Ahmet Davutoğlu’nun 2017 Anayasa Değişikliği Referandumuna Karşı Çıktığı İddiası
Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanlığı sistemini beraberinde getiren 16 Nisan 2017 tarihinde gerçekleştirilen Anayasa Değişikliği Referandumu öncesinde sessiz bir tutum izlemişti. Yani, ne alenen karşı çıkmıştı ne de alenen desteklemişti.
Davutoğlu, referandum öncesi süreçte Anayasa değişikliği için açık bir evet çağrısında bulunmamıştı. Ancak, Başbakanlığı döneminde başkanlık sisteminin savunucusu olan Ahmet Davutoğlu’nun son dönemde başkanlık sistemi yerine parlamenter sistemi desteklemeye başladığı görülmektedir.
28 Ağustos 2014 – 24 Mayıs 2016 tarihleri arasında Başbakanlık, 27 Ağustos 2014 – 22 Mayıs 2016 tarihleri arasında Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanlığı, 2009–2014 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı görevlerini üstlenen Ahmet Davutoğlu’nun AK Parti’den ihraç istemiyle Merkez Disiplin Kurulu’na sevk edilmişti. Davutoğlu, 13 Eylül 2019 tarihinde AK Parti’den istifa etmişti. 12 Aralık 2019 tarihinde İçişleri Bakanlığı’na teslim edilen kuruluş dilekçesiyle Davutoğlu, liderliğini üstlendiği yeni siyasi hareketi Gelecek Partisi adlı yeni partide teşkilatlandırmıştı.
Daha önce Malumatfuruş’ta eski Başbakanlarımızdan Ahmet Davutoğlu’nun “Emevi Camii’nde Namaz Kılacağız” dediği, genel başkanı olduğu partiden ihraç edilen ilk kişi olduğu ve yeni parti kuramayacağı yönündeki iddiaları incelemiştik. Şimdi ise son günlerde gündemdeki bir diğer tartışma konusu olan Ahmet Davutoğlu’nun 16 Nisan Referandumunu destekleyip desteklemediği hususuna odaklanacağız.
Ahmet Davutoğlu Anayasa Referandumu Öncesinde Evet Demediğini Öne Sürmüştü
Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu verdiği bir demeçte 2017 yılında gerçekleştirilen referandumda evet çağrısında bulunmadığını şu sözlerle öne sürmüştü:
“Türk Anayasası Anayasamız baştan aşağıya yenilenmek zorunda. 2017 Referandumuyla haklı olarak eleştirenler var; ‘madem bu kadar itiraz ediyorsunuz o zaman neden itiraz etmediniz’ diye. O zaman bu itirazların hepsini, Sayın Cumhurbaşkanı’na, o zaman Sayın Başbakan’a yazılı olarak da verdim sözlü olarak da verdim. Mecliste de arkadaşlara söyledim. Kamuoyu ile de paylaşmak istedim. Bu da ilk defa buradan söyleyeceğim bir şey, o günlerde bizi televizyonlara çıkartıp bu konuları paylaşabileceğim tek bir cesur televizyon kanalı çıkmadı. Çünkü 15 Temmuz’un kasırga gibi esen havası vardı. Hepimiz bugünden o güne baktığımızda değerlendirmek kolay. Ama hiçbir yerde AK Parti Milletvekili ve AK Parti’nin eski Başbakanı olarak benim 2017’deki Anayasa Değişikliği Referandumuna evet çağrısı yaptığım bir şeye şahit olmadı kimse”
https://www.youtube.com/watch?v=1TGqdWXUycE
Ahmet Davutoğlu 2017 Referandumu Sürecinde Açık “Evet” Çağrısı Yapmamıştı
Evet, Ahmet Davutoğlu bahse konu referandum öncesinde Anayasa değişikliği için açıkça evet dememişti. Ancak, açıkça karşı da çıkmamıştı.
Referanduma doğru akan süreçte Davutoğlu, hangi renkte oy kullanacağına dair net bir açıklama yapmamıştı. Referandum öncesi süreçte kamuoyu önünde pek görünmeyen Davutoğlu uzun bir süre sosyal medya hesabından dahi referandum hakkında demeç vermemişti.
Referanduma 2 gün kala Konya’da gerçekleştirilen mitinge katılan Davutoğlu, açıkça evet çağrısında bulunmamıştı. Bahse konu mitingde yaptığı konuşmadan bazı satırbaşları şu şekildeydi:
“Bu millet her zaman doğru kararı vermiştir, söz de karar da milletin. O karar ne olursa olsun başımızın tacıdır, bu karar sürecinde kim ne demiş olursa olsun omuz omuza vermeliyiz. Evet de hayır da diyen bizim kardeşimizdir.”
“Tek bir yürek olmak zorundayız, tek bir ses olmak zorundayız. Kenetlenmiş bir şekilde geleceğe yürüyeceğiz. Böyle kritik bir evrede bir anayasa değişikliğine gidiyoruz. Anayasa değişikliği milletin onayına sunulacak. Bu millet her zaman doğru karar vermiştir. Söz de karar da sadece milletindir. O karar ne olursa olsun başımızın tacıdır. Bu milleti bölmek isteyenlere karşı 16 Nisan’da kim ne oy vermiş olursa olsun 17 Nisan sabahı Türkiye’nin her bir köşesinde her komşu birbirine selam versin, tebessüm etsin. ‘Türkiye’nin geleceği parlak olacak’ desin. Ve yine o sabah kalktığımızda kimse kaos ve kriz çığırtkanlığı yapmasın.”
“Elhamdülillah, devletimizin başında Sayın Cumhurbaşkanımız var, 2019’a kadar da görevinin başında. Birbiriyle kenetlenmiş AK Parti grubumuz var. 17 Nisan sabahı ortak aklı işleterek, kimin heybesinde ne varsa onu ortaya koyarak hep birlikte geleceğimizi inşa etme günüdür. 17 Nisan sabahı bu anlamda büyük davaların günü olmalıdır. Konya küçük hesapların değil, büyük davaların şehridir. 17 Nisan sabahı şunu diyeceğiz: Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım. Yeni Türkiye’yi kurmak lazım.”
Davutoğlu’nun bahse konu referandum öncesinde memleketi Konya’daki mitinge katılımı bazılarınca “evet” desteği olarak yorumlanmıştı. Ancak, konuşmasını toplumsal birliktelik çağrısı üzerine kuran ve açıkça “evet” çağrısı yapmayan Davutoğlu, AK Parti cenahında yoğun eleştirilere maruz bırakılmış ve ihanetle suçlanmıştı.
16 Nisan günü memleketi Konya’da oy kullanırken de renk vermeyen Davutoğlu “Bütün gün sandığa giden vatandaşımızın düşünceleri ne olursa olsun birbirlerine saygı ve muhabbetle bakmaları önemlidir. Akşam da karar ne olursa olsun milli iradenin tecellisidir.” yorumunda bulunmuştu.
16 Nisan 2017 günü akşamı sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Anayasa değişikliğinin kabul edildiği referandum sonucunu “en doğru karar” olarak nitelemişti:
“Milletimiz en doğru kararı vermiştir. Referandum sonucu ülkemize ve aziz milletimize hayırlı olsun.”
Bu tweetin siyaseten referanduma yönelik bir tutum değil, halkın iradesinin sıhhatine yönelik bir ifade olduğunu belirtenlerin olduğunu belirtmekte fayda var.
Ahmet Davutoğlu Başkanlık Sistemini Savunan İsimler Arasındaydı
Başbakan olduğu dönemde Ahmet Davutoğlu’nun okuduğu AK Parti’nin seçim beyannamesinde başkanlık sistemi için “zaruret” ifadesi kullanılmıştı. Ahmet Davutoğlu, “Yeni Türkiye Sözleşmesi” adı verilen beyannamesindeki başkanlık önerisi bölümünü bizzat kaleme aldığını açıklamıştı. Bahse konu bölümden satır başı şu şekildeydi:
“Yetki kargaşası ile malul hale gelmiş olan idari yapının ve yürütme erkinin yeniden düzenlenmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Yürütme erkinde yetki-sorumluluk dengesinin hiçbir tereddüde mahal vermeyecek bir açıklıkta ortaya konması, yönetimde etkinlik ve hesap verilebilirlik ilkelerinin hayata geçirilmesi açısından bir zarurettir.”
Katıldığı bir canlı söyleşide başkanlık sisteminin gerekliliği görüşünü Davutoğlu şöyle aktarmıştı:
“Benimle Cumhurbaşkanımız arasında aynı düşünce aynı fiktriyat olmamış olsa Türkiye nice krizler yaşardı hukuki ve siyasi sorumluluk başbakanda. Ama cumhurbaşkanında da hele bir de halk tarafından seçilmiş olma dolayısıyla gelen özel bir konumu var. Şimdi bu şeyi gidermek gerekiyor. Bu yetki çatışmalarını. Onun için doğru olan halk tarafından seçime için yeni bir evreye geldiği için sistem, başkanlık sistemine geçmek. Bu otoriter bir anlayışı beraberinde getirecek diye bir şey söz konusu değil. Onun içine gerekli güç dengelerini yansıtmamız gerek.
28 Aralık 2015 tarihinde Sırbistan seyahati öncesinde havaalanında verdiği demeçte ise “Bize göre en doğru form başkanlık sistemidir. Öyle bir anayasa, öyle bir hükümet modeli koyalım ki torunlarımız da rahat etsinler” yorumunda bulunan Davutoğlu, 27 Mart 2016 günü katıldığı DEİK etkinliğinde ise “Başkanlık sistemini benimseyen anayasa için her türlü adımı atacağız” demişti.
2015 yılı Kasım ayında TRT’ye verdiği bir mülakatta da başkanlık sistemi tartışmaları hakkında destekleyici pozisyonunu şöyle ortaya koymuştu:
“Bizim kanaatimiz samimi olarak, iyi tanımlanmış güçler ayrılığı prensibine dayalı bir başkanlık sistemidir. Bunu da samimiyetle söylüyoruz. Fakat bunun için bugünün tartışması değil bu. Bugün bizim için şu anda acil olarak vatandaşımızın bize yüzde 49,5 oy verme sebebi acil sorunları çözmek, vatandaşın önünü açmak ve büyük bir reform hamlesini başlatmak. O reform hamlesinin omurgasında anayasa var.
İnşallah önümüzdeki aylarda hep beraber bunu tartışacak zemini sağlarız ve kimsenin kendi şahsi geleceği kaygısı gözetmeden ülkenin 50 sene, 100 sene sonra da yönetilebileceği bir zeminde az, öz, esnek ve yenilenmeye açık bir anayasa yazarız birlikte ki torunlarımız anayasa, çözüm üretmesi gereken anayasayı her açtıklarında sınırlama, yasaklama, duvar görmesin. Bizim anayasa öyle, hakkı verir ilk cümlede, arkasındaki cümlede o hakkı kısıtlar. Öyle değil, kendi halkına, vatandaşlarına güvenen bir anayasa. Başkanlık sistemini de bu çerçevede tartışmamız gerektiğini düşünüyorum.”
Muhalefetin otoriter rejim eleştirilerine karşı verdiği bir demeçte “Başkanlık Sistemi ile Otoriter yapıya geçilir.. Delilin ne?” söyleminde bulunmuştu. Konuşmasındaki diğer ilgili bölümler şöyleydi:
“Başkanlık sistemi otoriterdir, parlamenter sistem demokratiktir’ diye bir ayrım yapmak siyaset bilimi açısından cehalettir”
“Türkiye’de başkanlık sistemi 10 yıllardır gündemde. Bu konuya ilk olarak ilkesel olarak ele almak gerekiyor. Son tartışma doğru görmüyorum. Yani hepimizin öncelikle Türkiye’nin geleceği ile ilgili bir kararı olayı kişiselleştirmeden, bir karşılık içine girmeden tartışmalıyız. Bu karar ne olursa olsun bu ülkenin kararı olacak. Başkanlık sistemiyle ilgili otoriter bir sisteme geçilecek deniyor. Delilin nerede? Türkiye’deki parlamenter sistem çok iyi işliyordu da bir gün Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan ya da AK Parti Türkiye’de çok iyi işleyen bir sistemi alarak değiştirmek istedi.”
Demokrasi parlamenter sistemle de başkanlık sistemiyle de uygulanır. Otoriter eylemler parlamenter sistemde de ortaya çıkabilir başkanlık sisteminde de ortaya çıkabilir. Önemli olan siyasi zihniyet. Sayın Cumhurbaşkanımızla bu konuda en ufak bir tartışmamız olmaz. Gelinen noktada sistem işlemiyor.”
Davutoğlu Başkanlık Sistemi Lehdarı Pozisyonunu Aleyhe Çevirmiş Görünüyor
Ahmet Davutoğlu, Gelecek Partisi’nin kuruluş törenindeki açılış konuşmasında ise başkanlık sistemi yerine parlamenter sistemi desteklemişti:
“Bu sistem devam ettiği takdirde demokratik toplum düzenini sürdürmek mümkün olmayacaktır. Bu çerçevede, ülkemizin tarihi tecrübesi ve mevcut yapısını göz önünde bulundurarak, her türlü vesayetten arındırılmış demokratik bir Parlamenter Sistemi savunuyoruz”
Özetleyecek olursak; Ahmet Davutoğlu, 16 Nisan 2017 tarihinde gerçekleştirilen referandum öncesi süreçte Anayasa değişikliği için açık bir evet çağrısında bulunmamıştı. ne alenen karşı çıkmıştı ne de alenen desteklemişti. Ancak, Başbakanlığı döneminde başkanlık sisteminin savunucusu olan Ahmet Davutoğlu’nun son dönemde başkanlık sistemi yerine parlamenter sistemi desteklemeye başladığı görülmektedir.