Kürtler, Türk milletinden ayrı bir millettir. Dolayısıyla millet olarak statülerinin tanınması gerekir.” cümleleri Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’a ait değil.

 

Makaslanarak Bağlamından Kopartılan Söylemler başlıklı yazımızda siyasetçilerin ve kamu görevlilerin demeçlerinin makaslanarak sözlerin gerçek anlamı dışında sunulduğu örnekleri sıralamıştık.

Bugünkü konumuz, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı hem de Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum’un “Kürtler, Türk milletinden ayrı bir millettir. Dolayısıyla millet olarak statülerinin tanınması gerekir.” sözlerini sarf ettiği iddiası.

 

HaberLog (@LogHaber) & Öteki (@ajansoteki): “Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum: “Kürtler, Türk milletinden ayrı bir millettir. Dolayısıyla millet olarak statülerinin tanınması gerekir.””

mehmet-ucum-kurtler

 

Bahsi geçen sözler Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un Kürtler hakkındaki görüşünü yansıtmıyor.

Söz konusu ifadeler, T24 yazarı Cansu Çamlıbel’in “Beştepe’nin hukuk ve anayasa konularındaki stratejisini belirleyen beyin takımının belki de en etkili ismi” olarak nitelediği Mehmet Uçum’la yaptığı söyleşiden cımbızlanıp bağlamı dışında kullanılmış.

Uçum, Çamlıbel’e terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın ve ayrılıkçı Kürt hareketinin Kürtler hakkındaki görüşlerine değindiği kısım kesilerek kendisine atfedilmiş.

Söyleşideki “Çok açık söyleniyor bu. ‘Kürtlerin statüsünün tanınması’ denen şey, Kürtlerin Türk milletinden ayrı bir millet olduğunun kabul edilmesidir. Bu kastediliyor; Kürtler Türk milletinden ayrı bir millettir. Dolayısıyla millet olarak statüsünün tanınması gerekir. Bunun devamında dilinin de bu statüye uygun olarak tanımlanması gerekir. Diğer haklarının da bu statüye uygun olarak ele alınması gerekir. Tartışma bu. Asıl sorun ise şu, bu tartışmayı açık yapmıyorlar. Ben şimdi soruyorum kendini ‘Kürt siyasi hareketi’ olarak değerlendirenlere; statüden kastınız nedir?” kısmı makaslanarak “Kürtler, Türk milletinden ayrı bir millettir. Dolayısıyla millet olarak statülerinin tanınması gerekir.” şeklinde alıntılanmış.

Mehmet Uçum bahsi geçen söyleşide, Kürtlerin ve Türklerin birbirinden ayrı ulus olmadığını, Kürtlerin ve Türklerin tek bir ulus olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Kürtlerin de millî devleti olduğunu, Türkiye’nin Kürtlerin de ülkesi olduğunu, Kürtlere ayrı bir statü verilmesinden bahsedilemeyeceğini, statü hakkı tartışmasının bölücülük projesi olduğunu, Anayasa’da etnisiteden arındırılmış bir Türk vatandaşlığı tanımı yapılabileceğini söylemiş.

 

Cansu Çamlıbel’in T24’te 2 Aralık 2024 günü yayımlanan “Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum: Çözüm sürecinde bin yıllık ittifaka ihanet edildi, Demirtaş’ın ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ çıkışı da ihanet!” başlıklı yazısından ilgili kısımlar şu şekilde:

 

Cansu Çamlıbel: “Devlet bir yandan bu mesajı verirken bir yandan da devlet, 9 ay önceki seçimlerde halk tarafından seçilen belediye başkanlarını görevden alıyor, tutukluyor, kayyım atıyor. 2016’dan beri o siyasetin pek çok seçilmişi cezaevine konuldu. Kamuoyu nezdinde en popüler aktörlerinden biri olan Selahattin Demirtaş’la ilgili AİHM kararları uygulanmıyor. Bütün bu tedbirler siyasi kanadın elini zayıflatmadı mı? Böyle bir ortamda DEM’in eli Kandil’e ve Öcalan’a karşı nasıl güçlendirilecek? Bununla ilgili devletin bir önerisi var mı? Sizin ‘devlet inisiyatifi’ dediğiniz bu sürecin bir unsuru da kayyım atamaksa, DEM nasıl güçlenecek?”

Mehmet Uçum: “Herkesin şunu bilmesi lazım. Kandil güçlü değil, terör örgütleri güçlü değil, terör yapısı güçlü değil. Bunlar Türkiye’nin Kürt kimliğini istismar ederek kendilerine güç kazanmaya çalışan yapılar. Buradaki asıl mesele bunların sosyal alanda meşruiyet üretmeye çalışan pratiklerine karşı devletin aldığı tutumdur. Bunların bir gücü falan yok. Bugün DEM ve bu mecrada yer alan diğer siyasi aktörler, terör örgütleriyle ilişkide çok net bir tutum alsınlar o zaman o yapıların ne kadar güçsüz olduğu ortaya çıkacak. Emperyalizm tarafından desteklenen terör örgütü yapılarının, bölgedeki diğer Kürtleri bir anlamda insan kaynağı olarak görerek, sosyal destek olarak görerek, ideolojik unsur olarak görerek kendilerini güçlü göstermek gibi bir projeleri var. Onların gücü tamamen emperyalizmden kaynaklanıyor. Başta ABD olmak üzere emperyalist güçler bölgede uydu devletler oluşturmak istiyorlar. Küçük küçük kontrol edebilecekleri devletler oluşturmak istiyorlar. Dolayısıyla Türkiye’nin Kürtleri açısından da böyle bir devlet vaadi üzerinden konuyu ele alıyorlar. Statü hakkı dediğimiz tartışma bu bölücülük projesi.

DEM Parti kendisine oy veren milyonlarca insanın gücüne baksın, terör örgütünün gücüne değil. Siz eğer terör örgütüne karşı net bir tavır alırsanız zaten demokratik siyasete katılma iradesini ortaya koymuş ve yıllardan beri Meclis’te temsil edilmenizi sağlayan seçmenlerinizdir sizin asıl gücünüz. Şimdi devlet diyor ki; “Bu gücünüzün farkına varın. Terör vesayetini ortadan kaldırın. Biz de size destek oluruz. Ayrıca statü aldatmacası içerisine düşmeyin.” Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kürtlerin de milli devletidir. Türkiye Kürtlerin de ülkesidir.”

 

Cansu Çamlıbel: “Sizce bu bahsettiğiniz türden ‘statü’yü bir devlet kurma projesi olarak gören yaklaşım Türkiye Kürtleri arasındaki en yaygın yaklaşım mı?”

Mehmet Uçum: “Evet bunu gündeme getirenler var ama bence yaygın yaklaşım bu değil. Türkiye’nin Kürtlerinde ‘benim ayrı özel bir statüye sahip olmam gerekir’ yaygın bir kanaat değil.”

Cansu Çamlıbel: “Peki Türkiye Kürtlerinin kahir ekseriyeti ‘statü’den bağımsızlık devlet anlamı çıkartmıyor ise ne anlam çıkartıyor? Geçen hafta bu köşe için konuştuğum Ayla Akat Ata, 2013’te Diyarbakır’da yapılan bir Kürt konferansında farklı siyasi görüşleri savunan siyasi grupların ortaklaştığı dört maddeden ilkinin bu ‘statü’ meselesi olduğunu söyledi. Cumhur İttifakı’nın bir paydaşı olan HÜDA- PAR gibi federasyon talebi içinde olan siyasi hareketler de var Türkiye’de ama Ayla Hanım’ın mensubu olduğu siyasi ekol ‘demokratik özerklik’ der mesela. Sizin bir hukukçu olarak ‘statü’den idari olarak anladığınız nedir?”

Mehmet Uçum: “Çok açık söyleniyor bu. ‘Kürtlerin statüsünün tanınması’ denen şey, Kürtlerin Türk milletinden ayrı bir millet olduğunun kabul edilmesidir. Bu kastediliyor; Kürtler Türk milletinden ayrı bir millettir. Dolayısıyla millet olarak statüsünün tanınması gerekir. Bunun devamında dilinin de bu statüye uygun olarak tanımlanması gerekir. Diğer haklarının da bu statüye uygun olarak ele alınması gerekir. Tartışma bu. Asıl sorun ise şu, bu tartışmayı açık yapmıyorlar. Ben şimdi soruyorum kendini ‘Kürt siyasi hareketi’ olarak değerlendirenlere; statüden kastınız nedir?

 

Cansu Çamlıbel: “Beş gün önce CNNTürk’te Dicle Canova’nın canlı yayınındaki şu cümlelerinizi hatırlatmak istiyorum: 12 Eylül Anayasası’nda eğer dışlayıcılıkla ilgili farklı değerlendirilebilecek unsurlar varsa, etnisiteden arındırılarak Türk vatandaşlığı tanımı yapılabilir. Vatandaşlık tanımında da bir düzeneğe gidilebilir. Mesela şöyle düşünün; etnik ve dinsel kimliğine bakılmaksızın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür.” Bunlar sizin sözleriniz. Hemen hızlıca 2013’te ‘İmralı Tutanakları’ diye gazete haberlerine konu olan bir Öcalan- HDP heyeti diyaloğu okuyacağım. Sırrı Süreyya Önder, “Vatandaşlık maddesini yazdırıyorum” diyor ve okuyor: “Özgür iradesiyle Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılığını ifade eden her birey Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.” Anlıyoruz ki müzakerede vatandaşlık maddesine ilişkin bir yazım egzersizi var. Öcalan, Önder’e itiraz etmiyor ama bir yorumu oluyor; “Türkiye Cumhuriyeti yerine sadece Türkiye de denebilir” diyor. Neredeyse sizin söylediğinize benzer ifadeler değil mi?”

Mehmet Uçum: “Tam olarak öyle değil. Sonuçta birbirine yaklaşan şeyler var ama Öcalan’ın kafasındaki ulus tanımı Türk Milleti ve onun asli unsuru olan Kürtler değil. Öcalan birden çok ulus tanımı yapıyor. Öcalan’ın yaklaşımı şu; “Kürtler ayrı bir ulustur. Türkler ayrı bir ulustur. Ama devletleri ortaktır. Dolayısıyla iki ulusun mensupları da bu devletin vatandaşı olabilir.” Ben onu söylemiyorum. Ben diyorum ki; Kürtler ve Türkler birbirinden ayrı ulus değildir. Kürtler ve Türkler tek bir ulustur. Fark burada.

Kurucu lider Atatürk çok net bir biçimde şunu söylemiştir; “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.” Bu derinliği olan bir kurucu ilkedir. Çünkü Türkiye halkı çeşitliliği kapsar. Orada Kürtler de olur, Araplar da olur, başka etnik kimlikler de olur. Ama Türk Milleti birliği kapsar. Bu birliğin asli unsurlarından birisi de Kürtlerdir zaten. Dolayısıyla bizde farklı uluslar yok. Bizde tek bir ulus var. O ulusun adı da Türk milletidir. Öcalan orada birden çok ulusu varsayıyor ama bu ulusun mensubu olanlarının ortak bir devlete sahip olması gerektiğini söylüyor. Dolayısıyla ‘vatandaşlık bağıyla da o vatandaşlığı tanımlayabilirsin’ diyor. Bu kesinlikle kabul edilebilir bir şey değildir. “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” şeklindeki kurucu ilke tartışmaya açılamaz.”

 

Cansu Çamlıbel: “Ama siz de diyorsunuz ki; “12 Eylül Anayasası’nda eğer dışlayıcılıkla ilgili farklı değerlendirilebilecek unsurlar varsa, etnisiteden arındırılarak Türk vatandaşlığı tanımı yapılabilir.” Bununla kastınız nedir?”

Mehmet Uçum: Kürtler, kurtuluş ve kuruluş sürecine kendi özgür iradeleriyle katılmışlar, dolayısıyla kaderlerini tayin etmişler ve o tayin ettikleri kaderde Türkiye Cumhuriyeti devleti, Kürtlerin milli devleti olmuştur. Dolayısıyla Türk Milleti’nin devleti olan Türkiye Cumhuriyeti ve Misak- ı Milli sınırları içerisinde Türkiye, Kürtlerin milli devleti ve ülkesidir. Bu bütünlüğü ifade edecek şekilde eğer anayasada vatandaşlıkla ilgili bir dil düzeltmesine ihtiyaç varsa elbette yapılabilir. İşte o yüzden onu söyledim. Dinsel ve etnik kimliğine bakılmaksızın, Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür. Bunu bir örnek olarak söyledim. Türk milletinin asli unsurlarından birisi de Kürtler. Türk milletine mensubiyetten kaynaklanan vatandaşlığın adı ne? Türk vatandaşlığı. Dolayısıyla Kürtler de Türk vatandaşıdır. Bu onları etnisite olarak dışlamak anlamına gelmiyor. Buradaki Türk milleti kavramı da kapsayıcıdır. Türk vatandaşlığı kavramı da kapsayıcıdır.”

 

Yorumunuzu yazınız...