Abdulkadir Selvi’nin Atatürk’ün Libya’nın Bağımsızlığı İçin Savaştığı İddiası Asılsız

Hürriyet Gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, 18 Aralık 2019 günü yayınlanan “Erdoğan kime ‘CHP ağzıyla konuşuyorlar’ dedi?” başlıklı yazısında “Atatürk’ün Libya’da Ne İşi Vardı?” retorik sorusunu yönelttikten sonra Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklenirken hatalı bir söylemde bulunmuş:

“Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanı olarak Atatürk’ün koltuğunda oturduğunu hatırlatmaktan onur duyar. Hakikaten de onur duyulacak bir görevdir. Söz konusu Libya’ya asker gönderme olunca, Atatürk’ün dünyasında Libya’nın özel bir yeri olduğunu hatırlatmak istedim.

Atatürk, Libya’nın bağımsızlık mücadelesine aktif olarak destek vermişti. Önce subay olarak gittiği Libya’ya ikinci kez gazeteci kimliğiyle gizlice sızmıştı. Kasr-ı Harun’u savunurken yüzüne gelen kireçli taş parçası yüzünden az kalsın bir gözünü kaybediyordu. Atatürk, Libya’yı gözü pahasına savundu.”

 

Abdulkadir Selvi'nin Hürriyet Gazetesindeki 18 Aralık 2019 günü yayınlanan "Erdoğan kime ‘CHP ağzıyla konuşuyorlar’ dedi?" başlıklı yazısından ilgili bölüm
Abdulkadir Selvi’nin Hürriyet Gazetesindeki 18 Aralık 2019 günü yayınlanan “Erdoğan kime ‘CHP ağzıyla konuşuyorlar’ dedi?” başlıklı yazısından ilgili bölüm

 

Kaddafi diktasının yıkılmasının ardından iç savaş sürecine giren Libya’ya askerî destek sağlanmasının İtalyan işgali karşısında ilgili dönemde Osmanlı İmparatorluğu’na ait bir toprak parçası olan Trablusgarp ve Bingazi’yi koruma operasyonuyla kıyaslanması anlamsız olmuş. Çünkü, Atatürk’ün ve Osmanlı kurmaylarının dönemin Libya’sının Trablusgarp, Bingazi, Derne ve Tobruk gibi şehirlerinde verdiği mücadele Libya’nın bağımsızlığı değil, Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı bu toprağın İtalyan işgalinden korunması içindi. Atatürk Libya’da ülkenin bağımsızlığını desteklemek için değil, kendi vatan toprağını savunmak için bulunuyordu.

İtalya, 29 Eylül 1911’de, Trablusgarp ve Bingazi’de ekonomik çıkarlarını korumak gerekçesiyle Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan etmiş ve böylelikle Trablusgarp Savaşı başlamıştı. Bu ilânın akabinde İtalya bahsi geçen bölgeler ile Ege Denizindeki adaları işgal etmişti.

Atatürk, İttihat ve Terakki Cemiyeti Merkez Komitesi tarafından kendisine verilen görev üzerine 1908 Eylül ayında Trablusgarp’a 1908 Ekim ayında ise Bingazi’ye geçerek II. Meşrutiyete karşı halk arasındaki huzursuzluğun giderilmesine yönelik askerî ve siyasî girişimlerde bulunmuştur. 1909 yılı başında ise Selanik’e geri dönmüştür (Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı (2019). Kaynakçalı Atatürk Günlüğü).

Bu görevlendirme ile ilgili olarak Atatürk, Vakit Başyazarı Ahmet Emin’e verdiği röportajda şu yorumda bulunmuştu:

“Meşrutiyetin ilânından sonra teşkilât kurmak için Trablusgarb’a gönderilmiştim. Her defa orada İttihat ve Terakkî Kongresi’ne delege seçiliyor, ancak gitmiyorduk. Bir kere yalnız bu amacı anlatmak için gittim. Amacımı kabul ettirdim. Ancak muvaffakiyet yalnız kongrenin teorik yargısı olarak kaldı, uygulanmadı. İttihat ve Terakkî’nin bazı kişileri ile aramızda Meşrutiyet’ten sonra başlayan aykırı düşünceler son derece güçlendi ve tam bu ana dek sürdü.”

 

L’Ilustration adlı dergide “Baş komutan Enver Bey ve personeli / Nuri Bey, Mustafa Kemal, Enver Bey” (“Le commandant en chef Enver Bey et son état-major / Nouri bey, Mustapha Kamel, Enver Bey”) notuyla yayınlanan fotoğraf

 

27 Ağustos 1911 tarihinde ise Atatürk, Harbiye Nezareti tarafından -geçici olarak- Trablusgarp Tümeni Kurmay Başkanlığı’na atanmıştır.

Atatürk, “Gazeteci Mustafa Şerif” kimliği ile Trablusgarp’a gönüllü gitmek üzere 15 Ekim 1911 tarihinde İstanbul’dan ayrılmıştır. İskenderiye üzerinden Trablusgarp’a 23 Ekim 1911 tarihinde hareket etse de yolda hastalanması üzerine İskenderiye’ye dönerek 15 gün kadar hastanede tedavi gördükten sonra 29 Kasım 1911 günü yeniden Trablusgarp’a hareket etmiştir. 8 Aralık 1911’de Bingazi’ye, 16 Aralık 1911’de Tobruk’a geçmiştir. 19 Aralık 1911’de Tobruk Bölgesi Komutanlığı’na, 6 Mart 1912’de Derne Komutanlığı’na atanan Atatürk’ün komutasındaki yerel kuvvetler, İtalyanlara baskın şeklinde taarruz ederek ağır zayiat verdirmiştir.

 

L’Ilustration adlı dergide “Enver Bey ve Mustafa Kemal” (“Enver bey et Mustapha Kamel”) notuyla yayınlanan fotoğraf

 

Trablusgarp’taki bu görevlendirmesini Atatürk şöyle aktarmıştı:

“Selânik’te bulunduğum sırada Arnavutluk harekâtıyla uğraşmıştım. Öncelikle Şevket Turgut Paşa görevli iken, Mahmut Şevket Paşa kendisi Arnavutluk harekâtını ele almıştı. Beni de Kurmay Başkanı diye birlikte götürdü.

İstanbul’a çağrıldığım zaman İtalyanlar Trablusgarp’a saldırdılar. Ben de isim ve kılık değiştirerek bazı arkadaşlarla birlikte Mısır’a, oradan Bingazi dolaylarına gittim. Bir yıl kadar süren savaş sırasında Bingazi kuvvetleri komutanlığında bulundum.

Asıl memlekette de Balkan Savaşı başlamıştı. Bulgar ordusu Çatalca çizgisine ve Bolayır’ın kuzeyine geldiği bir sırada İstanbul’a döndüm.”

Atatürk 8 Mayıs 1912 tarihinde Salih Bozok’a yazdığı mektupta Trablusgarp Savaşı hakkındaki duygularını şöyle aktarmıştı:

“Biz vatana borçlu olduğumuz fedâkarlık derecelerini düşündükçe bugüne kadar yapılan hizmeti pek değersiz buluyoruz. Vicdanımızdan gelen bir ses bize vatanın bu sıcak ve samimi ufuklarını tamamen temizlemedikçe, gemilerimizin Tobruk, Derne, Bingazi ve Trablusgarp Limanlarında tekrar demir atmış olduğunu görmedikçe vazifemizi bitirmiş sayılamayacağımızı ihtar ediyor. Vatan mutlaka selâmet bulacak millet mutlaka mesut olacaktır. Çünkü kendi selâmetini, kendi saadetini memleketin ve milletin selâmet ve saadeti için feda edebilen vatan evlatları çoktur”

 

Şehbal Dergisi’nin 1912 yılındaki yayınında Mustafa Kemal’in fotoğraflarının yer aldığı sayfa

 

Osmanlı İmparatorluğu ile İtalya, 13 Temmuz 1912 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentinde barış görüşmelerine başlamıştı. 18 Ekim 1912 tarihinde Lozan Barış Andlaşması imzalanmıştı. Bu antlaşma, 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması ile karıştırılmaması amacıyla Uşi Barış Antlaşması yahut Birinci Lozan Antlaşması olarak adlandırılmaktadır.

Uşi Antlaşması’nda Osmanlı’nın Trablusgarp ve Bingazi’deki kuvvetlerini çekmesinin ardından Adalar Denizindeki adaların İtalya tarafından boşaltılacağı hususu, Uşi Antlaşması’nın 2. maddesinde şöyle dile getirilmişti:

“Madde 2 : İşbu muahedenin imzası akabinde hükûmeteynden her biri yani hükûmet-i Osmaniye Trablus garp ile Bingazi’-den ve İtalya hükümeti Adalardenizi’nde taht-ı işgalinde bulunan adalardan kendi zabit ve askerleri ile memurin-i mülkiyelerinin celpleri zımnında emir vermeği taahhüt eder.

İtalya zabitan ve asakir-i ile memurin-i mülkiyesi taraflarından cezair-i mezkûrenin fiilen tahliyesi Osmanlı zabitan ve asakir-i ile memurin-i mülkiyesi taraflarından Trablusgarp ile Bingazi’nin tahliyesini müteakip vukubulacaktır”

Bahse konu maddenin günümüz Türkçesiyle aktarımı ise şöyledir:

“Madde II – İki hükümet bu antlaşmanın imzalanmasından hemen sonra, subaylarının, birliklerinin ve sivil görevlilerinin, sırasıyla Osmanlı hükümetinin Trablusgarp ve Bingazi’den ve İtalya hükümetinin Ege denizinde işgal ettiği adalardan çekilmesi için emir vermeyi taahhüt eder.

Yukarıda sözü edilen adaların İtalyan subaylar, birlikler ve sivil görevliler tarafından boşaltılması, Osmanlı subayları, birlikleri ve sivil görevlilerinin Trablusgarp ve Bingazi’den çekilmesinden hemen sonra gerçekleştirilecektir.”

Uşi Antlaşması’nın imzalanmasıyla birlikte Trablusgarp Savaşı’nın sona ermesi akabinde Atatürk 24 Ekim 1912 tarihinde Derne’den İstanbul’a hareket etmiştir.

 

Şehbal Dergisi’nin 1912 yılındaki yayınında Mustafa Kemal’in fotoğraflarının yer aldığı sayfa

 

Yorumunuzu yazınız...