Fotoğrafın Filistinli Yaşlı Çiftin İsrail Tarafından Gasp Edilen Evlerine Bakarken Görüntülendiği Anı Yansıttığı İddiası Kısmen Doğru 

Fotoğraftaki ev tekerlekli sandalyedeki Filistinli erkeğin babasına ait imiş. Eve İsrail tarafından yakın zamanda değil, 1948 yılında el konulmuş. 1948 Arap-İsrail Savaşı sırasında Filistinlilerin boşalttığı Ijzim’deki evin yerine yeni inşa edilen konuta İsrailliler yerleştirilmiş.

 

Filistinli yaşlı çiftin New York Brooklyn’den gelip bir zamanlar yaşadıkları evlerine yerleşmiş Yahudi çifte baktığı anda kaydedildiği iddiasıyla aşağıdaki fotoğrafın “evleri gasp edilen ve artık dışarıdan bakmak zorunda bırakılan Filistinli çift” ya da “bir zamanlar yaşadıkları evleri ellerinden alınan ve şimdi dışarıdan bakan Filistinli yaşlı çift” gibi cümlelerle paylaşıldığı görülüyor.

 

evleri-ellerinden-alinan-filistinli-yasli-cift

 

Fotoğrafta gasp edilen evlerine artık dışarıdan bakmak zorunda bırakılan Filistinli çiftin görülüp görülmediğini merak eden ve arka planını teyit edemeyen sosyal medya kullanıcılarına da rastlanıyor.

 

Filistinli yaşlı çift, New York Brooklyn’den gelip bir zamanlar yaşadıkları evlerine yerleşmiş Yahudi çifte bakıyor. Sosyal medyada dolaşan bu fotoğrafın tam kaynağını ve hikayesini teyid edemedim. Ama Filistin halkının hikayesinin bu olduğu kesin.

“Filistinli çiftin yahudi çift tarafından işgal edilmiş evine bakışı diye paylaşılan şu fotograf gerçekten Filistinde çekilmiş mi bilmiyorum ancak kılık kıyafetleri bizdekilere çok benziyor….”

 

Fotoğrafın bir zamanlar yaşadıkları evleri ellerinden alınan ve şimdi dışarıdan bakan Filistinli yaşlı çifte ait olduğu iddiası ünlü ABD’li yönetmen Michael Moore tarafından 2021 yılı Mayıs ayında paylaşılmasının ardından yaygınlık kazanmış.

Söz konusu paylaşımında Michael Moore şu ifadeleri kullanmış:

If someone took/stole your home right now, and moved you out because a theocracy ordered it — or what if this same theocracy bulldozed your home and tossed you out into a field and told you and your children to GTF outta here — what would YOUR response be?

What would you have the moral right to do about it? And to be perfectly clear, I don’t care if it was a Christian Fascist German soldier in 1941 forcibly removing you from your home, or an American bank in 2008 forcibly removing you and kicking you to the curb while taking your home — it’s gut-check time, folks (and yes, I mean you too, fellow pacifists):

What would you have the moral and human right and DUTY to do about it, to respond to it, to stop it? And would the rest of the world just stand by and let you suffer as it so often does?

When do we all just put a stop to this, to grind the gears of the machine to a complete halt and replace the plutocracy (we’re not a democracy), the theocracy (you’re not a democracy), and any racial, religious or corporate supremacy with TRUE democracy, FULL human rights, and love?

“Birisi şu anda evinizi alıp çalsa ve bir teokrasi emrettiği için sizi dışarı çıkarsa – ya da aynı teokrasi evinizi buldozerle yıkıp sizi bir tarlaya atsa ve size ve çocuklarınıza GTF’ye buradan gitmenizi söylese SİZİN ne yapardınız? cevap?

Bu konuda ahlaki olarak ne yapmaya hakkınız var? Ve tamamen açık olmak gerekirse, 1941’de bir Hıristiyan Faşist Alman askerinin sizi evinizden zorla çıkarması ya da 2008’de bir Amerikan bankasının sizi zorla çıkarması ve evinizi alırken kaldırıma tekmelemesi umurumda değil – bu içgüdüsel – zamanı kontrol edin millet (ve evet, sizi de kastediyorum, pasifist dostlarım):

Bununla ilgili ne yapmaya, buna karşılık vermeye, durdurmaya ahlaki ve insani hakkınız ve GÖREVİNİZ var? Ve dünyanın geri kalanı öylece durup sık sık olduğu gibi acı çekmenize izin verir miydi?

Makinenin dişlilerini tamamen durdurmak ve plütokrasiyi (biz bir demokrasi değiliz), teokrasiyi (siz bir demokrasi değilsiniz) ve herhangi bir ırksal, GERÇEK demokrasi, TAM insan hakları ve sevgi ile dini veya kurumsal üstünlük?”

 


Filistinli yaşlı çiftin bir evin kapısında görüntülendiği fotoğraf 2020 yılı Mayıs ayında kaydedilmiş.

 

Filistinli-cift-el-konulan-evlerine-bakiyor

 

Fotoğraf, günümüzde Filistin kontrolündeki bölgelerde, Batı Şeria’da (West Bank) ya da Gazze Şeridi’nde bulunmayan, İsrail’in kuzeyindeki Hafya şehrinin güneyindeki Ijzim’de çekilmiş.

Görüntünün kaynağı 2020 yılında Al Jazeera’den Najwan Simri tarafından hazırlanan haber.

(YouTube’de yayınlanan Al Jazeera  haberinin İngilizce çevirisine göre) Tekerlekli sandalyede görülen Abu Samir adlı yaşlı Filistinlinin fotoğrafta görülen evde geçmişte yaşadığı doğru. Ancak, İsrail tarafından evlerine ve köylerine el konulması yakın zamanda değil, 1948 yılında gerçekleşmiş. 1948 Arap-İsrail Savaşı sürecinde Filistinlilerin boşalttığı Ijzim’deki evin arazisine yeni yapılan konuta İsrailliler yerleştirilmiş.

 

Ijzim 1948 Arap-İsrail savaşı sırasında şehrin 19.5 kilometre güneyinde, İngiliz Mandası altındaki Filistin’in Hayfa bucağına bağlı bir köydü. İsrail, 1948 yılındaki savaş esnasında Ijzim’i ele geçirdi. Bu süreçte Ijzim’deki Filistinlilerin çoğu “Nakba” esnasında kaçtı veya sürüldü (Filistinli Arapların çoğunluğunun kalıcı olarak yerinden edildiği 15 Mayıs 1948 günü, “büyük felaket” anlamına gelen “Nakba” (“en-Nakba”) olarak anılmaktadır). Filistinlilerin boşalttığı Ijzim’de İsrail kalıcı Yahudi yerleşimlerine yer açmak için hızla Arap evlerini yıktı.

 

evlerinden-cikarilan-filistinli-yasli-cift

 

Rima Najjar Merriman, yerinden edilen Filistinlilere dair bir yazısında bahsi geçen fotoğrafı “İsrail içindeki nüfusu azalmış Filistin köylerinde tur ve orijinal Filistinli ev sahipleri arasındaki nadir karşılaşma” açıklamasıyla kullanmış.

 

evleri-gasp-edilen-filistinli-cift

 

Merriman, Rima Najjar’ın hazırladığı haberi de Youtube kanalında şu açıklama ile birlikte paylaşmış:

 

 

Some towns and cities inside the Green Line will become the hope of those in the diaspora. But they will also become a station of refuge for others.

Here lives a family uprooted from a nearby village. We had an appointment with Hajjeh Im Samir to accompany her there. Her [ailing] husband insisted on coming with us because he said the air of Ijzim is the best cure.

Despite its beauty, the road there seems desolate as if it gets you to the place but doesn’t take you there. Eagerly, Im Samir organizes our tour for us and tells us the names of the [Palestinian] owners of the houses.

Our first stop is God’s house. Its stones have been preserved as they were. Alone, the colors of its locked doors change each time the dryness of the seasons intensifies.

Here, Abu Samir does not stay in the car because this stop [station] is the location for which he has most longed in order to banish the other stations of his life. “This was our house, my father’s house. After the ‘48 wars, the Jews occupied it.”

After a few minutes, the residents of the house come out to [the gate]. They ask us what we want. We say, this is the owner of the house; how do you feel living in a house built on the wreckage of his house? [The answer] Frankly, I don’t feel anything. I am very happy. Living here is very enjoyable.

How strange is the distance between the owner of the house and he who is occupying it. How strange is the irony between he who has to stand inside the gate and he who must stand outside the gate. How strong Abu Samir is! For other uprooted people have refused to accompany us [on our tour]. One of them told us that he cannot bear to glimpse through the window of his father’s house a foreigner living there.

And that [glimpse] could possibly be of a strange symbol, like [what is glimpsed through the window] of a stolen [Palestinian] school converted into a temple with an emblem [the flag of Israel] that is not as old as the memory of the stones of the school.

And so, an extreme picture! It is said that the passage of time helps in forgetting, but, in the Palestinian case, it seems that the equation of time is different and that the years are merely a number. Rather, the longer the banishment of the Palestinians is, the more they remember.

– This is Najwan Simri, reporting from the depopulated village of Ijzim for Al Jazeera.

 

Yeşil Hat içindeki bazı kasaba ve şehirler diasporadakilerin umudu olacak. Ama başkaları için de bir sığınak olacaklar.

Burada yakın bir köyden koparılmış bir aile yaşıyor. Orada ona eşlik etmek için Hajjeh Im Samir ile bir randevumuz vardı. [Hastalı] kocası iczim havasının en iyi şifa olduğunu söyleyerek bizimle gelmekte ısrar etti.

Güzelliğine rağmen oradaki yol ıssız görünüyor, sizi bir yere götürüyor ama götürmüyor. Im Samir hevesle turumuzu bizim için organize ediyor ve bize evlerin [Filistinli] sahiplerinin isimlerini söylüyor.

İlk durağımız Allah’ın evi. Taşları olduğu gibi korunmuştur. Tek başına, mevsimlerin kuraklığı her yoğunlaştığında kilitli kapılarının renkleri değişir.

Ebu Samir burada arabada kalmıyor çünkü hayatının diğer istasyonlarını defetmek için en çok özlediği yer bu durak. Burası bizim evimizdi, babamın evi. 48 savaşından sonra Yahudiler orayı işgal etti.”

Birkaç dakika sonra evdekiler [kapıya] gelirler. Bize ne istediğimizi soruyorlar. Evin sahibi bu diyoruz; onun evinin enkazı üzerine yapılmış bir evde yaşamak nasıl bir duygu? [Cevap] Açıkçası hiçbir şey hissetmiyorum. Ben çok mutluyum. Burada yaşamak çok keyifli.

Evin sahibi ile orada oturan arasındaki mesafe ne garip. Kapının içinde durması gereken kişi ile kapının dışında durması gereken kişi arasındaki ironi ne kadar tuhaf. Ebu Samir ne kadar güçlü! Diğer yerinden edilmiş insanlar [turumuzda] bize eşlik etmeyi reddettiler. İçlerinden biri, babasının evinin penceresinden orada yaşayan bir yabancıyı görmeye dayanamadığını anlattı.

Ve bu [görüntü], hafıza kadar eski olmayan bir amblem [İsrail bayrağı] ile bir tapınağa dönüştürülen çalıntı [Filistinli] bir okulun [pencereden görünen] gibi garip bir sembol olabilir. okulun taşlarından.

Ve böylece, aşırı bir resim! Zamanın geçmesinin unutmaya yardımcı olduğu söylenir, ancak Filistin örneğinde zamanın denklemi farklı ve yıllar sadece bir sayıdan ibaretmiş gibi görünüyor. Aksine, Filistinlilerin sürgünü ne kadar uzun sürerse, o kadar çok hatırlıyorlar.

– Ben Najwan Simri, Al Jazeera için nüfusu azalmış Ijzim köyünden bildiriyorum.

 

El Cezire muhabiri Najwan Simri’nin “Evinin enkazı üzerine inşa edilmiş bir evde yaşamak nasıl bir duygu?” sorusuna evin şu anki sakinlerinin evde yaşamaktan mutlu olduğu yanıtını verdiği görülüyor.

Ancak fotoğrafta görülen İsrailli çiftin ABD’nin New York kentinin Brooklyn bölgesinden gelip bu eve yerleştiğine dair bir delil bulunmuyor.

 

Yorumunuzu yazınız...