“Basit Yaşayacaksın” Başlıklı Şiir Nâzım Hikmet’e Değil Yalçın Ergir’e Ait

Yanlış İddia

 

Nâzım Hikmet’e ait sanılan şiirlere değindiğimiz yazı serisinin bugünkü durağı “Basit Yaşayacaksın” başlıklı şiir…

Odak konusu şiir şu şekilde…

 

Basit yaşayacaksın.

 

Mesela susayınca su içecek kadar basit.
Dört çıkacak, ikiyi ikiyle çarptığında.

 

Tek düğmesi olacak elindeki cihazın;
tek bir düğme, tek bir cümle gibi;
sevince lafı dolandırmadan söylediğin
“seni seviyorum” gibi.

 

Basit bir öpücük yetecek sana;
basit sıcak bir öpücük
ve o öpücükle dolacak tüm günlerin, tüm düşlerin.
O öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını,
o öpücük için yiyeceksin hayatının dayağını.

 

Kabak çekirdeği verecek sana
rakamların veremediği mutluluğu.

 

El yazısıyla yazılmış eğri büğrü bir mektup olacak
en değerli kağıdın;
hep yanında taşıdığın,
atmaya kıyamadığın.

İki harekette giyiniverecek,
iki harekette soyunuvereceksin.
Kısacık olacak uyanman
ve yola çıkman arasında geçen süre;
kısacık olacak
sıcacık kollara dolanman
ve yolculuklara çıkman arasında geçen süre.

 

Kendin bile anlayabileceksin yazdıklarını;
bakışların bile anlatabilecek kendini.

 

Beklentilerin de basit olacak.
Kaf Dağı’nın önünde bekleyecek mutluluklar.
Bir ıslıkta bulabileceksin en uzun dostluk romanını;
ya da bir damla gözyaşı yaşatacak sana
en ucuz aşk romanını.

 

Pankreasının sağlığına dua edeceksin kapatırken gözlerini.
Zafer işareti yapacaksın tuvaletten çıkarken.

 

Bir kaşarlı tost olacak aradığın
nasıl oturacağını bilemediğin sofrada;
parmakların olacak en kıymetli çatalın.
Yine, aynı parmaklar çözecek en karmaşık denklemleri.
İskender’in kılıcı duracak avukat rehberinin yanında.

 

Bir filarmoni orkestrası veremeyecek sana
kontrplak bir gitarda, doğru basılmış bir
“fa diyez”in mutluluğunu.

 

Makyajın ilk “a” sına kadar bilmen yetecek.
Temizlik kokacak en pahalı parfümün

 

“Bilmiyorum” diyebileceksin bilmediğinde
ve çok normal olacak onu da bilmeyişin.
Tek dereden su getirmen yetecek,
bir “istemiyorum” diyebilmeye.

 

Ne durduğu farketmeyecek abanın altında.

 

Saatin, sadece saati gösterecek;
Telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksın.
Küçük bir not defteri olacak bilgini en hızlı sayan.

 

Basit yaşayacaksın, basit.
Sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi

 

basit…

 

Bazı aktarımlarda, şiirin sonuna çay, simit ve peynir eklentisiyle Nâzım’ın “Basit yaşayacaksın basit. Sanki bir gün yaşamın sona erecekmiş gibi basit, çay, simit ve peynirle” dediği iddia edildiği de görülüyor.

Sanılanın aksine şiir Nâzım Hikmet’e değil, Yalçın Ergir’e ait.

Nâzım Hikmet’e ait sanılarak paylaşılan şiire Ergir, 2002 yılı Haziran ayında Çınar Yayınlarından çıkan “Düş Hekimi – 2” adlı kitabının 13. sayfasında yer vermişti.

Ergir, kişisel internet sitesinde, “Aziz Nesin’lik hikâye” olarak tanımladığı bu duruma şöyle değinmiş:

“Mayıs 2000’den sonra; yani ilk kitabım çıktıktan sonra yazdığım yeni yazıları Hürriyet Gazetesi’nin Agora Sitesi’ne göndermeye başlamıştım ve “Basit Yaşamak” şiirim 6 Kasım 2000’de ilk orada yayınlandı.
 
http://arsiv.hurriyetim.com.tr/agora/00/11/06/kritik_y_ergir.html
 
Temmuz 2000’de; TRT Türkiye Radyoları’nda iki haftada bir Pazar geceleri, saat 23:30’da “Gecenin İçinden” programında, yeni yazılmış yazılarımın da okunduğu “Düş Hekimi” köşesinde Sn Kadri Kral şiirimi okumuş ve söyleşisini yapmıştık.
 
2001’in başında “Basit Yaşamak”, Milliyet Gazetesi’nde sayın Melih Aşık’ın köşesinde “internetten” imzasıyla yayınlanıverdi. Uyarıma nedense yanıt gelmedi – doğal olarak bir düzeltme de yapılmadı; belki de mesajım asla kendisine ulaşmamıştı. Bu arada şiirim internet ortamında artık yavaş yavaş “Nazım Hikmet” imzasıyla dolaşmaya başlamıştı.
 
Yapabilecek hiçbir şeyim yoktu çünkü “forward” mekanizması kontrolden çıkmış, acımasızca işlemekteydi. Aslında yazı yazarken amaç, duyguların paylaşılması olduğu için, bir şiirimin başka bir imzayla da olsa beğenilmesi hoşuma gidiyordu. Hele ucuna takılan isim “Nazım Hikmet” olunca gururum da okşanmıyor değildi.
 
Derken sevgili Leyla Navaro, Remzi Kitabevi’nden çıkan “İki Boy Ufak Pabuç” kitabının ilk baskısına şiiri Nazım Hikmet imzasıyla koydu. Yanlışlık fark edilince ikinci baskıda düzeltme yapıldı. Ancak “kitabın arasından düşebilir” gerekçesiyle bir düzeltme notu koymak yerine, kitabın 253. sayfası yırtılarak piyasada satıldı. (İkinci baskılarda 252. sayfadan sonra 255. sayfa gelir). Ancak bu sayfa yırtılmasi olayından dolayi kendilerine kırgın olamadim, çünkü asla haberim olamayacak bu yanlışlığı dürüstce bana haber veren de kendileriydi.
 
 
Pek çok şiir sitesindeki düzeltmelerimi, o sitelerde bu şiirle ilgili Nazım’a yapılmış övgü dolu yorumları yazmıyorum.
 
Şiirim şu anda, sizler bu yazıyı okurken de yanına çay – simit resimleri eklenmiş olarak,
Nazım’a ”Bilgisayar”! lardan, cep telefonlarından bahsettirerek internetteki yörüngesinde dolanıp durmakta.
 
Ama artık sakinim. Monitörümün başında, elimde kabak çekirdeği bekliyorum;
 
Sait Faik Abasıyanık’ın bu yaz yazdığı, Nazım Hikmet’in geçen Cumartesi tamamladığı, Orhan Veli’nin, Melih Cevdet’e elektronik posta ile dün gönderdiği yeni yazıları bekliyorum.
 
Altına imza eklenmek üzere diğer yazılarım ise http://www.ergir.com adresinde bekliyorlar.”

 

Ergir’in Nâzım Hikmet’e ait sanılmasının basına yansıdığı küpürler şöyle sunulabilir:

 

basit yasayacaksin yalcin ergir
Görsel: ergir.com

 

yalcin ergir basit yasayacaksin
Görsel: ergir.com

 

basit yasayacaksin yalcin ergir
Görsel: ergir.com

 

Yalçın Ergir’e ait “Basit Yaşayacaksın” adlı şiir, Melih Aşık, Şebnem Bursalı, Murat Çelik, Turgay Fişekçi, Fulya Zorlu, Nilüfer Akyüz, Murat Bozkurt, Erol Sırrı Yolcu, Alaattin Karaer, Ozan Ozanca, Fehmi Çalmuk gibi köşe yazarlarınca hatalı şekilde Nâzım Hikmet’e aitmiş gibi sunulmuştu.

 

Yorumunuzu yazınız...