2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü (24 Eylül 1884 – 25 Aralık 1973) ve 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Sami Demirel (1 Kasım 1924 – 17 Haziran 2015) arasında geçtiği iddia olunan “merdiven sayısı sayımı ve liderlik” konulu diyaloga değineceğiz.
“Süleyman Demirel’in, komplekse kapılmadan İsmet İnönü’nün devlet adamlığı ve siyasi kişiliğine duymuş olduğu saygı ile aralarında geçen diyalog” vurgusuyla paylaşılan anlatı şu şekilde:
“Seçimlerde oyların yüzde 50’sini alarak Başbakan olan Süleyman Demirel Meclis’in ilk günü kuliste İsmet İnönü ile karşılaşır. İnönü kısa sohbet arasında sorar:
– Meclis’in kaç merdiveni var Süleyman Bey, biliyor musun?
Demirel fazla düşünmeden:
– Bilmiyorum, der…
Birkaç gün sonra Meclis’ te İnönü’nün yanına giden Demirel kulağına eğilerek:
– Efendim, Meclis’in 220 merdiveni var, demiş…
– Kime saydırdın? diye sorar İnönü.
Demirel:
– Bizzat ben saydım efendim!
Ve bunun üzerine İnönü’nün tarihi dersi başlar:
– Bak Süleyman Bey… Lider odur ki zor işlerle uğraşsın. Lider basit işleri kendi yapmaz. Bak mesela ben Meclis’in kaç merdiveni olduğunu bilmiyordum. Sana saydırdım.”
Bu anekdotun, Süleyman Demirel’in İsmet İnönü’ye saygısını belirttiği ileri sürülen sözlerle birlikte sunulduğu da görülüyor:
“Demirel anlatıyor “39 yaşında Başbakan oldum. Ana muhalefet lideri İnönü idi. Yeminle söylüyorum. Onunla görüşmeye giderken dizlerim titrerdi. Ben alt tarafı Çoban Sülü. O ise Garp Cephesi kumandanı, Cumhuriyet’in İkinci Adamı idi…”
Bir anektod da benden…
Seçimlerden %50 oy alarak başbakan olan Süleyman Demirel, meclisin ilk günü meclis binasında İsmet İnönü ile karşılaşır.
İnönü sorar;
– Meclisin kaç merdiveni var, Süleyman biliyor musun?
Demirel,- Bilmiyorum!..
Beklemediği bir soruyu yanıtsız bırakan Demirel içten içe bozulmuştur.
Birkaç gün sonra yine mecliste İnönü’nün yanına giden Demirel kulağına eğilerek;
“Efendim, meclisin 220 merdiveni var!” der.
– Kime saydırdın? diye sorar İnönü.
Demirel:
– Bizzat ben saydım efendim! der.
Ve bunun üzerine İnönü’den tarihi bir söz duyar; “Bak Süleyman, lider odur ki zor işlerle uğraşsın.
Lider basit işleri kendi yapmaz. Bak mesela ben meclisin kaç merdiveni olduğunu bilmiyordum.
Sana saydırdım…”
İsmet İnönü’nün Süleyman Demirel’e Meclis merdivenlerini saydırdığı yönündeki anlatı pek sahih değil.
Geçtiği iddia olunan dönemden ya da sonrasından herhangi bir güvenilir kaynakta izine rastlanamıyor.
Arama motoru ve sosyal medya taraması, bahsi geçen anekdotun 2020 yılında bir anda ortaya çıktığını işaret ediyor. Bu durum da bize, söz konusu anlatının sonradan kurgulanmış olduğunu işaret ediyor.
İşbu anlatının Melih Aşık’ın Milliyet’teki “Gazeteci deyince…” başlıklı 23 Haziran 2020 tarihli yazısının akabinde yaygınlık kazandığı görülüyor.
Rahmi Turan ve Hilmi Taşvuran gibi yazarların gerçek olup olmadığına dair bir görüş belirtmeden doğrudan aktardığı rivayet hakkında Melih Aşık söz konusu yazısında şu yorumda bulundu:
“Bu hikâyenin aslı var mıdır? Hiç sanmıyoruz… Ancak verdiği ders güzel ve doğru.”
Anekdodun sonradan kurgulanmış olduğundan şüphelenen Necati Tuncer, Milli Gazete’deki “Amerika’ya komşu coğrafya kaldırıma kötü düştü tarih” başlıklı 11 Eylül 2021 tarihli yazısında şu tespite yer verdi:
“1962 yılında AP’de siyasi hayata atılan diye özgeçmişine yazılan Demirel, ilk kez İnönü ile 1965 seçimlerinden sonra mı karşılaştı ki, böyle “anekdot”lar uyduruldu? İnönü’nün koalisyon hükümetlerinin ortağı AP’nin içindeydi Demirel halbuki.”
Süleyman Demirel, muhtelif defa fikir ayrılığına düştüğü Kurtuluş Savaşımızın Batı Cephesi Kumandanı, Cumhuriyetimizin İlk Başbakanı ve 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye karşı beslediği azamî saygı birçok demecine yansıdı.
Örneğin, siyasî hasmı İsmet İnönü hakkındaki saygısını bir röportajında şöyle dile getirdi:
“Merhum İnönü Garp Cephesi Kumandanı olarak çok büyük hizmet yapmıştır. Atatürk, Osmanlı ordusunun içerisinde mareşaller varken, çok yüksek rütbeli subaylar varken Albay İsmet’i Garp Cephesi Kumandanı yaparken bir düşüncesi olmalıydı. Albay İsmet Miralay İsmet Garp Cephesi Kumandanı olarak, bir muntazam ordunun teşkilinde çok büyük liyakat göstermiştir. Sonraki hayatında benim değerlendirmem bu bir cumhurbaşkanı bir başbakan bir başbakan ve cumhurbaşkanı değerlendiriyor gibi alalım, şunu da söyleyeyim İnönü’yü değerlendirmek kolay bir şey değildir. Ben bunu yaparken bir değerlendirme yapıyorum. Çok eksik şeyler söyleyebilirim. Ve çok önemli bir dönemdir. Sizin bana sorduğunuz dönem. Ama şunu ifade edeyim ki Garp Cephesi Kumandanı Miralay İsmet Garp Cephesini yapmış hiçbir şeyi olmayan yıkılmış bir ülkede bir ordu meydana çıkarmıştır. Bunda çok büyük rolü vardır. Eğer sonradan gördüğümüz bütün hayatı boyunca aynı şeydir vazife aşkı ve vazifedeki kararlılığı hatır gönül tanımayışı olmasa bilgisi tabiiyeti yine ayrı mesele Garp Cephesini kuramazdı. Çok zor bir dönem. Garp cephesinde kumanda birliğine cepheyi götürebilmek için çok önemli kesmek biçmek gerekmiştir. Kesmiştir. Ama arkasında tabi Mustafa Kemal Paşa dev gibi duruyor. Ama Mustafa Kemal Paşa O’na güveniyor. Mustafa Kemal Paşa O’na bütün ömrünce güvendi. Mustafa Kemal Paşa bir büyük adamdır bir dev adamdır. Bir büyük adamın bir dev adamın güvendiği bir adam büyük adamdır.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsmet İnönü’yü Adolf Hitler’e benzetmesi hakkında bir soruya ise Demirel şu şekilde yanıt verdi:
“Ebediyete intikal etmiş, tarihe mal olmuş insanları rahat bırakmak lazım. Çünkü onların kendileri savunma durumu yoktur. Eğer onların savunulması söz konusu olursa ülkeyi ikiye bölersin, lüzumsuz tartışmalara neden olursunuz”
“Geçmişin icraatlarını, tasarruflarını eleştirebilirsiniz ama kişileri eleştirmenizi esefle ve üzüntüyle karşılıyorum… Kişiler eleştirilmez kişilerin şahsına laf üretmesini esefle karşılıyorum. Yapılacak başka bir şey mi kalmadı. Bunu bizim halkımız kabul etmez. Kimin hangi sorununu çözüyor geçmişteki insanları eleştirmek, kötülemek. İcraatlarını eleştirin kabul ediyorum ama kişiliklerine girmeyin, merhum İnönü’ye yapılan eleştirileri esefle karşılıyorum.”
İsmet İnönü’nün vefatının ardından TBMM’de düzenlenen oturumda Süleyman Demirel şu konuşmayı yapmıştı (1973. Millet Meclisi Tutanak Dergisi. Cilt: 1. Dönem: 4. Toplantı: 1. TBMM Matbaası. Sf: 96-97):
Sayın Başkan, sayın (milletvekilleri, hepinizi saygı ile selâmlıyorum. Sayın İnönü hayata veda etmiş bulunuyor.
Sayın İnönü, Kurtuluş Savaşının Garp Cephesi Kumandanı olarak, ondan önceki memleket hizmetlerine pek değerli bir yenisini eklemiştir. Onu takibeden günlerde memleket hizmetine devam etmiş ve daima en’ ön plânda yer almıştır. Lozan Konferansı Başmurahhası, Türkiye Cumhuriyetimin Başvekili, daha sonra Türkiye Cumhuriyetinin İkinci Cumhurbaşkanı olarak görevler ifa etmişti.
Çok partili hayata girdiğimiz günden bugüne kadar geçen 27 yıl içinde yine ön plânda bulunmuştur. 1950 – 1960 döneminde muhalefet lideri, 1961 – 1965 dönemlinde Başbakan, 1965 – 1971 döneminde anamuhalefet partisi lideri olarak ‘memleket hizmetlerini sürdürmüştür.
1965 – 1973 .döneminde, kendileri muhalefetin başı, ben iktidarın başı olarak karşılıklı çalıştık. Meclislerde, meydanlarda, basında ağır tartışmalarımız olmuştur. Bu tartışmaların, medeni münasebetleri bozmadan yürütülmüş olduğunu kaydetmek istiyorum.
Türk demokrasisinin iktidar ve muhalefet müesseseleri olacaktır. Bu ilki müessese birebirini istihlâf edecektir. Birisi icraat yaparken diğeri denetim yapacaktır. Açık rejim ancak böyle güçlü olur. Bu gerçek, karşılıklı çalışmalarımıza hakim olmuştur. Memleketimize, Devletimize ve Cumhuriyetimize (bir ömür (boyu hizmet edebilme bahtiyarlığına erişmiş bulunan Sayın İnönü’ye kadirşinas milletimiz ihtiram görevini ifa etmektedir. Ebediyete intikalini derin bir teessürle karşıladığımız Sayın İnönü’yü, sabrın, sebatın, devlet ve demokratik Cumhuriyet fillerine bağlılığın müstesna (bir örneği olarak selamlıyoruz, hâtırasını saygı ile anıyoruz.
Merhuma Tanrıdan rahmet ve geride kalanlara sabır, başsağlığı diliyor, sizlere saygılarımı sunuyorum.
Süleyman Demirel’in İsmet İnönü’ye duyduğu saygı hakkında işbu yazının konusu benzer anekdotlar da paylaşılagelmekte.
Tespit edilen rivayet niteliğindeki örnekler şu şekilde:
“Adalet Partili Milletvekili İsmet İnönü’yü fazla eleştirince Süleyman Demirel vekili odasına çağırır: “İsmet Paşanın ardında iki cephede kazandığı savaş zaferi var, senin arkanda terzinin diktiği ceketten başka ne var” diye azarlamış.”
“Bir röportaj sırasında Demirel’e sorarlar:
İsmet İnönü ile aranızda sorun mu var?
Demirel cevaplar:
O, arkasına koskoca Kurtuluş Savaşı’nı almış bir kahraman, ben kimim ki, O’nunla bir sıkıntım olsun?”
Genç Başbakan Demirel Anıtkabir’de yürüyordu.
Eski Başbakan İsmet İnönü de arkasında.
Demirel ‘Batı Cephesi Komutanı, Atatürk’ün silah arkadaşı, 2.Cumhurbaşkanı’ İnönü’nün önünde yürümekten tedirginlik duydu.
Yavaşladı… İnönü ile ‘yan yana’ yürümeye başladı.
İsmet İnönü : “Sayın Başbakan!.. Lütfen öne geçiniz… Ben sizin arkanızdan gelirim… Protokol insanı küçültmez” diyerek Demirel’e bir hayat dersi veriyordu.
Mesut Yılmaz tarafından teyit edilen benzer bir aktarım ise şöyleydi:
Demirel, AP Genel Başkanı seçilir. 8 Aralık 1964’te, dönemin Başbakan’ı İsmet İnönü ile Çankaya’da Liderler Zirvesi’ne katılır. Orada “Hükümet memleketi idare etmiyor” diye İnönü’ye topu atar.
İnönü: “Sayın Demirel şikayetin benden mi?”
Demirel: “Evet, sizden…Hükümetinizden…”
İnönü: “Çöldeki bedevi şeyhi dahi tehlikenin nereden geleceğini bilir. Onu anladım yalnız Hükümet Çankaya işi değildir, Meclis’in işidir. Gelin orada konuşalım”
İnönü sözünü şöyle bitirir: “Toplantı bitmiştir, bundan sonra da yapılmayacaktır”
80’lik İsmet İnönü, 40’lık Süleyman Demirel’e demokrasinin rayına oturduğunu ve oyunu kurallarına göre oynamak gerektiği mesajını o gün böyle verdi.
Demirel toplantı sonrasında şöyle der: “Adam haklı, “Gelin Meclis’e” diyor. Hay hay gidelim Meclis’e bu hesabı görelim”İşte Demirel’in yıllarca dilinden düşürmeyeceği “Bulun 226’yı devirin” sloganı o gün böyle bulundu ve aslında patenti İsmet İnönü’ye aitti.
Süleyman Demirel, Kurtuluş Savaşı kahramanlarının siyaset sahnesinden çekilmeye başladığı dönemde siyasete giriş yaptı.
Süleyman Demirel, siyasî yaşamına, 1962 yılında 1960 darbesi sonrası kapatılan Demokrat Parti (DP) çizgisinin (mirasçısı ve merkez sağın lideri konumundaki Adalet Partisi’nin (AP) Genel İdare Kurulu üyeliği ile başlamıştı. Ragıp Gümüşpala’nın vefatının ardından 28 Kasım 1964 tarihinde AP’nin genel başkanı seçildi.
Başbakan İnönü, AP Genel Başkanlığına Süleyman Demirel’in seçilmiş olmasını memnunlukla karşıladı ve “Pek güzel” dedi (Cumhuriyet Gazetesi, 01.12.1964). İnönü, seçim sonuçları üzerine AP Genel Başkanı Süleyman Demirel’e “Milletvekili seçimlerinde çokluğu kazandığınız için tebriklerimi sunarım.” kutlama mesajını da gönderdi (Ulus Gazetesi, 14.10.1965).
Akabinde, İsmet İnönü’nün başkanlığında 25 Aralık 1963 – 20 Şubat 1965 tarihleri arasında görev yapan, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından kurulan bir azınlık hükûmeti olan 28. Hükûmetin düşürülmesinin ardından kurulan 20 Şubat 1965 – 27 Ekim 1965 tarihleri arasında görev yapan 29. Hükûmette Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı olarak görev aldı.
1965 Genel Seçimlerinde AP lideri Süleyman Demirel, Isparta milletvekili olarak ilk kez TBMM’ye girdi ve partisinin aldığı %52,8 oy ile tek başına 30. Hükûmeti 27 Ekim 1965 tarihinde kurarak ülkemizin 12. Başbakanı oldu (1 Kasım 1924 tarihinde doğan Demirel, 27 Ekim 1965 tarihinde başbakan oldu. Yani, 39 değil, 41 yaşında).
Süleyman Demirel söz konusu seçim sonrasında İsmet İnönü’yü ilk kez Meclis’te görmüş değildi. 29 Ekim 1965 tarihinde İsmet İnönü, Başbakan Süleyman Demirel’i kutlamak için ziyaret etti.
Kutlama görüşmesi öncesinde ve sonrasında İnönü’nün sözleri Ulus ve Cumhuriyet gazetelerinde şöyle haberleştirildi:
İnönü, Başbakanlığa girerken, gazete muhabirlerinin “Yeni kabineyi nasıl buldunuz?” sorusuna gülerek şu karşılığı vermiştir:
“Durun hele, Başbakanı ziyarete geldim. Kabineyi mi? Çok iyi buldum.”
Kısa süre sonra Başbakanlıktan çıkarken de, İsmet İnönü, muhabirlere şunları söylemiştir:
“Tebrik vazifesi, onu yaptım memnuniyet içinde ayrılıyorum. Samimî olarak başarılar diledim.”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ile gazeteciler arasında, Başbakanlığın kapısında ayrıca şöyle bir konuşma geçmiştir:
“–Demin, yeni kabineyi iyi bulduğunuzu söylediniz. Oysa, seçim sistemini değiştireceklerini söylüyorlar. Yeni hükûmet karşısındaki tutumunuz ne olacaktır?”
“–Seçim zamanı karşılıklı prensiplerimizi söyledik. Birbirimizin fikirlerini biliyoruz. Hükûmet çalışmağa başlasın, fikrinizi söylersiniz. Ondan sonra münakaşasını yaparız.”
[Tamamlayıcı haber]
(…) Önce, “Nasılsınız bakalım” diyerek hatır sordu… Sonra merdivenlere yürüdü… Bu arada bir muhabir soruverdi: “Yeni kabineyi nasıl buldunuz Paşam?” Paşa bir an düşündü. “Durun bakalım…” dedi. Ve “Çok beğendim” sözlerini ekledi cümlesine…
Samimî başarı dilekleri
İsmet Paşanın ziyareti de kısa sürdü. Başbakan Demirel’in yanından o da Sunay gibi, on dakika sonra ayrıldı… Çıkarken de, girişindeki kadar keyifliydi… Çevresindeki gazetecilere “Tebrik vazifesini yaptık, bu kadar, memnuniyetle ayrılıyorum… Başarılar dilerim, samimî olarak başarılar diledim” dedi…
Merdivenleri inerken, karşılıklı konuşmalar oluyordu:
Bir muhabir–Paşam, hükûmeti beğendiğinizi söylediniz. Güven oyu verecek misiniz?
İnönü–Durun bakalım…Programlarını görelim…
Bir muhabir–Paşam, yeni hükûmet Seçim Kanununu değiştirmek kararında. Bunu CHP nasıl karşılayacak?
İnönü–Seçim zamanı karşılıklı prensiplerimizi söyledik. Birbirimizin fikirlerini biliyoruz. Hükûmet fikirlerini söylesin, ondan sonra münakaşasını yaparız…
Bir muhabir–Paşam, damadınız, siyasetten çekileceğinizi, senatörlük yapacağınızı yazıyor. Ne dersiniz?
İnönü (Gülerek)–Bilmem, daha okumadım, okuyum, o zaman söylerim…
İsmet Paşa, otomobiline bindikten sonra tam hareket etmek üzereyken, camı açtı ve “Sakın ters bir şey yazmayın” diyerek gazetecilere tembihte bulundu.
27 Mayıs 1960 darbesi sonrası süreçte 1962-1970 arası dönemde CHP lideri İsmet İnönü ile sert muhalefet ve güvenle örülü bir ilişki içine girmişti. İnönü, demokrasinin öncüsü bir muhalefet lideri olarak, kendisinin deneyimlerinden yararlanılan bir durumda idi (Ergün Aybars. “İsmet İnönü: Çok Partili Demokrasi Yolunu Açan Lider”. Ulusal Kahraman Devlet Adamı İsmet İnönü. Konak Belediyesi Yayınları. Yayına Hazırlayan: Engin Berber. İzmir. 2019).