Adnan Menderes’in Yakasına Yapışarak “Özgürlük İstiyoruz” Diye Bağıran Gencin Deniz Baykal ya da Vedat Dalokay Olduğu İddiası Doğrulanamıyor
CHP eski lideri Deniz Baykal ya da Vedat Dalokay’ın 555K Eylemi sırasında yakasından tuttukları dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in “Ne istiyorsunuz?” sorusuna “Hürriyet istiyoruz” yanıtı verdiği, Menderes’in ise kendilerine “Başbakanın yakasına yapışıyorsun, bundan büyük hürriyet olur mu? sorusuyla cevap verdiği iddiasının mevcut haliyle bir “rivayet” hükmünde olduğu değerlendirilmektedir. Aktarılan bu hadisenin gerçekte yaşandığına yönelik kesin bir belge bulunmamaktadır. Deniz Baykal ya da Vedat Dalokay’ın bu yönde bir eylem gerçekleştirdiğine yönelik sadece beyanlar mevcut. Deniz Baykal ise bu iddiayı net bir dille yalanlamaktadır. Adnan Menderes’in oğlu Aydın Menderes de rivayete ilişkin “Baykal ciddi bir siyaset adamıdır. İddia yanlış diyorsa yanlıştır” ifadesini kullanmıştır. Her ne kadar Adnan Menderes’in avukatlığını üstlenen Burhan Apaydın ve Talat Asal, Deniz Baykal’ı hedef gösterse de, 555K eylemine katılan ve hadisenin gerçekleştiğine şahit olduğunu belirten Cemal Süreya Başbakan Menderes’i yakasından tutan kişinin Vedat Dalokay olduğunun söylendiğini iddia etmektedir. Sezai Karakoç ise bahse konu vakanın aslında yaşanmadığını, rivayetin çarpıtılarak aktarıldığını öne sürmüştür.
Geçmişte Başbakan Yardımcılığı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Dışişleri ve Maliye Bakanlıkları ile Antalya Milletvekilliği gibi görevler üstlenen Deniz Baykal’ın, Adnan Menderes’in yakasına yapışıp “özgürlük istiyoruz” diye bağıran genç olduğu iddiası ülkemiz siyaset tarihinin tartışmalı konularından biri.
Yıllardır öne sürülen bu iddia şu şekilde özetlenebilir: 27 Mayıs Darbesinden hemen önce gerçekleşen bir öğrenci eyleminde Deniz Baykal dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in yakasına yapışmış. Bu sırada Adnan Menderes yakasını tutan gence “Ne istiyorsun?” diye sormuş. Genç de “Hürriyet” yanıtını vermiş. Bunun üzerine Menderes “Başbakanın yakasına yapışmışsın. Bundan daha büyük hürriyet mi olur?” karşılığını vermiş.
Adnan Menderes’i yakasından silkip özgürlük talebinde bulunan gencin kimliğini ele almadan önce bahse konu eylemin gerçekleştiği “555K” adıyla bilinen gösteri sürecini aktaralım…
555K Eylemi
27 Mayıs 1960 Askerî Darbesine doğru süreçte yaşanan önemli olaylardan biri olan 555K eylemi 5 Mayıs 1960 tarihinde Ankara’daki Kızılay Meydanı’nda Demokrat Parti’yi protesto eden gençler tarafından düzenlenmişti. Eylemin 555K olarak adlandırılmasının sebebi, gerçekleşen öğrenci protestosunun “5. ayın 5. günü saat 5’te Kızılay’da” şeklindeki toplanma kod adını yansıtılmasıdır.
TBMM’de DP Meclis Grubu’nun öncülüğünde 18 Nisan 1960 tarihinde ilgili önergenin kabulüyle muhafaletin ve basının eylemlerini 3 ay boyunca soruşturacak bir Tahkikat Komisyonu’nun kurulmasının kararlaştırılması, ülkede geniş tepkiye yol açmıştı. Faaliyetlerine başlamasıyla birlikte Tahkikat Komisyonu, Ankara ve İstanbul merkezli öğrenci eylemleriyle protesto edilmişti. 26-30 Nisan tarihleri arasında gerçekleşen gösterilere güvenlik güçleri müdahale etmişti. 28 ve 30 Nisan tarihlerinde gerçekleşen gösteriler ve yaşanan çatışmada Turan Emeksiz ve Nedim Özpulat adlı 2 vatandaşın hayatını kaybetmesi tansiyonu daha da artırmıştı.
Yaşanan gösterilerden sonra bu defa DP yönetimi, 5 Mayıs 1960 tarihinde Ankara’da Kızılay Meydanı’nda saat 17:00’de bir miting düzenlemeye kararı verdi. Ancak, DP karşıtı gençlerin bu toplantıdan haberdar olmalarının akabinde 555K parolasıyla karşı gösteri planlarını taraftarlarıyla paylaştılar. 5 Mayıs günü geldiğinde DP karşıtı gençlerin Kızılay Meydanı’na akın etmesiyle birlikte DP taraftarı kitle azınlıkta kaldı. Saat 18:00’e doğru Kızılay’a gelen Celal Bayar ve Adnan Menderes yoğun protesto ile karşılaştı. Öğrenciler “istifa” talebinde bulundu. Yaşanan arbedede kalabalık kitlenin arasında kalan ve tartaklanan Adnan Menderes alandan güçlükle -gazeteci Emin Karakuş’un arabasına sığınarak- uzaklaşabilmişti.
İşte yaşanan bu kargaşa sırasında Adnan Menderes’in yakasından bir genci tuttuğu ve “hürriyet” talebinde bulunduğuna dair olayın yaşandığı öne sürülmektedir.
Cumhuriyet tarihimizdeki ilk ‘sivil itaatsizlik’ eylemi olarak anılan 555K eyleminden 3 hafta kadar sonra Cumhuriyet tarihimizin ilk askerî darbesi 27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleşmişti.
Deniz Baykal, Adnan Menderes’in Yakasına Yapışıp “Hürriyet” Talep Eden Genç Olduğu İddiasını Yalanlıyor
1938 doğumlu Deniz Baykal, 555K Eylemi gerçekleştiği 5 Mayıs 1960 günü 22 yaşında bir Hukuk Fakültesi öğrencisi idi. Deniz Baykal, 27 Mayıs darbesi öncesi Demokrat Parti iktidarına karşı gelişen öğrenci hareketlerinde aktif olarak yer aldığını ya da 5 Mayıs 1960 günü DP iktidarını protesto etmek üzere Kızılay Meydanı’nı dolduran binlerce gençten biri olduğunu yalanlamadı. Ancak Baykal, siyasî kariyeri boyunca zaman zaman karşılaştığı bu iddiayı net bir dille çeşitli ortamlarda defalarca tekzip etti.
Deniz Baykal, Adnan Menderes’in yakasından tutarak özgürlük talep eden genç olmadığını bizzat Menderes’in oğlu Aydın Menderes’e Meclis lojmanlarındaki evinde yaptığı ziyarette aktarmıştı. Adnan Menderes’in oğlu Aydın Menderes de “Baykal ciddi bir siyaset adamıdır. İddia yanlış diyorsa yanlıştır” ifadesini kullanmıştı. Hatta Adnan Menderes, ‘‘Cumhurbaşkanlığına en çok yakışacak isim Sayın Deniz Baykal’dır’’ söyleminde bulunmuştu.
Deniz Baykal’ın Aydın Menderes’e yaptığı bu ziyaret 22 Ekim 2000 tarihinde Hürriyet Gazetesi’nde yayımlanan “40 yıllık yanlışı tekzip ziyareti” başlıklı habere şöyle konu olmuştu:
Deniz Baykal, Menderes’in yakasına yapışma olayının tamamen bir kurgu olduğunu, Adnan Menderes’in oğlu Aydın Menderes ile diyaloglarının sürdüğünü, Aydın Menderes’in bu yönde bir kuşkusunun bulunması halinde kendisiyle bir diyaloğun kurulamayacağını Güneri Civaoğlu’na aktarmıştı.
Deniz Baykal, kendisine yöneltilen iddianın gerçeği yansıtmadığını ve bu iddianın Adalet Partisi milletvekillerinden İhsan Ataöv tarafından uydurulduğunu şu sözlerle öne sürmüştü:
“Düşünün, ben Adnan Menderes’in yakasına yapışsam, en azından orada beni görürlerdi. Yapışsam, ben bunu arkadaşlarıma, yakınlarıma söylerdim, saklamazdım. İhtilalden sonra Adnan Menderes’e muhalif olanlar ihya oldu, belli yerlere geldiler. Ben böyle bir şey yapsaydım, beni de bir yerlere getirirlerdi. Bu olaydan yıllar sonra 1973’de ben Antalya’dan milletvekili adayı oldum. Adalet Partisi’nin ‘Çarıklı’ lakaplı milletvekillerinden İhsan Ataöv partililerine Antalya’da benim konuşma yaptığım yeri sormuş, ‘Gidince haber verin’ demiş. Benden 15-20 dakika sonra dağılan kalabalığı toplayıp, ‘O var ya o, Adnan Menderes’in yakasın yapışan adam’ diye söylemiş. İlk oradan çıktı bu… Yıllar sonra kendisiyle karşılaştığımda bunu bana da söyledi. Hatta, ‘Yardımım olacaksa CHP’ye bile girerim’ dedi.”
“Demokratik Parti iktidarı 27 Mayıs 1960 günü askeri darbe ile indirildiğine göre benim Menderes’in yakasına bu tarihten önce yapışmam söz konusu. 1960 darbesinden sonra herkes ortaya çıkıp bir şeyler söyledi. Darbeyi kendisinin yaptığını ve planladığını söyleyen oldu. O kişiler önemli makamlara geldiler. 1960’dan 1973’e kadar yani siyasete girdiğim yıla kadar bu yakaya yapışma konusuyla ilgili hiçbir yazılmadı ve söylenmedi. Birden bire 1973’te bu konu ortaya atıldı, zaman zaman ısıtılıp, siyasi malzeme yapılarak, “ Baykal Menderes’in yakasına yapıştı’ denildi. Ben kimsenin yakasına yapışmadım, yapışmam, benim ilkelerimle örtüşmez, ayrıca gerçeği bulunmayan bir konuyu lehime kullanmak gibi bir düşüncem de olamaz, olmadı, bundan sonra da olmayacak”
Adnan Menderes’in Yakasına Yapışan Gencin Deniz Baykal Olduğunu İddia Edenler
Her ne kadar Deniz Baykal, 27 Mayıs 1960 darbesi öncesinde dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in yakasına yapıştığı iddiasını yalanlasa da aksi yönde beyanda bulunanlar da mevcut. Bu isimlerin başında da Adnan Menderes’in avukatlığını üstlenen kişiler geliyor.
Adnan Menderes’in avukatı Burhan Apaydın, 2012 yılında TGRT haberde konuk olduğu bir programda, Menderes’in yakasında yapılan kişinin Deniz Baykal olduğu iddiasını yineleyerek “Menderes’in ‘Bir başbakan’ın yakasına yapışıp hürriyet isteyebiliyorsun. Bundan daha fazla hürriyet olabilir mi?’” dediğini öne sürmüştü.
Adnan Menderes’in diğer avukatı Talat Asal da Kanal A’da Ömer Şahin tarafından sunulan “Görüş Farkı” adlı programa katıldığında Adnan Menderes’in yakasına yapışan kişinin Deniz Baykal olduğunu “duyduğunu” söylemişti. Asal, bahsi geçen vakaya şahit olmadığını; ancak iddia edilen yönde bilgisinin olduğunu “O zaman öyle söylendi. Ben de öyle biliyorum. Fakat Baykal hep bunu reddetti. Yakaya yapışmayı reddediyor da orda bulunduğunu reddedemiyor. Nümayişçiler içinde ve nümayişçilerin başında. Ha yakasına yapışmış ha yapışmamış yakasına yapışılmasına tesir edilen heyetin içinde. Niye inkar ediyor anlamadım ben?” ifadeleriyle aktarmıştı.
555 K eylemine katıldığını ve anılan vakanın gözü önünde cereyan ettiğini iddia eden gazeteci Mustafa Gümüşkaynak, Adnan Menderes’in yakasına yapışıp özgürlük talebinde bulunan gencin Deniz Baykal olduğunu öne sürmüştü. Veli Altınkaya Kayseri Haber’deki “555-K VE 17-17-17-İ” başlıklı 22 Aralık 2019 tarihli yazısında Gümüşkaynak’ın kullandığı ifadeleri şu şekilde aktarmıştı (Mustafa Gümüşkaynak’ın 555K Eylemine katıldığı iddiasını teyit edemiyoruz):
“Kızılay Meydanı hınca hınç dolmuştu. Toplanan kalabalığın önemli bir kısmını gençler oluşturuyordu. Sürekli sloganlar atılıyor, hükümetin ve Menderes’in istifasını istiyorlardı. Bir ara arabadan inen Menderes olay mahalline hiç gelmeyecek gibi beklerken, hızlı hızlı yürüyerek kalabalığın arasına katıldı… Hatta bağrını açmış bağırıyordu Menderes “Gelin vurun beni, öldürün beni” diye… Menderes’in pervasızca kalabalığın üzerine yürümesi, doğrusu ön saflarda olanları ürküttü. Adeta Başbakan’ın gözü dönmüş gibiydi… İşte tam o esnada kalabalıktan bir genç, yani Deniz Baykal, Menderes’in yakasına yapışarak ‘Hürriyet ve özgürlük istediklerini’ söyledi. Menderes de herkesin bildiği o malum lafı etti. “Bir Başbakan’ın yakasına yapışabiliyorsun. Bundan daha büyük hürriyet, özgürlük olur mu?”
(Deniz Baykal’ın Adnan Menderes’in yakasına yapışmadığını belirttiğinin hatırlatılmasının üzerine)
“Evet bir politikacı olarak yanlış beyanda bulunmuştur. Kayseri’ye geldikleri zaman ben kendilerine niçin böyle söylediklerini sordum… diyecektir…”
Cemal Süreya, Adnan Menderes’in Yakasından Tutan Kişinin Vedat Dalokay Olduğunu Aktarmıştı
555K Eylemine katılan Cemal Süreya, “99 Yüz – İzdüşümler – Söz Senaryosu” (1992) adlı kitabında “Menderes’i yakasından tutup sarsan gencin” Vedat Dalokay olduğunun “söylendiğini” aktarmaktadır.
Süreya’nın anılan kitabında yer verdiği Vedat Dalokay’a odaklanan 17 Ocak 1988 tarihli “Mimar Olmayarak Vedat Dalokay” başlıklı yazısının giriş ve sonuç paragrafları şu şekilde idi:
“Gazetede okudum geçende, Vedat Dalokay ANAP’a geçiyormuş. Bilmem doğru mu? Tam bir sürpriz sayılmaz bizler için. Yine de, haber şuramda bir burukluk uyandırmadı değil. Eski umutlarım, beklentilerim geldi aklıma. Hiç görmedim Dalokay’ı, tanımam. Ama bende, bir gazete okuru olarak, tatlı izlenimler de kalmış ondan. Siyasal ün nasıl da geçici, nasıl da dayanıksız! Koskoca Dalokay’ı unutmuşuz. Şu haber olmasa. Bir de Kocatepe’deki çağdaş caminin açılış tartışmaları olmasa…
Ne biliyorum Vedat Dalokay hakkında? O izlenimleri anıların yedeğine çekip biraz eşelemek gerekmez mi? Ansiklopediyi açtım. 1927’de Elazığ’da doğmuş. İTÜ Mimarlık Fakültesi’ni bitirmiş. 1951-1953 arasında Paris’te, Sorbonne’da şehircilik derslerine girip çıkmış…
….
1960’ta, 555 K olayında Menderes’i yakasından tutup sarsan gencin o olduğu söylenir.
ANAP’a girecekmiş. Yaş altmış bir.
Çağdaş cami projesindeki gibi çok şeyin değiştirilmesini göze almış demek.
Değiştirilsin canım, temel aynı temel değil mi?”
Katıldığı 555K eylemini aynı adlı şiirinde aktaran Cemal Süreya, yaşanan hadiseyi 999 Gün – Üstü Kalsın (1991 – Broy Yayınları, İstanbul) adlı kitabında şöyle aktarmıştı (999 Gün/Üstü Kalsın adıyla yayımlanan kitap Yapı Kredi Yayınları tarafından Günler (1996) adıyla basılmıştır):
“Karar verdik; Kızılay’da hep beraber yürüyecek, yürürken de Osman Paşa marşını ıslıkla söyleyeceğiz.
O gün 5 mayıs günü, saat 5’te, Kızılay’da, küçük bir olayın nasıl büyüyebildiğini, taşıran bir damla olabildiğini gördüm.
Birkaç görüntü var ki hiç gözümden gitmez.
Büyük Sinema’nın önündeyiz. Müzisyenimizin işmarıyla marşı ıslıkla söyleyerek geniş kol yürümeye başlar başlamaz caddeyi dolduran kalabalıkta bir dalgalanma oldu. Karşılıklı gidip gelen topluluklar, tek tek kişiler, bizim yürüyüş yönümüze (Kavaklıdere) katıldılar. Bizden uzun boylu bir gencin sıçrayarak (ne sıçrama!) Büyük Sinema’nın kapısının üstüne asılmış Zeki Müren konseri bez afişini yırttığı görüldü.
“Arkadaşlarımızdan biri (yıllar sonra bakan oldu) olayın daha başında yok oldu. Geri kalan altı kişi yürüyoruz. O ara, kısa şiirleriyle de kendinden söz ettiren genç bir öykücü arkadaş bizim gruba yaklaştı. Benden beş lira borç istiyor. Bende yoksa arkadaşlarımdan isteyebilirmişim. Unutamam.
Birden nasıl oldu, bir ses mi geldi, başlarımızı geriye çevirdik. Caddenin karşı kıyısında, Ankara Sineması’nın hizasında koyu renk giysileriyle, geçit resmi düzeninde ilerleyen bir grup insan: Menderes ve bakanları… Caddenin o kısmı onlar için açılmıştı. Kızılay binasının önünde Menderes’i tartakladılar. çok yakındaydım. İnanılmaz bir şeydi. İki genç bakanın yakasına yapışmıştı.”
Yani Cemal Süreya, 555K eylemlerine katılmış olmasına rağmen Adnan Menderes’in yakasına yapışan gencin kim olduğunu bilmediğini; ancak, bahsi geçen şahsın Vedat Dalokay olduğunun iddia edildiğini aktarmıştır.
Yaptığımız taramada, Vedat Dalokay’ın Adnan Menderes’i yakasından tutarak özgürlük talep eden genç olduğuna yönelik (ya da bu iddiayı tekzip eden) basına yansıyan herhangi bir açıklamasına rastlayamadık.
Cemal Süreya’nın 555K Şiiri
Cemal Süreya’nın yayımlanmış kitaplarında yer almayan; ancak, Papirüs Dergisi’nin 1960 yılı Ağustos ayında yayımlanan sayısında neşredildiği bilinen 555K eylemlerini konu edinen şiiri şu şekilde:
555k
Şimdi bursada ipek çeken kızlar
Bir karasevda halinde söylemektedir:
Görmeğe alıştığımız nice yazlar
Kimleri alıp götürdüler ama kimleri
Karanfil bıyıklı genç teğmenleri
Ak saçlı profesörleri, öğrencileri
Adları şuramıza işlemektedir
Ah dayanmaz dayanmaz bakmaya gözler
Bir karasevda halinde söylemektedir
Şimdi bursada ipek çeken kızlar
Şimdi erzurumda çift sürenlerin
Geçit vermez kaşlarının altında
Derindir, ıssızdır, korkunçtur gözleri
Sabanın demiri girdikçe toprağa
Hınçlarını gömmektedir içine yerin.
Çünkü millet hayınları ankaralarda
Çünkü izmirlerde, çünkü istanbullarda
Çünkü başka yerlerinde memleketin
Kanına girdiler masum gençlerin
İşte onun için karanlıktır gözleri
Şimdi erzurumda çift sürenlerin.
Şimdi saat sekizdir başlar gecemiz
Gündüzü kısalttılar geceyi uzattılar
Şimdi acının ve hüznün göklerinde
Umudun yıldızı sarı yıldız mavi yıldız
Uykumuzun bir ucunda bombalar
Bir ucunda hürriyet inancı sabaha kadar
İngiliz usulü piyade tüfekleriyle
İnsanca yaşamanın onuru arasında
Milletcek bir gidip bir geliyoruz
Şimdi saat sekizdir başlar gecemiz
Şimdi ay doğar bulutlar arasından
Kavat derebeyleri yüreksiz bolu beyleri
Hırsızlar, yüzde oncular, kumar erleri
Cebren ve hile ile haklarımızı alan
Zulmü ve alçaklığı yöneten murdar üçgen
Biliyor musunuz bir orman gelişiyor şimdi
Türküleri duyuyor musunuz nice derin
Yakılmış çoban ateşleriyle dağlarda
Karanlığı tutuşturup bir köşesinden
Geceyi gündüze çevirenlerin
Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yan yana geliyoruz ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz.
555K eylemine doğru süreçte yaşanan protestolar ve can kayıpları Nâzım Hikmet’in “Beyazıt Meydanındaki Ölü”, Ahmet Kutsi Tecer’in “28 Nisan” başlıklı şiirleri gibi birçok şiirde konu edinilmişti (Turgay Gülpınar (2012). “Şehitliğin İnşası ve İmhası: Turan Emeksiz Örneği”. Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara) (28 Nisan – 27 Mayıs Hürriyet Şiirleri Antolojisi (1960), der. Hasan Latif Sarıyüce, İstanbul).
Sezai Karakoç “Menderes’in Yakasına Yapışan Öğrenci Hadisesinin” Gerçekte Yaşanmadığını Aktarmış
Cemal Süreya’nın yakın dostu Sezai Karakoç Diriliş adlı haftalık düşünce, edebiyat ve siyaset dergisinin 2 Mart 1990 tarihli sayısında yayımlanan “Hatıralar” adlı yazısında 555K eyleminin gerçekleştiği tarih öncesinde Ankara’da meydana gelen gelişmelere ilişkin gözlemlerini aktarmıştı. Karakoç yazısının devamında, 555K eyleminde bulunmadığını belirtse de, Adnan “Menderes’in yakasına yapışan öğrenci” hadisesinin aslında çarpıtılmış bir iddia olduğunu öne sürmüştü.
Karakoç’un Diriliş’teki yazısındaki ilgili satırlar şu şekildeydi:
“Derken, Nisan ayında, öğrenciler, saat akşam 5’te Kızılay Meydanı’nda toplanıp yürüyüş ve gösteriler yapmaya başladılar. Saat 5 olunca Kızılay maşheri bir görünüm alır. Çünkü: o saatte memurlar dairelerinden çıkarlar. Esasen memur kenti olan Ankara’nın bilhassa Yenişehir, bu saatte oluk oluk memurların bulvara boşandığı yerdir. Bakanlıklardan, hatta şirket bürolarından çıkan çoğu genç insan, Kızılay’dan Sıhhiye’ye doğru yürürken, daha önceden gelmiş öğrenciler de toplu gösterilerine başlıyorlardı. Her akşam, aynı saatte, orada buluşulacağı bilindiğinden, gün gün toplanma artıyordu. Denildiğine göre, Mülkiyeliler Birliği’nde bir grup öğrenci, başlarında keman çalan, müzisyenliği olan idareci mesleğinde bir sınıf arkadaşımız (o sırada Ankara’da bulunuyor) Gazi Osman Paşa marşını mızıka ile söyleyerek Yenişehir’e çıkıyorlarmış. Sıkıyönetim olduğundan askerler gelip alıp götürüyor onları ve biraz ilerde salıveriyor. Ama öğrencilerin bilinmeyen bir yere götürüldüğü, kayboldukları gibi rivayetler çıkıyor. Hatta güya birçok öğrenci kıyma makinelerinde yok edilmiş dediler. Oysa bunun yalan olduğu ortaya çıktı sonraları.
Bir sefer görmek için o saatte Yenişehir’e gittim. İçişleri Bakanı Dr. Namık Gedik ve yanında ileri gelenlerden olduğu anlaşılan birkaç kişi geldi. Orda gezinenler adete nefretle bakıyorlardı bakana ve yanındakilere. Onun için durmayıp hemen gittiler. Artık memlekette bir şeyler olacağı belliydi. Demokrat Parti aldığı tedbirlerle gidişi durduramadı. Her gün biraz daha artıyordu tansiyon.
Mayıs ayının başında 555K gösterisini yaptı gençlik (5. ayın 5. günü saat 5’te Kızılay’da demekti parola. Hatta Cemal de 555k diye bir şiir yazmıştı. Öğrenciler arasında dolaşmış şiir.) Her akşam Kızılay’da bu itişip kakışmalar olurken gece sokağa çıkma yasağı da sürüyordu. Bir gün, Menderes, akşam vakti, Kızılay’a geliyor ve doğrudan talebenin arasına girip sert bir şekilde onlardan ne istediklerini soruyor. görevliler, zor bela Menderes’i ikna edip otomobiline bindirip oradan uzaklaştırıyorlar. Sonradan bu olay da tersine çevrilip, öğrencilerin Menderes’in yakasına yapıştığı şekline dönüştürülmüş, Bir politikacı için de yıllar yılı bir kahramanlık öyküsü gibi anlatılıp durmuştu. Neyse ki geçenlerde bu politikacı Menderes’in yakasına yapışmadığını mecliste açıkladı da gerçek ortaya çıktı.”
555K Eylemine Yönelik Diğer Beyanlar
Bülent Ulus ve Hakan Güngör, “Parola 555K – Bir Başkaldırının Sıradışı Öyküsü” adlı kitaplarında Adnan Menderes’in başından geçtiği iddia edilen vakaya ilişkin bir tanıklık ya da belgenin bulunmadığını aktarmaktadır. Hakan Güngör, Adnan Menderes’in Yassıada’da gerçekleşen duruşmalardaki savunmalarında 5 Mayıs 1960 günü iddia edildiği gibi herhangi bir hırpalamanın yaşanmadığını, daha ziyade kendisini korumak için alandan uzaklaştırmak isteyen polislerle mücadele ettiğini söylediğini belirtmektedir.
Cemal Süreya’nın yanı sıra 555K eylemine katılan Altan Öymen ve Osman Arolat gibi diğer isimlerin bahse konu olayla ilgili bir demecine rastlayamadık.
Adnan Menderes’in Yakasına Yapışarak Özgürlük Talep Eden Gencin Deniz Baykal Olduğu İddiasına İlişkin Hatalı Bilgi Paylaşan Yazarlar
Kazım Kanat, Sabah Gazetesindeki “Gülün solduğu akşam!” başlıklı 21 Ocak 2007 tarihli yazısında Menderes’in önünün Kızılay’da değil Beyoğlu’ndan kesildiğini iddia ederek hataya düşmüştü:
"Hani şu Sayın Deniz Baykal'a yakıştırılan bir olay var ya. Öğrenciler Beyoğlu'nda Menderes'in yolunu kesmişler. Deniz Baykal da Menderes'in yakasına sarılmış, bas bas bağırıyor. Menderes sormuş: "Ne istiyorsun?" Deniz Baykal haykırmış: "Hürriyet!.." Menderes de demiş ki: "Şu an bir başbakanın yakasına yapışıyorsun. Bundan büyük hürriyet olur mu?""
Mehmed Mazlum Çelik, Independent Türkçe’de yayımlanan “Medya ve siyasette dizayn ettiği yeni sistemin onu yalnızlaştırdığını fark edemedi: Adnan Menderes (2)” başlıklı (19 Ekim 2019) yazısında Deniz Baykal’ın kendisine isnat edilen eylemi yalanlamadığını belirterek hataya düşmüş:
"Kalabalığın içindeki öfkeli genç -ki bu gencin daha sonra CHP Genel Başkanlığı da yapacak Deniz Baykal olduğu söylenir ve kendisi de bu durumu inkâr etmemişti- Başbakan Menderes’in yakasını tutarak “Özgürlük istiyoruz!” diye bağırır."
Yeni Şafak Gazetesi eski yazarı Aydın Ünal Ankara Kızılay’da tarihe “555K” olarak geçen öğrenci eylemine değindiği “Deniz Baykal” başlıklı 12 Ocak 2017 tarihli yazısında Cemal Süreya’nın işaret ettiği Vedat Dalokay ismini göz ardı ederek, Süreya’nın “bakan” atfı üzerinden Deniz Baykal’ın anılan kişi olduğunu öne sürmüştü:
“1973 yılında İzmir’de bir gazete, o gün Kızılay’da Menderes’in yakasına yapışan öğrencinin Deniz Baykal olduğunu iddia eder. Baykal bu iddiayı reddeder, hatta gazeteye dava açar ve kazanır.
Şair Cemal Süreya, Ankara’da bir asteğmen olarak, sonradan CHP’de Genel Başkanlık da yapacak olan Altan Öymen’le birlikte eylemin tam ortasındadır. Hatta, bu eylemden bir kaç gün sonra yazdığı 555K şiirini ‘işte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz’ dizesiyle bitirmiş, bu dize İsmet İnönü’ye ilham vermiş, 27 Mayıs’tan bir kaç gün önce İnönü Meclis kürsüsünden DP’ye ‘sizi ben bile kurtaramam’ tehdidini savurmuştur. Cemal Süreya, günlüklerinde, 555K’ya ilişkin ilginç bir noktayı da vurgular:
‘Birden nasıl oldu, bir ses mi geldi, başlarımızı geri çevirdik. Caddenin karşı kıyısında, Ankara Sineması’nın hizasında koyu renk giysileriyle, geçit resmi düzeninde ilerleyen bir grup insan: Menderes ve bakanları… Kızılay binasının önünde Menderes’i tartakladılar. Çok yakınındaydım. İnanılmaz bir şeydi…’
Cemal Süreya, Menderes’in yakasına yapışan gencin Vedat Dalokay olduğunu söylüyor. Deniz Baykal’dan hiç bahsetmiyor; ama günlüğündeki şu ifade önemli:
‘Arkadaşlarımızdan biri (yıllar sonra bakan oldu) olayın daha başında yok oldu. Geri kalan 6 kişi yürüyoruz…’
555K eyleminin daha başında sıvışan ve sonradan bakan olan bu kişinin kim olduğunu açıklamıyor Cemal Süreya. Ama tarif, Menderes karşıtı, darbe yanlısı gençlik eylemlerine katılan, hücre evlerinde pankart hazırlayan, Hukuk Fakültesi’nden yeni mezun olmuş, yıllar sonra da bakan olmuş Deniz Baykal’a uyuyor.”