Dr. Abdullah Cevdet’in Türk Toplumunu Medenileştirmek İçin Avrupa’dan Damızlık Erkek Getirilmesini Önerdiği İddiası

 

Batıcılık akımının önde gelen isimlerinden olan gazeteci, şair, düşünür ve doktor Abdullah Cevdet (1869-1932) ismi geçtiğinde genelde dile getirilen ilk hususlardan biri “Avrupa’dan damızlık adam celbi” önerisinde bulunduğu iddiası olmaktadır.

 

abdullah cevdet damızlık

 

Bu iddia Abdullah Cevdet’in bir Fransız dergisine Türkiye’nin tarım ve nüfus politikası hakkında verdiği bir demeçle başlamış. Abdullah Cevdet’in verdiği Türkiye’nin kalkınması hakkında verdiği demeç Tevhid-i Efkâr gazetesinde “Avrupa’dan damızlık celbini isteyen var” başlığıyla aktarılmıştı. Bu aktarım ile birlikte azalan Anadolu nüfusunu desteklemek ve tarımı geliştirmek üzere göçmen getirilmesine ilişkin sözleri “damızlık adam getirmek istiyor” şeklinde söylentiye dönüşmüştü.

 

abdullah cevdet

 

Kendisini eleştiren gazetelerin, nüfus ve tarım politikası hakkında ortaya koyduğu görüşlerini, “Avrupa’dan damızlık adam getirilmesini önerdiği” şeklinde sunmaları kamuoyunda yoğun tartışmalara yol açmıştı. 1924 yılı Aralık ayında TBMM’de Elazığ vekilliği pozisyonunun boşalmasının ardından Mustafa Kemal Atatürk tarafından Ankara’ya çağrılmasıyla birlikte yaygınlaşan mebusluğa getirileceği söylentileri, oluşan bu algıyla birlikte son bulmuştu.

Abdullah Cevdet, “damızlık insan getirmek fikri” gibi bir düşüncesi olmadığını belirtmiş ve dönemin çeşitli yayınlarına tekzip metinleri iletmiş ve 1904‟te yayımlamaya başladığı İçtihat Dergisi’nde görüşlerini açıklamıştı. Ancak tüm bu çabalarına rağmen “ıslah-ı nesl” için “damızlık erkek” önerisinde bulunduğu iddiasının yaygınlaşmasının önüne geçememişti.

Görüşlerini “Avrupa’dan damızlık celbini isteyen var” manşetiyle aktaran Tevhid-i Efkâr’a gönderdiği tekzip şu şekildeydi (Abdullah Cevdet (2008). İçtihad’ın İçtihadı Dr. Abdullah Cevdet’ten Seçme Yazılar. Lotus Yayınları. Derleyen: Mustafa Gündüz. Sf: 237-239):

“…diğer bir olumlu tedbir, kanımıza kan ilave etmektir. Türkiye içine bir göç sistemi oluşturmalıdır. Ben bu sistemi inceliyorum. Sonucu Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı‟na sunacağım. Bunun ana çizgileri, İtalya, Almanya gibi müthiş derecede artan ve taşan milletler vardır… Bunları Türkleştirmek şartıyla arazi veririz. Sosyal durumları layık olan bu adamlar Türklerle evlenerek sıhriyyet [akrabalık] ve karşılıklı ilişkiler kurarak, Türk ırkı içinde kaynar, diğer şart da Anadolu içine gelecek ve kanlarını kanlarımıza katacak bu göçmenlerin ziraat ve ziraat sanayiinde bilgili olmaları ve bir miktar sermayeye sahip bulunmaları gerekir.”

Abdullah Cevdet’in söylemlerinin amacından saptırıldığını aktardığı demeci 17 Ocak (Kanun-i Sani) 1925 tarihinde dönemin Akşam gazetesinde “Abdullah Cevdet Bey’e Göre Meselenin Mahiyeti” başlığıyla yayımlanmıştı (Abdullah Cevdet (2008). İçtihad’ın İçtihadı Dr. Abdullah Cevdet’ten Seçme Yazılar. Lotus Yayınları. Derleyen: Mustafa Gündüz. Sf: 237-239)

“Geçen pazar çıkan „Son Telgraf‟ın benden aldığı seyahatime ait bazı beyanatım arasında memleketin müthiş nüfus boşluğu hakkında Türkleştirmek şartıyla kaydını açık bir şekilde ve katiyen koyduktan sonra “Almanya ve İtalya gibi her sene bir milyona yakın miktarlarda artan memleketlerin göçmen akınını, istediğimiz takdirde Anadolu‟nun boş olan ve hazineler vermek için güç, kuvvet ve ilim ve sanat bekleyen toprakları üzerine açabiliriz” anlamına gelen bir açıklama ortaya koymuştum. Aynen bu şekilde olan ifadem, hiç mana ve mahiyeti olmadığı halde “Reis-i Cumhur tarafından kabul edilen Doktor Abdullah Cevdet Bey‟in damızlık insan celbi hakkında fikri” gibi garip bir başlık altına alınmıştır. Hiç iyi niyete delalet etmeyen bu muameleye hayret ederken, Tevhid-i Efkar‟ın hakikati ve değiştirmesine, büyük bir şevk ve hararetle giriştiği ve halkın asabiyetine hakkıyla dokunacak neşriyatına şahit oldum.”

Sefa Kaplan, Hürriyet’te 17 Ağustos 2005 tarihli “Tarım işçisi getirelim dedi damızlık istiyor diye yazdılar” başlıklı yazısında Abdullah Cevdet’in üzerine yapış(tırıl)an bu iddianın gerçek dışı olduğunu şöyle özetlemişti:

Avrupa’dan damızlık erkek getirtelim” dediği gerekçesiyle adı Ankara’daki bir sokaktan silinen Abdullah Cevdet’in sırrı çözüldü.

 

Abdullah Cevdet, Mustafa Kemal’le yaptığı bir görüşmede, verimi artırmak için tarımla uğraşan göçmenlerin Türkiye’ye getirilmesinin fayda sağlayacağını söylüyor. Ama haber ertesi gün Tasvir-i Efkâr’da, “Avrupa’dan damızlık celbini isteyen var” manşetiyle yer alıyor. Abdullah Cevdet gazeteye tekzip gönderiyor, kendi dergisi İçtihat’ta böyle bir şey söylemediğini yazıyor ama dedikoduları engelleyemiyor. Öyle ki cenaze namazı bile büyük tartışmalara sebep oluyor.

 

Avrupa’dan damızlık erkek getirelim” dediği gerekçesiyle Ankara Çankaya’da bir sokağa verilen ismi değiştirilen Dr. Abdullah Cevdet’in, böyle bir söz etmediğine dair ifadeler netleşiyor. Mustafa Kemal tarafından 1925 seçimlerinde Elazığ (Elaziz) milletvekili olması istenen Abdullah Cevdet, Çankaya’ya çıkarak Cumhurbaşkanı ile görüşüyor. Görüşme sırasında, Mütareke Dönemi’nden beri üzerinde ısrarla durduğu tarımda verimlilik bahsine değiniyor Abdullah Cevdet. Daha sonra da Mustafa Kemal’e, “Avrupa ülkelerinin özellikle tarımla uğraşanlarından getirilecek göçmenlerle ülkede nüfus artışı ve tarımsal gelişme sağlanması konusu”ndaki görüşlerini anlatıyor. Bu konuda tek nitelikli çalışmayı yapan ve halen Princeton Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Prof. Şükrü Hanioğlu’na göre, “Artık son faaliyetlerini sürdürmekte olan dinci çevreler bu beyanatı saptırarak kendisinin Avrupa’dan damızlık erkek getirmeyi arzuladığını” iddia ediyorlar. (Kaynak: Bir Siyasal Düşünür Olarak Doktor Abdullah Cevdet ve Dönemi, Üçdal Neşriyat, Ankara, 1981, s.387)

Bu nedenle, Abdullah Cevdet’in sözleri, dönemin muhafazakâr gazetelerinden Tevhid-i Efkâr’da çarpıtılan bir başlık ve yorumla yer alıyor. “Avrupa’dan damızlık adam celbini isteyen de var” manşetiyle okuyucuya duyurulan haber-yorum şöyledir:

 

“…Abdullah Cevdet Bey’in, bu sözlerini işittikten sonra, Elaziz de bu adama rey değil, selam bile verecek Türk ve Müslüman çıkmayacağına şüphe etmiyoruz (…) Fakat damızlık Alman ve İtalyan erkekleri getirip Türk kadınlarıyla izdivaç ettirmek ve onların kanını kanımıza karıştırmak isteyebileceğini doğrusu hatırımıza bile getirmezdik… Liberallik ve laiklik yapacağım diye her gün hezeyan kusan bu adamı Millet Meclisi’ne sokmak değil, Toptaşı’na tıkmak lazım gelir…”

 

Haber-yorumun yayımlanmasından sonra Abdullah Cevdet, Tevhid-i Efkâr’a tekzip gönderir, Akşam ve İçtihad’da meselenin aslını anlatır ama dedikoduları engellemesi mümkün değildir artık. Öyle ki 1932 yılında kalp krizinden öldüğünde yapılan ilk tartışma, cenaze namazının kılınıp kılınmayacağına ilişkindir. Bazıları, dinsiz olduğu için cenaze namazının kılınmamasını, bazıları da Hıristiyan mezarlığına gömülmesini ister. Uzun tartışmalardan sonra, Müslüman bir anadan doğduğu için cenaze namazı kılınacak ve cenazesi Müslüman mezarlığına defnedilecektir.”

Tanıl Bora, Abdullah Cevdet’e bu isnada şöyle değinmişti (Tanıl Bora (2017). Cereyanlar: Türkiye’de Siyasi İdeolojiler. İletişim Yayınları)

“Fakat o, muhafazakâr cenahta taklitçi-“maymunî” batıcılığın timsali olarak karikatürleştirilmiştir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında nüfus artışına ve tarımsal gelişmeye katkı maksadıyla göçmen çiftçi gelişinin teşvik edilmesi yolundaki önerisi, “neslin ıslahı için Macaristan’dan damızlık adam getirme” projesi diye tefsir edilerek, on yıllarca batıcılığın düştüğü rezilliğin standart örneği olarak kullanılmıştır.”

Prof. Dr. Mustafa Gündüz, doktora tezi için yaptığı incelemede Abdullah Cevdet’in böyle bir söylemine ulaşılamadığını tespit ettiğini belirtmişti (Mustafa Gündüz (2007). II. Meşrutiyet’in klasik paradigmaları: İçtihad, Sebilü’r-Reşad ve Türk Yurdu’nda toplumsal tezler. Lotus Yayınları. Sf: 163.

Prof. Şükrü Hanioğlu konu hakkında “‘Artık son faaliyetlerini sürdürmekte olan dinci çevreler bu beyanatı saptırarak kendisinin Avrupa’dan damızlık erkek getirmeyi arzuladığını’ ileri sürdüler” ifadelerini kullanmıştı (Şükrü Hanioğlu (1981). Bir Siyasal Düşünür Olarak Doktor Abdullah Cevdet ve Dönemi. Üçdal Neşriyat. Ankara. Sf: 388).

Ferihan Polat ve Ayşegül Durmuş ise “Türk Siyasi Düşüncesinde Gustave Le Bon Etkisi: Abdullah Cevdet Örneği” başlıklı makalelerinde Abdullah Cevdet’in Gustave Le Bon’un ırkların melezleşme fikrinden etkilendiği hususu şöyle aktarmıştı (Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi. 2015. Cilt 4, Sayı 5):

“Abdullah Cevdet’in Le Bon’dan etkilendiği bir üçüncü nokta ise, Türk ırkının üstün bir konuma gelmesi için melezleşmesi gerektiği iddiasıdır. Le Bon Türk ırkının güçlenmesi için daha güçlü ırklarla melezlenmesi gerektiğini söylemiştir. 1913 yılında Balkan Harbi sonrası nüfus yapısındaki değişimler ve erkek nüfus kaybının yarattığı nüfus azalması ile ilgili ortaya attığı çözüm, Anadolu’da kaybolan erkek nüfusu ve düşen nüfus oranının arttırılması için nüfusu hızla artan ülkelerden Anadolu’nun boş topraklarına göçmen kabul edilebileceği ve bunlarla akrabalık kurulabileceğidir. Le Bon’un güçlü olmak için zayıf ırkların üstün ırklarla melezleşmesi düşüncesinden etkilenen Abdullah Cevdet’in bu düşüncesi, yıllar yılı “damızlık adam celbi” ile suçlanıp siyaset ve düşünce dünyasında görmezden gelinmesine sebep olmuştur.”

Abdullah Cevdet 29 Kasım 1932 tarihinde kalp krizi nedeniyle vefat etti. Rivayete göre, vefatının ardından dinsiz olduğu için cenaze namazının kılınmaması ve Hıristiyan mezarlığına gömülmesi istense de Peyami Safa’nın ricasıyla Ayasofya Camii’nde cenaze namazının kılınmasının ardından belediye görevlileri tarafından Merkez Efendi Mezarlığı’na gömülmüştür.

 

1 Yorum

  1. Mehmet Miyasoğlu Reply

    Emin olmak için damızlık kelimesine baktım. Yüksek nitelikte hayvan ve bitki ırkı geliştirmek adına sadece dölü için yetiştirilen donör demek. Nereden geldiği önemli değil, nüfus sayısı da önemli değil, bir ırkın dışından başka bir insanın bir yere getirilip oranın insanıyla birleştirip çoğaltmanın hedefi ne olabilir?

    Eğer bir yerde yaşayan yerli halkın nüfusunu artırmaksa amaç, çocuk sayısı çok olan ailelere ekonomik destek verir, doğan çocuklara ve tabii ailelerine tarım, hayvancılık, endüstrileşme eğitimi verirsin derdin o toplumun gelişmesini sağlamaksa.

    Yabancı ırktan insan getirip kendi halkına “kana kan karışsın” gibi saçma bir açıklama yaparsa başka ne tepki çekeceğini sanıyordu? Bırakın o günkü şartları, 2023 Türkiye’sinde bile böyle bir zırvaya kimseyi inandıramazsınız. İster Avrupalı olsun, ister Japon, ister kutup insanı, farketmez. Sonuçta gel bize karış demez kimse.

    O saçmalamış ve aklı sıra kıvırmaya çalışmış. Ama Atatürk de yutmamış. Yoksa onun gibi bir lider, sırf muhafazakar bir yayın organı lafını çarpıttı diye mebus yapacağı adamın üstünü çizmezdi. Geçin bunları.

Yorumunuzu yazınız...