Görseldeki Çivili Tabut ya da İğneli Fıçı Olarak Adlandırılan İşkence Aletinin Orta Çağ’da Kullanıldığı ve Yahudilerin Kaçırdıkları Yahudi Olmayan Çocukların Kanlarını Almak İçin Kullandıkları Yöntemlerden Biri Olduğu İddiası DOĞRU DEĞİL

Çivili tabutun Orta Çağ’da kullanıldığına dair net bir tarihsel kayıt yoktur

Görseldeki işkence aletinin adı çivili tabut (iron maiden).

Yahudilerin Yahudi olmayan çocukların kanını çivili tabut ile aldığına dair bir delil mevcut değil

 

Sosyal medyada paylaşılan içerisinde çivilerin bulunduğu bir tabutun görüldüğü fotoğraf, Yahudiler tarafından Yahudi olmayan çocukların kanını almak için kullanıldığı ileri sürüldü.

Orta Çağ’da kullanıldığı ileri sürülen, kurbanın içine girdiği ve ardından dışarıdan çivilerin kurbanın vücuduna batırıldığı işkence aletine ait olduğu iddia olunan görsel şu şekilde:

 

civili-tabut

 

Söz konusu çivili tabut görseli (Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden (476) 1453’e veya 1492’ye kadar süren) Ortaçağ’da kullanılan bir işkence aletine ait olduğu iddiasıyla yaygın şekilde paylaşılıyor.

Bu aletin Endülüs’te Müslümanlara İspanyol Engizisyonu tarafından işkence uygulanırken kullanıldığı aşağıdaki gibi metinlerle ileri sürülüyor:

“Endülüs’teki İspanyol Engizisyonu mahkemeleri, bir Müslüman’ın yanına gelerek ona “Bu senin perindir” diyen bir Müslüman tarafından işgal edilir ve onu içeriye sokarlar, çiviler düşsün diye kapı üzerine kapatılırdı. vücuduna nüfuz ederse ölürdü. İspanyolların bugün Madrid’deki en önemli müzelerinde Müslümanlara karşı uyguladıkları terörün ve dini temizliğin kanıtı olarak sakladıkları bu ölüm makinesinin içinde binlerce Müslüman öldürüldü.”

 

İspanyol Engizisyonu tarafından Müslümanlara karşı kullanıldığı ileri sürülen “çivili tabut” görselleri Yahudilerin kaçırdıkları Yahudi olmayan çocukların kanını almak için kullanıldığı iddiasıyla paylaşılıyor.

 

Çivili tabut görselini Yahudilerin kullandığı ileri sürülen iğneli fıçıya ait olduğu iddiasıyla aktaran paylaşım örneği:

 

“Yaşadıkları ülkelerde Yahudilere karşı biriken nefretin ve kovulmalarının en önemli sebeplerinden biri budur Bu vampirlerin iğneli fıçı faciası”

 

 

Paylaşımda yer alan görselde işkence aleti hakkında şu metne yer verildiği görülüyor:

“Yahudilerin, kaçırdıkları Yahudi olmayan çocukların kanlarını almak için kullandıkları yöntemlerden biri. Fıçının içi iğnelerle kaplıdır. Çocuğu fıçının içine canlı canlı kapatan hahamlar, ardından fıçıyı dakikalarca yuvarlarlar. Daha sonra fıçının dibinde bulunan musluk açılır ve toplanan kan ayinlerde kullanılmak ya da Mayasız Bayramında yenilen mayasız ekmeklere karıştırılmak üzere alınırdı.”

 

yahudiler-igneli-fici-iddiasi

 

Bahsi geçen görsel, yaygın şekilde aşağıdaki metinle de kullanılmış:

 

Kemâl Özer – كٙمٙالْ اُوزٙرْ (@cankemalozer):

Yahudilerin ‘İğneli Fıçı’ gerçeği

Yahudilerin, kaçırdıkları Yahudi olmayan çocukların kanlarını almak için kullandıkları yöntemlerden biri. Fıçının içi iğnelerle kaplıdır. Çocuğu fıçının içine canlı canlı kapatan hahamlar, ardından fıçıyı dakikalarca yuvarlarlar. Daha sonra fıçının dibinde bulunan musluk açılır ve toplanan kan ayinlerde kullanılmak ya da Mayasız Bayramında yenilen mayasız ekmeklere karıştırılmak üzere alınırdı. Yahudilikte, insan kanının ikinci bir kullanım yeri ise Pessah (mayasız) bayramları olmuştur. Pessah bayramında bir hafta boyunca mayasız ekmek yapılır ve yenir. Yahudilerin bazı kollarına göre, bu ekmeklerin en makbul olanları ise içine insan kanı katılanlardır. Bazı tarihçilerin bildirdiklerine göre, Pessah bayramları, Ayrupa’da her yıl küçük çocukların kaybolduğu dehşet dönemleri olmuştur. Kan içme konusunu şimdiye dek en iyi açıklamış kaynaklardan biri, 1803’te Moldavya’lı rahip Neophite’in yazdığı kitaptır. Bir hahamın oğlu olan Neophite, Yahudilikten çıktıktan sonra hristiyanlığı kabul edip rahip olmuştur. Babasının inancındaki bütün kanla ilgili ayinleri açıklamıştır. Bazı Yahudi tarikatlarının, insan kanı kullandıklarında Yehova katında daha “üstün” olduklarına inandıklarını anlatmıştır. İşte Yahudilerin bulundukları ülkelerden sürülmelerinin nedenlerinden birisi de bu sapık adettir. Özellikle İspanya’da, kan içme olayları defalarca gündeme gelmiş, bu olaylar halk arasında büyük huzursuzluk meydana getirmiştir. Sayısız çocuk kaybolmuş, cesetlerin bir kısmı tamamen kanı çekilmiş bir durumda bulunmuştur. Osmanlı’ya geldikten sonra da, Yahudilerin bazı kolları, bu sapık adetlerine devam ettiler. Osmanlı zabıtlarında bu konuda gelişmiş pek çok olay vardır. Bunların en önemlileri 1715’te Amasya’da, 1840’ta Şam’da ve Rodos’ta, 1633-1843 ve 1866’da İstanbul’da, 1863-1868 ve 1870’te İzmir’de kayda geçen olaylardır. Bu olaylarda pek çok Yahudi suçlu bulunmuş ve idam edilmiştir.”

 

“Çivili tabut” (“Iron Maiden“), ilk defa 19. yüzyılda dile getiren, gerçekten kullanıldığına dair bir kanıtın bulunmadığı bir alettir.

Yahudilerin Yahudi olmayan çocukların kanını almak için kullanıldığı ileri sürülen iğneli fıçıya ait olduğu iddiasıyla paylaşılan görsel bir film aksesuarı deposunda kaydedilmiş.

 

Antisemit işkence ve insan kurban hikâyelerinde ileri sürülen Yahudilerin çocuklardan aldıkları kanları dinî ayinlerde ve bayramlarda kullandıkları iddiası “kan iftirası” olarak tanımlanmaktadır.

Yahudilerin Pesah bayramlarında matsa yapabilmek için insan kanına ihtiyaç duyduğu, Hristiyan çocukları öldürdükten sonra bir kabın içinde topladıkları kanlarını matsa hamuruna karıştırdıkları ve hatta Hristiyan çocukların kanını büyü ve sihir için kullandıkları ileri sürülmüştür.

 

kan-iftirasi

 

Tarihî bir yanlış inanç ve ayrımcılık örneği olarak nitelenen bu iddia Orta Çağ’da Avrupa’da ortaya çıkmıştır.

Yahudi topluluğunu dinî ayinlerde kullanmak üzere genç Hristiyan çocuklarının kanını kullanmakla suçlayan iddianın kökeni, Orta Çağ Avrupa’sında yaygın olan antisemitizm ve Yahudi düşmanlığına dayanmaktadır.

Kan iftirasının ilk kayda geçmiş versiyonu, 12. yüzyılda İngiltere’de ortaya çıkmıştır. Bu dönemde, Norwich şehrinde bir Hristiyan çocuk kayboldu. Çocuk, bir Yahudi tarafından kaçırılmış ve öldürülmüş olarak bulundu. Yahudi, çocuk öldürmekten suçlu bulundu ve yakılarak idam edildi. Bu olay, Avrupa’da kan iftirasının yayılmasına yol açtı. 13. yüzyılda, Fransa’da bir Yahudi, bir Hristiyan çocuğu öldürüp kanını kullandığı iddiasıyla tutuklandı ve yakılarak idam edildi. Bu olaydan sonra, Avrupa’nın birçok yerinde benzer iddialar ortaya atılmıştır.

 

kan-iftirasi

 

Yahudi toplulukları, bu iddiayı kendilerini hedef alarak toplumsal gerilimleri artırmayı amaçlayan asılsız bir söylenti olduğunu, antisemitik bir propagandanın bir parçasını oluşturduğunu, (bilimsel ve tarihsel olarak) bir temelinin bulunmadığını belirtmektedir.

 

 

Orta Çağ’da kullanılan bir çivili tabuta ait olduğu iddia olunan görsel, Hollywood filmlerinde kullanılan aksesuarların bir araya getirdiği bir depoya yapılan geziyi anlatan 2010 yılından bir internet günlüğü (blog) yazısından alınmış.

Fotoğraftaki metal çivi sanılan uzantıların kauçuk olduğu anlaşılıyor.

Sahne malzemesi deposundan alıntı fotoğraf, yukarıda alıntılanan internet sitesinde “Ortaçağ işkence aleti bölümündeki çivili tabut. Birisinin oraya konulması ihtimaline karşı için lastik çivilerle donatılmıştır.” (“The Iron Maiden in the Medieval-torture-device section. Equipped with rubber spikes so that someone could actually be put in there.”) açıklamasıyla paylaşılmış.

 

civili-tabut-iron-maiden

 

Çivili tabut, genellikle dikdörtgen bir kutu şeklinde tasarlanmış ve iç kısmında sivri uçlu çiviler veya bıçaklar bulunan bir işkence aletidir.

Orta çağda kullanılan işkence yöntemleri arasında birçok vahşi ve acımasız yöntem bulunuyordu. Bu dönemde uygulanan işkence yöntemleri bölgelere göre değişiklik gösterse de çivili tabutun var olduğuna ve kullanıldığına dair bir kanıt mevcut değil.

Tarihçiler bir insanı içine alabilecek kadar uzun, içi sivri uçlarla kaplı bir demir dolaptan oluşan çivili tabutun tamamen kurgu bir alet olduğunu belirtmektedir.

Orta Çağ’da gerçek bir işkence aleti olarak kullanıldığı sanılan çivili tabut daha sonraki dönemlerde ortaya çıkmış (Bu aygıt ilk oluşturulduğunda Engizisyon tarihe karışmıştı).

Çivili tabutla ilgili ilk atıflar 19. yüzyılın başlarına tarihlenen gerçek hadiseye dayanmadığı bilinen anlatılarda geçiyor.

Tarihte çivili tabutun bahsinin geçtiği ilk yazılı metne Johann Philipp Siebenkees (1759-1796) adlı Alman filozofun 1793 yılında yazdığı Nürnberg şehir rehberinde rastlanıyor. Siebenkees’in kurguladığı bilinen anlatıda 14 Ağustos 1515 tarihinde bir madeni para sahtecisinin idamı için Mısır mumya tabutuna benzeyen ve sivri metaller taşıyan aletin kullanıldığı şu cümlelerle ileri sürülmüş:

“Yavaş yavaş, böylece çok keskin noktalar kollarına ve bacaklarının çeşitli yerlerine, karnına ve göğsüne, mesanesine ve organının köküne, gözlerine, omzuna ve kalçasına nüfuz etti, ancak yeterli değil Onu öldürmek istedi ve iki gün boyunca büyük bir çığlık ve ağıt yaktı ve ardından öldü.”

 

civili-iskence-aleti

 

Bahsi geçen çivili tabuta benzer orijinal olmayan, sonradan imâl edilen benzer işkence aletlerini İspanya’daki (Toledo’daki gibi) Engizisyon temalı müzelerde bulmak mümkün.

Çivili tabut gibi işkence aletlerinin bir müzede sergileniyor olması, orijinal olduğu ve gerçekte kullanıldıkları anlamına gelmiyor.

Engizisyon temalı müzelerin daha fazla ilgi ve ziyaretçi çekmek adına tarihî açıdan tutarsız ve orijinal olmayan işkence aletlerini sergiledikleri biliniyor.

Bielefeld Üniversitesi’nden Profesör Wolfgang Schild de ticarî amaçlarla ilgi çekmek için orijinal olmayan çivili tabutların müzelerde sergilendiğini belirtiyor.

 

iron-maiden-civili-tabut

 

ABD’nin Irak’ı işgalinin ardından 2003 yılında Bağdat’taki Irak Ulusal Olimpiyat Komitesi yerleşkesinde Saddam Hüseyin’in psikopatlığıyla tanınan oğlu Uday Hüseyin’in patolojik işkencelerini sergilediği düşünülen bir çivili tabutun bulunduğu basına yansımıştı.

 

Yorumunuzu yazınız...