1927 Yılında Basılan 1 Türk Lirası İle İlgili Yıllarda 2300 Ekmek, 142 Kilo Et, 10.000 Yumurta Ya Da 400 Kilo Süt Alınabildiği İddiası Doğru Değil
1927 yılında basılan 1 Türk Lirası ile ilgili yıllarda 2300 ekmek, 142 kilo et, 10.000 yumurta ya da 400 kilo süt alınabildiği iddiası doğru değil. 1 Türk lirası ile 1927 yılında 2300 ekmek, 142 kilo et, 10000 yumurta ya da 400 kilo süt alınabildiği durumda ekmeğin 1/2300, etin kilosunun 1/142, yumurtanın tanesinin 1/10000, sütün kilosunun 1/400 TL olması gerekmekte. Ancak, bahse konu dönemdeki fiyatlama iddia edildiği şekilde değil. Birinci Dünya Savaşı’nın ve Kurtuluş Savaşı’nın ardından temel gıda fiyatlarındaki yükselişin arz artışı ve istikrar ile birlikte düştüğü, 1929’dan sonra ise Büyük Buhran’ın etkisiyle birlikte gıda fiyatlarının düştüğü görülmüştür. İstanbul’daki fiyat örneklerine göz atıldığında 1927 yılı sonunda ekmeğin 15,36 kuruş, koyun etinin kilosunun 89,55 TL, yumurtanın tanesinin 6 kuruş olduğu anlaşılmaktadır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında gözlemlenen ekonomik performansla ilgili birçok yanlış söylemin sosyal medyada paylaşılageldiğine şahit oluyoruz. 1927 yılında basıldığı sanılan 1 Türk lirası tutarındaki banknot ile satın alınabileceği sanılan yiyecek listesi de bunlardan biri.
1 Türk lirası ile 1927 yılında 2300 ekmek, 142 kilo et, 10000 yumurta ya da 400 kilo süt alınabildiği iddiasını içeren bazı paylaşım ve görseller şu şekilde:
“1 Türk lirası ile ne alınır ? 1927 yılında basılan, Türkiye’nin ilk ve en küçük kağıt parası olan bu 1 lira ile o yıllarda 2.300 ekmek, 142 kilo et, 10.000 adet yumurta ya da 400 kilo süt alınabiliyordu.”
Bu iddianın 2008 yılında basına yansıyan hatalı bir hesaplamaya dayandığı anlaşılıyor. Kim tarafından hangi varsayımla hangi veriye dayanarak yapıldığı belirtilmeyen yanlış hesaplama Hürriyet gazetesinde kendine şöyle yer bulmuştu:
Bu arada, 100 kuruş olan 1 Türk Lirasıyla 1930 yılında 883 kilogram ekmek, 142 kilogram et, 10 bin adet yumurta, 400 kilogram süt, 1953 yılında 296 kilogram ekmek, 24 kilogram et, 930 adet yumurta, 166 kilogram süt, 1963 yılında 104 kilogram ekmek, 12 kilogram et, 285 adet yumurta, 63 kilogram süt, 1985 yılı başlarında 1 kilogram ekmek, 100 gram et, 4 adet yumurta ve 750 gram süt, 1991 yılında ise 1 kutu kibrit alınabiliyordu.
Ayrıca 1 ABD doları 1933 yılında 2 Türk Lirası, 1966’da 9 Türk Lirası, 1980’de 90 Türk Lirası, 1988’de 1.300 Türk Lirası, 1995’de 45.000 Türk Lirası, 2001’de 1.650.000 Türk Lirası iken, bugün 1 YTL 31 YKr olarak işlem görüyor.
Görülebileceği üzere bahse konu metinde 1927 yılında tedavüle sokulan 1 Türk lirasının alım gücü hakkındaki yorumlarda 1927 yılının değil 1930 yılının baz alındığı belirtilmiş.
Paylaşılan hesaplamanın yanlışlığını ortaya koymadan önce, 1 Türk liralık banknotun tarihçesine değinmek yerinde olacaktır.
Cumhuriyetin İlk Banknotları 1927 Yılında Tedavüle Sokuldu
Cumhuriyetin ilk yıllarında para bastırılamamış ve Osmanlı Devleti döneminde çıkarılan banknotlar Türkiye Cumhuriyeti’ne de intikal etmiştir. Osmanlı Bankası banknotları ile Osmanlı evrak-ı nakdiyeleri 1927 yılı sonuna kadar tedavülde kalmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) kabul ettiği 30 Aralık 1925 tarihli ve 701 sayılı “Mecvut Evrak-ı Nakdiye’nin Yenileriyle İstiblaline Dair Kanun” ile Cumhuriyet’in ilk banknotlarının basımının gerçekleştirilmesi kararlaştırılmıştır. Oluşturulan komisyonun çalışmaları neticesinde 1, 5, 10, 50, 100, 500 ve 1000 liralık küpürlerden oluşan bankotların basılması kararlaştırılmıştır. Birinci emisyon grubunu teşkil eden bu banknotlar bir İngiliz firması olan Thomas De La Rue’ye bastırılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra basılan ilk banknotlar 5 Aralık 1927 tarihinde tedavüle sunulmuştur. Evrak-ı nakdiye isimli mevcut Osmanlı kâğıt paraları ise 4 Aralık 1927’de dolaşımdan çekildi ve 4 Eylül 1928’de tedavülden kaldırılmıştır. Ana metinleri Osmanlı Türkçesiyle küpür değerleri ise Fransızca bastırılan bu banknotlar 1928 yılında gerçekleştirilen Harf Devrimi’ne rağmen finansman sıkıntısı nedeniyle 1937 yılına değin sirkülasyonda kalmıştır (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (2012). Türkiye’de Banknot Basımının Tarihçesi – Banknot Üretim Süreci ve Emisyon Politikaları. Sf: 4-5).
Maliye Bakanı Mustafa Abdülhalik Renda’nın imzasını taşıyan zeytuni yeşil rengindeki 1 Türk lirasının ön yüzünde Meclis Binası, Ankara Kalesi, karasabanla çift süren bir köylü, arka yüzünde ise eski Başbakanlık binası yer almaktaydı. 5 Aralık 1927 tarihinde tedavüle çıkarılan 1 TL’lik banknot 25 Nisan 1939 tarihinde tedavülden çekilmiştir. 90×166 mm boyutlarındaki 1 liradan bu emisyon grubunda 39.995.985 adet bastırılmıştı.
Görülebileceği üzere 1 Türk lirası, birinci emisyon grubunun en düşük küpürlü parasıydı. En düşük tutarlı banknotun satın alma gücünün 2300 ekmek, 142 kilo et, 10000 yumurta ya da 400 kilo süt tutarına eş değer olmasını beklemek abesle iştigâldir.
Biz yine de bu mantık yürütme ile yetinmeyip, 1927-30 yıllarındaki maaş ve gıda fiyatlarına odaklanarak bu iddianın yanlışlığını ortaya koyalım.
1930 Yılındaki Maaş ve Ücret Koşulları
1 Türk lirasının alım gücü hakkında bir inceleme yapmak için 1930 yılındaki maaş ve ücret koşullarına göz atmak iddianın doğruluk payının bulunmadığını kavrama noktasında fayda sağlayacaktır.
“Atatürk’ün “Milletvekili Maaşları Öğretmen Maaşlarını Geçmesin” Dediği İddiası“nı incelediğimiz yazımızda Cumhuriyetin ilk yıllarındaki milletvekili ve öğretmen maaşlarını incelemiştik. Bu yazımızdaki iki meslek grubunun ilgili yıllardaki maaşları hakkındaki bulgular şöyleydi:
- 15 Mayıs 1930 tarihinde kabul edilen 1613 sayılı “Büyük Millet Meclis Azasının Tahsisat (Ödenek) ve Harcırahları Hakkındaki Kanun” ile milletvekili maaşı 6000 lira olarak belirlenmiş ve vekillere 125 lira azimet ve avdet harcırahı (gidiş-geliş harcırahı) verilmesi kararlaştırılmıştır. 1930 yılında çıkarılan 1613 sayılı bahse konu Kanunla milletvekili aylıkları 1999 yılından önceki en yüksek düzeyine ulaşmıştır.
- 22 Mart 1926 tarihli ve 789 sayılı “Maarif Teşkilâtına Dair Kanun“la öğretmenlerin maaşı yaklaşık olarak % 25 artırılarak ilk okul öğretmenlerinin maaşının en az 15 lira olacağı, orta okul öğretmenlerinin ise stajlarını tamamlamalarının ardından 25 lira maaş alacağı kararlaştırılmıştır.
- 29 Haziran 1930 tarihinde kabul edilen 1702 sayılı “İlk ve Orta Tedrisat Muallimi Erinin Terfi ve Tecziyeleri Hakkında Kanun“a göre öğretmenlere haftada girdikleri her saat ders için ayda 8 lira ödeme yapılması kararlaştırılmıştı. Böylelikle haftada 18 saat derse giren bir Orta Okul öğretmeni ayda 144 lira maaş alabilecekti.
1876-2006 yılları arasındaki 230 yıllık sürede mebusların yalın maaşları ile ödenek ve yolluklarını içeren toplam maaşlarına ilişkin tablo şu şekilde:
1929 tarihli ve 1476 sayılı kanuna göre Devlet Maaş Baremi ise şu şekilde idi (İsmail Durak Ataay. Türkiye’de Elli Yıllık Maaş ve Ücret Uygulaması):
Cumhuriyetin ilk yıllarında imalat sanayiindeki ücret ortalamalarına göz attığımızda 1930 yılında nominal ücret ortalamasının 41,5 lira olduğu anlaşılmaktadır (Şevket Pamuk (2000). İstanbul ve Diğer Kentlerde 500 Yıllık Fiyatlar ve Ücretler, 1946-1998. Devlet İstatistik Enstitüsü, Ankara):
1927-1930 yıllarındaki milletvekili, öğretmen, diğer kamu görevlileri ve imalat sektöründeki maaş ortalamalarına göz atıldığında, dönemin yaşam koşulları göz önünde bulundurulduğunda, 1 liralık alım gücünün iddia edildiği gibi karşılığının bulunmadığı anlaşılabilmektedir. Bahse konu meslek gruplarından vatandaşların anılan yıllardaki maaşlarının binlerce kilo et almaya yetmediği aşikârdır.
Birinci Emisyon Grubu Dolaşıma Sokulduğunda Döviz Kurları
1927-30 yıllarında fiyat gelişmelerini aktarmadan önce ilgili dönemdeki döviz kurlarının seyrine göz atmak, Türk lirasının alım gücü ve fiyat gelişmeleri hakkında fikir sunacaktır.
Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından Türk lirası cinsinden yıllık toplam ithalat değerinin ABD doları cinsinden toplam ithalat değerine bölünmesiyle elde edilen dolar kuru 1930 yılında 2,12 civarındaydı (Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) (2001). İstatistik Göstergeler 1923-1998. Devlet İstatistik Enstitüsü Matbaası, Ankara, Sf: 404).
Yıl | Dolar Kuru |
1923 | 1,67 |
1924 | 1,93 |
1925 | 1,87 |
1926 | 1,93 |
1927 | 1,96 |
1928 | 1,97 |
1929 | 2,07 |
1930 | 2,12 |
1931 | 2,11 |
1932 | 2,11 |
1933 | 1,66 |
1934 | 1,26 |
1935 | 1,26 |
1936 | 1,26 |
1937 | 1,26 |
1938 | 1,26 |
Yahya Sezai Temel’in “Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi” adlı eserinde ise günlük kurların yıllık ortalamaları alınarak yapılan hesaplamaya göre de 1930 yılında 1 ABD dolarının 2,12 Türk lirasına eşit olduğu tespit edilmiş.
Feridun Ergin’in “Birinci Dünya Savaşı’nda ve Atatürk Döneminde Fiyatlar ve Gelirler” başlıklı makalesinde de 1930 yılı dolar kurunun 2,12 TL olduğu aktarılmıştır (Feridun Ergin (1986). “Birinci Dünya Savaşı’nda ve Atatürk Döneminde Fiyatlar ve Gelirler“. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt 3 , Sayı 7, Sf: 59-84).
1929 Büyük Buhranı’nın etkisiyle 1930 sonrasında birçok ülkenin altın para sisteminden ayrılarak devalüasyona girişmeye başladığını da bu noktada not etmekte fayda var.
1927-1930 Yıllarındaki Fiyat Gelişmeleri
Yiyecek bazında değerlendirme yapmadan önce hayat pahalılığının, gıda fiyatlarının ve enflasyonun genel seyrine göz atmak yerinde olacaktır.
Birinci Dünya Savaşı’nın ve Kurtuluş Savaşı’nın ardından temel gıda fiyatlarındaki yükselişin arz artışı ve istikrar ile birlikte düştüğü, 1929’dan sonra ise Büyük Buhran’ın etkisiyle birlikte gıda fiyatlarının düştüğü görülebilmektedir.
Merkezi İstatistik Müdüriyeti Umumiyesi tarafından hazırlanan hayat pahalılığı endeksine göre yaşam koşulları 1933 yılında Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarına göre daha rahattı (Feridun Ergin (1986). age.)
1923-1930 dönemi için (1469 ve 1923 baz yılları gözetilerek) tüketici fiyat endeks değerleri ise şu şekilde idi (Şevket Pamuk (2000). age):
İddiaya geri dönecek olursak; 1 Türk lirası ile 1927 yılında 2300 ekmek, 142 kilo et, 10000 yumurta ya da 400 kilo süt alınabildiği öne sürülmekteydi. Bu durumda ekmeğin 1/2300, etin kilosunun 1/142, yumurtanın tanesinin 1/10000, sütün kilosunun 1/400 TL olması gerekmekte. Ancak, bahse konu dönemde kazın ayağı öyle değilmiş.
İstanbul’dan fiyat örneklerine göz attığımızda 1927 yılı sonunda ekmeğin 15,36 kuruş, koyun etinin kilosunun 89,55 TL, yumurtanın tanesinin 6 kuruş olduğu anlaşılmaktadır (Feridun Ergin (1986). age.).
1930 yılında ekmek fiyatlarının gelişimine baktığımızda ise bir hayli değişken bir duruma şahit oluyoruz. Ekmek fiyatlarının 8 kuruş ile 16 kuruş arasında değişkenlik arz ettiği anlaşılıyor.
1 Ekim 1929 tarihinde 1 ekmeğin fiyatının 16 kuruş 10 para olduğu görülüyor (Akşam, 1 Ekim 1929, Sf: 4).
21 Nisan 1930 tarihli Vakit gazetesinde (Sf: 5) ekmek fiyatının 13 kuruştan satılma kararının alındığı aktarılmış.
22 Eylül 1930 tarihli Vakit Gazetesinde ise ekmek fiyatının 8 kuruş 30 paraya indirildiği belirtilmiş.
Milliyet Gazetesinde 4 Ocak 1929 tarihinde yayımlanan haberde ise pahalılığından şikayet edilen et fiyatlarının 85 kuruşa kadar çıktığı aktarılmış.
10 Şubat 1929 tarihli Milliyet gazetesinde fiyatlardaki artış şöyle aktarılmış:
Fiyatlar yükseliyor
Havayici zaruriye fiyatları durmadan yükseltmektedir
…
Et fiyatları – Sığır etinin okkası (90), koyun (120), pastırma (160-200), kaşer peyniri (180-200), güllaç (90), yufka (35), reçel (120), Trabzon yağı (229), kadayıf (30), bayat yumurta (8), taze yumurta (9), iyi zeytin (80-90) kuruşa satılmaktadır
23 Şubat 1929 tarihli Milliyet gazetesinde ise yiyecek fiyatlarının şehirler arasında değişkenlik göstermesine değinilirken süt fiyatlarının 60-80, tereyağının 200-250, beyaz peynirin 80-130, etin 60-120 kuruş arasında seyrettiği belirtilmiş.
22 Ocak 1929 tarihli Akşam gazetesinde ise “Fiatlar eski haddine tenzil edilebilecek mi?” başlıklı küpürde sütün litresinin 35-40 kuruş civarında satıldığı; eskiden fiyatının ise kışın 30 yazın 25 kuruş olduğu aktarılmış.
Görülebileceği üzere ilgili yıllardaki gıda fiyatlarının iddia edilenle bir ilgisi bulunmamaktadır.