Yunanistan’ın Millî Marşında “Derin okyanus işte böyle uğuldasın isterdim ve dalgasında boğulsun her Türk tohumu” cümlesinin geçtiği iddiası doğru

 

Yunan Millî Marşı’nda Türkler ile ilgili kullanılan nefret söylemi içeren hakaretamiz ifadeler sosyal medyada yeniden gündeme geldi.

 

Yunan İsyanı esnasında Mora Yarımadası’nda katledilen Türk nüfusa ilişkin paylaşımı alıntılayan Sabah gazetesi yazarı Hilâl Kaplan, Yunan Millî Marşı’ndaki Türkler ile ilgili ifadeleri şöyle alıntıladı:

 

Hilâl Kaplan (@hilal_kaplan): “Yunanistan’ın bugünkü milli marşında bile Tripoliçe’de Türklere yapılan katliam anlatılır “Derin okyanus işte böyle uğuldasın isterdim ve dalgasında boğulsun her Türk tohumu…””

 

Sosyal medya platformlarında ve Ekşi Sözlük’te bazı kullanıcılar Yunan Millî Marşı’nda bu sözlerin geçmediğini, uzun marşın sadece bir kıtasında Türk kelimesinin geçtiğini ileri sürdü.

 

Bu yöndeki aktarım örneği şöyle sunulabilir:

 

dikili poseidonu:

“twitter’da yalan yanlış bilgiler paylaşan kişi

ilgili tweet

yunan milli marşında bu sözler geçmemektedir. uzun bir marş’tır sadece bir yerinde türk geçer, orada da, türklerin azgın bir öfke ile katliam yaptıklarından bahseder.

yunan milli marşı ingilizce”

 

Türklere karşı birçok nefret söylemi barındıran ve Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde zaman zaman gerginliğe neden olan Yunan Millî Marşı’nda “Derin okyanus işte böyle uğuldasın isterdim ve dalgasında boğulsun her Türk tohumu…” dizeleri ve benzer birçok nefret söylemi yer almaktadır.

 

Türkçe karşılığı “Özgürlük Marşı” olan Yunanca “Imnos is tin Eleftherian” (“Yμνος εἰς τὴν Ἐλευθερίαν”) adlı marş, Dionysios Solomos tarafından 1823 yılında yazılmıştır.

Günümüzde okunan Yunan Millî Marşı Dionysios Solomos’un 158 kıtalık şiirin ilk 2 kıtasından oluşmaktadır.

Solomos milliyetçilik ve bağımsızlık duygularını vurgulayan sözleri içeren şiirini 1821 yılında patlak veren Yunan İsyanı’nı desteklemek için kaleme almıştır.

“Dünyanın en uzun millî marşı” olarak nitelenen Yunan millî marşı 1828 yılında Nikolaos Mantzaros tarafından bestelenmiştir.

Marş, 1865 yılında Yunanistan’ın ulusal marşı olarak kabul edilmiştir. Ancak, 1862-1863 yılları arasında Yunanistan’da hüküm süren Otto von Wittelsbach, kraliyet marşını kullanmaya devam etmeyi uygun görmüştür. Bu nedenle, marş ancak Otto’nun tahttan indirilip I. Yorgi’nin kral olmasından sonra yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.

 

 

Britanya kolonisi iken 1960’ta Birleşik Krallık’tan bağımsızlığını kazanan ve 1961 yılında İngiliz Milletler Topluluğu’na katılan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 16 Kasım 1966 tarihinde müziğini millî marş olarak kabul ettiği Yunan marşı günümüzde Güney Kıbrıs Rum Kesimi tarafından da kullanılmaktadır.

 

Yunanistan Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde, ülkenin resmî marşı hakkında şu bilgiler sunulmuş:

“Yunanistan İstiklal Marşı, “Özgürlük Marşı” şiirinin ilk iki kıtasından oluşur. Şair Dionysios Solomos tarafından Mayıs 1823’te Zakintos’ta yazılmıştır. Bir yıl sonra Messolonghi’de yayınlandı ve aynı yıl Fouriel onu Yunan halk şarkıları koleksiyonuna dahil etti. 1828’de, Korfu’lu bir müzisyen ve Solomos’un bir arkadaşı olan Nikolaos Mantzaros, şiiri halk motiflerine dayalı olarak dört bölümlük bir erkek korosu için müziğe uyarladı, ancak bir tekrar olarak değil. O zamandan beri ulusal bayramlarda “Özgürlük Marşı” düzenli olarak duyuldu.

 

Şiir 1844’te Mantzaros tarafından ikinci kez bestelendi ve milli marş olarak kabul edilmesi ümidiyle Kral Otto’ya sunuldu. N. Mantzaros’a Kurtarıcı Nişanı’nın Gümüş Haçı ve D. Solomos’a aynı Tarikatın Altın Haçı ile onursal ödül verilmesine rağmen, eser “thurios” olarak dağıtılmış ancak marş olarak onaylanmamıştır.

1861’de Ordu Bakanı Mantzaros’tan “Özgürlük İlahisi” için bir uvertür yazmasını istedi. Müzisyen, Süleyman ilahisinin ritmini marş ritmine dönüştürdü ve 1864 yılında İptanisos’un Yunanistan ile birleşmesinden sonra “Özgürlük Marşı” milli marş olarak kabul edildi. İstiklal Marşı, müziğiyle birlikte ilk kez 1873 yılında Londra’da 27 parça halinde basıldı.

 

“Özgürlük Marşı” şiiri 158 dört satırlık kıtadan oluşur ve bunların ilk 24 kıtası 1865 yılında İstiklal Marşı olarak belirlenmiştir. Bunlardan ilk ikisi bayrağın kaldırılıp indirilmesini yankılayan ve her zaman eşlik eden şiirdir. resmi anlarda ve törenlerde söylenir. Geri tepme sırasında selam değerleri verilir.”

 

Marşın ilk kıtası 1821-1829 yılları arası süren ve Yunanistan’ın Osmanlı Devleti’nden bağımsızlığını kazanmasıyla sonuçlanan Yunan İsyanı sırasında ölen Yunanlıları, ikinci kıta ise Yunanistan’ın güzelliklerini ve tarihini övmektedir.

 

Σε γνωρίζω από την κόψη
Του σπαθιού την τρομερή,
Σε γνωρίζω από την όψη,
Που με βιά μετράει τη γη.

 

Απ’ τα κόκκαλα βγαλμένη
Των Ελλήνων τα ιερά,
Και σαν πρώτα ανδρειωμένη,
Χαίρε, ω χαίρε, ελευθεριά!

 

“Tanırım seni o korkunç keskinliğinden kılıcının
Tanırım seni o şiddetle sarmalayan bakışından

 

Kutlu kemiklerinden dirilmiş Yunanların
O eski yiğitliğinle yeniden çok yaşa, çok yaşa ey özgürlük”

 

Dionisios Solomos’un 1823 yılında kaleme aldığı şiirinde Yunan İsyanı’nın 1821-1822 arası döneminde Türklerin acımasızca katledildiği anlatılmak ve Türk düşmanlığı ile ilgili birçok ifade geçmektedir.

 

Maria Vasilikiotou (Meryem Batan) ve Levent Kayapınar “Dionisios Solomos ve Yunan Ulusal Marşı” başlıklı makalelerinde Yunan Millî Marşı’nın içeriğine şöyle değinilmiş (2019. Doğu Batı. Yıl 22. Sayı 90. Ağustos, Eylül, Ekim 2019):

“1823 yılında kaleme alınan Yunan milli marşı 1821 yılında Osmanlı Devleti’ne karşı başlayan isyanı 1822 yılına kadar gelen olaylarla anlatmaktadır. Bu yönüyle şiir Türklere karşı Yunanların isyanını betimlemek üzere kaleme alınmıştır. Bu yönüyle şiir Türklere karşı Yunanların isyanını betimlemek üzere kaleme alınmıştır. Her şeyden önce Dionisios Solomos’a göre bu mücadelenin adı isyan değil, Yunanların özgürlük mücadelesidir. Bundan dolayı şiirine özgürlüğe atıfta bulunduğu ilk iki kıta ile başlamakta ve Yunanların küllerinden (kemiklerinden) dirilerek Antik Yunanlar gibi tekrar özgür olacağına dair inancını ifade etmektedir. Solomos’a göre bu özgürlük bütün yurtta ancak sert bir silahlı (kılıç) mücadeleyle olacaktır ve bu mücadelede ölüm de göze alınacaktır.”

 

Özgürlük için katliamı meşrulaştırmaya çalışan şiirde Türkler canavar, adil olmayan bir millet olarak nitelenmektedir.

 

32.

Τὸ θηρίο π’ ἀνανογιέται πῶς.

τοῦ λείπουν τὰ μικρά,

περιορίζεται, πετιέται,

αἷμα ἀνθρώπινο διψᾶ.

32.

Yavrularının olmadığını

Düşünen canavar

Etrafına bakınıyor, fırlıyor

İnsan kanına susamış bir hâlde

 

33. τρέχει, τρέχει ὅλα τὰ δάση,

τὰ λαγκάδια, τὰ βουνά,

κι ὅπου φθάσει, ὅπου περάσει,

φρίκη, θάνατος, ἐρμιά.

33.

Koşuyor, koşuyor tüm ormanları

Vadileri, dağları

Nereye ulaşırsa, nereden geçerse

Dehşet, ölüm, ıssızlık

 

50.
Τόσοι, τόσοι ἀνταμωμένοι
ἐπετιοῦντο ἀπὸ τὴ γῆ,
ὅσοι εἶν᾿ ἄδικα σφαγμένοι
ἀπὸ τούρκικην ὀργή.

50.

O kadar çok o kadar çok ki rastlaşanlar

Fırlıyor toprağın bağrından

Türkün öfkesinden

Haksız yere boğazlanmış olanlar.

 

Yunan Millî Marşı’nda Türklerin katledilmesi yönünde çağrıda bulunulmaktadır.

 

112.

Ἔτσι ν’ ἄκουα νὰ βουΐξει

τὸ βαθὺν Ὠκεανό,

καὶ στὸ κύμα του νὰ πνίξει

κάθε σπέρμα ἀγαρηνό!

112.

Derin Okyanusu

İşte böyle uğuldasın isterdim

Ve dalgasında boğsun

Her Türk tohumunu

 

Yunan Milli Marşı’ndan Türklere yönelik katliama değinilen diğer kıtalar şöyle:

 

Derin okyanus, işte böyle uğuldasın isterdim
Ve dalgasında boğulsun, her türk tohumu
Neden muharebe yavaşladı biran?
Neden azaldı dökülen kan?

***

Hem palaskalar hem kılıçlar.
Etrafa saçılmış beyinlere.
Baştanbaşa yarılmış kafataslarına,
Kımıl kımıl oynayan iç organlarına bulanmış.

***

Köpekler azalıyorlardı
Ve Allah Allah diye bağırıyorlardı.
Fakat Hristiyanların dudakları daha doğruydu
Ateş diye bağırıyorlardı ateş!

***

Aslanlar gibi vuruşuyorlardı
Hep “ateş!” diye bağırıyorlardı.
Ve pislikler ölüyorlardı
Allah diye böğürerek.

***

Pis kanları nehir olmuş
Ovada akmakta,
Masum otlar su yerine
Kan içmekte.

***

En cesurları sarsıldı
Kör adımlarıyla,
Korint’ten kovuldular
Saklandılar ve kaçtılar.

***

Ölüm meleğini gönderir
Kıtlık ve hastalıkla dolar.
İskelete benzer şekilleri,
Yürürler öyle yan yana.

***

Çimlerin üzerinde uzanıyor
Ve her yerde ölüyorlardı
Sefil ve umutsuzca
Bu terk edilmiş sefil artıklar.

 

Yorumunuzu yazınız...