(17). Bilim insanları zaten böyle bir salgını beklemekteydi ve bilimsel gelişmelere bakıldığında bu salgının önceden tahmin edilmesi olasıydı. Geçtiğimiz yıllarda SARS, ebola, zika gibi epidemiler yaşanmıştır. Bunların bulaşıcılığı da SARS-CoV-2 virüsü kadar kolay olsaydı bunlar da pandemiye dönüşebilirdi. Bu şartlar altında bir pandeminin olacağını beklemek için dünyayı yönetmeye gerek yok. Bilimin en önemli güçlerinden biri de öngörü gücüdür ve bunların doğru çıkması ancak bilimi destekler. Herkesin bildiği üzere tarihte de birçok pandemi yaşanmıştır, bundan sonra da yaşanacaktır. Mikroorganizmalarla sarılı dünyamızda asıl bir pandemi yaşanmaması mucize olurdu. Geçmişten farkımız bunu öngörme ve hazırlık yapabilme gücümüz.

 

5. İnaktif denen Çin aşısı ne kadar güvenli?

İnaktif aşıların fetüs veya hayvan hücrelerinde üretildiğinden ve Çin aşısının da bu şekilde üretildiğinden bahsedilmesi ve bu esnada görsele cenin yerleştirilmesi seyirciyi yanıltacak ve algı oluşturacak bir durum oluşturmuş. Çünkü Çin Sinovac aşısı fetüs hücrelerinde değil, maymun böbrek hücre kültüründe üretilmektedir (18). Bu durumda fetüsteki DNA kalıntılarının etkilerinden bahsedilmesi anlamsızdır. Burada tamamen yanlış bir yönlendirme yapılıyor.

Yine de burada bir parantez açıp çocukluk çağı aşıları ile otizm korelasyonunu gösterdiği iddia edilen grafiğe bakalım. İki olayın aynı anda artış veya azalış gösteriyor olması bu iki olay arasında neden-sonuç ilişkisi olduğunu göstermemektedir. Bu olaylar aralarında nedensellik bulunup bulunmadığı yönünden incelenmelidir. Bunun için verilen çok sayıda örneği şu sitede bulabilirsiniz. Örneğin sitedeki ilk grafikte ABD’nin bilim, uzay ve teknoloji harcamaları ile kendini asma ve boğularak intihar etme vakaları arasında bir korelasyon olduğu görülüyor. Bu grafiğe bakarak bu iki olay arasında neden sonuç ilişkisi kurulabilir mi? Aşı ve otizm ilişkisi nedensellik açısından incelenmiş, milyonlarca kişiyi inceleyen karşılaştırmalı çalışmalar yapılmış ancak otizm ile aşı arasında herhangi bir ilişki tespit edilememiştir (19, 20, 21, 22).

Gelelim alüminyumla ilgili “korkunç” araştırmalara. Anlatıcı tarafından, ilk gösterilen makalede (Neuroprotective Effect of Nanodiamond in Alzheimer’s Disease Rat Model: a Pivotal Role for Modulating NF-κBand STAT3 Signaling) farelere aşı olarak alüminyum verildiğinde Alzheimer oluştuğunun gözlendiği belirtilmekte. Bu çalışmaya baktığımızda farelerde makaleye konu olan bir maddenin (nanodiamond) Alzheimer’daki nöroprotektif (nöron koruyucu) etkisinin incelenmesinin amaçlandığını görüyoruz. Videoda bu çalışmada alüminyum denenmiş ve Alzheimer’a yol açtığı görülmüş gibi sunulmakta ancak çalışmada böyle bir durum yok. Farelerde çalışma yapılmadan önce onlara 6 hafta boyunca her gün kilogram başına 17 miligram alüminyum klorür verilerek Alzheimer hastalığına benzer semptomlar oluşturulmuş (23). Bu çalışmada kullanılan miktarı insana uyarlarsak 60 kilo bir insanın 42 gün boyunca her gün 1 kilo alüminyum klorür almasına eşdeğer bir durum olduğunu görüyoruz. Aşı ile alınan alüminyum miktarına bir sonraki paragrafta değineceğiz. Ayrıca alüminyum klorür iddia edildiği gibi aşı ile değil ağızdan verilmiş. Yani videoda bu makale ile verilen bilgiler yanlış ve seyirciyi de yanlış yönlendiriyor.

Örnek verilen makalede kullanılan doz insana uyarlandığında 60 kilo bir insan için toplam 42 kilogram alüminyum klorür alındığında çalışma ile eşdeğer bir miktara ulaşabileceğimizi söyledik. Peki aşılardan aldığımız alüminyum miktarı ne kadar? Bir insanın ömrü boyunca aşılardan aldığı toplam alüminyum miktarı 4.25 miligramdır (24). Yani çalışmadaki miktardan yola çıkarak aşıdaki alüminyum hakkında çalışmadaki bulguların geçerli olduğunu öne sürmek gerçek dışıdır. Ayrıca vücudumuza giren alüminyumun ana kaynağı aşılar değildir. Soluduğumuz havada, içtiğimiz suda, aldığımız gıdalarda hatta anne sütünde dahi alüminyum bulunmaktadır (25). Alüminyum vücuda girdikten sonra bir kısmı sindirilmeden dışkı ile ve bir kısmı da idrar yolu ile atılmaktadır.

Kaynak olarak gösterilen ikinci makale (Non-linear dose-response of aluminium hydroxide adjuvant particles: Selective low dose neurotoxicity) incelendiğinde ise makalenin yazarlarının buldukları sonuçları, kullanılan alüminyum bileşiğinin nano boyutta olması ve en düşük dozda kullanıldığı için farelerde hücre içine alınmasının kolaylaştığı şeklinde yorumladıklarını görüyoruz (26). Yani makalenin yazarları videonun hazırlayıcıları ile aynı görüşte değil.

Amerika’da çocuklar yapılan aşılardan ölseler bile ailelerinin dava açamadığını iddia eden kısımda bahsi geçen kanunu arattığımızda ise bu kanunun aşılardan zarar gören kişilerin olması durumunda bu kişilere tazminat ödenmesini sağlayan bir kanun olduğunu görüyoruz (27). Yani “insanlar ölse bile hakkını alamıyor” şeklinde oluşturulmaya çalışılan algı doğru değil.

FDA’nın yayımladığı ve yeterince test edilmeyen çocuk aşılarına ilişkin olduğu iddia edilen belgenin ne olduğu görselden anlaşılmamakta, link de verilmediği için bu iddianın doğru olup olmadığı araştırılamamaktadır.

Kızamık aşılarının kızamık vakalarının zaten bitmeye başladığı sıralarda kullanılmaya başlandığına yönelik grafikler daha önce Yalansavar tarafından incelenmiş ve orijinal grafiklerdeki bazı verilerin çıkarıldığı ve değiştirildiği tespit edilmiş. Bu yazıda orijinal grafikleri ve aşı karşıtlarının kendi iddialarını desteklemek için işlerine gelmeyen verileri nasıl çıkarıp grafikleri değiştirdiğini görebilirsiniz. Orijinal grafikleri incelediğimizde bu iddianın da doğru olmadığını görüyoruz.

“Çocukken kızamık geçirmeyenler ilerleyen yaşlarda daha çok hasta oluyor” iddiasına dayanak olarak gösterilen 1985 tarihli makale (Measles virus infection without rash in childhood is related to disease in adult life) incelendiğinde kesin sonuçlara varılmadığı ve bunun bir hipotez olduğu belirtilmektedir (28). Konuya ilişkin araştırma yapıldığında ise bu konuda yapılmış başka bir bilimsel çalışma bulunamamıştır. Bu konu araştırıldığında iddianın tam aksine kızamık hastalığını geçirdikten sonra bağışıklık sisteminde kalıcı hasar kaldığı ve bunun çocukları diğer hastalıklara açık hale getirdiği görülmektedir (29, 30).

 

6. Koronavirüs gerçekten korkunç bir virüs mü yoksa birileri korkmamızı mı istiyor?

Bu tipik bir komplo teorisi cümlesidir, kişilerin yorumuna dayanmaktadır. Bu tarz iddiaları destekleyecek objektif bir kanıt bulunmamaktadır. Videoda da Çin’de bayılan kişilerden, Covid-19 dışındaki farklı bir hastalık üzerinden yapılan yorumlamalardan bahsedilmektedir. Domuz gribi aşısıyla yapılan karşılaştırma ise hastalıkların etkeninin, hastalığın seyrinin, yayılma hızının, hastane yatış oranlarının ve geliştirilen aşıların farklı olması sebebiyle hatalıdır.

 

7. Acaba birileri virüsü olduğundan korkunç mu gösteriyor?

Videoda “koronavirüs başladığından beri grip vakası bildirimlerinin azaldığı” iddia edilmekte ve buradan bu hastalığın aslında grip olduğu vurgulanmaya çalışılmaktadır. Bu azalma çok doğal ve beklenen bir azalmadır çünkü maske kullanımı ve hijyene dikkatin artması grip hastalığının yayılmasını da önlemektedir. Grip virüsü de damlacık yolu ile bulaştığı için maske taktığımızda grip virüsüne karşı da korunmuş oluyoruz. Grip virüsünün bulaşması yeni tip koronavirüs kadar kolay olmadığı için vaka sayıları çok daha düşük oluyor.

Video hazırlayıcıları genellikle aldıkları kaynakları olduğu gibi değil de kendi görüşlerine göre değiştirerek sunmuş. Örneğin “Sağlık Bakanlığı tanı kitlerindeki doğruluk payının bilinenden daha düşük olduğunu itiraf etti” şeklinde sunulan iddiaya dayanak olarak gösterilen belgede böyle bir “itiraf” bulunmuyor. Bakanlığın sayfasında kullanılan cümle aynen şu şekilde (31):

“COVID-19 tanısında kullanılan test kitlerinin, yeni geliştirilmiş olması ve yeterli sayıda klinik numune ile test edilmemesi gibi teknik güçlüklere bağlı olarak, belirlenen güvenlik aralığından daha yüksek hata payı barındırma olasılığı nedeniyle halk sağlığının korunması ve COVID-19 Pandemisinin yayılmasının önüne geçilebilmesi için bu tanı kitlerinin Ürün Takip Sistemi (ÜTS) kayıtları Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanlığının (TİTCK) ön iznine bağlanmıştır.”

Yani bilinenden daha düşük bir etkinliğin itiraf edilmesi gibi bir durum yok, hata payı yüksek olabileceği için tanı kitlerine ön izin şartı getirilmiş. Evet, tanı kitlerinin doğruluk payı %100 değil, böyle bir iddiada bulunan bir yetkili de olmadı ve bu sayfada tanı kitlerinin standardizasyonu için Bakanlığın bir önlem aldığı görülüyor.

Ölüm oranlarına kaynak olarak gösterilen “Infection fatality rate of SARS-CoV2 in a super-spreading event in Germany” başlıklı makale incelendiğinde, sadece Almanya’nın küçük bir kasabasında yapılan ölüm oranı araştırmasından bahsedildiği görülüyor (32). Ayrıca kasaba karantina altına alınmış. Buradan yola çıkarak tüm dünyaya yönelik bir yorum yapamayız.

Daha sonra gösterilen, CDC’nin internet sitesinden alınan tablo görseldeki link adres çubuğuna yazılıp açıldığında tablonun değişmiş olduğu görülmektedir. Yeni tabloya göre tahmini ölüm oranları (videoda kırmızı ile işaretlenen sütuna baktığımızda) videoda verilenden fazladır. Bu tabloda 0-17 yaş ölüm oranının %0.002, 18-49 yaş arasının %0.05, 50-64 yaş arasının %0.6 ve 65 yaş üzerinin %9 olarak belirtildiği görülmektedir. Yani ölüm oranları videoda verilenden farklıdır.

“Ölüm oranlarının olduğundan fazla gösterildiği” iddiası için de şu yazıyı incelendiğimizde tam tersine ölüm oranlarının az bildirilmiş olabileceği gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Bu yazıdaki kaynaklara göre 2020 yılındaki ölüm oranları geçtiğimiz yıllara göre önemli miktarda arttı ve bu artış ülkelerin bildirdiği Covid-19 ölümlerinden daha fazla.

Ayrıca Covid-19 hastalığı konusunda hükümetlerce tedbir alınmasının tek sebebi ölümler değildir. Daha önemli sebep çok kolay bulaşan bu hastalıktan dolayı hastane yatakları ve yoğun bakım servislerinin dolmasıdır. Bu noktada Covid-19 hastalığının var olup olmadığını tartışmanın bir mantığı kalmamaktadır çünkü bu hastalığın adı ne olursa olsun insanlar hastaneye yatmaktadır. Hastanelerde yer bulunamaması çok daha fazla insanın ölümüne ve sağlığının daha da kötüleşmesine yol açacağı gibi başka rahatsızlıklardan dolayı hastaneye yatması gereken kişilerin de yer bulamamasına, dolayısıyla ekstra sağlık problemlerine yol açmaktadır.

Videodaki bunların dışında kalan iddialar (Bill Gates ve ilaç çetesinin doktorları paraya boğması vb.) kaynak gösterilmeden yapılan iddialar ve yorumlar. Görüldüğü gibi videoda bilimsel çalışmalara dayandığı belirtilen iddialar için kaynak olarak gösterilen çalışmalardan biri hariç (sperm ve plasentada sinsitin proteininin bulunduğu iddiası) hiçbiri ortaya atılan iddiaları desteklememektedir. Burada yapılan ya eksik araştırma ya da insanların bu gösterilen kaynakları açıp bakmayacağına duyulan güven ile onları yanlış yönlendirmektir. İddialar ne olursa olsun böyle bir video ile karşılaşınca yapılması gereken şey verilen kaynakların ve grafiklerin orijinallerini açıp incelemektir.

 

Kaynaklar:

(1) https://www.nature.com/articles/nrd.2017.243

(2) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4016377/#:~:text=Our%20findings%20demonstrate%20the%20presence,acrosomal%20region%20of%20the%20spermatozoa.&text=Moreover%2C%20the%20fusogen%20(syncytin%2D,in%20spermatozoa%20and%20oocytes%2C%20respectively.

(3) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7092852/

(4) https://www.nature.com/articles/nrd.2017.243

(5)https://egyptindependent.com/fda-six-people-die-during-pfizer-biontechs-coronavirus-vaccine-trials/

(6) https://www.fda.gov/media/144245/download?fbclid=IwAR2Ko3wxveR84dA1KHqDWnlg0YLNsZ8rPkq-YlxRzG0dKwA1xQ6ideyEkxQ

(7) https://www.fda.gov/media/144246/download#page=50

(8) https://edition.cnn.com/2020/12/09/health/covid-vaccine-allergies-health-workers-uk-intl-gbr/index.html

(9) Pfizer-BioNTech Shot Stops Covid Spread, Israeli Study Shows – Bloomberg

(10) Pfizer Vaccine Highly Effective at Preventing COVID-19 Transmission, Study Shows (verywellhealth.com)

(11) https://theconversation.com/covid-19-vaccines-are-probably-less-effective-at-preventing-transmission-than-symptoms-heres-why-156611

(12) https://journals.plos.org/plosone/article?id=10.1371/journal.pone.0035421

(13) https://evrimagaci.org/crispr-gen-duzenleme-yontemi-nedir-crisprcas9-sistemini-kullanarak-genleri-nasil-duzenleriz-407

(14) https://www.the-scientist.com/news-opinion/concerns-over-efficacy-and-cost-of-muscle-wasting-treatments-68144#:~:text=In%202019%2C%20the%20FDA%20approved,most%20expensive%20single%20treatment%20ever.

(15) https://www.biospace.com/article/comparing-covid-19-vaccines-pfizer-biontech-moderna-astrazeneca-oxford-j-and-j-russia-s-sputnik-v/

(16) Yuval Noah Harari, Homo Deus (İstanbul, Kolektif Kitap, 2019), 348-350

(17) https://yalansavar.org/2021/01/16/podcast-28-covid-ve-asilar-1/

(18) https://www.thelancet.com/article/S1473-3099(20)30843-4/fulltext

(19) https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0140673699012398

(20) https://www.nejm.org/doi/full/10.1056/nejmp0802904

(21) https://www.cmaj.ca/content/182/4/E199.short

(22) https://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMoa021134

(23) https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/26897372/

(24) https://asi.saglik.gov.tr/genel-bilgiler/36-asi-icerikleri.html

(25) https://asi.saglik.gov.tr/genel-bilgiler/21-a%C5%9F%C4%B1-al%C3%BCminyum-alzheimer-hastal%C4%B1%C4%9F%C4%B1.html

(26) https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0300483X16303043

(27) https://www.hrsa.gov/vaccine-compensation/about/index.html#:~:text=The%20National%20Childhood%20Vaccine%20Injury,be%20injured%20by%20certain%20vaccines.

(28) https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/2856946/

(29) https://science.sciencemag.org/content/366/6465/599

(30) https://immunology.sciencemag.org/content/4/41/eaay6125

(31) https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/duyurular/covid-19-tani-kitleri-urun-degerlendirme-i-slemleri.html

(32) https://www.nature.com/articles/s41467-020-19509-y

2 Yorumlar

Yorumunuzu yazınız...