Emin Çölaşan Libya’ya 2011’de Verilen Kredi Hakkında Köşe Yazısında Yanlış Bilgi Aktarmış
Emin Çölaşan, Sözcü Gazetesinde yayınlanan “Libya’ya bavulla giden paralar” başlıklı 7 Ocak 2020 tarihli yazısında 2011 yılında Libya’ya verilen kredi hakkında yanlış bir bilgi paylaşmış:
"Birkaç yıl önce idi… Bizim sivri akıllılar Ankara'dan Libya'ya bavullar içerisinde 300 milyon dolar para göndermişti. Evet, aynen böyle… O paralara ne oldu, kimlerin cebine indi, bugün bile meçhul! Biz bunları geçmişte yazdık ama hiçbir yetkili makamdan ses çıkmadı."
Emin Çölaşan yazısında Libya’ya verilen kredinin kaynağının belli olmadığını, verilen paranın akıbetinin de bilinmediğini öne sürmüştü:
"ABD ile yapılan görüşmelerde, gönderilecek paranın 300 milyon dolar olması konusunda anlaşmaya varıldı. Olayın devamını şimdi okuyun, çünkü sorumluların Yüce Divan'da yargılanmalarını gerektiren bir olaydır. Devletin ve milletin parası hazırlandı, paketlendi. Paranın hangi kaynaktan sağlandığı bugün bile bilinmiyor. Örtülü ödenek mi, başka bir yer mi, bilen yok! Bu paranın bavullarla gönderilmesine karar verildi.
Çölaşan’ın bu yorumlarının doğruluk payı bulunmuyor.
Öncelikle, Çölaşan’ın hiçbir yetkiliden ses çıkmadığı iddiası asılsız. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 2011 yılında kendisine Libya’ya verilen kredi hakkında yöneltilen soru önergelerine cevap vermişti (Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün 7/929 sayılı ve İstanbul Milletvekili Melda Onur’un 7/671 sayılı soru önergeleri). Ayrıca, (mülga) Hazine Müsteşarlığı’nın yayınladığı resmî raporlarda bu konuda hakkında bilgi yer almaktaydı. TBMM Genel Kurul tutanakları ve bütçe kanunu görüşmelerinde de bahsi geçen kredi mevzuu ele alınmıştı.
Libya kredisinin detaylarına dönecek olursak…
42 yıllık Kaddafi yönetiminin devre dışı bırakılmasının ardından insani ve kalkınma yardımlarının finansmanı kapsamında Libya Ulusal Geçiş Konseyi’ne 300 milyon dolar kredi sunulması taahhüdü verilmişti. Bu yolla ülkemiz, Libya Devleti ve halkının tek meşru temsilcisi olarak tanıdığı Libya Ulusal Geçiş Konseyi’ne uluslararası bankalardaki hesapları çözülene değin finansal destek sunmayı amaçlanmıştı.
Libya’ya sunulması planlanan finansal destek paketi 100 milyon doları hibe, 100 milyon doları nakit kredi ve kalan 100 milyon doları da proje kredisi olmak üzere tasarlanmıştı.
06.07.2011 tarihli anlaşma ile Libya Ulusal Geçiş Konseyi’ne 200 milyon ABD Doları tutarında kredi sağlanmıştı. Kredi anlaşmasına ilişkin süreç, (mülha) Hazine Müsteşarlığı Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından koordine edilmişti. Kredi kaynağı da 4749 Sayılı “Kamu Finansmanının ve Borç Yönetimin Düzenlemesi Hakkındaki Kanun” hükümleri çerçevesinde (mülga) Hazine Müsteşarlığı (günümüzün Hazine ve Maliye Bakanlığı) bütçesinden karşılanmıştı.
Yedi dilim halinde planlanan kredinin ilk dilimi 2011 yılının Temmuz ayında gönderilmişti. Bahse konu ilk dilimin geri ödemesinin 2013 yılı Temmuz ayında yapılması planlanmıştı. Nakit ihtiyaç kredisinin ilk dilimi, adı açıklanmayan bir yerli bankada Libya Ulusal Güvenlik Konseyi adına açılan 2 hesaba transfer edilmesinin ardından yetkilendirilen resmî temsilciler vasıtasıyla Libya Merkez Bankası’nın Bingazi Şubesi’ne aktarılmıştı.
Libya’ya kullandırılan kredi, anlaşmada öngörülen geri ödeme takviminden erken geri ödenmişti. Bu ödeme ile birlikte Libya’nın anılan kredi anlaşması kapsamında bir geri ödeme yükümlülüğü kalmamıştı (Hazine Müsteşarlığı (2012). 2012 Yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu. Sf. 17)
Yani, Çölaşan’ın öne sürdüğünün tersine Türkiye tarafından sunulan kredinin “iç edilmesi” gibi bir durum söz konusu olmamıştı. Libya, aldığı krediyi öngörülenden daha önce faizi ile birlikte geri ödemişti. Ayrıca Çölaşan, Libya’ya 300 milyon doların bavullarla gönderildiğini ileri sürse de Libya’ya bavullar içerisinde 300 milyon dolar kredi değil 100 milyon dolar kaynak gönderilmişti.
Çölaşan’ın yazısındaki bu satırların ardından Ali Babacan’ın ofisi tarafından konuya ilişkin şu açıklama yapılmıştı:
“Türkiye ile Libya arasında 2011 yılında geçekleşen anlaşmalar, 4749 Sayılı “Kamu Finansmanının ve Borç Yönetimin Düzenlemesi Hakkındaki Kanun”da yer alan karar, izin ve onay süreçlerine tam olarak uygun bir şekilde gerçekleştirilmiştir.
Kredi Anlaşması, Birleşmiş Milletler ve birçok uluslararası organ tarafından Libya’nın meşru temsilcisi olarak tanınan “Libya Ulusal Geçiş Konseyi”nce imzalanmıştır.
Libya’daki bankacılık sisteminin ülkede yaşanan karışıklıklar nedeniyle çökmüş olmasından dolayı sağlanan kredi nakit olarak transfer edilmiştir.
Alınan kredilerin tamamı tahakkuk etmiş faizi ile birlikte anlaşmada öngörülen süreden önce, Libya Merkez Bankası tarafından Hazine Müsteşarlığı’nın TCMB Nezdindeki hesaplarına yapılan transferle geri ödenmiştir.
Konu ile ilgili tüm yazışma, izin, onay ve ödeme bilgileri Hazine Müsteşarlığı (mevcut Hazine ve Maliye Bakanlığı) kayıtlarında mevcuttur.”
2011 yılında Babacan kendisine yöneltilen “Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Bingazi’ye nakit 100 milyon dolar götürdüğü doğru mu?” sorusuna verdiği yanıtta Libya’ya 3 dilimde verilmesi tasarlanan kredi hakkında şu yorumda bulunmuştu:
“Libya’daki Ulusal Geçiş Konseyi’ne üç ayrı 100 milyon dolar sözü verdik. Biri TİKA bütçesinden proje finansmanı şeklinde. İkinci 100 milyonluk dilim kredi olarak nakit. Maaş dağıtımı gibi öncelikli konularda kullanıldı. Üçüncü 100 milyonluk dilim ise yine kredi ve gıda, ilaç, yakıt gibi ihtiyaçlar için verildi. Karşılığında Libya’nın Türkiye’deki hesaplarını teminat olarak aldık. Bu rakamdan çok yüksek hesapları var. Sayın Davutoğlu gittiğinde paranın çoğu dağıtılmıştı. Aslında hepsini birden istediler ama ben, ‘uçak düşer müşer’ diye vermedim. Çünkü yüz milyon dolar nakit yaklaşık 1100 kg. Önce on milyon dolar gönderdik, 100 kg. tutuyordu. Sonra üç kez 30’ar milyon dolarlık dilimleri burada teslim ettik.”
Libya’da muhaliflerin temsilcisi Ulusal Geçiş Konseyi’nin Başkanı Mustafa Abdülcelil Türkiye’ye vermiş olduğu destekten dolayı teşekkür ederek “Türkiye, tüm bürokratik engelleri aşarak, Libya’ya verdiği taahhütlerin hepsini yerine getirdi. Türkiye’nin bize yardım göndermek için yeni bir metot buldu. Buna artık ‘Türk modeli’ diyoruz” ifadelerini kullanmıştı.