Hakikatin yalana ihtiyacı yoktur.
Ancak, yine de gelin görün ki ilahi kelâm dahi birtakım siyasi emeller uğruna tehlikeli bir yola başvurularak (kasten ya da sehven) birtakım eklemeler yoluyla manipülasyona konu olabilmekte.
Yukarıdaki resimde yer verilen Bakara Suresinin 11. ayetinin ülkemizin iç politik gelişmeleri karşısında son dönemde kullanımı, bu duruma ilişkin önemli bir örnek teşkil etmekte.
Bahse konu ayetin arapça aslına bakalım:
"Ve izâ kîle lehum lâ tufsidû fîl ardı, kâlû innemâ nahnu muslihûn"
Hemen mânâ verelim:
"Ve izâ kîle lehum (onlara ne zaman dense), lâ tüfsidû (fesatlık yapmayın) fîl ardı (yeryüzünde), kâlû (derler ki) innemâ nahnu (biz kesinlikle) muslihûn (ıslah edicileriz)."
Görüleceği üzere söz konusu âyette “ülke” kelimesi/ifadesi geçmemektedir. Kullanılan kelime Türkçede de kullanılan “arz”, yani “dünya”. “Biz barışçıyız” ibaresi ise hiç yer almamaktadır. “Islah edicileriz” için “ortalığı düzeltmekten başka işimiz yok” karşılığı vermek, aşırı serbest bir çeviri olur ki, tevili mümkün değil.
İlahi kelâmın anlamının belirli maksatlar uğruna çarpıtılması söz konusu olduğunda akıllara Zümer Suresinin 32. ayeti ve Enam Suresinin 21. ayeti geliyor:
Zümer 32: "Allah hakkında yalan uydurandan ve önüne konulan gerçeği yalanlayandan daha zâlim kimdir?"
Enam 21: "Allah adına yalan uydurandan, iftira edenden veya Allah'ın âyetlerini, Kur'ân'ını, ilkelerini yalanlayandan daha zâlim kimdir?"
Türk basınında görev alan köşe yazarları arasında bu hataya düşmeyeni görmeyi beklemek hata olurdu!
Zaman Online’da 22 Eylül 2015 tarihinde yayınlanan “İnançta istikamet -1” başlıklı yazısıyla Mehmet Ali Şengül, bahsettiğimiz yanlışa düşmüş:
"Bakara 8. ayette; “Öyle insanlar vardır ki, “Allah’a ve ahiret gününe inandık” derler; oysa iman etmemişlerdir.” 11. ayette ne zaman onlara: “Ülkede fesat çıkarmayın!” denilse “Biz sadece barışçıyız, ortalığı düzeltmekten başka işimiz yok!” derler. 12. ayette ise; “Gözünüzü açın, bunlar bozguncuların ta kendileridir, lakin şuurları yok, farkında değillerdir.”"
Yeni Konya Gazetesi yazarlarından Alaettin Ekizer, “ABD Ve Rusya, Demirtaş İle Ne Görüştü?” başlıklı 28 Aralık 2015 tarihli yazısında Bakara 11’i yukarıda değinilen şekilde kullanma gafletine düşmüş:
Devletin askerine, polisine kurşun sıkma, bölge halkını yerinden yurdundan etme, iş makinası yakma ve yol kesme ile barış kavramı nasıl bağdaşabilir? “Ne zaman onlara ülkede fesat çıkarmayın denilse, biz sadece barışçıyız, ortalığı düzeltmekten başka işimiz yok derler.”(Bakara 11) PKK’yı, HDP’yi Demirtaş’ı kimlerin kullandığı ve kullananların niyetleri malum.
Terörle, PKK ile silahlı, HDP ile siyasi mücadele haktır, caizdir. Ama bu mücadeleyi yaparken, Allah’ın âyetlerini saptırmak da neyin nesi?
* Katkısı için Hamdi Akyol’a teşekkür ederiz.