Ve sevgilim, sana gelince / Eğer bir gün uğrarsan, sol göğsümün altındaki kente / Hüzünlü bir sesle / ‘Buralar bir zamanlar hep benimdi‘ diyeceksin kendine.” sözünün Oğuz Atay’a ait olduğu iddiası doğru değil

Söz, Tuğba Karademir’e Ait

Yanlış İddia

 

Bugün, Oğuz Atay (12 Ekim 1934 – 13 Aralık 1977) imzasıyla paylaşılanVe sevgilim, sana gelince/ Eğer bir gün uğrarsan,sol göğsümün altındaki kente/ Hüzünlü bir sesle/ ‘Buralar bir zamanlar hep benimdi’ diyeceksin kendine.” sözünü ele alacağız.

 

İddianın sosyal medya platformlarındaki yansımalarına dair birkaç örneğe bakalım:

 


 

Sözün 2014 yılından bu yana sosyal mecralarda dolaşımda olduğunu görüyoruz.

 

Herhangi bir kaynak gösterilmeksizin paylaşılan iddialar Oğuz Atay’ı işaret etse de yazarın tüm yapıtlarında yaptığımız taramalarda bahse konu olan söze dair bir ize rastlayamadık.

 

Oğuz Atay’ın tüm yapıtlarını anımsamak gerekirse:

  • Tutunmayanlar(1972)
  • Tehlikeli Oyunlar (1973)
  • Bir Bilim Adamının Romanı (1975)
  • Korkuyu Beklerken (1975)
  • Oyunlarla Yaşayanlar (1975)
  • Günlük (1987 – ölümünden sonra)
  • Eylembilim (1998 – ölümünden sonra)

 

oguz-atay

 

Ve sevgilim, sana gelince/ Eğer bir gün uğrarsan,sol göğsümün altındaki kente/ Hüzünlü bir sesle/ ‘Buralar bir zamanlar hep benimdi’ diyeceksin kendine.” sözünün sahibi Tuğba Karademir.

 

Mezkur ifadeler, Tuğba Karademir’in “Rina” isimli kitabında bulunan “Sol Kent” başlıklı metinde yer alıyor.

 


İnceleme konu olan ifadenin yer aldığı ilgili metin şu şekilde:

 

bazı kadınlar makyajını ağlayarak temizler.

bazı kadınlar sol göğsünün altında mayın taşır beyler.

oraya ilk ayak basan adam, ayağını çekip gitmeye kalkışırsa eğer;

mayın patlar,

kadın dağılır,

adam ölür, kadının sol göğsünde.

sonra bir daha kim gelip giderse gitsin sol göğsün altındaki kente,

asla aynı etki yaşanmaz.

bir mayın bir defa patlar beyler,

bir kadın, gerçekten, bir defa sever.

 

“bir şiir bir kez yazılır.

bir kitap bir kez okunur” gibi çürütülebilir bir tez değildir bu.

bir insan bir kez ölür, türündendir.

hatta düpedüz eşdeğerdir ikisi.

 

ve sevgilim, sana gelince:

 

bir gün uğrarsan sol göğsümün altındaki kente,

hüzünlü bir sesle:

“buralar eskiden hep benimdi” diyeceksin kendine.

 

mutluluğun bir sırrı var mı bilmem ama bir sınırı var elbet.

size uzatılan her el ve her yürek bir gün geri çekilecek.

her mutluluk ya yarım kalacak ya yavaşça eksilecek.

herkes en az bir kez terk edilecek.

ve ne yazık ki

her şakı eskiyecek -istisnalar hariç elbet-

 

her neyse.

 

biz kadınlar saç uçlarımızda hüzün taşırız beyler.

sanırız ki saçlarımızdaki kırıkları aldırırsak

sarılacak tüm kırıklarımız

sağlıklı saçlar hayatımızın alçısı olacak,

hayatımız daha fazla alçalmayacak.

yanılıyoruz aslında.

canımız cehennem bizim.

ağlayarak söndürmeye devam edeceğiz

dişlerimizi sıkıp

bilmem kaç vedaya daha göğüs gereceğiz.

ama o ilk mayın, o ilk dağılış, parçalanış, unutulmayacak.

çünkü bir söküğü diktiğinizde, eskisi gibi görünmez.

ne zaman yaralansak, ilk yara izimizi anımsarız.

kaç kez terk edilirsek edilelim, ilk gidene ağlarız.

 

evren dolusu yükü omuzlayan biz, bir çocuk kadar da uysalız.

ama neden

sevdiğimiz adamlar, hiç okşamaz başımızı?

bir masal örtmezler üstümüze uyku öncesi,

neden

gerçek bir şefkatle sevmezler ki?

kadınlığımızı geçtim lakin,

içimizdeki küçük kız çocuğuna yazık değil mi?

 

evet;

her kadın bir parça şairdir

yalnızca doğru adam tarafından terk edilmesi gerekir

 

ama

yine de

şair olmak istediğimizi

kim söyledi ki?

ve-sevgilim-sana-gelince

Yorumunuzu yazınız...