Boyunlarından Zincirli Vatandaşların Yer Aldığı Fotoğrafın 1937 1938 Yıllarında Dersim’de Kaydedildiği İddiası Doğru Değil
Kabataş İskelesi’nde boğazından birbirine zincirli sanıkların yer aldığı fotoğraflara sosyal medyada ya da haber sitelerinde rastlamış olabilirsiniz. Bugünkü konumuz, bu fotoğraflarla ilgili.
3 Haziran 1933 tarihinde Bursa’nın Orhaneli ilçesinde meydana gelen soygun faillerine ait Kabataş İskelesi’ndeki boyunları zincirli fotoğraf uzun süredir Türkiye tarihinin ilk banka soyunu olarak nitelenen 31 Ekim 1932 tarihinde meydana gelen Osmanlı Bankası Bursa şubesi soygunu faillerine ait sanılarak paylaşılıyor.
25 Temmuz 1933 tarihli Milliyet gazetesinde Bursa Orhaneli soyguncuları Osmanlı Bankası soyguncuları ile şöyle karıştırılmıştı:
“Bursa Osmanlı Bankasını soyanlar dün getirildi
Cumhuriyet vapuru nasıl getirildi?
Samsunda yakalanan Bursa şakileri dün sabah vapurla limanına getirilmişlerdir. Bunlar polis nezareti altında ve kapalı kamyonlarla doğruca Polis müdüriyetine götürülmüşlerdir. Şakiler: Fazlı, Ali Rıza, Ali oğlu Omer, Mehmet, Karabekir, llyas, Rıdvan olmak üzere altı kişidir.
Bu şerirler Bursada yol keserek soygunculuk yapmışlar ve bir jandarmamızı şehit etmişler, köyleri basarak cinayetler yapmışlardır. Şerirlerin evvelce Bursada Osınanlı Bankasını da güpe gündüz soydukları teshil edilmiştir. Samsunda yaklandıkları vakit Bursada şehit ettikleri jandarmanın silahı da üzerlerinde bulunmuştur.”
24 Temmuz 1933 tarihli Cumhuriyet’te de “Bu şebekenin Bursa Osmanlı Bankasının soyan çete olduğu da tahakkuk etmiştir” ifadesine yer verilmişti.
Milliyet gazetesinin 1961 yılında yayımladığı Yakın Tarihimiz serisinin Kurtuluş Savaşı Yıllarında İç Ayaklanmalar adlı 28. fasikülünde bu hatalı bilgi “Banka Soyguncularını Zincire Vurup Gezdirdiler” başlığıyla şöyle sunulmuştu:
“22 Temmuz 1933 günü Bursa Osmanlı Bankası’nı soymuşlardı…
Banka soyguncularını zincire vurup gezdirdiler
49 yıl önce Bursa’da bir banka soygunu olmuş, 22 Temmuz 1933 günü Osmanlı Bankası soyulmuştu.
Öğle tatilinde bankaya girerek küçük kasadan birkaç bin lirayı alıp kaçan soyguncular kısa zaman sonra Samsun’da güvenlik kuvvetlerince yakalanmışlardı.
Bunlar, Karabiber Hamit (öteki adıyla Mehmet), kardeşi Mustafa (öteki adıyla Rıdvan) ve Rizeli Ali Rıza idiler.
Ege vapuruyla İstanbul’a getirilen üç soyguncu, Galata rıhtımında kalın bir zincirle birbirlerine bağlandılar. Zincirin ucundaki asma kilit de kilitlendi.
Üç suçlu Galata’dan o zaman Ayasofya’da eski meclis binasında bulunan adliyeye, kalabalık bir polis ve jandarma ekibinin gözetiminde yaya olarak getirildiler.”
Hatta bahse konu fotoğraflar 1937-1938 yıllarında günümüzde Tunceli olarak isimlendirilen Dersim ilinde meydana gelen (katliam olarak nitelenen) süreçte kaydedildiği iddiasıyla paylaşılmıştı.
Koray Pehlivanoğlu adlı sosyal medya kullanıcısı da 1 Ocak 2019 tarihinde attığı bir tweette “1937 yılı Chester F. Carlson, fotokopi makinesini icat ederken Aynı tarihte biz Mustafa Kemal’in emriyle Dersimde kendi köylülerimizin üzerine bomba yağdırıyorduk” ithamı ile birlikte bu fotoğrafı paylaşmıştı.
(Koray Pehlivanoğlu’nun paylaşımına yanıt veren) Sinan Meydan da yanılarak, fotoğrafı 1937’de Dersim’de zincire vurulan Kürt kökenli vatandaşları gösterdiği sanılan fotoğraf aslında 1933’te Bursa’daki Osmanlı Bankası’nı soyan şahıslara ait olduğunu ileri sürmüştü:
“O zincirli tutukluların Dersim’le de Mustafa Kemal’le de hiç ilgisi yok. O foto,1933’te Bursa’da Osmanlı Bankası’nı soyan Karabiber Hamit, kardeşi Mustafa Rıdvan ve Ali Rıza’ya ait. 3 bin lira çalarak Samsun’a kaçmışlardı. Yakalanıp Ege Vapuru’yla İstanbul’a getirilmişlerdi.
Bu soygun, Cumhuriyet dönemindeki ilk banka soygunuydu. Samsun’a kaçan soyguncular yakalanıp zincirlenerek Ege Vapuru’yla İstanbul Karaköy limanına getirilmiş, bir süre gezdirilmişti. İşte bu fotoğraf da orada çekilmişti.”
Örneğin, Yeni Şafak’ın 27 Kasım 2011 tarihli sayısında söz konusu görsel “Boğaza zincir kafaya kurşun” başlıklı yazıda hatalı şekilde Dersim’le ilişkilendirilmişti.
Yıllarca “Kürtlere kelepçe vuruldu” iddiasıyla paylaşılan bu resim Mehmet Bayrak’ın 2013 yılında yayınlanan “Kürtlere Vurulan Kelepçe, Şark Islahat Planı” adlı kitabının kapağında kullanılmış.
Fotoğrafta elleri kelepçeli ve boyunları zincirli hâlde Kabataş’ta kıyıya çıkarılırken görüntülenen Bursa-Orhaneli yolu üzerinde 3 Haziran 1933 tarihinde soygun gerçekleştiren haydutlar 31 Ekim 1932 tarihinde Osmanlı Bankası Bursa Şubesi’ni soyan kişiler değil.
25 Temmuz 1933 tarihli Son Posta’da Orhaneli soyguncularının Kabataş İskelesi’ndeki boyunları zincirli fotoğrafıyla birlikte yakalanma süreçleri şöyle aktarılmıştı:
“Dün Değirmendere Köyünde Şüpheli Beş Kişi Tutuldu
Bursada Haydutluk Yapanlara Yardım Edenler, Yatak Olanlar Yakalanıyorlar
Dün İstanbula Getirilen Haydutlar Cürümlerini Saklamadılar
Dün akşam Adapazarından kısa bir haber aldık, bu haberde deniliyor ki:
Adapazarı, 24 ( Temmuz ) – Zabıta kuvveti aldığı talimata tebaan Değirmendere köyüne gitti. Geçenlerde Bursa yolunda yapılmış olan haydutluk vak’ası münasebetile köy halkından beş kişinin malumatına müracaat etti !e gördüğü lüzum üzerine aldığı ifadeleri derinleştirmeye karar verdi. Fakat mesele hakkında azami ketumiyete riayet etti. Bununla beraber mevzubahs olan hadise Bursa yolu haydutluğunu yapanlara yataklık etmiş, ve işlerini kolaylaştırmış bu zamana kadar gizli kalmış . olmalarına sebep olmuş olmaktır.
Müphem olmasına rağmen bu haberin anlattığı şudur: . Hükumet Bursa yolunda yapılmış olan haydutluğa azami ehemmiyet vermiş, haydutları tuttuktan sonra kendilerile şüpheli münasebette bulunmuş olanlar üzerinde tetkikata başlamıştır. Gaye bu gibi hadiselerin önüne mutlak surette geçmektir.
Haydutlar İstanbulda
Bu cinayeti yapanların kendilerine gelince: Samsunda ele geçirilen bu haydutlar dün Ege vapuru ile İstanbula getirildiler. Kendileri, ellerinden her türlü teşebbüs gelebilecek mahiyette şerirler olduğu için, kelepçeden başka zincire de vurulmuşlardı, bu vaziyette doğruca polis müdüriyetine götürüldüler isticvaba çekildiler. Daha Samsunda iken yaptıkları bildirilen itiraflar hakkında ifade verdiler. Sonra muhafaza altına alındılar. Zabıta işini bitirir bitirmez ağlebiihtimal yarın veya öbürgün bunları yine ayni sıkı muhafaza altında Bursaya gönderecektir. Cürüm mahalli orası olduğu için muhakemeleri Bursa Ağır Cezasında yapılacaktır.
Ne Yapmışlardı?
Haydutlar hakkında bu malümata verdikten sonra şimdi de birkaç satırla ne yapmış olduklarını hatırlatalım : Bundan bir müddet evvel Bursa ile Orhaneli yolunda bir soygunculuk vak’ ası olmuş, iki üç otobüslük bir kafile güpegündüz sekiz şerir tarafından basılarak soyulmuştu .. Bu meyanda bir jandarmamız şehit edilmiş, bir köylü de muhtelif yerlerinden bıçaklanarak öldürülmüştü.
…
Bu sekiz kişilik soyguncu çetesi, Bursa yolu vak’ asından sonra bir yolunu bulup Samsun. geçmişler, kısa bir müddet sonra orada da Osmanlı Bankasın soymak isterlerken nihayet yakayı ele vermişlerdir. Sıkı bir isticvap ve tahkikat neticesinde soyguncular her iki hadiseyi de en uf ak teferruatına kadar itiraf etmişler ve birkaç gün evvel Cumhuriyet vapurile şehrimize hareket ettirilmişlerdir. Fakat Cumhuriyet vapurunun makinesine anz olan sakatlıktan dolayı, sekiz şerir Ege vapuruna nakledilerek dün sabah saat 9 da şehrimize getirilmişlerdir. Derhal isticvaplanna başlanan soygunculann isimleri şunlardır: Mustafa, Bekir, büyük Mehmet, küçük Mehmet, İlyas, Kazım, Hüseyin ve Osman.”
25 Temmuz 1933 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Bursa-Orhaneli yolunda gerçekleştirdikleri soygun esnasında cinayet de işleyen suçluların Samsun’da yakalanıp İstanbul’a getirilmeleri şöyle haberleştirilmişti:
26 Temmuz 1933 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde, Bursa Orhaneli soygununu gerçekleştiren çetenin liderinin itiraflarına yer verilmişti (Görülebileceği üzere Osmanlı Bankası soygunu ile ilgili bir aktarım yer almıyor):
Cumhuriyet gazetesi 27 Temmuz 1933 günkü sayısında bahsi geçen zanlıların Bursa’ya naklini aktarmıştı:
Bursa Ağır Ceza Mahkemesinde gerçekleştirilen yargılama sonucunda 6 Şubat 1934 tarihinde 4 sanık idama mahkûm edilmiş, yaşı 18’den küçük Piyade Osman ve Piyade Mehmet kardeşlerin cezası idam yerine 15 yıl hapis olarak belirlenmişti.
Bursa-Orhaneli soyguncularının idam cezaları 3 Şubat 1936 tarihinde günümüzde Heykel olarak bilinen Bursa Cumhuriyet Meydanı’nda infaz edilmişti.
Bursa Orhaneli soygunu faillerini Kabataş İskelesi’nde gösteren fotoğrafta yer aldığı sanılan kaynakta Osmanlı Bankası soygunu failleri ise 1936 yılı Eylül ayında yakalanmıştı.
Banka soyguncuları 28 Haziran 1937 tarihinde 7 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Murat Toklucu, Tarih Dergi’deki “BURSA SOYGUNU-1933 5 kişiyi vurdular, zincire vuruldular” başlıklı (Ocak 2016) yazısında Bursa’da soygun gerçekleştiren suçluların zincire vurulmuş fotoğraflarının karıştırılmasına şöyle değinmişti:
“Türkiye tarihinin ilk soygunu, 89 yıl önce bugün Osmanlı Bankası’nın Bursa şubesinde yaşanmıştı. Asker kılığında iki soyguncu, kasalardan birinde bulunan 3450 lirayı alıp kaçmış; içinde 100 bin lira olan diğer kasa, bir memurun uyanıklık edip “Anahtar Gemlik’e giden bir arkadaşımızın yanında” demesiyle kurtulmuştu. Yalnız Bursa’da değil, tüm Türkiye’de şok yaratan bu “Amerikanvari” soygun günlerce gazeteleri meşgul etmişti. Soyguncular epey bir süre yakalanmamayı başardıktan sonra 10 Ocak 1937’de Bursa’nın İnegöl ilçesinde ele geçirilmişlerdi. İnegöllü Ahmet ve Süleyman adlı iki soyguncuyu olay planlanırken birlikte oldukları ama son anda soyguna katılmaktan vazgeçen arkadaşları ihbar etmişti. 11 Şubat 1937’de başlayan yargılama sonucu iki sanık 28 Haziran 1937’de yedişer sene hapis cezasına çarptırılmışlardı.
Bundan 7 ay sonra Bursa-Orhaneli yolunda bir soygun daha yaşanır. Yedi kişilik soyguncu çetesi, 3 Haziran 1933’te Bursa kent merkezinden Orhaneli ilçesine giden yolun 11. kilometresinde yedi saat boyunca pusu kurmuş ve kamyondan bozma bir otobüsün de içlerinde olduğu beş araçtaki 40 kişinin bütün değerli eşyalarını gasp etmişti. Otobüste bulunan ve Orhaneli’ye göreve giden jandarma karakol komutanı Hakkı ve er Nuri silahlarını çekince soyguncular karşı ateş açıp ikisini de yaralar. Elinden ve omuzundan yaralanan Nuri kendini yolun kenarındaki küçük uçurumdan aşağı atıp ölü numarası yaparak kurtulur. Yaralı haldeki Hakkı ise başına son bir kurşun daha sıkan bir soyguncu tarafından öldürülür. Otobüs yolcularından Ali Ağa adlı köylünün sopayla başına vurduğu bu soyguncu sendeleyip yere düşer. Diğer çete elemanlarının üzerine ateş açtığı Ali Ağa yaralanır, az önce başına sopayla vurduğu soyguncu yerden kalkıp Ali Ağa’nın ağzına tam yedi el daha ateş eder. Ali Ağanın ölümüne 12 yaşındaki oğlu da tanıklık etmiştir. Soygun haberi Bursa’ya saatler sonra ulaşır çünkü çete Orhaneli-Bursa telefon hattını da kesmiştir.
Bursa-Orhaneli yolundaki soygunun failleri aranırken ilk günlerde genel kanı bu kişilerin Osmanlı Bankası’nı da soyanlar olduğudur. Failler yakalandığında polis de önceleri bunu araştırır, ama CSI dizilerini andıran bir soruşturmanın sonucunda iki soygunun faillerinin aynı kişiler olmadığı ortaya çıkar. Bugün bile Orhaneli soyguncularının Kabataş İskelesi’ndeki boyunları zincirli fotoğrafı “Osmanlı Bankası soyguncuları Samsun’dan Bursa’ya sevk edilirken Karaköy İskelesi’nde” bilgisiyle internette dolaşıyor.”
1937’de Dersim’de Zincire Vurulmuş Kürt Kökenli Vatandaşlara Ait Sanılan Fotoğraf Hakkında Yanlışa Düşen Yazarlar
Güneri Civaoğlu Milliyet Gazetesinde 24 Kasım 2011 tarihinde yayınlanan yazısında boynuna zincir vurulan ilk banka soyguncularını Dersimli Kürtler olarak aktararak hataya düşmüştü. Civaoğlu’nun bahse konu yazısı gazetenin internet arşivlerinden silinmiş durumda.