Kut’ül Amare’nin 1952 Yılına Kadar Bayram Olarak Kutlandığı,  Kut’ül Amare Zaferi Kutlamalarının Türkiye’nin NATO’ya Girişi Sebebiyle Yasaklandığı İddiası Doğru Değil

Yanlış İddia

 

Kut’ül Amare Zaferi, Çanakkale’den sonra Osmanlı Ordusu’nun I. Dünya Savaşı’ndaki en büyük zaferi olarak biliniyor.

Kut’ül Amare Zaferi’nin ülkemizde Adnan Menderes’in Başbakanlık görevini üstlendiği dönemde NATO’ya girdiğimiz 1952 yılına kadar Kut Bayramı adı altında kutlandığı, ancak NATO’ya girilmesi karşılığında bu zaferin bayram olarak kutlanmasına son verildiği iddiasını inceleyeceğiz.

İddiayı aktaran paylaşımlardan bazı örnekler:

“Kutulemare Zaferi, “Kut Bayramı” olarak 1916’dan 1952’ye kadar kutlanmış, Türkiye NATO’ya girdikten sonra kutlamaktan vazgeçilmiştir.”

 

kut bayramı kutlaması

 

 

“Dünya Savaşı sırasında İngiltere’ye vurulan iki tokattan biri #KutülAmare zaferiydi. 1952 yılına dek Kut Bayramı olarak kutlanan zafer, bu tarihten itibaren her ne hikmetse terk edildi. Bu büyük zafer yeniden kutlanmalı.”

 

kutul amare bayramı kutlaması

 

“Her yıl “Kut Bayramı” olarak kutlanan Kut’ül Amare Zaferi Türkiye’nin 1952’de NATO’ya üye olmasının ardından kaldırılmıştır.”

 

kut bayramı kutlaması

 

Kut’ül Amare Zaferi Nedir?

Halil (Kut) Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusu, 1. Dünya Savaşı sürerken Irak Cephesi’nde Kut’ül Amare kasabasında Tümgeneral Charles Vere Ferrers Townshend komutasındaki İngiliz ordusunu kuşatmış, 29 Nisan 1916 tarihinde teslim olan İngiliz ordusunu esir almıştır. Çanakkale Deniz ve Kara Savaşlarında elde edilen zaferle birlikte Kut’ül Amare’de alınan bu zafer, 1. Dünya Savaşı’nın Osmanlı Devleti açısından en büyük başarılarından biri olmuştur. 13 general ve 277 subayın yer aldığı 13.300 kişilik İngiliz ordusunun tamamının esir alınması İngiltere’ye 1. Dünya Savaşı’nda en büyük yenilgilerinden birini tattırmıştır.

 

kutul amare kuşatması
Kut’ül Amare Zaferi Kronolojisi (Görsel: AA)

 

İlber Ortaylı, Hürriyet’teki “Kûtu’l Amâre Zaferi” başlıklı 23 Nisan 2016 tarihli yazısında Kut’ül Amare’de elde edilen galibiyet sürecini şöyle özetlemişti:

“1915 yılı Aralık ayı başlarında İngiliz General Townshend Kut Kalesi içindedir. İaşe bakımından kıtlığı vardır. Silah, asker sayısı ve sıhhiye hizmetleri açısından kuşatmacı Türk ordusuna karşı üstün durumdadır. Umumi durum kuşatmacıların direnci ve komutanların inadıyla Britanya’nın aleyhindedir. Bir yarma harekâtının başarıya ulaşma ihtimali vardır. 29 Nisan’da Britanya kuvvetleri teslim oldu. Halil Paşa teslim olan komutanlara karşı centilmence davrandı. Hatta harp esirlerinin uzun mesafeyi kuzeye doğru yürümesinin kırıcı olacağını düşündüğünden şayet yakındaki Britanya üsleri yakıt verirlerse onları nehir gemileriyle taşımayı teklif etti. Bu teklifi geri çeviren Britanya kuvvetleri zahmetli uzun bir yürüyüşle tutsaklık geçirecekleri mevkiye ulaştılar.”

 

kutul amare kuşatması harita
Kut’ül Amare Kuşatması (Görsel: AA)

 

Halil Paşa, üstün hizmet ve fedakârlığından dolayı zaferin arifesinde henüz VI. Ordu Kumandanı Vekiliyken, 27 Nisan 1916 tarihinde “muharebe altın liyakat” madalyasıyla tâltif edilmiştir.

 

“Kut Bayramı”, Resmî Bayramlar Arasında Hiç Yer Almadı

Osmanlı İmparatorluğu tarafından Birinci Dünya Savaşı’nda alınan en önemli galibiyetlerden biri olan Kut’ül Amare Zaferi millî bayram ve tatiller arasında hiçbir dönem yer almamıştır.

Günümüze değin resmî bayramları düzenlemek amacıyla çıkarılan yasalarda, Kut’ül Amare hiç zikredilmemiştir.

İlgili kanunları sıralayacak olursak…

27 Mayıs 1935 tarihli ve 2739 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun ile millî bayram ve tatiller belirlenmişti. Bahse konu Kanun’un maddeleri şöyledir:

Madde 1 — Ulusal Bayram yalnız Cumhuriyetin ilân edildiği 29 ilkteşrin günüdür. Türkiye’nin içinde ve dışında Devlet adına yalnız o gün tören yapılır. Bayram 28 ilkteşrin öğleden sonra başlamak üzere 29 ve 30 günleri devam eder.

Madde 2 — Genel tatil günleri şunlardır:

A – Zafer Bayramı; İstiklâl savaşında son zaferin kazanıldığı 30 ağustos günü (bu gün Millî Müdafaa Vekilliği tarafından hazırlanacak programa göre süel tören yapılır).

B – Ulusal Egemenlik Bayramı; 22 nisan öğleden sonra ve 23 nisan günü.

C – Bahar Bayramı; mayısın birinci günü.

D – Şeker Bayramı; üç gün.

E – Kurban Bayramı; dört gün.

F – Yılbaşı günü; her yıl birincikânunun 31 inci günü öğleden sonra ve ikincikânunun birinci günü.

 

Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun

 

3466 sayılı 20 Haziran 1938 tarihli “Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkındaki 2739 Sayılı Kanuna Ek Kanun” ile 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı milli bayramlar arasına dahil edilmiştir. Söz konusu kanunun ilgili maddeleri şöyleydi:

Madde 1 — 2739 sayılı kanunun ikinci maddesine aşağıdaki fıkra ilâve edilmiştir:

G ) Gençlik ve spor bayramı; mayısın 19 uncu günü.

Madde 2 — Mezkûr kanuna aşağıda yazılı madde eklenmiştir : Kanunda tayin edilen genel tatil günlerinin sonu cuma gününe tesadüf ettiği takdirde müteakib cumartesi bütün gün tatil yapılır. 

 

12 Eylül 1980 Darbesi sonrasında çıkarılan 17 Mart 1981 tarihli ve 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun‘da yer alan resmî bayramlara ilişkin maddeler şu şekildeydi:

MADDE 1 — 1923 yılında Cumhuriyetin ilan edildiği 28 Ekim günü Ulusal Bayramdır. Türkiye’nin içinde ve dışında Devlet adına yalnız bugün tören yapılır. Bayram 28 Ekim günü saat 13.00’ten itibaren başlar ve 29 Ekim günü devam eder.

MADDE 2. — Aşağıda sayılan resmi ve dini bayram günleri ile yılbaşı günü genel tatil günleridir.

A) Resmi bayram günleri şunlardır :

1. 23 Nisan günü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramıdır. Bugün ana ve ilkokullar düzeyinde törenler yapılır.

2. 19 Mayıs günü Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı günüdür.

3. 30 Ağustos günü Zafer Bayramıdır.

B) Dini bayramlar şunlardır :

1. Ramazan Bayramı; Arefe günü saat 13.00’ten itibaren 3,5 gündür.

2. Kurban Bayramı; Arefe günü saat 13.00’ten itibaren 4,5 gündür.

C) 1 Ocak günü yılbaşı tatilidir.

D) Ulusal, resmi ve dini bayram günleri ile yılbaşı günü resmi daire ve kuruluşlar tatil edilir. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında ana ve ilkokullar ile törenlere iştirak eden kurumlar tatil edilir.

Bu Kanunda belirtilen Ulusal Bayram ve genel tatil günleri; Cuma günü aksamı sona erdiğinde müteakip Cumartesi gününün tamamı tatil yapılır.

Mahiyetleri itibariyle sürekli görev yapması gereken kuruluşların özel kanunlarındaki hükümler saklıdır.

29 Ekim günü özel işyerlerinin kapanması zorunludur.

MADDE 3. — A) Hafta tatili Pazar günüdür. Bu tatil 35 saatten az olmamak üzere Cumartesi günü en geç saat 13.00’ten itibaren başlar.

 

1952 yılı öncesinde 29 Nisan günleri çıkarılan gazeteler incelendiğinde de Kut’ül Amare’nin yurt sathında bayram olarak kutlandığına dair bir ize rastlanamamıştır.

 

Kut Zaferinin Türk Silahlı Kuvvetleri Tarafından Kutlandığına Dair Bir Bulgu Mevcut Değil

1952 yılına kadar resmî bayram olmasa da, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından her 29 Nisan’da “Kut Zaferi’nin Yıldönümü” kutlamalarının gerçekleştirildiği; ancak, Demokrat Parti iktidarı döneminde NATO’ya üye olunmasıyla birlikte bu kutlamaya son verildiği de bir diğer iddia.

Ancak, TSK bünyesinde bu yönde bir resmî kutlama yapıldığına dair bir bilgi ya da belgeye rastlanamamaktadır.

“Kutü’l-Amare Kahramı Halil Kut Paşa’nın Hatıraları” adlı kitabın yazarı askerî tarihçi Erhan Çiftçi, TSK’nın NATO’ya üyeliğin öncesinde Kut Bayramı kutlaması gerçekleştirdiğine dair bir belge bulunmadığını farklı paylaşımlarla şöyle aktarmıştı:

“… Türk ordusunda böyle bir kutlama yapıldığına dair hiçbir kayıt-belge yok. Yani ne NATO’ya girişten önce kutlama yapılıyor ne de NATO’ya üye olduktan sonra bir engelleme… 100. yıldönümünde birileri bir kuyuya taş attı, başkaları da çıkarmaya çalışıyorlar maalesef.”

 

“… 100. yılda bazı insanlar maksatlı olarak bu iddiayı ortaya attılar. Ama hiçbir mesneti olmayan iddiayı tarihçiler de sorgulamadan/araştırmadan görüş bildirdiler. En az iddia kadar önemli sorun bu.”

 

“Bu konu hakkında 3 yıl kadar önce 1929-1953 arası gazete arşivlerini taradım. Ardından askerî kaynaklara göz attım. “Kut Bayramı”nın resmî veya gayrıresmî olarak kutlandığına dair tek bir haber-belge yok. Toprak Bayramı ile ilgili haber çıkmış ama Kut Bayramı ile ilgili çıkmamış.”

 

“Söylentiler üzerinden, ittirerek Kut Bayramı’nın kutlandığını kanıtlamaya çalışıyoruz. Feridun Fazıl Tülbentçi’nin bir köşe yazısı var sadece bu konuda. O da Kutü’l Amare kuşatmasına katılan bazı subayların geçmişte kendi aralarında o günleri yad ettiğini belirtir. Yani bugünkü orduevi toplantılarından hallice bir durum bu. Ama bazı insanlar bu bayramın kapsamlı olarak resmî veya gayriresmi olarak kutlandığını kanıtlama çabasındalar sanki. O derece ki, İngilizleri rahatsız etmiş, NATO’ya girişimizden sonra engelletmişler. Buna kendileri de inanmıyordur.”

 

“Şu “Kut Bayramı” meselesi hakikaten galat-ı meşhur haline geldi. İşin kötüsü, böyle bir şey olmadığını bilen insanlar dahi tekzip etmekten çekiniyorlar. Umarım bu yanlıştan en kısa zamanda dönülür ve herkes işin doğrusunu öğrenir. Tevatür üzerinden tarih yazıyoruz ne yazık ki.”

 

Kut’ül Amare’de elde edilen zaferin ardından Halil Paşa’nın 29 Nisan 1916 günkü VI. Ordu’ya günlük emir tebliğinde “Bu güne “Kut Bayramı” adını veriyorum. Ordumun her ferdi her yıl bu günü kutlarken, şehit/erimize Yasinler, Tebarekeler, Fatihalar okunsun” çağrısına yer verdiği bilinmektedir.

Halil Paşa’nın bu tebliğinin hatıralarda farklı versiyonları bulunmaktadır. 2 metni arka arkaya şöyle paylaşalım (Erhan Çiftçi (2015). Kutül’amare Kahramanı Halil Kut Paşa’nın Hatıraları. Timaş Yayınları, İstanbul. Sf: 161 & Taylan Sorgun (1972). İttihat ve Terakkî’den Cumhuriyet’e: Bitmeyen Savaş -Kütûlamare Kahramanı Halil Paşa’nın Anıları-. 7 Gün Yayınları, İstanbul. Sf: 189)

“Orduma!

Arslanlar! Bu gün Türklere şeref, şan İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprakların güneşli havasında şehitlerimizin ruhu şad ve handan uçuşuyorlar. Hepinizin pak alınlarınızdan öperek, hepinizi tebrik ederim.

200 yıldan beri tarihimizde okunmayan bir vakayı kaydettiren Allah’a hamd ve şükürler olsun. Allah’ın azametine bakınız ki, 1500 senelik İngiliz tarihine böyle bir vakayı ilk defa sizin süngülerinizle yazdırdı.

Ordum, gerek Kut karşısında gerekse Kut’u kurtarmak isteyenler karşısında 300’den fazla zabiti ile 10.000 erini şehit ve yaralı verdi. Fakat buna karşılık İngiliz ordusundan bugün, burada 5 general, 481 subay, 13.300 er esir aldı. Bunları kurtarmaya gelen İngiliz ordusunun ise bugüne kadar zayiatı 30.000 kişidir. Türk sebatının İngiliz inadını kırdığı bu harpte birinci vaka Çanakkale’de, ikinci vaka da burada geçti.

Bu güne “Kut Bayramı” adını veriyorum. Ordumun her ferdi her yıl bu günü kutlarken, şehit/erimize Yasinler, Tebarekeler, Fatihalar okunsun.

VI. Ordu Kumandanı Mirliva (Tuğgeneral) Halil”

“ORDUMA.

Arslanlar.

1 – Bugün Türklere şerefü şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın müşemmes semasında şühedamızın ruhları şadü handan pervaz ederken, ben de hepinizi pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum,

2 – Bize ikiyüz senedenberi tarihimizde okunmayan bir vakayı kaydettiren Cenab-ı Allah’a hamdü şükür eylerim. Allah’ın azametine bakınız ki, binbeşyüz senelik İngiliz Devleti’nin tarihine bu vakayı ilk defa yazdıran Türk süngüsü oldu. İki senedir devam eden cihan harbi böyle parlak bir vaka daha göstermemiştir.

3 – Ordum gerek Kut karşısında ve gerekse Kut’u kurtarmaya gelen ordular karşısında 350 subay ve on bin neferini şehit vermiştir. Fakat buna mukabil bugün Kut’da 13 general, 481 subay ve 13,300 er teslim alıyorum. Bu teslim aldığımız orduyu kurtarmaya gelen İngiliz kuvvetleri de 30.000 zayiat vererek geri dönmüşlerdir.

4 – Şu iki farka bakınca cihanı hayretlere düşürecek kadar büyük bir fark görülür. Tarih bu vakayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır.

5 – İşte Türk sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci vakayı Çanakkale’de, ikinci vakayı burada görüyoruz.

6 – Yalnız süngü ve göğsümüzle kazandığımız bu zafer yeni tekemmül eden vaziyeti harbiyemiz karşısında muvaffakiyeti atiyemizin parlak bir başlangıcıdır.

7 – Bugüne Kut Bayramı namını veriyorum. Ordumun her ferdi, her sene bu günü tesit ederken şehitlerimize yasinler, tebarekeler, fatihalar okusunlar. Şühedamız hayatı ulyatta, semevatta kızıl kanlarla pervaz ederken, gazilerimiz de atideki zaferlerimizle nigehban olsunlar.

MİRLİVA HALİL Altıncı Ordu Kumandanı 29.4.1916”

VI. Ordu komutanı Halil Kut Paşa’nın bu çağrısı ile birlikte Kut’ül Amare gazilerinin 29 Nisan’ı bayram olarak kutladığı; ancak, ordunun tamamına sirayet eden resmî bir bayram kutlamasının gerçekleştirilmediği anlaşılıyor.

Feridun Fazıl Tülbentçi’nin “Küt Bayramı” başlıklı 29 Nisan 1950 tarihli köşe yazısında “Kut’ül Amare” kuşatmasına katılan bazı subayların geçmişte kendi aralarında o günleri yad ettiğini belirtmişti:

“29 Nisan 1916’da neşredilen ordu emrinde bu güne Küt bayramı adı verilmiştir. Bu savaşlara iştirak etmiş olan zabitler, her sene aralarında toplanarak bu bayramı tes’it eder.”

 

kut bayramı

 

Kaybedilen I. Dünya Savaşı’nda başarı kazanılan bir muharebe olan “Kut Zaferi”nden 10 ay sonra Kut ve Bağdat kaybedilmişti. Bu nedenle, “Kut’ül Amare” kutlamaları ile Çanakkale Zaferi kutlamalarının zaman içerisinde birbirinden ayrıştığı söylenebilir.

 

“Kut Bayramı” Hakkında Yanılan Yazarlar

Haber7’de yayımlanan “Bugün Kut Bayramıdır” başlıklı (29 Nisan 2016) yazısıyla Yavuz Bahadıroğlu:

“Direk söze giriyor ve diyorum ki, bugün (29 Nisan günü) 1916 yılından 1952 yılına kadar coşkuyla kutlanan “Kut Bayramı”dır…”

Sabah’taki “Cephe değişir, ‘57. Alay’lar bitmez” başlıklı yazısıyla (7 Şubat 2018) Hilal Kaplan:

“1952’ye kadar bayram olarak kutlanan bir zaferdir Kut. Sonra ne mi oldu? NATO’ya girdik. NATO’ya üyeliğin şartlarından biri olarak da kutlamalar kaldırıldı ve Kut Zaferi ders kitaplarından çıkarıldı.”

Star gazetesi yazarı Ardan Zentürk de Kut Bayramı’nın 1952’ye kadar Çanakkale Zaferi gibi kutlandığını öne sürmüştü:

“”Kut Bayramı” tıpkı Çanakkale Zaferi gibi Gazi’nin döneminden başlayarak 1952 yılına kadar kutlanmış bir bayramdır. Neden rahatsızlar?”

 

Yorumunuzu yazınız...