“Bekleyeceğim” Başlıklı Şiirin Ahmet Hamdi Tanpınar’a Ait Olduğu İddiası Doğru Değil

Yanlış İddia

 

Bugün, “sözde” edebiyat sitelerinde ve sosyal medya platformlarında Ahmet Hamdi Tanpınar imzasıyla karşımıza çıkan ancak kimin yazdığı bilinmeyen/ anonim bir şiiri inceleyeceğiz.

Öncelikle, “Bekleyeceğim” isimli şiirin tamamına göz atalım:

 

BEKLEYECEĞİM

 

Aylar geçip yıllar olsa da

Yıllar geçip zaman dolsa da

Aşkın arzuları beni boğsa da

Bir gün seversin diye bekleyeceğim

 

Bugün nişanlansan, yarın evlensen

Benden başka binbir kişi sevsen

Hepsiyle ayrı ayrı izdivaç görsen

Bir gün dönersin diye bekleyeceğim

 

Seni beklemekle geçse de ömrüm

Şu fani dünyada kalmasa günüm

Senden uzakta ölürsem bir gün

Ahirette seni bekleyeceğim…

 

Şiirin ortaya çıkışı hayli eskiye dayanıyor. Dizeler, tespit edebildiğimiz kadarıyla 2003 yılından beri sanal ortamlarda Ahmet Hamdi Tanpınar’a izafe edilmekte.

 

bekleyeceğim şiiri ahmet hamdi tanpınar

 

Kaynakça araştırma gereği duymadan paylaşım yapmakta beis görmeyen sosyal medya kullanıcıları vesilesiyle şiirin, günümüze dek hız kesmeden paylaşılageldiğini görüyoruz.

 

bekleyeceğim şiiri ahmet hamdi tanpınar

 

bekleyeceğim şiiri ahmet hamdi tanpınar

 

bekleyeceğim şiiri

 

Çeşitli kültür-sanat ve edebiyat temalı internet sitelerinde de dizeler Tanpınar’a atfedilmiş.

Kimi kullanıcıların şiiri Ahmet Hamdi Tanpınar’a ait olduğu iddiasıyla seslendirdiğine de şahit oluyoruz:

 

 

 

Tüm bu paylaşımların aksine dizelerin Tanpınar’la hiçbir bağlantısı yok.

Şairin tüm şiirlerinin derlendiği Dergâh Yayınları baskılı Bütün Şiirleri kitabında söz konusu şiire dair herhangi bir bilgi bulamadık.

Öte yandan, dizeler Tanpınar’ın kaleme almayacağı kadar sade tarzıyla dikkat çekiyor. Oysa şairin, alelade konuşma tarzından uzak bir anlatım benimseyip şiirini adeta bir rüya atmosferi yaratarak bilinçaltı imgelerle ördüğünü biliyoruz.

Şairin şiir anlayışını kendisinden dinleyelim (Ahmet Hamdi Tanpınar (1977). Edebiyat Üzerine Makaleler. İstanbul: Dergâh Yayınları. Sf: 25-26):

“Bakir ve son derece saf şiir… İfadesi ve izahı kabil olmayan şeyler. Yani düşüncenin imkansız bir enstantanesi… Bunun yazılabileceğine pek az kaniim.

 

Bu belki başka sanatlarda, mesela bir nevi musikiyle elde edilebilir. Keza aktörsüz, insani manada hareketsiz, sadece ışığın oyununa terkedilmiş, günün şafak veya gurub gibi uç saatlerinden birini veren, yani uzviyetimiz üzerinde ve nisbi bir tecrit içinde aydınlığın tesirlerini tecrübe eden bir tiyatro. sahnesi, hatıranın ve mukayesenin dışında kalmamız şartıyle kısa bir zaman için belki bize bunu verebilir.

 

Fakat bu ifadesi ve izahı kabil olmayan şeyler nelerdir?

 

Çocuğun ve hayvanın insanda tekrar canlanması, ilk çağlara dönüş, ruhun kabli bir mevcudiyete istihalesi, kendi müteharrik ve şuurlu varlığımda bir ağacın dalgın ve şuursuz sükunetini kurmak için duyduğum hasret, bütün tecrübe ve bilgilerimi terkettiği bir anda ruhun kabuğundan çıkarılmış bir kaplumbağa ıztırabıyle eşyayı ve etrafını yoklaması, etimizin, kanımızın ve hasselerimizin aklın ve hatıranın istibdadından kısa kurtuluşlarındaki donuk panltıları ki geceleyin gördüğümüz rüyanın kendisi değil, fakat onun şaşırtıcı sür’ati, yahut teşekkülü anında çok telkinkar bir musiki gibi ona refakat eden ve çok def’a uyandığımız zaman içimizde bir keder, bir hayret, bir korku halinde bulduğumuz acaip ve isimsiz duygu vesaire…

 

Her şiir bunlarla veya bunlara benzer seylerle başlar. Ve bütün bu karışık, ifadesi imkansız görünen haller dilin ağına düşer düşmez biricik imkanlarına bürünürler; ifadesi kabil olan şeyler olurlar.”

Kaldı ki daha önce Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “gerçek” şiirlerinden herhangi birini okuyan yahut diğer edebi metinlerine ucundan kıyısından aşina olan okurlar, Tanpınar’ın üslubuyla mevzubahis şiir arasında bir alaka olmadığını ilk okuyuşta fark edecektir diye düşünüyoruz.

Şiirin kime ait olduğu ise henüz tespit edilebilmiş değil.

 

Yorumunuzu yazınız...