Ortanın Solu Söylemini İlk Defa Ortaya Koyan Siyasetçinin Bülent Ecevit Olduğu İddiası Doğru Değil
“Ortanın solu” kavramını Türk siyasetine ilk tanıtan kişi Bülent Ecevit değil, İsmet İnönü’dür. İsmet İnönü’nün liderliğinde CHP 1960 yılından itibaren ortanın soluna yönelme planlarına girişmişti. Bülent Ecevit, 1966 yılından sonra ortanın solu hareketinin öncülüğünü yaparak kavramı ideolojik bir çerçeveye oturtmuştur.
Ortanın Solu Söylemini İlk Ortaya Koyan Bülent Ecevit Değil, İsmet İnönü’dür
Hürriyet Gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, CNN Türk’te 14 Mart 2019 tarihinde yayınlanan Gece Görüşü adlı programda (1s-29d) “ortanın solu” kavramını Bülent Ecevit’in ilk defa ortaya koyduğunu iddia ederek hataya düşmüş. Abdulkadir Selvi, Yeni Şafak Gazetesi‘nde 7 Mayıs 2012 tarihinde yayınlanan “CHP görünümlü DSP” başlıklı yazısında aynı hatayı “İnönü”ye karşı ortanın solu ile çıkış yapıp, CHP”yi kitlelerle buluşturdu” ifadesini kullanarak yapmıştı.
Halbuki, CHP’deki “ortanın solu” açılımını ilk defa İsmet İnönü yapmıştır, Bülent Ecevit değil. Bülent Ecevit’in 1966 yılında parti genel sekreterliği görevini üstlenmesiyle birlikte 1966 yılı parti programında ortanın solu vurgusunu İnönü ve Ecevit birlikte hazırlamıştır. Ancak sonraları yaşanan görüş ayrılığının etkisiyle Bülent Ecevit, 1966 yılından sonra ortanın solu hareketinin öncülüğünü yaparak kavramı ideolojik bir çerçeveye oturtmuştur.
27 Mayıs 1960 Darbesi’nin ardından gerçekleşen 1961 seçimlerinde İsmet İnönü liderliğindeki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) birinci parti olmuştu. Ancak, 1965 Genel Seçimleri’ne doğru olan süreçte Demokrat Parti’nin devamı olarak görülen Adalet Partisi’nin güçlenmesi, uzun süre tek parti iktidarıyla ülkeyi yöneten CHP’nin bir kadro partisinden kitle partisine bürünme arayışı gibi etkenlerden ötürü CHP’de değişim rüzgârları görülmeye başlamıştı.
Bu değişimin en önemli unsuru, CHP’nin devrim söyleminin parti ilkeleri ile bütünleştirilmeye çalışılması, sol görüş, devletçilik, devrimcilik ve sosyal adalet gibi söylemlerin güç kazanması, geleneksel Kemalist kitlenin kaybedilmemesi, gelişen 68 kuşağı, Marksist düşüncenin gelişmesiyle sol siyasetin sadece Marksist düşünceye bırakılmaması arzusu, seçimlerde 15 milletvekili ile meclise giren Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) gösterilen ilgi, Johnson Mektubu ile birlikte bağımsızlıkçı ve sol siyasete ihtiyaç duyulması gibi nedenlerle gelişen “ortanın solu” söylemi olmuştu. 60lı ve 70li yıllarda anti-komünist yaklaşımla hareket eden sağ siyasetin “ortanın solu moskova yolu” şeklinde karşı propaganda yaptığı “ortanın solu” anlayışı CHP’nın statükodan/bürokrasiden sıyrılma ve halkçı politik çizgiye girme çabalarının merkezinde yer almıştı.
CHP içerisinde ortanın solu fikri, 27 Mayıs’tan çok kısa bir süre sonra dile getirilmişti. Metin Toker’in aktardığına göre 1960 yılı Ağustos ayından İsmet İnönü ile dönemin CHP Genel Sekreteri İsmail Rüştü Aksal’ın Heybeliada’da yaptığı CHP’nin kimliği ve geleceğine ilişkin istişarede bulunmuştu. Metin Toker, Akis’te kaleme aldığı yazılarında CHP’nin ortanın sola yöneleceğini şu şekilde aktarmıştı:
“CHP’nin geniş halk kütlelerinin refahını en ziyade göz önünde tutan, sermayenin belirli ellerde terakümünün aleyhinde bulunan parti olduğunda zerrece tereddüt bahis mevzuu değildi. Şimdi, o istikamet biraz daha belirli şekilde tutulacak, memleket davalarının halli daha sosyalizan bir görüşle mütalea olunacaktı. Bu, eski partinin sosyalistliğe heves ettiği manasını taşımıyordu. Sadece, i’lerin üzerine noktaları konacaktı. CHP ortanın solunda Amerikadaki Demokrat Parti derecesinde yer alacaktı.” (Akis Dergisi (1960) “Yurtta Olup Bitenler”, 315 (18) (31 Ağustos), 24 – 27).
Yaşanan değişim sürecinde “ortanın solu”nu parti içinde söylem olarak ilk dile getiren İsmet İnönü olmuştur.
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, 10 Ekim 1965 tarihinde gerçekleşen 1965 genel seçimleri öncesinde 29 Temmuz 1965 tarihinde Abdi İpekçi’yle yaptığı bir söyleşi sırasında CHP’nin çizgisinin ‘ortanın solu’ olduğunu şu sözlerle açıkça ortaya koymuştur:
“CHP bünyesi itibarı ile devletçi bir partidir ve bu sıfatla elbette ortanın solunda bir anlayıştadır. 1923’teki harap ülkede bir kalkınma çaresiyse, bugün de ekonomik hayatımızın temel bir unsurudur.”
13 Ağustos 1966 tarihinde Kim Dergisi’nde yayınlanan demecinde ise İsmet İnönü, “ortanın solu” ile kavramını biraz daha açmıştı:
“Çağdaş uygarlığın üstüne çıkmak, ancak devletçilik ile mümkündür. Kalkınmamızı yaparken, ekonomik bakımdan, sosyal bakımdan bugünkü uygarlıkta kullanılan solcu, sağcı deyimlerinin son ölçüsünü verelim istedik. ’40’ yıldır devletçiyiz derken ayni şeyi söylüyoruz. Bunun için ‘Ortanın Solundayız!’ dedim. Aslında ‘Laikiz!’ dediğimiz günden beri ortanın solundayız. Halkçı isen ortanın solunda olursun.”
Trabzon’da yaptığı bir konuşmada ise İsmet İnönü “ortanın solu”nu şu şekilde açıklamıştır:
“1961’e kadar 250 lira kazancı olan vergi ödüyor, 250 000 lira kazancı olan vergi vermiyordu. Bugünkü toplum bunu kabul etmiyor. Ortanın solu işte budur. Bugünkü toplum devletin, ülkenin yetenekli çocuklarını okutmasını istiyor, ortanın solu budur. Devlet vatandaşın sağlığını korumak için tedbir alacaktır, ortanın solu budur. Bugünkü devlet sosyal devlettir. Bu anayasa hükmüdür. Anayasa ortanın solunda bir kanaatle yapılmıştır. Şimdi ortanın solunu anladınız mı?”
İsmet İnönü’nün 28-29 Nisan 1967 tarihinde gerçekleşen CHP IV. Olağanüstü Kurultayındaki açış-kapanış konuşmalarını içeren ve 1967 yılında CHP Genel Sekreterliği tarafından yayınlanan “İnönü Ortanın Solu’nu Anlatıyor. CHP Nedir, Ne Değildir?” adlı kitapta da İsmet İnönü’nün ortanın soluna ilişkin görüşlerine daha detaylı şekilde yer verilmiştir.
Nitekim, Bülent Ecevit’in Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan 2009 yılında çıkan “Ortanın Solu” adlı kitabında da CHP’nin 1965 seçim yenilgisinden önce de parti içinde “ortanın solu” kavramının dile getirildiğini; ancak sistematik bir tartışmanın yürütülmediği belirtilmektedir. Yine anılan kitapta Bülent Ecevit, 1966’dan sonra ortanın solu hareketini sahiplenip öncülüğünü yapmış ve söyleme ideolojik bir altyapı oluşturmaya çalıştığı açıkça vurgulanmaktadır. Altuğ Koç da “CHP’de ‘Ortanın Solu’ Söylemi ve 1965 Seçimleri” adlı kitabında aynı noktayı vurgulamaktadır.
Bülent Ecevit’in 1966 kurultayından 21 Mart 1971 tarihine kadar sürdürdüğü CHP Genel Sekreterliği görevinin yanı sıra 4 Mart 1972 tarihindeki olağanüstü kurultayın etkisiyle İsmet İnönü’nün istifasının ardından 14 Mayıs 1972’de CHP Genel Başkanı olarak seçilmesi ile birlikte CHP’nın ortanın soluna yönelimi güçlenmiştir. 1960’lardaki “ortanın solu” söylemi Bülent Ecevit’in CHP yönetiminde liderliği devralmasıyla birlikte “demokratik sol”a dönüşmüştür.
Bülent Ecevit’in “ortanın solu” anlayışının daha halkçı, İsmet İnönü’nün “ortanın solu” söyleminin ise daha devletçi olduğu söylenebilir. İsmet İnönü’nün ilk “ortanın solu” söyleminin ekonomik kalkınma odaklı dile getirildiği görülmektedir.