1992 Yılında Karabağ Savaşı’nda 18 Yaşındayken Kaybolan İmran Şamhalov (Şamxalov İmran Abdurehmen) Adlı Askerin Füzuli Kentinde Bir Evin Bodrum Katında Zincirli Hâlde Bulunarak Kurtarıldığı İddiası Doğru Değil

Yanlış İddia

 

Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan gerginlik sürecinde Ermenistan işgalinden kurtarılan Fuzuli adlı kentten alındığı öne sürülen bir haber basınımızın ve sosyal medya kullanıcılarının ilgisini çekmişti. İddiaya göre, 1992 yılında Karabağ Savaşı’nda 18 yaşındayken kaybolan (ve esir düştüğü düşünülen) İmran Şamhalov’un (Şamxalov İmran Abdurehman), Ermenistan işgalinden kurtarılan Füzuli kentinde bir evin bodrum katında zincirli halde bulunmuştu.

Yeni Akit “28 yıllık esaret bitti“, Akşam “18 yaşında cephede kaybolmuştu! Azerbaycan askeri 28 yıllık esaretten kurtarıldı” ve Yeniçağ “28 yıldır Ermenilerin elinde esir olan Şamhalov İmran, ayakları zincirli şekilde bulundu” başlıklarıyla bu iddiayı okurlarına sunmuştu.

 

savaşta kaybolan zerbaycanlı
Yeniçağ’ın “28 yıldır Ermenilerin elinde esir olan Şamhalov İmran, ayakları zincirli şekilde bulundu” başlıklı haberi

 

savaşta kaybolan esir
Yeni Akit’in “28 yıllık esaret bitti” başlıklı haberi

 

cephede kaybolan esir
Akşam’ın “18 yaşında cephede kaybolmuştu! Azerbaycan askeri 28 yıllık esaretten kurtarıldı” başlıklı haberi

 

İddia, Ceyhun Aşirov ve Hatice İsmail adlı gazetecilerin paylaşımları kaynak verilerek haberleştirilmişti. Ceyhun Aşirov’un ilgili paylaşımı şu şekildeydi:

“Bugün Ermenistan’dan kurtarılan #Füzuli Rayonun’da 27 senedir kayıp olan Azerbaycan Vatandşı Şamhalov İmran ayakları bağlı şekilde bulundu. Şamhalov 1992’de 1.Karabağ savaşına katılmış ve o günden sonra kayıp olarak kayde geçmişti”

 

ceyhun aşirov tweet
Ceyhun Aşirov’un Şamhalov İmran’ın kurtarıldığı iddiasını içeren paylaşımı

 

Hatice İsmail’in paylaştığı metin ise şu şekilde alıntılanmıştı:

“Bu ne dehşetli kaderdir! 28 yıldır kayıp olan İmran Şamhalov’un kurtarılmış Fuzuli’de bir bodrum katında zincirlenmiş olarak bulunduğu bildirildi. 1992’de Karabağ’da savaşa girdi ve kayboldu. Ailesi öldü ve kız kardeşleri var. Şimdi önleyici ve tıbbi tedbirler için Bakü’de olduğu söyleniyor. Akrabalarıyla yarın görüşeceklerini söylediler. Bu ateşkes ne dehşetleri saklamış”

 

Paylaşımlarda Şamxalov İmran Abdurehman’ın kayıp künyesine de yer verilmişti.

 

Şamxalov İmran Abdurehmen

 

Ancak, 1992 yılında esir düşen Azerbaycanlı askerin bulunduğuna yönelik aktarımın gerçeği yansıtmadığı kısa süre içinde anlaşıldı.

Azerbaycan’ın Esir, Kayıp Kişiler ve Rehineler Devlet Komisyonu’nun iddiayı yalanladığı aktarıldı.  İmran Şamhalov’un kurtarıldığına yönelik herhangi bir teyit edici habere rastlanamadı. Azerbaycan’dan yetkililerin İmran Şamhalov hakkında yaptığı bir açıklama da görülemedi.

Ceyhun Aşirov, doğru olmadığı anlaşılan iddiayı içeren paylaşımını daha sonra sildi. İddiayı öne sürdüğü belirtilen diğer gazeteci olan Hatice İsmail’in ilgili paylaşımı ise -benzer şekilde silinmiş olması olasılığının etkisiyle olsa gerek- tespit edilemedi.

İmran Şamhalov’un esaretinin son bulduğuna yönelik basına yansıyan haberin doğruluk payının bulunmadığını aktaran Faruk Bildirici’nin, konuya ilişkin yorumuyla yazıyı sonlandırmış olalım:

Aradan günler geçti, bir iki sitede düzeltildi haber. Ancak “Şamhalov İmran 28 yıllık esaretten kurtarıldı” haberi Akşam, Yeni Çağ, Yeni Akit gazeteleri ve birçok sitede hâlâ olduğu gibi duruyor.

 

Bu medya kuruluşları, sosyal medyadaki paylaşımlara dayanan, birbirlerinden kopyalayarak kaynak da göstermeden yayımladıkları bu haberin yalanlandığının farkında olmayabilirler mi? Bu mümkün. İnternette son yıllarda oradan buradan araklayıp sonrasına bakılmayan bir habercilik tarzı yaygınlaştı. O nedenle bu haberin doğru çıkmadığını fark etmemiş olabilirler.

 

Eğer bu medya kuruluşları, yayımladıkları bir haberin sonrasında olup bitenleri takip etmiyor, yalanlandığını fark etmiyorlarsa da vahim, bilerek düzeltmiyorlarsa da vahim.

 

Bilerek ya da bilmeyerek bir yalanın toplumda dolaşımına aracılık ediyorlar. 1917 yılında, ünlü Amerikalı Senatör Hiram Johnson’ın ünlü deyişi ile “Savaşın ilk kurbanı gerçeklerdir.” Karabağ savaşı için de geçerli bu söz. Bu savaşta da önce gerçekler öldü. Üstelik öldüren gazeteciler…

 

savaşta kaybolan asker

 

Yorumunuzu yazınız...