Lev Tolstoy’un odasına kapanıp kaleme aldığı romanını ana karakteri öldürerek sonlandırması nedeniyle “Anna Karenina öldü” diyerek ağladığı iddiası doğru değil
Ünlü Rus yazar Lev Nikolayeviç Tolstoy’u (1828-1910) ülkemizdeki popülerliğinin de etkisiyle sıklıkla yanlış aktarımların konusu olabiliyor.
Geçmişte Malumatfurus.org’ad Tolstoy’un tren garında donarak öldüğü iddiasına, trenle İstanbul’a gelirken Bulgaristan’da öldüğü iddiasına, kendisine ait sanılan resme, eşinin kara çarşafla görüldüğü sanılan fotoğrafa, son fotoğrafı sanılan görsele, hastanede eşinin öldüğünün kendisine söylendiğinde verdiği sanılan tepkiye değinmiştik. Tolstoy’a ait olduğu iddiasıyla paylaşılan güçlü insanların özellikleri listesini, “Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir.” sözünü ve “Sevgiyi gerçek kılan şey mücadeledir. Sevdiklerini kadere bırakamazsın.” sözünü ele almıştık.
Bugünkü konumuz, Lev Tolstoy’un 1877 yılında yayımlanan ve dünya edebiyatının başyapıtlarından biri kabul edilen bir romanı Anna Karenina’yı tamamlama süreciyle ilgili.
Tolstoy’un 19. yüzyıl Rusya’sının aristokrat sınıfında geçen çarpıcı bir aşk hikâyesini içeren romanını tamamladığında kendisini kapattığı odasında “Anna Karenina öldü” nidasıyla ağladığı iddiasını ele alacağız.
Anna Karenina, 1873-1878 yılları arasında Ruskii Vestnik’te (Русский вестник) tefrika edildi.
Tolstoy’un, 19. yüzyıl Rusya’sının aristokrat yaşamını, sosyal normlarını ve sınıfsal çatışmalarını canlı bir şekilde tasvir eden Anna Karenina adlı romanı iki temel hikaye etrafında şekillenmektedir: – Anna Karenina’nın Hikayesi: Anna Karenina, mutlu bir evliliği olan ve toplum tarafından saygı gören bir kadındır. Ancak genç ve yakışıklı bir subay olan Kont Vronsky ile tanışmasıyla hayatı tamamen değişir. Aralarında başlayan yasak aşk, Anna’yı toplumsal baskılarla karşı karşıya getirir ve içine düştüğü çelişkili duygularla baş etmeye çalışırken onu giderek yalnızlaştırır. Bu yasak aşk, Anna’nın ruhsal ve duygusal olarak çöküşüne giden trajik bir yol açar. – Konstantin Levin’in Hikayesi: Levin, roman boyunca kendi mutluluğunu, inançlarını ve toplumsal rolünü sorgular. Levin’in hikayesi, Tolstoy’un kendi yaşamıyla birçok paralellik taşır ve eserin felsefi boyutunu güçlendirir. Tolstoy’un karakterlerin psikolojik derinliklerini ustalıkla yansıttığı roman hem aristokrat toplumun ışıltılı ve ikiyüzlü dünyasını hem de Rusya’nın kırsal kesimindeki sade yaşamı canlı bir şekilde betimlemektedir. |
Öncelikle yanlış aktarımları örnekleyelim…
Ensonhaber.com: “Sürekli böyle devam eden hizmetçi aradan birkaç gün geçtikten sonra yemeğin yenilmediğini görür. Bunun üzerine kapıya vurur ama içeriden en ufak bir ses dahi yoktur. Telaşlanan hizmetçi komşulara, yakın arkadaşlara haber verir ve hemen gelip yardım etmelerini isteyince gerçek ortaya çıkar. Eve gelenler kapıyı açarlar ve büyük yazarı cenin pozisyonunda yerde yatarak ağladığını görünce büyük bir şaşkınlık yaşarlar. Neden böyle ağladığına anlam veremeyenler Tolstoy’a bunun sebebini sorunca ünlü yazarın ağzından şu sözler dökülür: “Anna Karenina öldü.””
Murat Yıldırım, Kim Milyoner Olmak İster adlı programı sunduğu dönemde, Anna Karenina’nın uydurma hikâyesini şu sözlerle anlatmış:
“Ben şöyle bir hikâye duydum Anna Karenina ile ilgili. Tolstoy bu kitabı yazarken hizmetçisine benim odama girme demiş. Yani kapıda yemeği bırak ve git demiş. Çok acil bir şey olursa kapıyı çalarsın demiş. Hizmetçisi de korkuyor tabi Tolstoy’dan. Hiç çalmamış kapısını. Sabah verdiği yemeği yememiş. Öğlen de yememiş. Bir şey olduğunu düşünerek kapıyı çalmış. Ama kadın kapıyı açmaya cesaret edememiş. Sakın buraya girme dediği için. Kadın gidip akrabalarına haber vermiş. Ben endişeleniyorum galiba bir şey oldu, siz bakabilir mısınız diye. Sonra tabi akrabalar tabi bir telaş koşuyorlar eve. Kapıyı açıp içeri giriyorlar. Tolstoy yerde cenin pozisyonunda yatıyor baygın hâlde. Saatlerce içmemiş yememiş ve ağlıyor. Ne oldu diyorlar Tolstoy’a. Tolstoy uyanıyor ve şöyle söylüyor: “Anna Karenina öldü”. Bu kadar hissederek yazılmış bir kitabı alkışlayalım.”
Tolstoy’un Anna Karenina’yı yazarken odasına kapanıp hizmetçisine içeri girmemesi talimatını verdiği, romanı bitirdiğinde de “Anna Karenina öldü” diye bağırdığı anlatısı gerçeği yansıtmıyor.
Tarama yapıldığında bu hikâyenin sadece Türkçe içeriklerde aktarıldığı görülüyor.
Anlatının Türkçeden İngilizceye çevrilerek birkaç sosyal medya paylaşımında gerçek gibi lanse edildiğine şahit olunuyor:
“While Tolstoy was writing Anna Karenina, he would shut himself up in his room for hours and write like that. So much so that he would tell his maid not to bother him unless there was a compelling reason. After the maid left Tolstoy’s food on the door, she knocked once and was gone.
The maid, who goes on like this all the time, sees that the food has not been eaten after a few days. Then he knocks on the door, but there is not even the slightest sound from inside. The truth is revealed when the alarmed maid notifies the neighbors and close friends and asks them to come and help immediately.Those who come to the house open the door and are surprised to see the great writer lying on the floor in the fetal position crying. When those who could not understand why he was crying like this, asked Tolstoy the reason for this, the following words came out of the mouth of the famous writer:
“Anna Karenina is dead.””
Bu gönderiyi Instagram’da gör
Tolstoy, romanda Anna Karenina karakteri öldüğü için sanıldığı gibi üzülmemiş.
Evli ve bir çocuk annesi olmasına rağmen, Kont Vronski ile yaşadığı tutkulu bir aşk nedeniyle toplum tarafından dışlanan Anna Karenina’nın ölümünü yazmak Tolstoy için sanıldığı kadar elem verici olmamış.
Tolstoy Anna Karenina’yı kaleme alırken tabiricaizse “etinden et kopmuş”.
Tolstoy, yazmaktan bunaldığı karakteri için “Anna’dan bıktım” demiş.
Rusça içeriklerde, Tolstoy’un Anna Karenina’yı yazarken sıkıldığı şöyle ifade edilmiş:
“В конце 1874 года Толстой передал первые главы “Анны Карениной” в “Русский вестник”, хотя роман был ещё далёк от завершения. С этого момента писатель оказался вынужден работать над книгой в соответствии с графиком журнала. Иногда Толстой брался за работу с удовольствием, но нередко жаловался: “Невыносимо противно”, “Боже мой, если бы кто-нибудь за меня закончил “Анну Каренину””, и даже говорил: “Моя Анна надоела мне, как горькая редька”.”
“1874 sonunda, romanın tamamlanmasına henüz çok olmasına ragmen, Tolstoy ilk bölümlerini Russkii Vestnik’e gönderdi. O andan itibaren kitap üzerinde derginin takvimine göre çalışmak zorunda kaldı. Tolstoy bazen işini memnuniyetle yapsa da, sık sık şikayet ediyordu: “Dayalnılmaz derecede igrenç”, “Tanrım keşke biri Anna Karenina’yı bitirseydi benim için. Anna’mdan öyle bıktım usandım ki””
Anna Karenina’nın trenin önüne atlayıp intihar etmesi konusunda “Anna’ya haksızlık etmekle” ithamına “Anna Karenina gerçek hayatta yapması gerekeni yaptı. Benim hoşuma gideni değil” yanıtını vermiş.
“Толстого не раз упрекали в том, что он слишком жестоко поступил с Анной, «заставив её умереть под вагоном». На что писатель отвечал: «Однажды Пушкин сказал своему приятелю: “Представь, какую штуку выкинула моя Татьяна. Она вышла замуж. Этого я от неё не ожидал”. То же я могу сказать про Анну. Мои герои делают то, что они должны делать в действительной жизни, а не то, что мне хочется».”
“Anna’ya gaddarca davrandığı ve “onu bir vagonun altında ölüme mahkum ettigi” için Tolstoy’a defalarca sitem edildi. Yazar buna şöyle cevap verdi: “Puşkin bir keresinde arkadaşına: “Tatyana’mın ne iş ettigine bakın. Evlendi. Bunu ondan beklemezdim.” Ben de Anna için de aynısını söyleyebilirim. Benim kahramanlarım gerçek hayatta yapmaları gerekeni yaparlar benim istediğimi değil.”
Tolstoy, Anna Karenina’yı romanda öldürdükten sonra yasa bürünüp yazmayı da bırakmamış. Sanılanın aksine, Anna Karenina karakteri ölse de okuyucunun ilgisini çekmesi nedeniyle tefrikayı sürdürmüş. Tolstoy, dünyası kararıp yazmayı bırakmak yerine Anna Karanina karakterini öldürdükten sonra bir bölüm daha yazmış. Ancak, yukarıda ismi geçen yayın, bu ilave bölümü yayımlamamış.
“По мере того как Толстой писал «Анну Каренину», ее главы выходили в журнале «Русский вестник». Всего в романе было 8 частей. Однако в журнале напечатали только 7. Дело в том, что 7-я часть заканчивается гибелью Анны и, по сути, завершением линии Карениной — Вронского. А в заключительной, 8-й части — эпилоге — идет речь о семейной жизни Левина и Кити. Издатель посчитал, что читателя она не заинтересует — после смерти главной героини роман, по сути, закончен. Катков, издатель «Русского вестника», напечатал в журнале такое заявление: «В предыдущей книжке под романом «Анна Каренина» выставлено: «Окончание следует». Но со смертью героини роман, собственно, кончился. По плану автора следовал бы еще небольшой эпилог, листа в два, из коего читатели могли бы узнать, что Вронский, в смущении и горе после смерти Анны, отправляется добровольцем в Сербию и что все прочие живы и здоровы, а Левин остается в своей деревне и сердится на славянские комитеты и на добровольцев. Автор, быть может, разовьет эти главы к особому изданию своего романа»”
“Tolstoy Anna Karenina’yı yazdıkça, tefrikaları Russkiy Vestnik dergisinde yayınlanıyordu. Romanda sekiz bölüm vardı. Fakar dergide sadece yedi bölüm yayınlandı. Mesele şu ki, 7. bölüm Anna’nın ölümü ve Karenina-Vronski hikayesinin tamamen bitmesiyle sonuçlanıyordu. 8. ve son bölüm ise Levin ve Kiti’nin aile hayatı hakkındaydı.
Russkiy Vestnik’in yayıncısı Katkov dergide şu açıklamayı yayınladı: “Bir önceki sayıda Anna Karenina’nın altında “devam edecek” yazıyordu. Fakat romanın kahramanın ölümüyle, roman aslında sonlandı.
Yazarın planına göre, okuyucuların Anna’nın ölümünden sonra kafa karışıklığı ve keder içinde olan Vronski’nin Sırbistan’a gönüllü olarak gittiğini ve diger herkesin hayatta ve iyi oldugunu; Levin’inse köyünde kalıp Slav komitelerine ve gönüllülere kızgın oldugunu öğrenebilecekleri iki sayfalık kısa bir sonsöz olacaktı. Yazar belki bu bölümleri romanın özel bir baskısı için genişletecektir.”
* Katkısı için M. Volkan Kaşıkçı’ya teşekkürlerimizle…