Sosyal medya platformlarında Mustafa Kemal Atatürk’ün mülteci politikasını yansıttığı iddiasıyla aşağıdaki metnin paylaşıldığı görülüyor.

 

ataturk-multeci-politikasi

 

“Atatürk’ün Mülteci Politikası” başlığıyla sunulan hususlar şu şekilde:

 

ATATÜRK’ün mülteci politikası;

– Türk Soylu olmayanlar istediği yere yerleşemez.
– Anadili Türkçe olmayanlar müstakil mahalle kuramaz, işçi ve sanatçı kümesi oluşturamaz.
– Ecnebilerin bir Belediye’deki nüfusu %10’u geçemez.

Resmî Gazete 21.06.1934

 

ataturkun-multeci-politikasi

 

Atatürk’ün mülteci politikasını yansıttığı belirtilen bu maddelerin kaynağı 4 Haziran 1934 tarihinde çıkarılan ve 21 Haziran 1934 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 2510 sayılı İskân Kanunu.

 

iskan kanunu 1934 iskan kanunu 1934

 

Olası toplu göçlere karşı hazırlık için çıkarılan İskân Kanunu’nun gerekçelerinin (i) boş toprakları işletmek ve nüfusunu çoğaltmak, (ii) içerideki unsurları temsil etmek, (iii) dışarıda ve bilhassa Balkanlarda kalan unsurlarını kurtarmak ve (iv) ülke içerisinde mevcut olan büyük toprak parçalarının ya kullanılmamakta olması ya da toprak ağalarının elinde toplanmış olması, sebebiyle toprak sorununa çözüm bulma olduğu belirtilmiş.

 

Türk ırkı vurgusunu içeren, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ile Türk ırkına ayrı ayrı atıf yapan, “dilde, kanda, kültürde birliği” amaçlayan 2510 sayılı Kanun, ana dilleri Türkçe olan, Türk soyundan bulunan muhacirlerin, Türkiye’ye gelmelerini ve yerleşmelerini temini hedeflemiş.

 

2510 sayılı Kanun’da muhacir ve mültecilerin tanımları yapılmış ve bunların kabul şartları belirlenmişti.

Muhacir olarak nitelenen ve Türkiye’de yerleşmek maksadıyla dışarıdan, tek veya toplu gelmek isteyen Türk soyundan, meskûn veya göçebe fertler ve aşiretler ve Türk kültürüne bağlı meskûn kimselerin Dâhiliye vekilliğinin emriyle kabul olunacağı kararlaştırılmıştı. Ayrıca Türkiye’de yerleşmek maksadıyla olmayıp, bir zaruret haliyle geçici olarak oturmak üzere sığınan mültecilerin, Türkiye’de yerleşmek isterler ve bunu yazı ile bulundukları yerin hükümetine bildirirler ise muhacir muamelesi göreceği hüküm altına alınmıştı.

Kanun’un muhacir ve mülteci tanımlarını içeren maddesi şöyleydi:

Madde 3 — Türkiyede yerleşmek maksadile dışarıdan, münferiden veya müçtemian, gelmek istiyen Türk soyundan meskûn veya göçebe fertler ve aşiretler ve Türk kültürüne bağlı meskûn kimseler, işbu kanunun hükümlerine göre Dahiliye Vekilliğinin emrile kabul olunurlar. Bunlara (muhacir) denir. Kimlerin ve hangi memleketler halkının Türk kültürüne bağlı sayılacağı İcra Vekilleri Heyeti kararile tesbit olunur.

 

Türkiye de yerleşmek maksadile olmayıp bir zaruret ilcasile muvakkat oturmak üzere sığınanlara (mülteci) denir. 4 üncü maddede yazılı sebepler bulunmıyan mülteciler, Türkiyede yerleşmek isterler ve bunu yazı ile bulundukları yerin Hükümetine bildirirler ise muhacir muamelesi görürler. Öbür mülteciler için Vatandaşlık Kanunu hükümleri tatbik olunur.

 

Ülke güvenliği ön plana alınarak Türk kültürüne bağlı olmayanlar Türkiye’ye göç edemeyecekler arasında sayılmıştı:

Madde 4 — A : Türk kültürüne bağlı olmıyanlar,
B : Anarşistler,
C : Casuslar,
Ç : Göçebe çingeneler,
D : Memleket dışına çıkarılmış olanlar Türkiyeye muhacir olarak alınmazlar,

 

Kanun’da göçebelerin iskânında Türk kültürüne bağlılık öncüllenmişti:

Madde 9 — Türkiye tabiiyetinde bulunan gezginci çingeneleri ve Türk kültürüne bağlı olmıyan göçebeleri, toplu olmamak üzere kasabalara ve serpiştirme suretile Türk kültürlü köylere dağıtıp yerleştirmeğe; casuslukları sezilenleri sınır boylarından’ uzaklaştırmağa ve ecnebi tebaası gezginci çingeneleri ve Türk kültürüne bağlı olmıyan göçebeleri millî sınırlar dışına çıkarmağa Dahiliye Vekili salahiyetlidir.

Madde 10 —

A : Kanun aşirete hükmî şahsiyet tanımaz. Bu hususta her hangi bir hüküm, vesika ve ilâma müstenit de olsa tanınmış haklar kaldırılmıştır. Aşiret reisliği, beyliği, ağalığı ve şeyhliği ve bunların her hangi bir vesikaya veya görgü ve göreneğe müstenit her türlü teşkilât ve taazzuvları kaldırılmıştır.

Ç : Türk tebaasından olupta Türk kültürüne bağlı bulunmıyan aşiretler fertlerinin dağınık olarak 2 numaralı mıntakalara, Türk tabiiyetli ve Türk kültürlü göçebe aşiretler fertlerini sıhhat ve yaşama şartları elverişli yerlere nakledip yerleştirmeğe; Türk tebaası olmıyan ve Türk kültürüne bağlı bulunmıyan göçebe aşiretler fertlerini icaba göre Türkiye dışarısına çıkarmağa Dahiliye Vekili salahiyetlidir.

 

Anadili Türkçe olmayanların istedikleri bölgeye toplu yerleşimine izin vermeyen adı geçen yasada yabancıların belediye sınırı içindeki nüfus oranının % 10’u geçemeyeceği hüküm altına alınmış (yani yabancılara il ve ilçelerde %10 kotası getirmiş). Türk olmayan vatandaşların Türklüğün yoğun yerlere iskânı mümkün hale getirilmiş.

 

Madde 11 —

A : Ana dili Türkçe olmıyanlardan toplu olmak üzere yeniden köy ve mahalle, işçi ve sanatçı kümesi kurulması veya bu gibi kimselerin bir köyü, bir mahalleyi, bir işi veya bir sanati kendi soydaşlarına inhisar ettirmeleri pasaktır.

B : Türk kültürüne bağlı olmıyanlar veya Türk kültürüne bağlı olupta Türkçeden başka dil konuşanlar hakkında harsî, askerî, siyasî, içtimaî ve inzibatî sebeplerle, İcra Vekilleri Heyeti kararile, Dahiliye Vekil i lüzumlu görülen tedbirleri almağa mecburdur. Toptan olmamak şartile başka yerlere nakil ve vatandaşlıktan iskat etmek de bu tedbirler içindedir.

C : Kasabalarda ve şehirlerde yerleşen ecnebilerin tutarı belediye sınırı içindeki bütün nüfus tutarının yüzde onunu geçemez ve ayrı mahalle kuramazlar.

 

14 Haziran 1934 tarihli ve 2510 sayılı İskân Kanunu (ek ve değişiklikleriyle birlikte) 19 Eylül 2006 tarihli 5543 sayılı İskân Kanunu‘nun kabul edilmesiyle birlikte yürürlükten kaldırılmıştı.

 

Yorumunuzu yazınız...