“Dünyamızda korku, öfke, zafer ve bayağılaşma dışında bir duygu kalmayacak.” cümlesi Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı romanda geçse de, görüntüdeki kişi İngiliz yazar George Orwell değil, BBC belgeselinde kendisini canlandıran bir aktör.
20. yüzyıl İngiliz edebiyatının önde gelen isimleri arasında yer alan romancı, gazeteci ve eleştirmen Eric Arthur Blair ya da bilinen takma adıyla George Orwel’in bir BBC belgeselinde “Dünyamızda korku, öfke, zafer ve bayağılaşma dışında bir duygu kalmayacak.” sözlerini sarf ederken görüntülendiği iddiasıyla aşağıdaki görüntünün sosyal medya platformlarında paylaşıldığına şahit oluyoruz:
Bahsi geçen görüntü: pic.twitter.com/B3nW34VlpD
— Malumatfuruş (@malumatfurusorg) August 21, 2024
Videoyu George Orwell’in görüntülendiği iddiasıyla sunan paylaşım örneği:
Düşünbil Dergisi (@dusunbildergisi): ““George Orwell” 1984 adlı romanından söz ediyor: “Dünyamızda korku, öfke, zafer ve bayağılaşma dışında bir duygu kalmayacak.” BBC belgeselinden…”
Görüntüdeki kişi İngiliz yazar George Orwell değil, kendi hayat hikayesini anlatan 2003 yapımı “George Orwell: A Life in Pictures” adlı BBC yapımı belgesel dizisinde Orwell’i canlandıran Chris Langham adlı aktör.
1941 ile 1943 yılları arasında BBC’de çalışan Orwell’in BBC stüdyosunda çekilmiş ünlü fotoğrafıyla kıyaslama yapılabilir.
George Orwell’in günümüze ulaşan bir ses kaydı veya videosu bulunmuyor.
“Dünyamızda korku, öfke, zafer ve bayağılaşma dışında bir duygu kalmayacak.” ( “In our world, there will be no emotions except fear, rage, triumph, and self-abasement.”) cümlesi ise dünyaca ünlü Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı alegorik, distopik ve politik romandan alıntı.
Görüntüde sunucunun sorusuna George Orwell’i canlandıran aktörün verdiği yanıt için aşağıdaki alt yazı sunulmuş:
“Bir keresinde tatsız gerçeklerle yüzleşme yeteneğine sahip olduğunuzu söylemiştiniz. Geleceğin isabetli bir portresini çizerek 1984’te bu yeteneğinizi mi sergilediniz?”
“Her kitabın nihayetinde bir parodi olduğunu düşünürsek 1984’teki gibi bir şey sahiden gerçekleşebilir. Dünya şu anda bu yöne doğru gidiyor. Dünyamızda korku, öfke, zafer ve bayağılaşma dışında bir duygu kalmayacak. Cinsel içgüdünün kökü kuruyacak. Orgazmı ortadan kaldıracağız. Parti’ye sadakat dışında hiçbir sadakat söz konusu olmayacak. Ancak daima güç zehirlenmesi yaşanacak. Zafer heyecanı, çaresiz bir düşmanı ayaklar altına alma hissi daima her an var olacak. Geleceğin tasvirini arıyorsanız, bir insanın yüzünü çiğneyen bir postalı düşleyin daima. Bu tehlikeli kabus halinden çıkarılacak ahlak dersi gayet basit: Bunun olmasına izin vermeyin. Bu size bağlı.“
Videonun orijinalinde kullanılan İngilizce ifadeler şu şekilde:
“Allowing for the book, after all, being a parody, something like 1984 could actually happen. This is the direction the world is going in at the present time. In our world, there will be no emotions except fear, rage, triumph, and self-abasement. The sex instinct will be eradicated. We shall abolish the orgasm. There will be no loyalty except loyalty to the Party. But always there will be the intoxication of power. Always, at every moment, there will be the thrill of victory, the sensation of trampling on an enemy who’s helpless. If you want a picture of the future, imagine a boot stamping on a human face, forever. The moral to be drawn from this dangerous nightmare situation is a simple one: don’t let it happen. It depends on you.”
George Orwell’in hayatına odaklanan BBC belgeselinde aktörün kullandığı ifadeler distopik bir dünyada geçen 1984’ten alıntılarla örülmüş.
1984’te mezkûr cümlenin geçtiği kısmın İngilizce orijinali şu şekilde:
“‘Exactly. By making him suffer. Obedience is not enough. Unless he is suffering, how can you be sure that he is obeying your will and not his own? Power is in inflicting pain and humiliation. Power is in tearing human minds to pieces and putting them together again in new shapes of your own choosing. Do you begin to see, then, what kind of world we are creating? It is the exact opposite of the stupid hedonistic Utopias that the old reformers imagined. A world of fear and treachery is torment, a world of trampling and being trampled upon, a world which will grow not less but more merciless as it refines itself. Progress in our world will be progress towards more pain. The old civilizations claimed that they were founded on love or justice. Ours is founded upon hatred. In our world there will be no emotions except fear, rage, triumph, and self-abasement. Everything else we shall destroy—everything. Already we are breaking down the habits of thought which have survived from before the Revolution. We have cut the links between child and parent, and between man and man, and between man and woman. No one dares trust a wife or a child or a friend any longer. But in the future there will be no wives and no friends. Children will be taken from their mothers at birth, as one takes eggs from a hen. The sex instinct will be eradicated. Procreation will be an annual formality like the renewal of a ration card. We shall abolish the orgasm. Our neurologists are at work upon it now. There will be no loyalty, except loyalty towards the Party. There will be no love, except the love of Big Brother. There will be no laughter, except the laugh of triumph over a defeated enemy. There will be no art, no literature, no science. When we are omnipotent we shall have no more need of science. There will be no distinction between beauty and ugliness. There will be no curiosity, no enjoyment of the process of life. All competing pleasures will be destroyed. But always—do not forget this, Winston—always there will be the intoxication of power, constantly increasing and constantly growing subtler. Always, at every moment, there will be the thrill of victory, the sensation of trampling on an enemy who is helpless. If you want a picture of the future, imagine a boot stamping on a human face—for ever.’”
İlgili bölüm Türkçemize Can Yayınları’ndan çıkan versiyonda Celâl Üster tarafından şöyle çevrilmiş (56. Baskı. Sf: 290):
“Tamam işte. Acı çektirerek. Boyun eğmek yetmez. Acı çekmiyorsa, kendi iradesine değil de senin iradene boyun eğdiğinden nasıl emin olacaksın? Hükmetmek, acı çektirmekle ve aşağılamakla olur. Hükmetmek, insanların zihinlerini darmadağın etmek, sonra da dilediğin gibi yeniden biçimlendirerek bir araya getirmekle olur. Nasıl bir dünya yaratmakta olduğumuzu anlamaya başladın mı şimdi? Eski reformcuların hayalini kurduğu o enayi, zevk düşkünü ütopyaların tam tersi bir dünya. Korku, ihanet ve azap dolu bir dünya, ezmenin ve ezilmenin dünyası, kendini yetkinleştirdikçe daha az acımasız olacak yerde daha da acımasız olan bir dünya. Bizim dünyamızda ilerleme, daha fazla acıya doğru bir ilerleme olacak. Eski uygarlıklar ya sevgi ya da adalet üstüne kurulduklarını öne sürüyorlardı. Bizim uygarlığımız ise nefret üstüne kurulu. Bizim dünyamızda korku, öfke, zafer ve kendini aşağılamadan başka bir duyguya yer yok. Başka ne varsa hepsini yok edeceğiz, hepsini. Devrim öncesinden bu yana süregelmiş düşünce alışkanlıklarını daha şimdiden kırıyoruz. Çocuk ile ana baba, insan ile insan, kadın ile erkek arasındaki bağlan kopardık. Artık hiç kimse kansına, çocuğuna ya da arkadaşına güvenmeyi göze alamaz. İleride kimsenin kansı ve arkadaşı olmayacak. Çocuklar, tıpkı tavuğun altından alınan yumurtalar gibi, doğar doğmaz annelerinden alınacaklar. Cinsellik içgüdüsü yok edilecek. Dölleme, tayın vesikasının yenilenmesi gibi, her yıl yinelenen bir formalite olacak. Orgazmı ortadan kaldıracağız. Nörologlarımız şu sıralar bunun üzerinde çalışıyorlar. Parti’ye sadakat dışında sadakat diye bir şey olmayacak. Büyük Birader’ e duyulan sevgi dışında sevgi diye bir şey olmayacak. Düşmanı bozguna uğrattıktan sonra atılan zafer kahkahası dışında hiçbir kahkaha atılmayacak. Sanat, edebiyat, bilim diye bir şey olmayacak. Kadiri mutlak olduğumuzda bilime gereksinimimiz kalmayacak. Güzellik ile çirkinlik arasında hiçbir ayrım olmayacak. Merak diye bir şey, yaşama sevinci diye bir şey olmayacak. Yaşamın tüm zevkleri yok edilecek. Ama durmadan büyüyen ve gittikçe ustalaşıp yetkinleşen bir iktidar esrikliği her zaman var olacak; bunu hiç aklından çıkarma, Winston. Zafer heyecanı, umarsız düşmanı ezip geçmenin coşkusu her zaman, her an yaşanacak. Geleceğin resmini görmek istiyorsan, bir insan yüzüne basmış bir postal getir gözlerinin önüne, sonsuza dek.”
Tespit: X / ender zebercet